PwC’nin 2022 Küresel Yatırımcı Araştırması’na göre her 100 yatırımcıdan 44’ü iklim değişikliği ile mücadelenin şirketlerin ilk 5 önceliğinden biri olması gerektiğini düşünüyor. Yatırımcıların %78’i şirketlerin sürdürülebilirlik raporlarında güven yaratmayan, dayanaksız iddialara yer verdiğini düşünse de iklimle ilgili aksiyonları önceliklendirmeye devam ediyor. İklim değişikliğine odaklanmayı ticari açıdan avantajlı bulan yatırımcıların en büyük motivasyonu yatırım getirisini artırmak, korumak, müşterilerin istek ve ihtiyaçlarına cevap verebilmek.

Uluslararası denetim ve danışmanlık şirketi PwC, 2022 Küresel Yatırımcı Araştırması’nın sonuçlarını açıkladı. Araştırma, yatırımcıların risk algısını, piyasadan ve şirketlerden beklentilerini, eğilimlerini ortaya koyuyor.

Önümüzdeki bir yıl içinde yaşanabilecek en büyük tehditleri enflasyon (%67) ve makroekonomik dalgalanmalar (%62) olarak gören yatırımcılar, bu riskler doğrultusunda ve ellerindeki kısıtlı bilgilerle birkaç öncelik arasında gidip gelse de şirketlerin iklim değişikliğine odaklanmaya devam etmesini istiyor.

Araştırmaya katılan yatırımcıların neredeyse yarısı(%44’ü), şirketlerin  5 önceliğinden birinin iklimle ilgili aksiyonlar olması gerektiğine öne sürüyor. Çevresel, sosyal ve kurumsal yönetişim (ESG) performansının sosyal yönü ise yatırımcıların öncelik sıralamasında daha arka planda kalıyor. Yatırımcıların %27’si çalışanların sağlık ve güvenliğini korumayı, %25’i ise iş gücü çeşitliliğini ve kapsayıcılığını geliştirmeyi öncelik olarak belirtiyor.

Öte yandan şirketlerin öncelikleri ise yatırımcılardan farklı. Araştırmaya göre, kurumlar için en önemli öncelikler; %83 ile inovasyon ve %69 ile kârlılığı artırmak.

PwC Türkiye ESG Platform Lideri Evren Sezer “ Global olarak baktığımızda yatırımcıların neredeyse yarısı, iklim değişikliğini en önemli beş öncelikten biri olarak görüyor. Şirketlerin ticari paydaşlarının beklentilerine cevap verebilmesi zorunlulukları yerine getirebilmesi ve sermaye ve finansmana ulaşabilmesi amacıyla net sıfır dönüşümünü gerçekleştirmesi gerekiyor. Yatırımcılar, şirketlerin kârlılıklarını artıracak, güven inşa edecek ve sürdürülebilir sonuçlar elde edebilecek yönde ilerleme kat etmesini bekliyor. Bununla birlikte şirketlerin verilerini, sistemlerini ve yönetim yaklaşımlarını proaktif olarak, risk ve fırsat yönetimi bakış açısıyla ve küresel trendlere cevap verecek şekilde iyileştirmeleri gerekiyor. Regülatörlerin ise küresel anlamda birbiriyle uyumlu ve eşgüdümlü raporlama ve denetim standartlarını ortaya koyabilmek için çalışmaya devam etmesi büyük önem taşıyor.” dedi.

Yatırımcılar sürdürülebilirlik raporlarına güvenmiyor

Araştırmanın ortaya koyduğu çarpıcı bulgularından biri, yatırımcıların şirketlerin sürdürülebilirlik performansı hakkında dezenformasyona kapıldıklarını hissetmeleri. Büyük çoğunluğu için kurumsal sürdürülebilirlik raporları inandırıcılıktan uzak, şirketlerin ESG performanslarına dair paylaştığı veriler dayanaktan yoksun. Üstelik katılımcıların %78’i için bu dayanaksız iddialar ‘orta, büyük veya çok büyük’ diye tanımlanabilecek derecede ciddi. Her 100 katılımcıdan sadece 2’si kurumsal raporlarda sürdürülebilirlik performansıyla ilgili dayanaksız iddiaların olmadığını iddia ediyor.

Üstelik şirketlerle ilgili ESG derecelendirme kuruluşlarından alınan bilgiler de güven yaratmaya yetmiyor. Yatırımcıların yalnızca %22’si bu bilgileri geniş veya çok geniş kapsamda dikkate değer buluyor. 

İklim değişikliği ve jeopolitik çatışmalarla ilgili riskler aynı düzeyde

Küresel Yatırımcı Araştırması şu soruya da yanıt arıyor; “Peki yatırımcılar iklim değişikliğini ele almayı neden önemsiyor?” Burada ticari avantaj faktörü öne çıkıyor.

Sonuçlara göre yatırımcıların %64’ü yatırım getirisini artırmak için ESG yatırımlarına odaklanıyor, %68’i ise bu getiriyi korumak için. Öte yandan kayda değer bir çoğunluğun, %82’nin ESG yatırımlarına yönelme nedeni müşterilerin istek ve ihtiyaçlarına cevap verebilmek.

Yatırımcıların bu eğilimi, iklim değişikliğine dair artan farkındalığın ileride işletmeler için ciddi bir risk doğurabileceğini ortaya koyuyor.

Yatırımcıların %22’sine göre, şirketler önümüzdeki 12 ayda iklim değişikliği ile ilgili risklere ciddi veya çok ciddi ölçüde maruz kalacak. Bunun önümüzdeki beş yıl içinde yaşanacağını söyleyenlerin oranı ise daha yüksek, %37. Tek başına değerlendirildiğinde bu oranın, yatırımcılarının genel tutumunu yansıtmakta yetersiz kaldığı düşünebilir. Ancak bu, jeopolitik çatışmalarla ilgili risk algısıyla aynı.

İklim değişikliğiyle ilgili bu trendin şirketlerin kârlılığı üzerinde ciddi ya da çok ciddi etki yaratacağı düşüncesi yatırımcılar arasında baskın görüş. Bu nedenle yatırımcıların %50’si önümüzdeki on yıl içinde enerji dönüşümünün önem kazanacağını düşünüyor, %53’ü ise teknolojik değişikliklerin ön plana çıkmasını bekliyor.

Sürdürülebilirliğin maliyetini bilmek istiyorlar

Yatırımcılara sürdürülebilirlikle ilgili konularda aksiyon alabilmek adına devletlerin üstleneceği rol de soruldu ve iklim değişikliğiyle mücadeleye yönelik kapsamlı kamu politikası önlemlerini destekledikleri görüldü. Buna göre;

  • Sürdürülebilir olmayan faaliyetlere vergi getirmenin ‘etkili’ olacağını düşünenlerin oranı, ‘etkisiz’ olacağını düşünenlere göre 28 puan fazla ölçüldü.
  • Güçlü raporlama şartlarının getirilmesini destekleyenlerin oranı da, desteklemeyenlerden 34 puan yüksek.
  • Hedefe yönelik sübvansiyonların getirilmesini destekleyenlerin oranı yine 20 puan ile bunları desteklemeyenlerden daha fazla.

Şirketlerin, faaliyetlerinden kaynaklanan çevresel ve toplumsal etkiyi maddi değer olarak da açıklaması gerektiğini düşünen yatırımcıların oranı %66. Böylece şirketlerin ticari faaliyetleriyle ilgili aldıkları kararların tüm ekonomik etkilerini anlaşılabilecek. Buna gerek duymayan yatırımcıların oranı %13’te kalıyor. Yatırımcıların yaklaşık %73’ü şirketlerden, sürdürülebilirlik taahhütlerini uygulamak için gereken maliyetleri de raporlamalarını istiyor.

Yatırımcı güveni burada da devreye giriyor:

  • Denetim konusunda yatırımcıların %75’i finansal tablolarda makul düzeyde güvence sunulursa, kurumsal sürdürülebilirlik raporlarına daha fazla güvenebileceğini söylüyor.
  • Bu konuda denetim uzmanlarından beklenti de oldukça açık. Katılımcıların %72’si “Bağımsızlık ve etikle ilgili standartlara tabi olmalılar” diyor, %73’ü mesleki şüpheciliğin önemini vurguluyor.
  • Güvence verilen konuyla ilgili bilgi sahibi olmak, %78’lik bir oranla yatırımcıların denetim uzmanlarında görmek istediği özellikler listesinin başında.

sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın