İktidar, ekonomik tercihlerinden doğan hayat pahalılığının sorumluluğunu üzerlerine yıktığı zincir marketleri kıskaca almayı sürdürüyor. Yeni yönetmelik, marketleri ya zararına satış ya “teröristlik” arasında seçim yapmaya zorlayabilecek mi?

Perakende Ticarette Uygulanacak İlke ve Kurallar Yönetmeliği’nde değişiklik yapılmasına ilişkin yönetmelik gece yarısı Resmi Gazete’de yayımlandı.

Buna göre, 200’den fazla şubesi olan zincir mağazalar, satışa sundukları ürünler ile şubelerine ilişkin verileri Ticaret Bakanlığı’nın belirlediği sisteme aktaracak. Bu veriler kurum, kuruluşlar ve kamuoyu ile paylaşılacak.

Düzenlemeyle, zincir mağazalarda satılan ürünlere yönelik fiyat denetimi gerçekleştirilecek.

“Veri paylaşım” kuralı ile birlikte tüketicilerin fiyat karşılaştırması yapabilmesinin önünün açılacağı iddia ediliyor. Kamunun aydınlatılması görevinin yanı sıra perakende ticaretin etkin ve sürdürülebilir rekabet şartlarına göre yapılması da sağlanacağı ileri sürülüyor. 

Cumhur ittifakıyla
zincirler arasında çatışma

Erdoğan iki hafta önce, seçimler yaklaştıkça daha da yükselen hayat pahalılığını fiyat kontrolsüzlüğüne bağlamış ve “zincir marketlerle ilgili kontrolleri sıkılaştıracağız, fiyat farklılıklarını gidermenin yollarını bulacağız, takibini yapacağız” demişti. Gıda Perakendecileri Birliği Başkanı ve BİM marketler zinciri CEO’su Galip Aykaç ise fahiş fiyatları “yüksek enflasyon”a bağlamış ve “Burada aslında üretimde maliyet enflasyonu var. Maliyet enflasyonuna eğilmediğimiz sürece bu konuşmalar spekülatif. Birçok işletmemiz zarar ediyor” diyerek Erdoğan’a beklemediği bir yanıt vermişti.

Aykaç’ın fiyat indirimi çağrılarına ayak diremesi üzerine geçtimiz hafta iktidar blokunun küçük partisi MHP lideri Bahçeli, zincir mağazaları “fahiş fiyat” dayatmakla suçlamış, “Sürekli zam yapan zincir marketlerin FETÖ’yle irtibat ve ilişkisinin titizlikle araştırılması gerektiğine inanıyoruz” demişti. 

Aykaç ise “Bizi terörist ilan edenlere, maaşlı televizyon yorumcularına, depo basıp yağları halka dağıtırım diyen iş bilmez yöneticilere, FETÖ örgütü ile bizi tehdit eden parti liderlerine söyleyeceklerimiz var” diyerek çok sert bir karşılık vermişti. Aykaç Bahçeli’yi şöyle suçlamıştı: 

“Bu ülkenin güzel insanları sizlerin yalanlarına hiçbir şekilde itibar etmediler.

“Üç harfliler diye bizleri farklı yere koymaya çalışan ve Müslüman olduğunu iddia eden bu insanlara söyleyeceklerimiz var. Lütfen aynaya baksınlar, kendilerini göreceklerdir. Bunların hepsinde art niyet ve algı yönetimi vardır. Tüketicilerimiz bunlara hiçbir zaman karşılık vermemiştir.”

Hükümet cephesinden gelen sert saldırılar, diğer zincirlerin hükümetle arayı açmama çabaları ve BİM’in Türkiye’nin çeşitli yerlerinde MHP kontrolündeki “ülkücü” grupların hedefi haline gelmesi üzerine Galip Aykaç Gıda Perakendecileri Birliği Başkanlığı’ndan istifa etmek zorunda kalmıştı.

Tarım Kredi marketlerinde de
fiyatlar BİM’deki kadar “fahiş”

CHP Manisa Milletvekili Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu, AKP-MHP iktidar blokunun kısa süre öncesine kadar mülk sahipleri ve ortaklarıyla aynı Siyasal İslamcı toplumsal blok içinde yer aldıkları halde, süregiden çatışmada “üç harfliler” olarak kodlayıp “fahiş fiyat” dayatmakla suçladıkları zincir marketlerdeki fiyatları araştırdı.

Milletvekilinin söz konusu zincir marketlerden BİM’e ve Erdoğan’ın talimatıyla “indirimli”, tanzim satış yaptığı söylenen Tarım Kredi Market’e giderek yalnızca her ikisinden de aynı ürünleri satın alması, aslında fiyatların birkaç zincir markette değil piyasanın tamamında “fahiş” olduğunun ortaya çıkması için yeterli oldu. 

Sözcü Gazetesi’nde yer alan habere göre Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu, her iki marketten de aynı 25 çeşit temel ihtiyaç ürününü satın aldı. Sonuçta toplam 865 küsur TL tutan alışverişte “İki market arasındaki fark[ın] sadece 25 kuruş” olduğunu saptadı.

Bakırlıoğlu, sonucu şöyle değerlendirdi: “Ürünler arasındaki fiyat farkları kuruşlarla ifade edilecek kadar birbirine yakın. Madem [zincir] marketler zam yaparak enflasyonun artmasına neden oluyor, o zaman Tarım Kredi Market neden aynı fiyat politikasını uyguluyor? Bu durumda kime inanacağız?” 

Bakırlıoğlu tespitlerini şu sözlerle paylaştı:

Tarım Kredi Kooperatifi’nin marketlerini gezen, ‘Fiyatlar gayet uygun’ diyen, temel ürünlerde indirim talimatı veren, ‘Market sayısını arttırın’ diyen Cumhurbaşkanı’na mı inanacağız? Yoksa üç harfli marketleri fiyat artışlarının sebebi olarak gören, hatta ‘FETÖ’cü’ ilan eden Cumhur İttifakı’nın küçük ortağı Bahçeli’ye mi?

► Zincir marketlerin enflasyonun nedeni olarak gösterilmeleri, iktidarın ve küçük ortağının sorumluluğunu ortadan kaldırmaz.

► Eğer marketlerin sorumluluğu varsa, ilk sırada Tarım Kredi Market yer alır. Düşük TL-yüksek kur politikası ve yüksek enflasyon, tüm ürünlerin üretim maliyetlerinin artmasına, dolayısıyla market fiyatlarının zamlanmasına neden olmaktadır.

► Ekim ayı tüketici enflasyonu yüzde 85, üretici enflasyonunu ise yüzde 157 olarak açıklandı. Önümüzdeki aylarda üretici enflasyonu dolayısıyla her şeye zam gelecek.”

Mustafa Sönmez: “Tarım ithalata
bağlı oldukça fiyatlar fahiş olur”

Geçtiğimiz yıl gıda fiyatlarındaki olağanüstü artışlar ve özellikle ithal yağ arzındaki darlık dolayısıyla sıkıntılar baş gösterdiğinde  iktisatçı Mustafa Sönmez gidişatı şöyle değerlendirmiş ve uyarmıştı: “Şu anda yüzde 65 olan yıllık fiyat artışı her ay yüzde 10’luk artışlar olduğu takdirde olmadık boyutlara gelir ve insanlar bütçelerinin en önemli kısmını gıdaya harcamak zorunda kalırlar.” 

“Sadece 2020’de yapılan tarımsal ithalatın 24 milyar dolar” olduğunu hatırlatan Sönmez, fiyatların nasıl oluştuğunu açıklamıştı: “Bu fiyat artışlarının altında yatan en önemli etken -bir kere yeterli üretim yok. Gıda arzı dediğimiz üretim sunumu eksik. Çünkü son yıllarda tarım ciddi ölçüde ihmal edildi, destekler azaltıldı. Gıdadaki eksikler ‘Paramız var ki, ithal ediyoruz’ denilerek ithalatla giderilmeye çalışıldı.

“Arz eksikliği beraberinde ciddi bir fiyat artışı getiriyor. Bunu telafi için yapılan ithalat bir dönem idare ediyordu. Çünkü döviz kurları bu kadar yüksek değildi. Ama kurlar yükselince yüksek kurdan yapılan ithalat da ciddi fiyat artışlarını getirdi.”

Sönmez genel emtia fiyatlarındaki artışın zincirleme zamları tetikleyişini de şöyle açıklamıştı: “Türkiye hem dışarıdan pahalı buğday, ayçiçeği ürünü alan hem de Türk lirası değerini kaybettiği için daha yüksek fiyatlarla ürün satın alan bir ülke durumuna geldi. Bu da gıda fiyatlarına her geçen gün bir zammı getiriyor.”

Esfender Korkmaz: “Elektrik, doğalgaz,
enerji ve diğer ürünlere zammı hükümet yapıyor” 

İktisatçı Prof. Esfender Korkmaz da yılın başında “Merkez Bankası aracılığıyla faizlerin arka arkaya düşürülme kararlarıyla denge bozuldu” diyordu. “TL çok değer kaybetti. Normalde TL/dolar dengesinin 7-8 civarında olması lazım. […] TL, değersiz olunca da ithalata bağımlı bir üretimde girdi fiyatları artıyor ve bu maliyetlere yansıyor.” 

“Demek ki bunların uyguladığı faiz ve kur politikası enflasyon yaratıyor. Bunu görmeyecek kadar körler, çünkü 2018’den beri bunu yaşıyoruz” diyen Korkmaz, yanlış politikaların piyasada panik oluşturduğunu vurgulamıştı: “Panik olunca da herkes fiyatları artırmaya çalışıyor.[…] Enflasyon artıkça ücretler artacak, ücretler artıkça maliyet artacak, maliyet de tekrar enflasyona dönüşecek,” diyerek “fahiş fiyat” mekanizmasının nasıl işlediğine dikkat çekmişti. 

Ekonominin gidişi, iktidar blokunun hayat pahalılığını nedenleri yerine sonuçlarına yönelik tedbirlerle giderme iddiasını değil iktisatçıların öngörülerini doğruladı. CHP Manisa Milletvekili Bakırlıoğlu’nun kasa fişleri, iktidarın bütün tedbirlerinin piyasa ve hükümet politikaları yerli yerinde durdukça sadece 25 kuruşluk bir fark yaratabildiğini gösterdi. Rejimin marketinde de fiyatlar, piyasanın marketi kadar “fahişti”. 


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın