İstanbul Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, Türkiye İstatistik Kurumu’nun açıkladığı 2021 yılına ilişkin Gayri Safi Yurt İçi Hasıla verilerine yönelik şu açıklamada bulundu:
“Türkiye ekonomisi 2021 yılında yüzde 11 ile son 10 yılın en yüksek büyüme performansını gösterdi. Aynı yılda sanayi sektörümüz yüzde 16,6 ile ekonominin genelinden pozitif ayrıştı ve GSYH içindeki payını da yüzde 22,8’den yüzde 26’ya yükseltme başarısını gösterdi.
Nitekim sanayi üretim endeksi bize ekonominin çift rakamlarda büyüyeceği haberini daha önceden vermişti. Kuşkusuz bu büyüme rakamları, yıllardır olduğu gibi bu yıl da göstermiştir ki sanayi, ekonomimizin sağlıklı büyümesine en güçlü ve değerli desteği vermeye devam etmektedir. Özellikle kapasite kullanım oranlarının yüzde 75’in üzerinde, PMI’ın 50’lerin üzerinde seyretmesi, sanayi sektörünün en zor şartlarda dahi üretiminin sürdürmekte olduğunu ortaya koymaktadır.
Bu süreçte iç pazardan çok pandemi sonrasında küresel pazarlarda yaşanan toparlanma sürecinin ve ihracatçı sanayimizin de buna bağlı olarak ivme kazanmasının etkisi oldu. Pandemi nedeniyle Türkiye’nin Asya’ya alternatif bir tedarikçi olarak öne çıkması ve yakın coğrafyalarla çok daha verimli ilişkiler içine girmesi ihracata olumlu yansıdı.
Bu noktada asıl önemli olan konu ekonomimiz açısından büyümenin sürdürülebilirliğidir. Bu büyümede ihracatın önemli bir katkısı var ama kur ve enerji maliyetleri kaynaklı yaşanan yüksek enflasyon, bu büyümenin ciddi bir yan etkisi olarak ortaya çıktı. Dolayısıyla gelecekte öncelikle enflasyonu düşürerek, büyümeyi kalıcı ve sürdürülebilir kılarak toplumsal refaha yansıtabilmeliyiz.
Öte yandan önümüzdeki döneme ilişkin dünya konjonktüründe yaşanan son gelişmeler, özellikle Rusya-Ukrayna savaşının ülkemiz ekonomisi üzerindeki etkisinin ne olacağı belirsizliğini korumaktadır. Fakat biliyoruz ki, enerjiden tarıma; hammadde tedarikinden turizme kadar birçok alanda bu iki ülke ile ciddi ekonomik bağlarımız bulunmaktadır. Bu nedenle yaşanmakta olan gelişmelerin belirsizliği ülkemizi önemli ölçüde etkileyecek gibi görünmektedir.
Bu nedenle ekonomimiz açısından bu yıl için en önemli konu, sanayiye dayalı ve makro dengeleri olumsuz etkilemeyecek sürdürülebilir bir büyüme patikasına girmemiz olacaktır. Bu bağlamda başta konjonktürel ve jeopolitik riskleri yönetmek olmak üzere içeride enflasyonist ortamı en iyi şekilde yönetebilmemiz ve kontrol altına alabilmemiz gerekmektedir.
Son iki yıldır pandemi nedeniyle zorlanan global boyuttaki ekonomik şartlara rağmen, Türkiye ekonomisinin dinamizmini ve zorluklarla mücadelesini göstermesi açısından bu ölçüde gerçekleşen büyüme önemlidir. Gönlümüz bu elde ettiğimiz büyümenin sürdürülebilir olmasını arzu etmekle beraber, tam pandemiyi atlatmışken bu defa da komşu iki ülkemizde yaşanmakta olan son gelişmeler dünya barışını ve huzurunu son derece negatif etkilediği gibi ekonomi anlamında da kuşkusuz hasarlar yaratacaktır. Temennimiz, barışın ve huzurun en kısa zamanda tesis edilmesi olup, bu süreçten de ülke ekonomimizin en az olumsuz etkiyle 2022 yılını geçirmesidir.”
sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.