SANKO Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölüm Başkanı Prof. Dr. Nevin Ergun, kronik hastalığı olan engelli bireylerde sağlıklı yaşam için egzersizin anahtar rol oynadığını söyledi.

3 Aralık Dünya Engelliler Günü nedeniyle bir açıklama yapan Prof. Dr. Ergun, “Engelli bireyler, aktif engelli bireyler ile kıyaslandığında kronik hastalığa sahip olma oranı iki kat daha fazladır” dedi.

Engelli bireylerde, bireyin engeline özgü egzersiz alternatifi oluşturularak aktivite düzeyinin artırılması gerektiğine dikkat çeken Prof. Dr. Ergun, “Egzersiz, yaşam kayıplarını azaltırken hem kardiyovasküler hastalıkların önlenmesinde hem de tedavisinde yararlıdır” ifadelerini kullandı.

Engelli bireylerde sağlığın ve iyilik halinin artırılmasının sağlanmasının en az engelli olmayan bireylerdeki kadar önemli olduğuna vurgu yapan Prof. Dr. Ergun, şöyle devam etti:

“Engelli bireyin egzersiz ve fiziksel aktiviteye katılmadan önce son zamanlardaki sağlık durumu, kullanması gereken ortez (vücudun problemli bölümlerine dışarıdan uygulanan yardımcı cihazlar), protez (eksik olan vücut uzuvlarını taklit edecek şekilde yapılmış aygıtlar), splint (yer değiştirmiş veya hareketli bir parçayı yerinde tutan, ayrıca yaralı bir parçayı yerinde tutmak ve korumak için kullanılan sert veya esnek bir cihaz veya hareketi korumak, hareketsiz kılmak veya kısıtlamak için kullanılan sert veya esnek bir malzeme), koltuk değneği, tekerlekli sandalye ve koruyucu ekipmanlar, kişinin yeteneği ve riskler iyi belirlenmelidir.”

EGZERSİZLER

Kronik hastalıklara göre engelli bireylerin yapması gereken egzersizlere değinen Prof. Dr. Ergun, sözlerini şöyle sürdürdü:

Kardiyovasküler hastalıklar ve egzersiz: Aerobik egzersiz kardiyovasküler hastalıklarda ve engelli bireylerde en çok tercih edilen egzersizlerdendir.  Aerobik egzersiz, kardiyovasküler dayanıklılığı geliştirmek için kardiyovasküler kronik hastalığı olan bedensel engelli bireylerde tercih edilmektedir.

Obezite ve egzersiz: Engelli grupta fiziksel aktivitenin yetersizliği sağlığı tehdit etmenin yanı sıra, kilo artışı ve obeziteye de neden olmaktadır. Engelli bireylerde azalmış aktivite düzeyi kilo artışının fazla olması açısından risktir.

Metabolik sendrom ve egzersiz: Fazla kilolar, geniş göbek çevresi, insüline direnç, yüksek tansiyon, iyi kolesterol düşüklüğü, trigliserit yüksekliğine bağlı olarak tanımlanan metabolik sendrom çok sık karşılaşılan ciddi bir sağlık sorunudur. Metabolik sendroma sahip bedensel engelli bireylerde durağan yaşam ve aktivite azlığı metabolizmayı negatif etkileyerek metabolik sendromun ilişkili olduğu durumların oluşmasına katkı sağlar.

Hipertansiyon ve egzersiz: Hipertansiyon, ‘sistolik kan basıncı için 140 mmHg, diastolik kan basıncı için 90 mmHg veya üzerinde olması’ olarak tanımlanır. Hipertansiyon, omurilik yaralanmalı bireylerde en sık görülen kardiyovasküler hastalıktır.

Pulmoner hastalıklar ve egzersiz: Kronik solunum hastalıkları, pulmoner sistemin çeşitli bölgelerinde anormallikle karakterizedir. Solunum sorunları engele ve yaralanma düzeyine bağlı olarak meydana gelebilir.”

TİP 2 DİYABET

Tip 2 diyabetin obezite ve fiziksel inaktiviteye bağlı olarak daha sık görüldüğünü anımsatan Prof. Dr. Ergun, şunları kaydetti:

“Bireyde fiziksel kısıtlılıklar, engeller, kalça/diz protezi, dejeneratif, romatizmal hastalıklar, periferik arter hastalığı, yürürken bacak krampları, nabız, kan basıncı, diyabete bağlı sinir hastalığı, ayaklarda cilt bütünlüğünde bozulma, nefropati, nöropati, retinopati, hipoglisemi atakları ve fiziksel aktiviteyi etkileyecek diğer durumlar değerlendirilmelidir.”

Engellilerin, egzersizin ve fiziksel aktivitenin faydalarına rağmen bu aktivitelere katılım fırsatlarının yetersiz olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Ergun, engelli bireylerin fiziksel aktivite, egzersiz, spor, rekreasyon ve beden eğitimine dahil olmalarını sınırlayabilecek tutumsal, sosyal ve toplumsal engellerle karşılaşma olasılıklarının daha yüksek olduğunu vurguladı.

Kronik hastalıklarda ve engel durumlarında bireylerin mutlaka inaktiviteden kaçınması ve aktivite düzeylerini artırmalarını öneren Prof. Dr. Ergun, sözlerini şöyle sonlandırdı:

“Bu alandaki çalışmaların artırılması konusunda engelliler ve egzersiz alanında eğitimleri ve uzmanlığı olan fizyoterapistlere büyük rol düşmektedir. Bu önlemlerin toplumun her kesiminde bilinçle benimsenmesi ve sağlıklı yaşam biçimlerinin yaygınlık kazanması merkezi idarenin eğitim ve sağlık politikalarından başlayan tüm kamu kurum, kuruluş ve üniversitelerin bütünleşmiş, kararlı ve uzun soluklu cabalarını gerektirmektedir.”


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın