Kafka Kitap, geride bıraktığımız şubat ayında, Natalia Sanmartín Fenollera’nın kayıp cenneti, sadeliği ve küçük şeylerin güzelliğini arayan unutulmaz bir yolculuk sunan Bayan Prim’in Uyanışı ve H. G. Wells’in olanca dehâsı, mizahı ve dikte edilmiş doğruları sorgulama cesaretiyle ilk kez Türkçe’de yayımlanan Tuhaf Kuş’un Görüldüğü Gece adlı romanlarını edebiyatseverlerle buluşturdu. Kafka Kitap logolu tüm kitaplar, raflarda ve internet satış sitelerinde!

Natalia Sanmartín Fenollera

Prudencia Prim oldukça zeki, eğitimli ve başarılı bir genç kadındır. Bireylerini hız, hırs ve daima “mevcuttan fazlası olmaya” zorlayan şehir hayatından bıktığına kanaat getirdiğinde gazetede ilginç bir ilanla karşılaşır: San Ireneo adlı uzak bir köyde yer alan malikâne bir kütüphaneci aramaktadır. Müstakbel çalışanı belirleyecek en önemli kıstas da “az eğitim almış biri” olması gerekliliğidir. En temel şartı yerine getiremese de kendini kabul ettirmeyi başaran Prim, yaşanacak birçok şeye hazırlıksız yakalanacaktır.

Tıpkı genç kadın gibi entelektüel ve zeki biri olan işvereni “Koltuktaki Adam”, atılgan ama aykırı, Bayan Prim’in çok sevdiği yazarlar Jane Austen ve Louisa May Alcott’u eleştirmeye daima hazır biridir. Köy sakinleriyse en az dini ritüelleri yöneten ve öğretmenlerinden çok daha bilgili olan çocuklar kadar şaşırtıcıdır; bu köy, şehrin birkaç kilometre uzağındayken çok başka bir zamanda ve sıradışı bir sosyal disiplinle yaşamaktadır.

Yayımlanışının ardından uzun süre gündemden düşmeyen ve birçok farklı dilden yüzbinlerce okura ulaşan Bayan Prim’in Uyanışı, edebiyat, felsefe ve mutluluk arayışı başlıklarını kendine has üslubuyla yan yana getiren ayrıksı bir öykü…

Tuhaf Kuş’un Görüldüğü Gece

H. G. Wells

“Bu kitap, H. G. Wells’in sınırsız ve parlak hayal gücünün bir kanıtıdır.”

–Joseph Conrad

Siddermorton papazı Rahip Hilyer, bir gece önce alevler eşliğinde gökyüzünde görülen garip nesneyi konuşan halkın fısıldaşmalarını henüz işitmemiştir… Sıcak bir öğleden sonra kilise önünde uzanan yeşil düzlüklerde avlanırken bu kez gökte süzülenin tuhaf, oldukça büyük bir kuş olduğunu anlar. Tek bir atışla kanadından vurulan kuş, yeryüzüne düşer düşmez bir melek olduğunu söyler. Bilinmeyen bir sebeple “Harikalar Diyarı”ndan ayrı düşüp “Rüyalar Diyarı” olarak adlandırdığı dünyanın atmosferine girmiş, kısa süre sonra da bir insan tarafından vurularak uçma kabiliyetini de yitirmiştir. Göz alıcı renkleri ve görenler tarafından nahoş bulunan giysileriyle bu, dini anlatılar ve masallarda tasvir edilenden çok, Rönesans dönemi tasvirlerini andıran bir melektir. Yaşananlar karşısında şoke olan ve bildiği tüm dini metinleri gözden geçirmeye başlayan rahip, parçalanan kanadı iyileştirme çabasına girişir ancak bunun zaman alacağı bellidir. Yeryüzünde geçirdiği her gün biraz daha insansılaşan Bay Melek ise insan gibi yaşamanın ne demek olduğunu öğrenirken hiç de adil olmayan adalet sistemi ve toplumsal kodlarımızı sorgulaması nedeniyle bir sosyalist olmakla suçlanır ki içine düştüğü dönem icabı bu, yüz kızartıcı olmaktan çok öte bir suçtur.

Bugüne dek okuduğumuz H. G. Wells yapıtlarından bariz bir biçimde ayrılan Tuhaf Kuş’un Görüldüğü Gece, yazarının olanca dehâsı, mizahı ve dikte edilmiş doğruları sorgulama cesaretiyle ilk kez Türkçe’de!

“H. G. Wells, Kurt Vonnegut mizahının öncüsü olan yazımını bu kitapta sergiliyor.”

–Michael Sherbourne


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın