Dünya iş yazılımı pazarı, danışmanlık hizmetiyle birlikte 1.1 trilyon dolar’ı geçiyor. Türkiye bu pazarda pay almak için iddialı hedefler koymuş durumda. Elbette bunu yazılım firmalarıyla yapacak. Pandemi döneminde iş hacmini üç kat artıran Workcube Türkiye iş yazılımı pazarında üst sıralarda yer alıyor. Take off aşamasındaki Türkiye yazılım sektörünün 20 yıl önceki rakiplerinden ayrışan ve en iddialı oyuncularından… Bünyesinde bir işletmenin uçtan uca dijitalleşmesi için ihtiyacı olan 36 yazılım başlığının neredeyse %80’ine tek başına entegre bir şekilde cevap verebilen Workcube’un farklılıkları, iş ortaklarıyla ilişkileri, eğitimleri, hedefleri hakkında bilgiler veren Workcube Türkiye Yöneticisi Olgar Ataseven’in işletmelere de tavsiyesi var: Değişen dünyada, statik değil dinamik yazılımla hareket etmelisiniz. İşletme bütün proseslerini Workcube’e taşıdığında zaten, iş yapma şeklini de düzeltmiş oluyor.

MEHMET ALİ DOĞAN
Workcube’ü kurulduğu günden beri tanıyan biriyim. 2002’de kurulduğunuzu biliyorum. O dönemde kurumsal kaynak yönetimi (ERP) alanında iddialı pek çok firma vardı. Aradan 20 yıl geçti. Bu sürede bir fark ortaya koydunuz. Yeni dönemin dinamikleri de var, bunlarla beraber bu farkı sürdürüyorsunuz. Bu nedir?
O, 2002’nin öncesinde üç sene de işin geliştirme kısmı var. Esasında 2002’de ilk satış gerçekleşti. Sağolsun Ömer Turhan; hem kurucumuz, hem de şu anki CTO’muz, o dönemde geleceği web’in içinde görüyor. Ve Türkiye’nin hatta dünyanın ilk %100 browser temelli iş yazılımını geliştiriyor. O sırada Türkiye’ye internet yeni gelmiş ve 56K dial-up bağlantı hızındayız. Sizin sorunuzun temelinde yatan sorunun birincil cevabı bu, yani web’te gelecek olduğunu en erken yakalayan vizyoner bir teknoloji markası olmak. Bize göre daha da var, gelecek o tarafa daha da kayıyor. Pandemiden önce evet yazılım pazarı bu tarafa evrilmeye başladı bunu zaten görüyorduk, web üzerinde geliştirilen pek çok uygulama ortaya çıktı. Bu uygulamalar daha çok İK, CRM, muhasebe uygulamaları gibi işin sadece bir bölümüne odaklanan küçük küçük uygulamalar oldu daha çok iş yazılımı pazarında. Bizim bir temel farklılığımız da bu Web tabanlı yani browser üzerinde çalışan en geniş kapsamlı iş çözümüdür Workcube. Bu yüzden biz ürünümüze Workcube Holistik diyoruz, işletmeleri holistik bir bakış açısıyla ele alıyoruz. Bunun yanı sıra e-ticaret, e-devlet, online bankacılık, pazaryerleri gibi internet üzerindeki uygulamalar zaten hayatımızdaydı. Ama pandemiden sonra hepimizin hayatına, şirketlerin hayatına her yerden çalışabilme rahatlığı konusu girdi. Çalışanlar bir anda işe gidemez oldu. Önce bir zorunluluktu sonra herkes bunun iyi bir fikir olduğunda birleşti. Bugün şirketler hibrit çalışıyorlar. Bir çok sektör dönüştü. O yüzden sistem olarak dışarıdan, lokasyondan bağımsız rahatlıkla çalışabilmeye ihtiyacımız var. Bunun karşılığı ise mobil olabilme. İşini cep telefonundan da halledebilme, eve gelip bilgisayarını açtığında kaldığın yerden devam edebilme, ya da internete bağlı herhangi bir cihazdan işinle ilgili her türlü bilgiye belgeye ulaşabilme. Bu da yüzde yüz web’in içerisinde olabilmeyi gerektiriyor. Workcube’ün en başından beri kendisini ayrıştırdığı yer web tabanlı olması; web’in içinde olmak. İkincil olarak biz ilk günden beri ERP konseptinin tek başına bir işletme için yeterli olmadığı iddiasında bir çözümüz. İşletme bir bütün ise kullandığı yazılımlar ayrı ayrı olmamalı diyoruz. Bu da ilk günden Workcube’u ayrıştıran bir yaklaşım oldu ki halen öyle. Workcube varsa başka yazılıma ihtiyaç yok.
PANDEMİ YA DİJİTALLEŞECEKSİN YA DA REKABETTE YOK OLACAKSIN DEDİ
Her zaman ilk başlarda teknolojiye, hep güvensiz yaklaşıldı. Bu web için de söz konusu. En başından bu yana hem ticari hayatta hem güncel yaşantıda, web’e çok ciddi bir güvensizlik var. Paranın olduğu internet ilişkileri hep kaygı kaynağı oldu. Hal böyleyken bugün dijitalleşme her alana hakim, şirketlerin müşterileriyle her ilişkisi web üzerinden. Pandemi bunu nasıl değiştirdi?
Pandemi en başta her işini internetten halledebilmesi konusunda bireylerin de ufkunu açtı. Bireyler internet üzerinde olması, ticaretin, tanıtımın, hizmetin internet üzerine kayması şirketlerin de bunu, yani internet üzerinden ürün ve servis sunmayı bir zorunluluk olarak görmesinde önemli bir etken. Güvensizlik hala bir mesele olsa da pandeminin şirketleri ve bireyleri internet üzerinde olmaya bilinç olarak daha da yakınlaştırdığını düşünüyorum. Biz bugün geldiğimiz noktada, yaklaşık 20 yıldır web’in içinde olmanın getirdiği deneyim ile tüm güvenlik uygulama ve teknolojilerine hakimiz. Müşterilerimizi, iş ortaklarımızı sürekli bu konularda yeni uygulamalar, eğitimlerle de destekliyoruz. Güvenlik teknoloji kadar insana da bağlı bir durum çünkü. Ancak işletmelerin işleri web’in üzerinde olmadığında da var bu sıkıntılar, hatta sizin hayati verilerinizin, müşteri bilgilerinizin, önemli finansal raporlarınızın çalışanlarınızın bilgisayarında saklanması çok daha güvensiz bir durum.
Diğer yandan bugün şirketlerin web’de, dijital dünyada olması baskısı daha da arttı, pandemi ile gelen küresel ekonomik durgunluk işletmelerdeki maliyet baskısını arttırdı, müşterinin hız talebi, globalleşme, e-ticaret’in inanılmaz şekilde büyümesi gibi konular dijitalleşmeyi artık olsa iyi olurdu bir kavram olmaktan çıkardı. Pandemi ya dijitalleşeceksin ya da rekabette yok olacaksın dedi, durum bu kadar kritik. 20 yıldır 30’un üstünde sektörde edindiğimiz know-how, her müşteriden edindiğimiz tecrübeler, teknolojimiz, bütünselliğimiz işte bu sıkıntıların hepsini birden çözen bir çözüm haline getirdi Workcube’u. 20 yıldır her gün geliştirilmeye devam eden, teknolojiye ihtiyaçlara, yasal mevzuata uyumlanan bir çözümden bahsediyoruz. İşletmeler için ihtiyaç ondu bine çıktı ama yine de çözüm hep Workcube’un içinde.

Yani, her sıkıntıya çözüm üretiyor, sistemi her seferinde yeniliyoruz mu demek istiyorsunuz?
Elbette, yeniliyoruz. Yenilenmek kaçınılmaz bir şey. Yazılım geliştirme, ar-ge hiç bitmeyen bir iş. Teknoloji değişiyor, ekonomiler değişiyor, satın alma alışkanlıkları değişiyor, dünya değişiyor, yasal mevzuatlar vergi uygulamaları değişiyor, böyle bir durumda yazılımınızı her gün yenilemek durumundasınız ki müşterileriniz de bu değişime hızlı adapte olabilsin Örneğin pandemi ile birlikte E-ticaret çok yükseldi dedik. Artık sanayi şirketleri de ürettikleri ürünleri online ortamda satmak istiyor. Böyle bir durumda siz git başka yazılımla bu işi yap diyemezsiniz. Bu ihtiyacı da karşılamak üzere çalışmalar yapmak durumundayız. Metaverse ortaya çıktı, şimdi hepimizin gündeminde. Biz 1 yıldan fazladır bu konu üzerinde çalışan bir ekip kurduk. Müşterilerimizi sanal gerçeklik fabrikalarını, mağazalarını, depolarını tasarlıyoruz. Özeti şu, dünya değiştikçe işletmelerin fonksiyonel, teknolojik, güvenlik ihtiyaçları da artıyor ve şekilleniyor. İşte bu yüzden biz diğer yazılımların aksine yılda bir yeni versiyon yayınlayan bir marka değiliz. Haftalar mertebesinde yeni güncellemeleri müşterilerimizin kullanımına sunuyoruz. Bu kadar değişken bir dünyada yazılımın sabit olması, yılda bir yenilenmesi beklenemez.
Ayrıca şirketlerin de süreçleri değişiyor, yeni şirketler satın alıyorlar, yeni alanlar giriyorlar, büyüyorlar, yatırım alıyorlar, byük holdinglere geçiyorlar. . Bu durumda kullandıkları yazılımın da bu büyümeyi, değişimi, dönüşümü desteklemesi önemli. Workcube’un açık kaynak kodlu ve süreç bazlı yapısı müşterilerimizin kendi özel ihtiyaçlarını da kolaylıkla çözüme yansıtmalarını sağlıyor, süreçler değiştikçe Workcube de yeni tanımlanan süreçlere göre işlemeye başlıyor. Yazılımınızın büyümenizi desteklemesi çok kritik. Bu konuda çok örneğimiz var. 16-17 yıldır Workcube kullanan müşterilerimiz var. Yatırım almışlar, misal Japonlar gelmiş satın almış, İngilizler yatırım yapmış, Amerika merkezli büyük global holding bünyesine geçmiş firmalar bunlar, ama Workcube halen tıkır tıkır tıkır o müşterilerde çalışıyor. Yabancı yatırımcı da gelip böyle işleyen ve uygun maliyetli, bu çapta bir çözümü görünce değiştirelim demiyor. Aklın yolu bir.
ŞİRKETLER GÜVEN ARIYOR
Web tabanlı olmak ile bulut arasında bir fark var mı?
Biz işletmelere diyoruz ki Birincisi web’de ol. Artı, buluta taşın. Şimdi ikisi Türkiye’de kavram olarak çok karıştırılıyor. Buluta taşın ile web’te olmak ayrı. Biri lisanslama ya da yazılımlarınızın bulunduğu yer iken, diğeri nereden hangi arayüzden bu yazılıma erişip kullandığınızla ilgili bir durum. Web tabanlı bir çözümde kullanıcılar çalışırken, her defasında Chrome gibi bir tarayıcının içinden çalışır. Çalışırken de bir domain ismi yazar. Yani, sitenizin ismi kobipostasi.net; bizden sistem almış olsaydınız, bunu kendi server’ınıza kuracaktınız ama çalışanlarınız browserda örneğin sistem.kobipostasi.net diye adresi yazdıklarında şifreleriyle Workcube sisteminize ulaşıyor olacaktı. Buradaki lisanslama bulut lisanslama değil mesela. Bulut lisanslamada sizin sunucunuza hiçbirşey kurulmuyor, siz sadece uzaktan erişerek sisteminizi kullanabiliyorsunuz.
Yazılım firmaları içinden sıyrılıp kurumsallaşan, markalaşan bir firma oldunuz. Bu sürede pek çok firma ile çalıştınız. Ülkedeki işletmeciliğin ve ekonominin gelişim seyrine de tanık oldunuz. Gelişmeler bakış açısını da etkiliyor. Bu nedenle soruyorum. Yazılım cephesinden, ülke ekonomisinin geleceğini nasıl yorumlarsınız?
Pazarla ilgili baktığınızda Türkiye’de bu anlamda çok ciddi gelişmeler var. Türkiye, gözle görülür bir ivme ile yükseliyor. Bunu görüyoruz. Dijitalleşme ülkemizdeki ticaretin yükselmesinde ve globalleşmesinde, ihracatımızın artmasında çok ciddi bir role sahip. Rekabetçiliğin iki yolu var ya inovasyon yapacaksın ya da verimlilik yoluyla rekabet edeceksin. Türkiye’nin kalkınması inovasyonla birlikte veirmliliğin artmasından geçiyor. Verimliliği de ancak işinizi dijtalleştirerek gerçekleştirebiliyorsunuz. Türk firmalarından orta ve büyük segmentteki işletmeler bu mesajı almış gözüküyor. Biz, ne fayda sağlıyoruz, ne değiştiriyoruz, ekonomimize faydamız ne dediğimizde ise bu soruya Workcube Rekabet gücünüzü arttırır diyerek cevap veriyoruz. Tanıtım filmimizin de sloganı bu. Tabi rekabetçi gücün artması için dijitalleşmek gerketiğini sadece biz söylemiyoruz, yurt dışındaki araştırma şirketleri de bunu söylüyor. Uçtan uca dijitalleşme rekabette öne geçmek için bugünün dünyasında kaçınılmaz. Biz bunu sağlıyoruz.

IDC İŞLETMELERİN 36 AYRI YAZILIMA İHTİYACI VAR DİYOR, WORKCUBE BUNUN 33’ÜNÜ TEK PLATFORMDA KARŞILIYOR
Bir işletmem var ve herkes bir uygulamayı bana satıyor. Bu uygulamalar farklı farklı işlevleri gerçekleştiriyorlar. Hepsini bir arada kullanabilmek benim için kolay değil. Öyle anlar oluyor ki, çözüm için neredeyse işimi bırakıp resmen yazılımcı olacağım! Bir sürü para harcamışım, korkunç zaman harcıyorum, hiçbir uygulamadan vazgeçemiyorum da. Siz, şimdi “uçtan uca” cümlesini zikrettiniz. Bu o kadar çok kullanılıyor ki, kanıksama başladı, artık anlam da zihnimde canlanmıyor. Uçtan uca sözünden neyi kastediyorsunuz, açıklayabilir misiniz?
Uçtan uca, bütüncüldür. Şirketiniz için diyelim ki lojistik yazılımı satın aldınız ama bununla birlikte muhasebe yazılımınız ayrı, müşteri ilişkileri dataları ve buradaki fırsatları yöneten iş ilişkileri yazılımı ayrı, projelerini yönettiğiniz yazılım ayrı, şirketin iş akışlarını yönettiğiniz yazılım ayrı, call center yönetimi yazılımı ayrı, satış ekibi takip yazılımı ayrı… Bakıldığında bir işletmenin uçtan uca tüm işini düzgün yönetebilmek daha doğrusu dijital ortamda yönetebilmek için 36 ayrı yazılıma ihtiyacı var. IDC yayınladığı raporda her yıl bu yazılımları kalem kalem başlık olarak listeliyor. Workcube; Google Workspace ile birlikte bunların 33’ünü bir arada karşılıyor. Elbette bu çözümleri ayrı ayrı da alabilirsiniz, ama bunlar birbiriyle konuşmuyor. Konuşmaması kopukluklara sebep oluyor. Birimlerin birbirinden haberi olmuyor, borcunu ödemeyen firmaya yeni satış yapılıyor, diğer şehirdeki depoda hammadde varken elde yok diye yeni satın alma yapılıyor, bu örnekleri çoğaltabiliriz. Bu yazılımları konuşturmak için sizin ekstradan bir efor sarf etmeniz lazım. Bugün işletmeler bu konuda ciddi sıkıntılar yaşıyor. Her bir fonksiyon için aldığı yazılımı devam ettirmesi, hem ekonomik hem de teknik açıdan sürdürmesi çok zor ve sıkıntılı bir şey. Sonra dönüyor, dolaşıyor çalışanlar Excel’le raporlar toplamaya çalışıyor, geçmiş verileri tekrar tekrar elden geçiriyor, rapor hazırlarken güncel veriler de eski veri haline dönüşüyor. Çok çalışılıyor ama yine de şirketler gerçek zamanlı verilerle yönetilemiyor. Çünkü bir veri bir yerden bir yere akmıyorsa, siz diğer tarafta onu işleyemediğiniz (proses edemediğiniz) için, oluşturacağınız kararlar için dayanak noktası veriler hep eski kalıyor. Oysa o anda doğru karar vermek ancak güncel verilerle mümkün. Biz gerçek zamanlılık ve verinin tekrarını, kaybını önlemek için çalışıyoruz. Workcube’de data hep gerçek zamanlı çalışıyor.
PANDEMİDEN BU YANA İŞ ORTAĞI ÜÇE KATLANDI
Bu kadar basit yolu öneriyor ve yıllardır anlatmak için uğraşıyorsunuz. Pandemi süreci bu çabalarınızın katlanmasına neden oldu. Pandemi işlerinizde neyi değiştirdi?
Pandemiyle birlikte müşteri talebi ciddi şekilde yükseldi. Bizim yıllardır neden web’de olmalısınız, neden dijitalleşmelisiniz diye anlattığımızı pandemi bir çırpıda anlattı işletmelere. Bu anlamda Workcube’e olan talep de ciddi oranda arttı bu süreçte. Biz Workcube olarak lisans sağlayıcı olarak varız. Ürünümüzü ve ürünümüz çevresinde verilen katma değerli hizmetleri iş ortaklarımız müşterilerimize ulaştırıyor. Kanal üzerinden ilerliyoruz. 2017’den bu yana en önemli işimiz yeni iş ortakları edinmek ve onları biran önce Workcube üzerinden gelir elde eder hale getirmek. Pandemi işlerimizi çok artırdı ve bu talebe biz iş ortaklarımız ile cevap veriyoruz. Bu fırsatı görenler de elbette fazlasıyla var. Pandemiden bu yana iş ortağı sayımız neredeyse üç kat arttı.
BİZİM İŞ ORTAKLIĞI MODELİMİZ TAM BİR PAYLAŞIM EKONOMİSİ MODELİ, İÇ REKABETİN OLMADIĞI BİR ORTAM.
Yeni dönemin paradigması rakiple işbirliği yapmak. Pandemi firmaları buna mı zorladı?
Paylaşım ekonomisi diye bir kavram var. Burada temel prensip var olan kaynakları olabildiğince verimli kullanmak için paylaşmak. Bu trend elbette beraberinde rakipleri dahi paydaş olarak görmeyi gerektiriyor çoğunlukla. Bizim iş ortaklığı modelimiz de tam bir paylaşım ekonomisi modeli, iç rekabetin olmadığı bir ortam. Müşteriyi, projeyi, insan kaynağını, hatta ofislerini paylaşıyor iş ortaklarımız. Tek temel hedef memnun Workcube müşterileri yaratmak. Çünkü herkes biliyor ki diğer iş ortağının müşterisinin mutlu olması yarın sizin satışınızı da olumlu etkiliyor. O yüzden bir topluluk mantığında çalışıyoruz biz. 3-4 iş ortağımızın ortak yüklenici, inşaat sektöründe çok gördüğümüz konsorsiyum gibi bir arada yürüttüğü projeler var.
Bizim içinde bulunduğumuz sektörün ürünleri tak çalıştır ürünler değil, illa ki o işletmeye adapte olması gereken ürünler. İş ortaklarımızın müşterilerine çözüm sunması için Workcube uçtan uca bir yazılım, bir teknoloji veriyor. Bu çözümün, bu teknolojinin müşteride nasıl konumlanacağı, hangi metotlarla ve hangi stratejilerle uygulanacağına yönelik metodolojiler, araç setleri veriyor. İş ortaklarımız de kendi katma değerli hizmetlerini üzerine ekleyip müşterilerine uçtan uca dijital dönüşüm sunuyor. Biz Workcube’un tam uyumlu şekilde implemente edilmesi için gerekli hizmeti üretecek iş ortaklığı programını yürütüyoruz. işbirliği modelini ve kurallarını tanımlıyor ve yönetiyoruz özetle. Eğitimlerimiz, seminerlerimiz, iş ortakları arası mentörlük programımız, pazarlama ve satış desteklerimiz, Workcube Akademi’deki online eğitim içeriklerimiz, yardım portalımız ve daha pek çok şey… Biz esasında sürekli iş ortaklarımızı besliyoruz.
DİJİTALLEŞME KONUSUNDA HİZMET ÜRETECEK HERKESİ WORKCUBE İŞ ORTAĞI OLMAYA ÇAĞIRIYORUZ
İş ortakları Workcube’ün can damarı gibi. Yeni iş ortakları arıyor musunuz?
Evet kesinlikle. 2017’de tamamen kanal üzerinden ürün hizmet sunma stratejisine döndüğümüzden bu yana sürekli kanalımızı geliştirmek için çalışıyoruz. Hem bizim pazarımız büyüyor hem de Türkiye ve dünyada dijital dönüşüm pazarı inanılmaz bir hızla büyüyor. Şöyle söyleyelim IDC dijitalleşme pazarı için 2023’e kadar 6,5 Trilyon Dolar para harcanacağını öngörüyor ve bu konuda hizmet veren istihdam açığı %55 olarak tahmin ediliyor. Yani tüm dünyada dijitalleşme pazarında ürün ve hizmet verecek kişilere, profesyonellere hızla ihtiyaç var. Workcube dijitalleşme endüstrisinin tam göbeğinde. İş ortaklarımıza büyüyen bir pazarda, Türkiye’nin en yenilikçi ve en kapsamlı çözümü ile yer almayı vaat ediyoruz. Tek beklentimiz bu işe emek ve zaman harcamaları. Özeti şu, pazar büyüyor biz büyüyoruz ve bize yeni iş ortakları gerekiyor. ROI’si yani yatırımın geri dönüşümü en hızlı ve en yüksek iş ortamını sunuyoruz aslında. Şimdi aynı şeyi yurt dışı için de söylemeye başladık. Dijital Dönüşüm alanına girmek isteyen, güvenilir, kanıtlanmış, son teknoloji bir ürünle gireyim, kafam daha rahat olsun diyen her kişi ve işletme için müthiş bir fırsat var.
HEDEFTE YURT DIŞI VE 100 BİN MÜŞTERİYE HİZMET VERMEK VAR
İşinizde yurt dışının oranı nedir?
Pandemi yurtdışı açılımı konusundaki girişimlerimizi de belli ölçüde akamete uğratmıştı doğal olarak. Ağırlığımız hâlâ burada olsa da şu anda yoğun şekilde yurtdışı iş ortaklıkları ile ilgili girişimlerde bulunuyoruz. Afrika, Avrupa ve Arap coğrafyasında yaygınlaşmak üzere ilerliyoruz. Buralardan iş ortağı olmak için başvuran firmalar var, kimisi eğitimlerini alıyor kimisi ile iş planı aşamasındayız. Dünyada bizim çok rahatlıkla gideceğimiz 50-55 tane ülke var. Bizim hedefimiz toplamda 100 bin adet müşteriye hizmet verebiliyor olmak.
Workcube, Türkiye’nin bir markası olarak, dünya devleri karşısında meydan mı okuyor?
Biz zaten yıllardır meydan okuyor, korkmuyoruz. Bunu yıllardır söylüyoruz. Şimdi geldiğimiz noktada 5 binden fazla müşterimizdeki başarımız da bunu söylüyor. 5-10 kullanıcılı KOBİ müşterilerimiz de var, uluslararası çapta örneğin 7 ülkedeki şantiyelerinde Workcube kullanan on bin çalışanlı müşterimiz de var. İtalya’da, Almanya’da, Romanya’da, İran’da, Arap ülkelerindeki iştiraklerinde Workcube kullanan müşterilerimiz var. Amerikan, Alman dünya markası olarak bilinen ERP markalarının yerine geçtiğimiz müşterilerimiz var. Müşteri hem maliyet, hem de teknolojik yetersizlik sebebiyle o veya bu sebeple çok fazla yatırım yapmış olsa da kullandığı global ERP markasını bırakıyor. Workcube’e geçiyor. Eksiğimiz yok, fazlamız var. Türkiye’de hemen her aday müşteride global markalarla rekabet halindeyiz. Bunu Türkiye’de yapıyorsak her yerde yapabiliriz ki dediğim gibi farklı ülkelerdeki yapılanmalarımız ve iş ortaklıklarımızla zaten kurmaya başladık. Pandemi adımlarımızı daha da hızlandırdı. Bunu da muhakkak söylemek lazım, onun da altını çiziyorum, bu dünyaya açılırken de aynen Türkiye’de olduğu gibi iş ortaklarıyla gidiyoruz.
KOBİ’LER KISA VADELİ MALİYETİ DEĞİL UZUN VADELİ VERİMİ GÖZETMELİLER
Epey uzun bir söyleşi oldu. Bir nokta koyup, son olarak şirketlere neler söylersiniz desem ne dersiniz?
İşletmeler gerçekten bugün dinamik, değişime adapte olabilecek, interneti temel teknoloji seçmiş ve bütüncül yazılımlara bakmalılar. Bunun Türkiye’de karşılığı biziz. Bunu çok net söyleyebilirim. ERP, CRM, İnsan Kaynakları yazılımı veya diğer herhangi bir iş yazılımı alırken en az 5-10 yıllık bir birlikteliğe adım atıyorlar bunu unutmamalılar. Bu adımı bugün dahi teknolojisi eski olan bir yazılımla yapmamalılar. Maliyet her zamankinden kritik. Sadece ilk alırken ne ödeyeceklerine bakmasınlar, bu 5 -10 yıllık birliktelikte sizin cebinizden ne kadar para çıkacak, aldığınız yazılım sizin büyümenizi destekleyecek mi, ölçeklenebilecek mi, bunu yaparken size ne kadar maliyet çıkaracak en önemli kriterler bunlar. En az beş yıllık, on yıllık sürdürmeyi hesaba katsınlar. Kendileri için en doğru çözümü bulacaklardır.
sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.