2022’de enflasyonda hızlı bir artış yaşandı fakat buna karşılık talep canlı kalmaya devam etti. Ekonomik teori açısından bakıldığında fiyatı artan mala yönelik talebin düşmesi gerekir. Oysa ülkemizde tam tersi oluyor; fiyatlar hızla arttığı halde fiyatı yükselen mallara yönelik talep de artıyor. Böyle bir ortamda parayı bankaya yatırmak satın alma gücü kaybı yaratacağı için büyük tasarruf sahipleri gayrimenkul alımına, borsaya, araçlarını değiştirmeye yönelirken, küçük tasarruf sahipleri ileride daha da artacağını düşündüğü malları satın alıp stoklamaya ve kısmen borsaya yöneliyor. Ortaya çıkan bu faiz enflasyon tutarsızlığı nedeniyle bir çeşit paradan kaçış süreci yaşanıyor ve bu süreç enflasyonu daha da körüklüyor. 

Vatandaşlarımızın bir kısmı anaparayı korumak için döviz alımına yöneliyordu fakat bankaların döviz mevduatı tutması bir anlamda cezalandırılmaya başlayınca bankaların müşterilerini farklı alanlara yönlendirmesi sonucu dövize talep eskisine göre düştü. Son aylarda borsada ortaya çıkan normal dışı yükselişler tümüyle bu sebepten kaynaklanıyor. 

Daha önce hiç borsada yatırım yapmamış olan bireyler de faizden getiri elde edemeyeceğini, anaparasını koruyamayacağını görünce tasarrufunu hisse senetlerine yatırmaya yöneliyor ve o nedenle hisse senetlerinin değerleri, dolayısıyla BIST 100 endeksi artıyor. Borsa yükseliyor demek ki ekonomi iyi gidiyor demek böyle düşününce gerçekçi değil. Günü gelip de faiz enflasyon düzeyine çıkarılmak zorunda kalınınca borsadaki hisse değerleri ve gayrimenkul fiyatları bu kez hızlı çöküşler yaşayacak. Bu sene verdiğimiz görüşlerde hep altını çizdik yine çizmekte fayda var; faiz politikamız gerçekçi değil.

İlk 6 ay seçim ekonomisi ikinci 6 ay yapısal reformlar

Ekonomik anlamda tüm dünyada bir kriz olduğunu yadsıyamayız fakat gelişmiş ülkelerde enflasyonla mücadelenin iktisat politikasının temeli haline geldiğini görüyoruz. Temmuz 2023’ten itibaren seçimin sonuçlanmasından sonra Türkiye’nin kaçınılmaz olarak enflasyon karşıtı bir politika uygulamasını bekliyoruz. 2023’e bakınca yılın ilk yarısının seçim ekonomisi; ikinci yarısının da ekonomik sorunlara uzun vadeli çözümlerin üretileceği kemer sıkma dönemi olacağını düşünüyorum. Seçim ekonomisi dediğim kısımda muhtemelen EYT yasası çıkacak ayrıca yaklaşık 10 milyon emeklinin maaşı yükseltilecek. Seçime kadar 2 kez asgari ücret zammı olması muhtemel bu da seçimlere yaklaşık 10.000 TL psikolojik sınırı etrafında gireceğiz demektir.


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın