ENVER ERKAN, TERA YATIRIM BAŞEKONOMİSTİ >> Yükselen enflasyon oranlarından gelen politika tehdit unsurlarına rağmen, Merkez bankasının yakın dönemde faiz oranlarında bir oynama yapması pek muhtemel değildir. Bu nedenle 14 Nisan toplantısında da TCMB’nin faiz oranlarını sabit tutmaya devam etmesini ve enflasyon öngörülerini de ekonomi yönetiminin görüşleriyle paralel bir şekilde döngüsellik ve geçici jeopolitik etkiler ekseninde değerlendirmesini bekleriz. Enflasyonist baskıların ise gelecek aylarda Rusya – Ukrayna savaşının oluşturduğu yeni dinamiklerin çarpanlı yansıması nedeniyle artmasını öngörüyoruz.
Türkiye reel faiz oranı ve diğer gelişmekte olan piyasalarla olan kıyaslama… Kaynak: Bloomberg
Enflasyon Mart’ta 2002’den bu yana en yüksek okuma olan %61,1’e yükseldi. Enflasyon 20 yılın zirvesinde ve Rusya’nın Ukrayna’yı işgali muhtemelen enflasyonu yüksek tutacak. Reel faiz oranı ise (bir haftalık repo oranı eksi enflasyon), eksi %47,1 ile gelişmekte olan piyasalar arasında açık ara en düşük olanıdır. Politik iradenin ve buna bağlı olarak ekonomi yönetiminin, yüksek oranlı ekonomik büyüme için faiz oranlarının yüksek olmamasını istedikleri bilinmekte. Negatif reel faiz oranlarının döviz talebini canlandırması, düşük faiz oranlarının enflasyonu genel talebe göre ısıtması ve bu durumun döviz kuru hareketlerini ve fiyat beklentilerini etkilemesi ihtimali bulunmaktadır.
Son dönemdeki jeostratejik ve ekonomik gelişmeler, Türkiye’nin ekonomik göstergelerine ve finansal piyasa hareketlerine yansıma potansiyeline sahip olup, özellikle enflasyon ve cari açık profilini etkileyecek bir olguya işaret etmektedir. Yurt içi üretici enflasyonu dünyadaki girdi fiyatlarından büyük ölçüde etkilenecek ve şu anda %115 olan ÜFE daha da artabilir. Mevcut TÜFE üzerindeki yayılma etkisinden uzun süredir bahsediyoruz ve emtia fiyatlarındaki, özellikle Brent petrolündeki genel yükselişin bu fiyat sarmalı etkisini daha da artıracağından, mevcut profil zaten küresel fiyatlardan sonra gelen bir tabloya işaret ediyor. Biz yılsonuna kadar enflasyonun mevcut seviyelerde, özellikle Rusya’nın Ukrayna’yı işgali neticesinde yüksek seyrinin sürmesini bekliyoruz.
Merkez Bankası’ndan bir süre herhangi bir hareket beklemiyoruz ve ekonomi yönetiminin en az bir çeyrek daha büyüme odaklı hedeflerine uygun bir politika genişlemesi öngörüyoruz. Fed’in faiz artırımları nedeniyle TL’de değer kaybı beklentisi öne çıkarsa, kur etkisi enflasyonu yeniden yukarı itebilir. Enflasyonla mücadele büyük ölçüde para politikası araçlarından mali politikaya ve liraizasyon stratejisine devredilmiş görünmektedir. Bu süreçte döviz korumalı mevduat hesabının döviz kurlarından kaynaklanan ekonomik şokları azaltmanın merkezinde olacağını görüyoruz. Fiyat kontrol mekanizmalarını ve TL bazlı finansal ürün teşviklerini içeren liraizasyon stratejisinin süreklilik sağlayabilecek etkisi konusunda çekincelerimiz var.
Rusya’nın Ukrayna’yı işgali enflasyonu daha uzun süre yüksek tutacaktır. Ancak TCMB’nin bu yüksek enflasyonist olgulara karşı bir proaktiflik sergilemesi beklentisinde değiliz. Ekonomi yönetiminin hedeflerinin sağlanması yolunda düşük faiz oranlarına ilişkin patika yakın dönemde benimsenmeye devam edilecektir. Ortodoks politikaya geçiş yönünde zorlayıcı koşullar ise ilerleyen dönemde ağırlığını artırabilecektir.
sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.