Yapılan araştırmalara göre tüketicilerin %83’ü, kişiselleştirilmiş deneyimler için verilerini markalarla paylaşma konusunda istekli. %91’inin ise kendilerini hatırlayan ve bağlantılı teklifler sunan markalardan daha çok satın aldığı açıklanırken kişiselleştirilmiş deneyimler ile veri gizliliği ilişkisi hakkında soru işaretleri oluşuyor. Pazarlama için kullanılan e-ticaret kampanyalarının kullanıcı verilerinin sızdırılmasına ya da kötüye kullanımına sebep olabileceğini belirten Siberasist Genel Müdürü Serap Günal, özellikle verilerin kullanım alanları konusunda marka şeffaflığına dikkat etmeleri gerektiğini vurguluyor.

Günümüzde kullanılan elektronik cihazlar, süpermarket kartları, dijital yayın platformları ve sosyal mecraların tümü dijital ayak izi yaratıyor. Arama ya da alışveriş geçmişlerine göre tüketicilere özel olarak sunulan kampanyalar çoğu zaman ürkütücü görünse de Accenture’nin yaptığı araştırmaya göre tüketicilerin %83’ü, markalar verilerin kullanım alanları konusunda şeffaf oldukları sürece kişiselleştirilmiş deneyimler için verilerini paylaşma konusunda istekli. Aynı araştırmada kendilerini hatırlayan ve önceki tercihleriyle bağlantılı teklifler ve kampanyalar sunan markalardan alışveriş yapmayı tercih eden tüketicilerin %91 oranında olduğunu belirten Siberasist Genel Müdürü Serap Günal, kişiselleştirilmiş deneyimlerin kullanıcı verileri için gerekli güvenlik önlemlerinin alınmaması durumunda tehdit olabileceğini vurguluyor.

Tüketiciler Kişiselleştirme ve Mahremiyet İkilemi İçerisinde

İnsanlar internete daha bağımlı hale geldikçe daha fazla çevrimiçi uygulama ve hizmet kullanmaya başlıyor. Kullanım alanı arttıkça da tüketicilerin kişiselleştirilmiş deneyimler için markalara sağladıkları veri sayısı artış gösteriyor. Dijital yayın platformlarında izlenen dizilerden yapılan online alışverişlere, sosyal medya etkileşimlerinden akıllı telefonlara indirilen uygulamalara kadar her noktaya dijital ayak izi bırakılıyor. Yasal gereklilikler dolayısıyla markaların hepsi verilerin kullanım amaçlarını paylaşıyor ancak kullanıcıların birçoğu bu konuda dikkatsiz olabiliyor. Kişiselleştirilmiş deneyimler ve kampanyalar ne kadar cazip gelse de veri gizliliğine özen göstermeyi göz ardı etmemek gerekiyor. Kimlik bilgilerini, satın almaları, konumu ve tüketici alışkanlıklarını izleyen algoritmaların teknolojiyle birlikte her geçen gün geliştiğini aktaran Serap Günal, kullanıcıların bu konuda alabileceği en temel güvenlik önleminin veri işleme prosedürlerini detaylıca incelemek olduğunu vurguluyor.

Ürkütücü Pazarlama Kampanyaları Gerçekleşiyor

Kişiselleştirme teknolojileri uzun yıllardır pazarlama kampanyaları için kullanılıyor. Tüketicinin alışkanlıklarına göre şekillenen hizmetler ve kampanyalar gerçek zamanlı olduğunda ürkütücüyken olmadığında da alakasız ve şüpheli görünüyor. AVM’de mağazadan çıkan müşteriye markadan anında mesaj gelmesi ya da menstrüasyon uygulamalarına belirtilerini kaydeden kadınlara henüz hamile kalmadan hamileliklerini tebrik eden bildirimlerin gitmesi oldukça ürkütücü olabiliyor. Günümüzde müşteri deneyimine odaklanmayan markaların geri planda kalıyor olması, teknolojinin gelişimi ile kişiselleştirilmiş pazarlama stratejilerinin de devamlı gelişeceğini gösteriyor. Serap Günal, devamlı gelişen bu teknolojilerin yanında gizlilikten ödün vermeden kişiselleştirilmiş deneyimlerden faydalanmak isteyen kullanıcıların mutlaka bilinçlenmeleri ve verilerinin gizliliği konusunda daha hassas davranmaları gerektiğini aktarıyor.


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın