Tiroid bezi, vücudumuzun çeşitli olay ve durumlara karşı farkında olmadan verdiği reaksiyonların üzerinde etkisi bulunan bazı hormonların salınımını kontrol ediyor. Ancak kimi hastalıklar, vücut sağlığı açısından oldukça önemli olan tiroid bezi fonksiyonlarının düzenli çalışmasını engelliyor.

Tiroid bezi hastalıklarında kimi zaman ilaçla tedavinin mümkün olduğunu, bazı durumlarda ise cerrahi müdahalenin gerektiğini belirten Bayındır Sağlık Grubu, Bayındır Söğütözü Hastanesi Genel Cerrahi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Gökhan Moray, tiroid cerrahisi hakkında detaylı bilgiler paylaştı.

Vücutta pek çok fonksiyonun düzenlenmesini sağlayan hormonların üretiminde rol alan tiroid bezi, metabolik süreçlerin çok büyük kısmını etkiliyor. Nodüller, tümörler, tiroid bezinin az ya da çok çalışması gibi hastalıklar ise bu bezin sağlıklı görev yapmasına engel oluyor.

İlk olarak tiroid dokusu içinde yer işgal eden kitlelere dikkat çeken Bayındır Söğütözü Hastanesi Genel Cerrahi Bölüm BaşAkanı Prof. Dr. Gökhan Moray, “Tiroid nodülleri, kistik (sıvı dolu) veya solid (katı) olarak sınıflandırılıyor. Bazı nodüllerde ise bu iki bileşen bir arada bulunabiliyor. Eğer bir nodül tamamen kistik yapıda ise çevresine baskı ile sorun yaratmadığı sürece bir tedaviye ihtiyaç duyulmuyor. Kistik nodüller baskı veya ağrı yaparsa içerikleri iğne ile boşaltılıyor. Solid veya solid bileşeni olan nodüllerin boyutu ile nodülün fizik muayene ve radyolojik özelliklerine bakarak kanser olma riski değerlendiriliyor. Bu değerlendirme sonunda gerektiğinde tiroid ince iğne aspirasyon biyopsisi yapılıyor ve tedavi planı oluşturuluyor. İlk etapta tiroiddeki nodüller, ameliyat edilmeden anlaşılmaya çalışılıyor ve iyi huylu olanlar sadece takip ediliyor. Şüphede kalınanlar ve ameliyat etmeden kötü huylu olduğu anlaşılan nodüller için ise ameliyat genellikle ilk seçenek oluyor. Tiroiddeki nodülün kanser olduğu anlaşılırsa bunun tipi de tedavi için çok önemli bir rol oynuyor. Temelde tiroid bezini tamamen çıkartılması ve lenf bezlerine atladı ise bunların temizlenmesini takiben belirli büyüklük ve sayıdakilere ameliyattan yaklaşık 30 – 45 gün sonra RİA tedavisi uygulanıyor. Tedavinin üçüncü bileşeni de kan TSH düzeyini 0.01 düzeyinde tutacak kadar tiroid hormonu (TSH baskılama tedavisi) vermek olarak biliniyor. Bu üçlü tedavi ile hastaların yüzde 95’e yakını iyileşiyor. Medüller tiroid kanserinin tedavisinde RİA’nın ve TSH baskılama tedavisinin rolü bulunmuyor. Bu grup hastada tek tedavi seçeneği cerrahi olarak karşımıza çıkıyor” diye konuştu.

ZEHİRLİ GUATRIN CERRAHİ TEDAVİSİ

Tiroid nodüllerinin ardından, tiroid bezinin çok çalışması ile ortaya çıkan hipertiroidi hakkında bilgiler veren Prof. Dr. Gökhan Moray, hipertiroidiye neden olan sadece iki hastalığın tedavisinde cerrahi işlem uygulanabildiğini belirterek şunları söyledi: “Cerrahi işlem uygulanabilen hastalıkların ilki Graves hastalığı olarak biliniyor. Aşikar olgulardaki göz bulguları ile tipik bir görünümü olan bu grup hastanın önemli bir kısmında tıbbi tedavi mümkün oluyor. Hastalar kalp hızını düşüren ve tiroid hormanlarını azaltacak ilaçları kullanarak tekrar normal tiroid hormon düzeylerine ulaşıyor ve şikayetleri kayboluyor. İlaç reaksiyonu yaşamadan iyileşen hastaların kullandıkları bu tıbbi tedavi kesiliyor ve yaklaşık yarısı bir daha tekrarlamadan bu hastalıktan kurtulmuş oluyor. Ancak kalan yarısı altı ay içinde tekrarlıyor. Bu tekrarlayan hastalar ile ilaç kullanırken reaksiyon geliştirenler ameliyat ediliyor. Ameliyat edilenlerin de tekrarlamaması için tiroid bezinin tamamının çıkartılması gerekiyor. Ameliyat gerektiren ikinci grup hasta ise toksik nodüler guatr hastaları olarak biliniyor. Bu hasta grubunun tanı konduktan sonra mutlaka ameliyat olması gerekiyor. Bu hastaların tiroid fonksiyonları ameliyatı tehlikesiz kılacak kadar normale yaklaştırılınca ameliyat ediliyor. Graves hastalarında tiroid bezinin tamamını çıkarmak gerekirken, toksik nodüler guatrda çok çalışan nodüllerin çıkarılması yeterli oluyor”

RİSK TAŞIYAN TİROİD HASTALARI LOKAL ANESTEZİ İLE AMELİYAT EDİLİYOR

Prof. Dr. Gökhan Moray, tiroid ameliyatlarını, “Boyun bölgesinde nefes borusunun önünde yer alan tiroid bezinin bazı hastalıklarının tedavisi için ameliyata başvuruluyor. Tiroid ameliyatlarının yüzde 80 kadarı tiroid kanseri ya da tiroidde kanser şüphesi ile yapılıyor. Bunun dışındaki tiroid ameliyatlarının sebebi ise tiroid bezinin tıbbi olarak tedavisi mümkün olmayan çok çalışması hali yani hipertiroididen kaynaklanıyor. Günümüzde tiroid ameliyatlarının tamamına yakını genel anestezi altında yapılıyor. Çok nadiren anestezi alması yüksek risk taşıyan hastalar lokal anestezi altında ameliyat ediliyor. Genellikle tiroid ameliyatı açık olarak tanımlanan şekilde yapılıyor” diyerek açıkladı.

TİROİD AMELİYATININ ERTESİ GÜNÜ TABURCU OLABİLİRSİNİZ

Tiroid ameliyatından sonra dikkat edilmesi gerektiğini dile getiren Moray, “Ameliyattan dört ile beş gün sonra ameliyat kesi yerine su temas edebiliyor. Bu bölgeyi banyoda liflemek için bir haftayı beklemek gerekiyor. Hastanın ameliyat yerini bir yıl kadar güneşten uzak tutması kalacak yara izinin daha az belirgin olmasına katkıda bulunuyor. Hastanın ameliyat sonrası dikkat edeceği özel bir beslenme veya fiziksel kısıtlaması bulunmuyor. Hasta normal bir ameliyat sonrası seyir gösterdiği takdirde, ameliyatın ertesi günü konulan direni çekilip taburcu ediliyor. Bir sonraki gün de poliklinik koşullarında dikişi alınıyor. Bazı tiroid kanserlerinde ise hastalığın büyüklüğü veya sayısına göre ameliyat sonrası radyoaktif iyot ablasyon tedavisi (RİA) verilebiliyor.” diyerek sözlerini noktaladı.


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın