İş dünyasının gündemi “Etik ve Uyumun Geleceği”ydi

İş hayatında etik değerlerin benimsenmesi, itibar yönetimi ve uyum alanlarında faaliyetlerini sürdüren Etik ve İtibar Derneği TEİD, 9. Uluslararası Etik Zirvesi’ni The Seed Sakıp Sabancı Müzesi’nde gerçekleştirdi. Zirvede gelecekte etik ve uyum dünyasını ne tür gelişmelerin beklediği konuşuldu.

Etik ve İtibar Derneği TEİD tarafından düzenlenen 9. Uluslararası Etik Zirvesi, The Seed Sakıp Sabancı Müzesi’nde gerçekleştirildi. Bu yılki teması “Etik ve Uyumun Geleceği”, alt teması ise “Ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol!” olan Uluslararası Etik Zirvesi’nde TEİD üyeleri, etik, uyum ve itibar yönetimi konularına ilgi duyan profesyoneller bir araya gelerek, geleceğe ışık tuttu.

TEİD 9. Uluslararası Etik Zirvesi’nde açılış konuşmasını yapan TEİD Yönetim Kurulu Başkanı, bp Etik ve Uyum Yöneticisi Aslı Ertekin, 2 yıldır çevrimiçi düzenlenen zirvenin ardından bir arada olmanın mutluluk verici olduğunu belirterek,   “2010 yılından beri etik değerlerin iş hayatında benimsenmesi ve itibar yönetimi alanlarında faaliyetini sürdüren Etik ve İtibar Derneği olarak sizlerle bir araya gelip bilgi ve tecrübelerimizi paylaşacağımız için çok heyecanlıyız. Bugünü anlamaya çalışıp, kabullendikten ve gelişim alanlarımızı belirledikten sonra geleceğe umutla bakmamız için bu sene zirvemizin temasını etik ve uyumun geleceği olarak belirledik. Tartışmasız olarak gelecek dijitalleşmenin daha da hızlandığı bir dönem olacak. Özellikle pandemi, dijitalleşmenin ve uzaktan çalışma yöntemlerinin iş dünyasının bir gerçeği olarak karşımıza çıktığını kabul etmemiz gerektiğini gösterdi. Kurumlar yeni iş modellerine, teknolojilere ve yeni nesillere uyum sağlamanın yanı sıra eski ile de bir denge kurmanın gerekli olduğunu gördüler.  Sadece dijitalleşmenin ve yeni çalışma düzeninin getirdiklerine uyum sağlamayı değil, inovasyonun, dürüstlüğün ve sesini yükseltmenin itici motiflerini yani grupların etik dinamiklerini anlamalarının da önem kazanacağı bir geleceğin bizi beklediğinin farkındayız.  Dinamikleri anlamış ve içselleştirmiş etik programlarının nasıl tasarlanması ve uygulanması gerektiği konusunda zirvemizin ipuçları verdiğini umuyoruz.  Etik ve İtibar Derneği olarak böyle bir dönemeçte sizlerin de desteğiyle her geçen gün hızlanarak yürüttüğümüz faaliyetlerimizi daha anlamlı hale geldiğini düşünüyoruz” derken;

Next Academy Kurucusu ve Akademisyen Levent Erden ise; “Bugün önemli bir konumuz gelecek! Madem bir dönüşüm noktasındayız. Neyin nereye gittiğini doğru biliyor muyuz? Şu an hayatımızın en önemli parametrelerinden biri hız. Bir şeyi konuşuyorsak ve tartışıyorsak hız parametresi ile nasıl başa çıkacağımızı konuşmazsak biraz yanılmış oluruz. İş yapış şekillerimizi yeniden gözden geçirmeliyiz. Pandemi birçok şeyi çok sert öğretti bize. Yepyeni şeyler çıkıyor. Sosyal medyanın gücü arttı. Duyup dinlemenin olduğu bir iletişimin kurulabilmesi bundan sonrasının çok sağlam bir sorunu olarak karşımızda. Bu kadar veri içinde duyulacak, dinlenecek çok şey var. Sadece basında çıkan 3-5 haber değil, duyup, öğrenilmesi gereken çok şeyimiz var. Hız hala çok önemli şeklinde konuştu.

L’Oréal Ülke Genel Müdürü Sinem Sandıkçı Gökçen de “Güzellikle ilgili her şey uzun yıllardır tartışılıyor. L’Oréal olarak çevre, orman ve su konusunda çok iddialıyız. Çevre değerlendirmesi yapan bir şirket tarafından 6 yıldır üst üste iklim, orman, su konularında en yüksek skor alan tek şirket olduk. BM, Uluslararası Bilim Merkezi ile aşılması durumunda dünyanın insanlık için yaşanamaz hale gelecek 9 tane sınırdan bahsediyor. Biz de şirket olarak hedefimizi bunun üzerine kuruyoruz.  Bütün paydaşlarımıza da şeffaf iletişimin önemini anlatıyoruz. Tüketicilerimizin tercih yapma hakkı yapabilmeleri için ürünlerin üzerine çevresel ve toplumsal fayda etiketi ekliyoruz. Bir ürünü alırken ürünün çevreye ve topluma faydasını görerek alışveriş yapabiliyorsunuz bu çok önemli bir şey” dedi.

bp Türkiye Ülke Başkanı Tümkan Işıltan ise; Pandemi, herkesin psikolojik güvenlik duygusu için büyük bir tehdit oluşturdu. Hepimiz öyle ya da böyle endişeli dönemlerden geçtik, nasıl davranmamız gerektiğini haliyle bilemedik ve belki de bu his halen devam ediyor. Pandemi sürecinde çalışan bir insanın normal bir iş günü duygusundan ziyade duygusal açıdan savaş zamanı hislerine yakın bir psikolojik durumla karşı karşıya kaldığı açıklandı. Bu gibi durumlarda psikolojik olarak güvende hisseden kişilerin, ekiplerin, değişen şartlara uyum sağlamak konusunda daha başarılı ve dayanıklı olduğunu görüyoruz. Aynı zamanda etik olmayan, emniyetsiz ya da uygunsuz durumların önlenmesinde psikolojik güvenliği sağlayabilen, dile getirme (speak up) kültürünü sağlıklı bir şekilde yaşatan kurumların çok daha başarılı olacağı bir gerçek. Biz bp’de her fırsatta speak up kültürünün öneminden bahsediyor, bunu teşvik etmek için her kademede elimizden gelen gayreti gösteriyoruz. şeklinde konuştu.

UCB Pharma Ülke Lideri Sinan Kırıcı da “Dijitalleşmenin de bir boyutu var. Pandemi süreci aslında bir fırsat verdi. Toplumun bakış açısı değişti. Yeni karşılaşılan bir hastalıkla ilgili kısa bir sürede aşı bulundu, hastaların kullanımına sunuldu. Hasta-hekim iletişiminde yapay zeka, büyük veri, ilaç geliştirme, keşif, erken teşhis noktasında müthiş bir hızla gidiyoruz. Kendimizi daha da geliştiriyoruz. Home ofis ve uzaktan çalışma bizi zorlayan bir süreç oldu. Pandemi sürecinde ziyaretlerimizi durdurmak zorunda kaldık. Tanıtımlarımızı, operasyonlarımızı dijital olarak gerçekleştirdik.” şeklinde konuştu.


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın