Avrupa Merkez Bankası küresel piyasaların odaklandığı faiz kararını açıkladı, yükselen enflasyonla mücadele etmek için faizlerde agresif bir artışa imza attı.

Banka ana refinansman oranı, marjinal borç verme imkanı ve mevduat faizinde 75’er baz puanlık artış yaptı. Artış kararıyla ana refinansman oranı yüzde 1,25; marjinal borç verme imkanı yüzde 1,50 ve mevduat faizi yüzde 0,75 seviyesine çıktı.

Bloomberg anketine katılan ekonomistlerin beklentisi de bu yöndeydi.

Bankanın karar metninde faizlerin daha da yükselmesinin beklendiği belirtildi.

ECB: Faizler 75 bps artırıldı, enflasyon 2024’te %2,3 olarak görülüyor…

Tera Yatırım Başekonomisti Enver Erkan, Avrupa Merkez Bankası’nın faiz artışını şöyle yorumladı:

Avrupa Merkez Bankası mevduat faizini %0,75’e yükseltti ve talebi azaltmak için faiz oranlarını daha da artırmayı bekliyor. Bunun sebebi olarak enflasyonun çok yüksek olması ve uzun bir süre hedefin üzerinde kalmasının muhtemel olmasını gösteriyor. Ekonomistlerin çoğu 75 baz puanlık artış öngörmekteydi. ECB, kurulduğu tarihten beri ilk defa 75 bps faiz artırımı yapmış oldu.

·        ECB enflasyonu

o   2022’de %8,1, (daha önce %6,8)

o   2023’te %5,5, (önceki %3,5)

o   2024’te %2,3, (önceki %2,1) olarak görüyor.

·        ECB, GSYİH’yi şu noktada görüyor:

·        2022’de %3,1, (daha önce %2,8)

·        2023’te %0,9, (önceki %2,1)

·        2024’te %1,9, (önceki %2,1)

·        Gelen bilgiler ve değişen enflasyon görünümü ışığında politika patikasını düzenli olarak yeniden değerlendirilecektir.

·        ECB, PEPP portföyündeki vadesi gelen itfalara yeniden yatırım yapma konusunda esneklik uygulamaya devam edecektir.

Merkez Bankası açısından tamamen beklenen ve fiyatlanan senaryo dahilinde yapılan faiz artışının ardından temel unsur ECB’nin enflasyona karşı proaktif durum içeren şahinliğinin devam ettirip ettirmemesi. Tabii ana merkez bankaları açısından başrolü Fed üstleniyor, ancak agresif faiz artış tutumu itibariyle bütün borçlanma maliyetlerinin yukarı doğru etkilenmesi söz konusu. Bu elbette, spread açısından değerlendirdiğimizde borç yükü fazla olan İtalya gibi ülkeleri daha derin etkileyecek, ancak bir taraftan da faiz farklarından ziyade enerji krizi etkilenme dereceleri devreye girdiğinden genel anlamda getiri yükselişi tetiklenecek gibi duruyor. Bu durumun ECB talep azaltmak için faiz artıracağı yönlendirmesinden dolayı resesyonu erkene alacak bir akut sıkılaştırma olarak da değerlendirebiliriz. Tabii durumu yine enerji krizinden rol oynayan dinamikler belirleyecektir.

Euro Bölgesi düşük emtia fiyatlarının geçici etkisinden faydalanamamış görünüyor, çünkü TÜFE enflasyonu Ağustos’ta yıllık bazda %9,1 ile yeni bir rekor seviyeye ulaştı. Rusya ve Ukrayna sorunları enerji ve gıda krizinin çözümlenmediğini gösteriyor ve bu kaynaklara çok bağlı olan Avrupa, talebin üzerine çıkacak bir arz kaynağı oluşturup maliyetleri de düşüremediği sürece enflasyon konusunda ucu açık bir durumla karşı karşıya kalacak. Merkez bankalarının daha düşük büyüme ve daha yüksek işsizlik riskine rağmen para politikasını sıkılaştırması gerektiğini savunan bir dizi şahin yorum gelmeye devam ediyor. Bunda da temel perspektif, enflasyonun yerleşik hale gelmesinin daha büyük bir tehlike olarak görülmesidir.


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın