ENVER ERKAN, TERA YATIRIM BAŞEKONOMİSTİ >>  Batı’ya göç dalgası… Savaşla birlikte Ukrayna ve Rusya’dan Batı’ya doğru önemli bir göç dalgası başlamış durumda. Şimdiye kadar üç milyon göçmen Ukrayna’daki savaştan kaçtı ve yarısından fazlası Polonya’ya gitti. 24 Şubat’ta savaşın başlamasından bu yana, Polonya 1,8 milyondan fazla mülteciyi ağırladı ve nüfusunu %4,8 oranında artırdı. Rusya’nın 2014 yılında Kırım’ı ilhak etmesinden sonra daha erken bir göç dalgasının ardından Polonya’da zaten oldukça büyük bir Ukrayna diasporası vardı. Savaş devam ederken, insanların hareketi çok daha yüksek olabilir.

Komşu ülkelere geçiş yapan Ukraynalı mülteci sayıları:

Polonya (2 milyon 144 bin 244)

Romanya (555 bin 21)

Moldova (371 bin 104)

AB’ye ekonomik yansımalar… Bu durum, göçmenlerin uzun vadeli akıbeti ve Avrupa Birliği’nin Polonya gibi ev sahibi ülkeleri desteklemek için daha ne yapacağı hakkında soruları gündeme getiriyor. Avrupa Birliği, Ukrayna’da daimi ikamet eden kişilere “geçici koruma” vererek, onlara oturma hakkı, iş piyasasına erişim, sosyal yardım ve tıbbi bakım gibi haklar verdi. AB şimdiye kadar Ukrayna’ya insani yardım için 500 milyon euro (547 milyon dolar) tahsis etti. AB ülkelerinin yerinden edilmiş insanları desteklemelerine yardımcı olmak için mevcut bir kriz müdahale fonunun 10 milyar avroya (11 milyar $) kadar erişebileceği belirtiliyor. Economist Intelligence Unit’e göre, 5 milyon göçmenin girişi yalnızca 2022’de AB’ye 55 milyar dolara mal olabilir.

Avrupa ekonomileri hala pandemiden çıkış, tedarik zinciri kıtlıkları ve yüksek enflasyonla başa çıkmak durumunda. Savaş nedeniyle geçici olarak yerinden edilmiş ailelere kısa vadeli yardım sağlamak maliyetli olsa da, uzun vadede milyonlarca insanı entegre etmenin maliyeti çok daha büyük olacak ve barınma, eğitim ve sağlık sistemleri üzerinde muazzam bir yük oluşturacaktır. Devasa bir işçi akını, özellikle vasıflı olanlar, bir ulusun üretimini zamanla artıracak olsa da, iş piyasasında rekabeti yoğunlaştırabilir. Barınma, yakıt, gıda, sağlık hizmetleri ve daha fazlasına duyulan ihtiyaç, arz kıtlığını daha da kötüleştirecek ve enflasyonu yükseltecek. Bu durum, kısa vadede harcama gücünün de eğer ücretler artmazsa, düşmesine neden olacaktır. Ukrayna’dan yeni işgücü akımının ise işgücü piyasasındaki rekabet olgusu üzerinden reel ücretleri düşürme ihtimali var, ki bu enflasyon ortamında hane halklarının büyük çoğunluğu açısından bu yoksullaşma demek.

Sonuç? AB ülkelerinin daha uzun vadede, göçmenlere kalıcı sığınma hakkı sunup sunmayacağına ve Polonya, Macaristan, Slovakya, Romanya ve Moldova gibi birincil ev sahipleri üzerindeki yükü hafifletmek için yardım fonlarını blok genelinde nasıl yeniden dağıtacağına karar vermesi gerekecek. Bu, hem mali yardımı hem de mültecilerin yeniden yerleşimini içeriyor. Rusya işgalinde başarılı olur ve Kremlin yanlısı bir hükümet kurarsa, göçmenlerin eve dönme olasılığı çok daha düşüktür. Ancak, Batılı müttefiklerin umduğu gibi, Ukrayna’nın egemenliğini de tesis edecek bir çözüm bulunursa, göçmenlerin çoğu eve dönmeyi ve savaşın yıktığı ülkelerini yeniden inşa etme gibi uzun bir göreve başlamayı seçebilir. Önümüzdeki birkaç ay içinde olacaklar, Avrupa’nın ekonomik manzarayı yeniden şekillendirme potansiyeline sahip büyük bir yeniden yerleşimin ek maliyetleriyle karşı karşıya kalıp kalmayacağını belirleyecek.


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın