ENVER ERKAN, TERA YATIRIM BAŞEKONOMİSTİ

Fed’in yılın son toplantısında öne çıkan ayrıntılara bakacak olursak;

·        Komite, uzun vadede %2 oranında maksimum istihdam ve enflasyon elde etmeyi amaçlamaktadır. Bu hedefleri desteklemek için Komite, federal fon oranı için hedef aralığını yüzde 4-1/4 ila yüzde 4-1/2’ye yükseltmeye karar verdi.

·        Kurul, hedef aralıkta bundan sonraki artışların hızını belirlerken para politikasındaki kümülatif sıkılaştırmayı, para politikasının iktisadi faaliyeti ve enflasyonu etkilemesindeki gecikmeleri, ekonomik ve finansal gelişmeleri dikkate alacaktır.

·        Buna ek olarak, Komite, Mayıs ayında yayınlanan Federal Rezerv Bilançosunun Büyüklüğünü Küçültme Planlarında açıklandığı gibi, Hazine menkul kıymetleri ve kurum borcu ve kurum ipoteğine dayalı menkul kıymetlerdeki varlıklarını azaltmaya devam edecektir.

Fed, terminal oran beklentisini %4,6’dan %5,1’e yükselerek faiz artışlarının bir süre daha devam edeceğini ve enflasyondaki düşüşe henüz tam olarak güvenmediğini gösterdi. Fed’in toplamda 75 baz puan daha sıkılaştırma yapacağını düşünecek olursak, iki toplantıda 50-25 şeklinde giderek daha sonra duruşa geçmesi muhtemel. Ancak tabii faiz artışlarını durdurmasından çok, faiz oranlarını maksimum seviyede ne kadar tutacağı önemlidir. Faiz indirimlerinin çok büyük ihtimalle 2024’e kalması, gevşeme evresine geçilmesi için henüz şartların oluşmadığını gösteriyor.

Stagflasyon endişesi elbette Merkez bankalarının işini zorlaştırıyor ve enflasyon tek değişken olmadığından, resesyon da anons ede ede geldiğinden dolayı politika sıkılaştırmasının yararlı ve toksik etkilerini beraber sorgulatıyor. ECB’nin faiz perspektifi ve açıklamaları bundan endişe edilmesi gerektiğini gösteriyor. Şöyle ki; AB ekonomisinin karşılaştığı sorunların yapısı, başta enerji krizi olmak üzere, ABD’den çok farklıdır. Artan risk algısı ve bir yandan faiz artıran Merkez bankası, borç yükünün de artmasına neden oluyor ki, bu alanda temelde izleyeceğimiz ana gösterge İtalyan-Alman faiz spreadi. Artan faizleri elbette %160’lık borç yüküne sahip İtalyan hükümeti açısından olumsuz. Borçlanma maliyetlerinin daha da artması ve spread genişlemesi çok olası. ECB’nin bu getiri spreadlerini kontrol etmek adına İtalya-İspanya gibi ülkelere yardım amaçlı tasarladığı TPI aracını da kullanması gerekecek görünüyor.

BOJ kararlarından sonra yen ve JGB piyasasındaki hareketler izleniyor. BOJ’un getiri kontrolünü değiştirmesi şu anda bir politika değişikliği olarak algılanmıyor olabilir, ancak piyasa zaten %0,25 getiri tavanına bundan önceki hareketlerde de pek sıcak bakmıyordu.

Türk varlıklarına bakacak olursak; Yıl sonu etkisiyle küresel piyasalarda işlem hacimleri zayıflarken, lira dolar karşısında değer kaybetti. USD/TRY %0,1 artışla 18,70 seviyesinin üzerinde seyrediyor. Liranın bu yıl dolar karşısında kaybı %29’a yaklaşırken, dolar karşısında 10 yıldır üst üste değer kaybediyor. 5 yıllık CDS 521 baz puanda yataya yakın işlem görüyor.

TCMB, PPK toplantısını yaptı ve Banka’nın Ağustos ayında başlayan faiz indirim döngüsünü sonlandırdığı yönlendirmesi doğrultusunda beklemede kalma kararı aldı. Banka, finansal piyasaların artan resesyon riskleri nedeniyle merkez bankalarının faiz artırım döngülerine yakın dönemde son vereceği yönündeki beklentilerini düzenlemeye başladığını kaydetti. Aksi takdirde, fonlama kanalları başta olmak üzere Merkez Bankası’nın tüm politika araç setinin liralaşma hedefleriyle uyumlu hale geleceği de belirtiliyor. TCMB’nin enflasyondan çok büyümeyi açıkça önceleyen kararları, bu noktada genel makroekonomik değişkenler üzerinde çok az etki yapıyor. Artık tek oran hedefine ulaşıldığına göre, Banka, TL’yi sıkı yönetilen dalgalanma altında tutmaya devam ederken, seçimlere kadar hem geçmiş hem de öncesi dönemde derin negatif reel faiz oranlarında kalmaya devam edecek; ancak, sonrası çok belirsiz. Bu arada, bankalar dedolarizasyon hedeflerini tutturmak için TL mevduatın cazibesini artırmaya çalışırken, TL mevduat maliyetleri yükselirken tahvil faizleri ve ticari kredi faizleri çok düşük kalmaya devam edecek.

BloombergHT’nin bakan yardımcısı Murat Zaman’a dayandırdığı haberine göre, Türkiye Hazine ve Maliye Bakanlığı ilk yeşil Eurobond’larını Ocak ayında piyasaya sürecek.

Reuters, Katar’ın daha önceki haberlere paralel olarak Ocak 2023’te ihraç edilmek üzere 2 milyar ABD Doları tutarında Türk Eurobond’u satın almasının beklendiğini bildirdi. Daha önce Türkiye ve Katar’ın, 2022’nin sonuna kadar Eurobond şeklinde alınacak 2-3 milyar ABD doları olmak üzere, Katar’ın Türkiye’ye 10 milyar ABD dolarına (en az 8 milyar ABD doları) kadar fon sağlamasına yönelik müzakerelerin son aşamasında oldukları bildirilmişti.


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın