ENVER ERKAN, TERA YATIRIM BAŞEKONOMİSTİ >> 

Risk algılama göstergesi… Rusya ve Ukrayna arasındaki kriz, stratejik anlamda derin anlamlar kazanarak risk oluştururken; genel belirsizlik ve endişelerin ekonomi ve piyasa yaklaşımında da bazı sorunlar oluşturduğu görülüyor. Ekonomi perspektifi açısından oluşacak dizginlenemeyen enflasyon etkisi, yatırım perspektifi açısından ise düşen değerlemelerin risk mi, yoksa dalgalı piyasada optimal dip maliyetten fırsat mı sunduğu konusu izlenme radarında. Ve bu aşamada da göstergemiz, krizin hali hazırda zirve noktasını görmüş olup olmaması algısı.

Enerji ve enflasyon olgusu… Avrupa, doğal gazının yaklaşık üçte biri ve petrol ithalatının dörtte biri için Rusya’ya bağımlıdır. Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesi durumunda, Avrupa’nın petrol ve gaz tedarikinde önemli kesintiler yaşanması bir risktir. Rusya’nın siyasi kazanç için petrol ve gaz akışlarını kesme stratejisi, Avrupa’yı alternatif enerji tedarikçileri bulmaya teşvik edecektir. Nord Stream 2 henüz piyasaya sürülmediği için, Almanya’da sertifikasyonun askıya alınması ve Biden’in açıklamaları normalde yeni bir arz sıkıntısı yaratmaz. Ancak Moskova, mevcut boru hatlarıyla Avrupa’ya verdiği doğal gazın fiyatını artıracak gibi görünüyor. Bu da yaptırım veya çatışma gibi enerji akışını ve sözleşme fiyatlarını artıracak gelişmeler olması durumunda petrol ve doğalgaz fiyatlarının yükselmesi anlamına gelecektir. Bu yakıt kaynaklarının fiyatlarının artırılması elbette birçok ülkede yönetilmesi daha zor olan enflasyon sorunlarını da beraberinde getirecektir.

Merkez bankalarında politika yaratımı… Makroekonomik ortam belli riskleri açığa çıkarsa da, ağırlık merkezi enflasyona odaklanılmış görünüyor. Son 40 yılın en yüksek enflasyonunu yaşayan ABD’de, Fed’in hızlı bir sıkılaşma döngüsüne girmesi olgusu fiyatlanıyor. Arz darboğazlarının enflasyon baskısını sürdürdüğü bir noktada, jeopolitik kriz kaynaklı yeni boyutlu enerji fiyatlamalarının etkisi olayı katmandırabilecek bir potansiyele sahip. Sert iniş riskini dengeleyecek yavaş politika geçişlerine veya mali desteklere ihtiyaç duyulabilir. Kriz olgusunu tetikleyecek gelişmelerin canlı kalması, senaryo analizlerinde yeni vaka çalışmaları yapılması gerekliliğini ortaya koymakta. Yani eğer siyasi dinamikler düzelmezse, bunun küresel yavaşlama etkisi üzerinden oluşturabileceği bir kötü senaryo stres testi, eğer faizler bu ortamda artırılırsa ne olacağı ekseninde denenmeli.

sg2022022276004

Altın, petrol ve buğday fiyatı karşılaştırması… Kaynak: Bloomberg

Sonuç? Sıkılaştırma döngüsü hızla ilerlese bile, merkez bankalarının özellikle arz kaynaklı ve jeopolitik kaynaklı sorunları etkileyemeyeceği için fiyat artışları bir süre daha yüksek kalabilir. Ayrıca enflasyonda bir yavaşlama riski olup olmadığını da düşünürsek; evet, üretim ağındaki zayıflama endüstriyel aktiviteyi aşağı çekeceği ve azalan üretim talebi bir süre sonra aşağı çekeceği için konjonktürel yavaşlama riski var. Peki, tedarik zinciri sorunları riskinde, talep şoklarına neden olabilecek finansman maliyetlerindeki artışlar öncelikle enflasyonu kontrol ediyor mu yoksa büyümeyi yavaşlatıyor mu? Bu nedenle, politika yapımında ekonomik büyüme risklerine eklememek önemlidir. Mevcut jeopolitik risk olgusunu küresel tedarik ve üretim ağı üzerinden değerlendirirsek böyle bir ikilemle karşı karşıya kalırız.


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın