Ege Ekonomiyi Geliştirme Vakfı ve Özgencil Grup iş birliği ile bu yıl ‘GELECEĞİN SİNYALLERİ – Jeopolitik, Ekonomi, Bilim, Teknoloji, Çevre ve İnsan’ ana teması ile gerçekleştirilen 6. Ege Ekonomik Forum tamamlandı.

Panellerin öncesinde TARKEM Genel Müdürü Sergenç İneler, UNESCO Dünya Mirası olma yolunda İzmir Tarihi Kemeraltı Çarşısı ve çevresindeki kültürel mirasın korunması ve işletilmesinde yeni bir iş ve yatırım modeli olan TARKEM’ i anlattı.

TARKEM Genel Müdürü Sergenç İneler konuşmasında, “İzmir kent değerlerini korumak ve geliştirmek için yeni bir iş modeli yaratmak ve yarattığı bu modelle İzmir Tarihi Kent Merkezi’ni canlandırmak amacıyla 2012 yılında kurulmuş çok ortaklı bir yapıdır. Kamu – özel ortaklık modelinin Türkiye’deki en önemli örneklerinden biri olan TARKEM’in ortaklık yapısının %40’ı kamudan, %10’u odalar ve borsalardan, %50’si özel sektörden oluşmaktadır.” ifadelerini kullandı.

Sergenç İneler, tarihte İzmir’in ticari, kültürel ve sosyal yaşamının birleştiği en önemli bölge üzerinde kurulan Tarihi Kemeraltı Çarşısı’nı, uyguladıkları plan ve projelerle eski canlılığına yeniden kavuşturacaklarını anlattı ve şu anda 11 tane yapıda restorasyon yaptıklarını belirtti.

Günün ilk oturumu olan “Geleceğe bir adım önde olmak: Metaverse & Dijital Gelecek” başlıklı panel öncesinde KPMG Şirket Ortağı, Veri Analitik ve Dijital Lideri, Teknoloji Sektör Lideri Gökhan Mataracı konuk konuşmacı olarak yer aldı. İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü Rektörü Prof. Dr. Yusuf Baran paneli yönetirken Devrim Danyal Blockchain & Metaverse Teknoloji Eğitim Akademi Kurucusu ve CEO’su Devrim Danyal, Cisco Türkiye CEO’su Didem Duru, QReal Kurucu Ortağı Alper Güler, İstanbul Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Çağla Gül Şenkardeş ve EGİAD Yönetim Kurulu Başkanı Alp Avni Yelkenbiçer düşüncelerini izleyicilere aktardı.

KPMG Şirket Ortağı, Veri Analitik ve Dijital Lideri, Teknoloji Sektör Lideri Gökhan Mataracı, gerçek dünyayla dijital dünyayı eşleştirebilecek konulardan biri olan metaverse’ü de odağına alarak sunumunu gerçekleştirdi.

Mataracı, birçok dijital tanımı duyuyoruz ve son dönemde bu tanım, teknolojinin daha fazla işin içerisinde olduğu ve manuel’i otomatikleştirdiğimiz bir süreç olarak karşımıza çıkıyor. Mataracı, artık bu tanımın sınırlarının aşıldığını; araştırmaların dijitalleşmenin daha fazla data temini ve buradan yapılacak çıkarımları odağına aldığını söyledi.

KPMG tarafından yapılan araştırmaya ilişkin bilgiler paylaşan Mataracı, “Sosyal medya ve TV dışında aile ve arkadaşlar, marka teklifleri ve işverenler metaverse farkındalığı yaratıyor. Maruz kalma açısından kaynaklar farklılık gösterse de, farklı aracılar sayesinde metaverse her zaman gündemde var olmayı başarıyor. Y kuşağının yarısı, metaverse’in önümüzdeki beş yıl içinde yaşamları üzerinde önemli etkisi olacağına inanıyor. Metaverse’e aşina olanların üçte birinden fazlası önümüzdeki beş yıl içinde önemli bir etkiye sahip olacağına inanıyor. Genç nesiller ve erkek katılımcılar önemli bir etki görmeye daha çok inanıyorlar.” dedi ve şunları ekledi:

“2030 yılında düz ekran, klavye ve fareler ortadan kalkacak yerini çoklu disiplinler arasındaki mekânsal iş birliği için akıllı gözlükler ve kontakt lensler alacaktır.”

Metaverse’nin işletmeler için muazzam bir büyüme potansiyeli olduğunu belirten Mataracı “Önümüzdeki 5 yıl içinde metaverse’te yer alacak markaların oranı %70. 2030 yılına kadar metaverse ekonomisi için tahmini adreslenebilir hedef pazarı 8 ile 13 trilyon ABD doları arasında olacak. Ayrıca yine 2030 yılına kadar 1 milyar VR kullanıcı olacağı tahmin ediliyor.” ifadelerini kullandı.  

Kripto varlıkların hayatımıza girmesi ile beraber para diye bir şey kalmayacağını belirterek sözlerine başlayan Devrim Danyal Blockchain & Metaverse Teknoloji Eğitim Akademi Kurucusu ve CEO’su Devrim Danyal, “Kripto paralardan sonra ortaya çıkan kripto varlıklar, değiş tokuş platformları içerisinde bir altyapıyı sunmaya başlıyor. Bu 8 milyar insanın istediği her türlü değeri üretebileceği ve alıcısı tarafından o değerin karşılığı bazında değiş tokuş yapılabileceği yepyeni bir dünya olarak karşımıza çıkıyor.” diye konuştu.

Cisco Türkiye CEO’su Didem Duru ise “Uygulamalar işin uzantısıyken kendisi haline geldi. Pandemiden dolayı dijitalleşmenin artmasıyla birlikte uygulamaların çok daha önemli hale geldiğini görüyoruz. 2023 yılında 300 milyon mobil uygulamanın indirilmesi bekleniyor. Dolayısıyla uygulamaları tekrar hayal etmenin canlandırmanın bir zamanı gibi gözüküyor.” dedi ve sözlerine şöyle devam etti:

“2020 yılında internete bağlı 20 milyar cihaz var, 2023 yılında 29 milyara çıkması bekleniyor. Yani bir kişiye 4 tane cihaz anlamına geliyor. Bunu yönetmek için tekrar altyapılarımıza bakmamız gerekiyor.”

QReal markasının kurulma hikayesini aktaran QReal Kurucu Ortağı Alper Güler, “QReal aslında 2015 yılında Kabaq 3D Technologies olarak New York’ta kuruldu ve ilk bu işlere başladığımızda dünyadaki realistik 3D yemekleri tarayarak bunları artırılmış gerçeklik teknolojisi ile gösterme amacıyla kuruldu. Buradaki amacımız da insanların yemek siparişi verirken aslında yemekleri bir şekilde görmesini sağlamaktı. Daha sonra bu teknolojiyi kullanarak, yemek tarama tarafındaki deneyimimizi kullanarak daha sonra dünyanın da virtual try on teknolojisine eğilmesiyle şapka çanta gözlük gibi moda aksesuarlarına doğru evrildik.” diye konuştu.

Metaverse ile ilgili düşünceleri paylaşan Güler, Metaverse çok ilerinin bir teknolojisiymiş gibi düşünülüyor ama aslında bugün telefonumuzda yaptığımız bazı fonksiyonların biraz daha gelişmiş versiyonu olarak görüyorum.” dedi.  

İstanbul Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Çağla Gül Şenkardeş ise “Metaverse’de hazır yaratılmış bir dünya var. Siz orada bir bina kurup onun içerisinde bir ürün, hizmet satmaya başlayabiliyorsunuz. Bankalara, devlet paralarına tabii olmadığınız için o ekosistemin içinde kripto parayla ticaretinizi yapabiliyorsunuz. Üretici veya tüketici olabiliyorsunuz. Fakat işimi metaverse taşıyıp orada çok para kazanmak istiyorum diyorsanız eğer düşmemeniz gereken çok önemli bir yanılgı var. Gerçek dünyada sahip olunabilen şeylerin bir kopyasını oraya koyarsanız iyi bir deneyim yaratmamış olursunuz. Arzuların ihtiyaçlara dönebildiği şeyler orada başarılı olur. Bugün de öyle ileride de öyle olacak.

Metaverse evreninin eğitimde kullanılması gerektiğine dikkat çeken Şenkardeş, “Türkiye’de olmayan bir bitkiyi, öğrencilere metaverse üzerinden 3 boyutlu deneyim ile anlatabiliyorsunuz. Bitkinin gelişimini oradan gösterebiliyorsunuz.” ifadelerini kullandı.

Girişimciler için İzmir’in çok uygun bir kent olduğunu belirten EGİAD Yönetim Kurulu Başkanı Alp Avni Yelkenbiçer, “Önümüzdeki 10 yılda İzmir’in yıldızı parlamaya devam edecek.” dedi ve şunları kaydetti:

“Küreselleşen dünyada ülkelerin sınırlarının bile ortadan kalktığı bir dünyada artık kentlerin rekabeti ön plana çıktı. İzmir küresel ekonomide kent rekabetçiliğinde, girişimcilik alanında öne çıkacak. Bunun için birçok önemli proje yapıldı. En önemlisi de İzQ: Girişimcilik ve İnovasyon Merkezi’dir. İzmir Valiliği, İzmir Büyükşehir Belediyesi, İzmir Ticaret Odası, Ege Bölgesi Sanayi Odası, İzmir Ticaret Borsası, Ege İhracatçı Birlikleri, EGİAD ve ESİAD bu merkezin ortaklarıdır. Yani İzmir’deki büyük kurumların tamamı ortak bir vizyonda İzQ’yu kurdular. Girişimcilerin uçtan uca destekleneceği bir mekanizma oluştu.”   

“Daha iyi bir Dünya için: Etki Yatırımları” isimli günün üçüncü etkinliğinde, iklim krizi, etki yatırımları ve sürdürülebilirlik konuları işlendi. Etkinliğin moderasyonunu UN Global Compact Türkiye Yönetim Kurulu Üyesi Servet Yıldırım gerçekleştirdi. Konuşmacı olarak ise SKD Türkiye Genel Sekreteri Konca Çalkıvik, Kadın Balıkçılar Derneği Başkanı Dr. Huriye Göncüoğlu Bodur, Etki Yatırım Danışma Kurulu (EYDK) Genel Sekreteri Onur İlhan, BASİFED Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Kasalı ve Pınar Enstitüsü Direktörü Ümit Yaşar Savcıgil yer aldı.

Sürdürülebilirlik konusu 30 yıldır iş dünyasının gündeminde olduğunu söyleyen SKD Türkiye Genel Sekreteri Konca Çalkıvik, “Brezilya’da toplanan sürdürülebilir kalkınma konferansından sonra bu sürdürülebilirlik konusu iş dünyasının gündemine geldi. Fakat bugün geldiğimiz nokta 30 yıldır çok da fazla bir şey yapmadığımızın en önemli göstergesi. Dünyada pek çok çevresel kriz yaşıyoruz. Artık şirketler küresel kriz ile ilgili risk değerlendirmelerinin içine alıyorlar, bu çok güzel. Üç tane küresel kriz var: İklim krizi, biyoçeşitlilik kaybı ve sosyal eşitsizlik. Artık şirketlerin bu üç riski dikkate alarak iş yapmaları lazım.” şeklinde konuştu.

Kadın Balıkçılar Derneği Başkanı Dr. Huriye Göncüoğlu Bodur ise “Dernek olarak, kadınları toplumsal ekonomik ve mesleki olarak güçlendirmeyi amaçlıyor. Diğer yandan denizel ekonomiyi sürdürülebilir kılmayı, denizel ekosistemin onarımı için çalışmalara katma değer yaratmaya, daha iyi bir dünya için çabalamaya devam ediyoruz.” ifadelerini kullandı.

Denizlerin milyarlarca insanın geçim kaynağı olduğunun altını çizen Bodur, “Denizel sektörlerin diğer bir alt sektörü de balıkçılık sektörü. Balıkçılık sektöründe maalesef kadınlar ve kız çocukları, erkeklere oranla eğitime, teknolojiye, bilgiye, girişimciler için fırsat bulmada geri planda kalıyor.” dedi ve sözlerine şöyle devam etti:

“İklim değişikliği gibi balıkçılık sektörünün karşılaştığı sorunlar var. Denizel ekosistemde toplumsal ve çevresel faydayı gözeterek çalışmalar yapıyoruz. Daha yaşanır, daha korunabilir bir dünya için çalışmalarımıza devam ediyoruz. Etki yatırımının dünyanın onarımı için gerekli olan model olduğunun altını çizmek istiyorum. Artık mavi geleceğimizin durumundan dolayı endişe etmekte ve aksiyona geçmek zorundayız.”    

Etki yatırımın tanımını yaparak sözlerine başlayan Etki Yatırım Danışma Kurulu (EYDK) Genel Sekreteri Onur İlhan, “Etki yatırımı pozitif ve ölçümlenebilir sosyal veya çevresel etki yaratarak finansal getiri elde etme sanatıdır.” dedi.

Etki yatırımı kavramı yeni olmasına karşın Türkiye’de çok hızlı bir ilerleme kaydedildiğini belirten İlhan, Etki Yatırım Danışma Kurulu olarak bu duruma destek olmaktan çok mutlu olduklarını dile getirdi.

İlhan şunları kaydetti: “Küresel ölçekte etki yatırımlarının 2,3 trilyon dolar seviyesindedir. Önümüzdeki dönemde etki yatırımlarının 26 trilyon dolara kadar gitme potansiyeli mevcut.”  

2023 yılında Uluslararası Liderler Zirvesi’ne ev sahipliği yapacaklarını belirten İlhan, 30 Mayıs -1 Haziran tarihleri arasında 50 ülkenin etki liderini İstanbul’da ağırlayacakları söyledi.

Etki yatırımları ile yepyeni bir iş insanı kültürü ve iş hayatı ortaya çıkardığına dikkat çeken BASİFED Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Kasalı, “Bu yeni iş insanı kültürünün çevreyle sınırlı olmadığını etki yatırımı konusunda bir kere daha fark ettim. Yaptığımız yatırımların sosyal ve toplumsal sonuçlarını dikkate almazsak sonrasında bizler de yara almaya başlayacağız. Bunun bilincinde olarak yatırım yapmalıyız.” diyerek düşüncelerini dile getirdi.  

Pınar Enstitüsü Direktörü Ümit Yaşar Savcıgil ise “2013 yılında gıda sağlık beslenme konularının toplumu bilinçlendirmek ve eğitim faaliyetlerinde bulunmak üzere Pınar Enstitüsü kuruldu. 10 yıllık süreçte birçok proje oluşturan enstitümüzün hala devam eden projelerinden biri olan Sütümüzün Geleceği Bilinçli Ellerde projesi kapsamında kamu-üniversite-sanayi iş birliğinin yanı sıra uluslararası partnerlerimiz Business Call to Action platformu ile bağlantımız devam ediyor. Yılın ilk aylarında gerçekleştirdiğimiz ve yeni içerikler eklediğimiz yüz yüze eğitimlere, Pınar enstitüsü YouTube hesabına ve faaliyete açılan proje web sitesine yüklenen eğitim materyalleri, eğitim videoları ve broşürler eşlik etmeye başladı. Böylece tüm üreticiler, telefon veya bilgisayarlarından bizi ve eğitimlerimizi takip edip, eğitimlerini pekiştirebilecek.” dedi.

Günün son oturumu İzmir Ticaret Borsası oturum sponsorluğunda gerçekleşen Bölgesel, Ulusal ve Küresel Tarımda Yeni Dengeler başlıklı TARIM MEYDANI idi.  Nasıl Bir Ekonomi Gazetesi Tarım Yazarı Ali Ekber Yıldırım tarafından moderasyonu gerçekleşen panelde Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi, Biyoçeşitlilik ve Genetik Prof. Dr. Eftal Düzyaman, Dikili TDİOSB Müteşebbis Heyet Başkanı Ali Osman Öğmen, Manisa Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Sadık Özkasap, İzmir Köy Koop Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Neptün Soyer ve Dokuz Eylül Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yaşar Uysal konuşmacı olarak yer aldı.

Dikili Sera TDİOSB Yönetim Kurulu Başkanı Ali Osman Öğmen, 3 milyon metrekare bataklık alanı tarıma kazandırarak, Avrupa ve Türkiye’nin topraksız, ısıtmalı, tam otomasyonlu, yenilenebilir enerji ve yeşil üretimi benimseyen en büyük sera ve tarımsal sanayi kümelenmesi olacaklarını belirtti. Öğmen “Biz burada yalnızca izlenebilir tarım, pazarlama ve ihracat konusunda da bölgeye örnek model oluşturmayacak aynı zamanda yapılanmamızla da fark yaratacağız” diye konuştu.

Manisa Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Sadık Özkasap ise “Ege potansiyeli yüksek çok değerli bir bölgemizdir. Her ürün, Ege bölgesindeki topraklarda yetiştirilebilmesi bu bölgenin ayrı bir özelliğidir. Bölgemiz, iklim ve lojistik imkanları ile müteşebbis insanlarımıza önemli avantajlar sağlıyor. Ege bölgesi ülkemizin ihracatı ve ekonomi hedeflerine büyük güç katıyor. Ege Bölgesi’nin ihracatı ise 24.6 milyar dolardır.” ifadelerini kullandı.  

Küçük aile işletmelerinin kooperatifleşmesinin memleket için çok önemli olduğuna dikkat çeken İzmir Köy Koop Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Neptün Soyer, “Kooperatifleşme ile ilgili çok dallanmış budaklanmış birlik yapısından kurtulmamız lazım. Bakanlıklar, bu yapıların birleşmesi ile ilgili rol oynamak zorunda. Bu örgütlenme modeli yasalarla düzenlenmelidir.” diye konuştu.

Soyer son olarak, “Bilimin önderliğinde birbirimizi eğiterek, birbirimizi dinleyerek ve anlayarak bir araya gelmeliyiz.” diyerek sözlerini tamamladı.

Dünyada yaşanan gelişmeler sonucu kaotik bir ortama girdiğimize dikkat çeken Dokuz Eylül Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yaşar Uysal, “Küresel iklim değişikliğinin getirdiği sorunlar var. Tarımın bugünün dünyasında, önemi her zamankinin çok ötesine geçmiş durumda. Tarıma bakış açısını, tarım vizyonu politikasını yenilememiz gerekiyor. Aksi halde çok büyük sorunlar yaşayacağız.” dedi.

Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi, Biyoçeşitlilik ve Genetik Prof. Dr.Eftal Düzyaman ise Türkiye’nin biyoçeşitliliğine ile ilgili sunumunu dinleyicilere aktardı. Türkiye’nin endemik bitki yönünden çok zengin olduğunu belirtti ve bunları korumamız gerektiğine dikkat çekti.  


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın