ENVER ERKAN, TERA YATIRIM BAŞEKONOMİSTİ >> Putin’in üst perdeden Ukrayna, ayrılıkçı bölgeler, eski SSCB ülkeleri gibi konulara dair yaptığı açıklamalar stratejik ve tarihsel açıdan mühim. Ukrayna’da de-facto bir durum teşkil eden ve merkezden bağını yıllardır koparmış olan Donetsk ve Luhansk bölgelerinin bağımsızlığını Putin resmen tanıdı. Rusya – Ukrayna ilişkilerine dair olarak, Ukrayna’nın kuruluşunun Lenin’in eseri olduğunu ve tarihte bağımsız bir Ukrayna olmadığını, bu bölgelerin tarihi olarak Rus olduğunu belirtti. Temelde gerilim tırmandıracak ve aslında NATO’yu da paralize edecek minvalde açıklamalar olduğunu söylemek lazım. Putin’in açıklamaları elbette, askeri operasyon ihtimalinden halen endişe edilmesine neden olacaktır. Donetsk ve Luhansk’daki durum 2014’te Kırım’ın ilhakına benzer şekilde gerçekleşebilir. Yani önce bölgelerin egemenlik haklarının tanınarak kendi kaderlerini tayinleri meşrulaştırılacak, sonrasında sonucu önceden belli bir referandumla Rusya’ya katılma kararı alacaklar. Bu yüksek bir ihtimal.
Zelenskiy’nin durumuna göre, olay 2008’deki Gürcistan Savaşı’na benzer bir hal alır mı? Duruma göre değişebilir elbette. Rusya’nın Gürcistan’da da de-facto bir durum yaratarak Güney Osetya ve Abhazya’yı merkezden kopardığını hatırlıyoruz. Belarus’ta Lukashenko’ya yönelik protestolara müdahale etmesi, en son Kazakistan’daki protestolarda Rus askerinin bölgeye gitmesi.. Rus yanlısı rejimlerin desteklendiği, Batı’ya yönelimlerin engellendiği, dolayısıyla eski SSCB’nin topraklarında etki alanını geniş tutan bir Rusya politikası izleniyor. Eski SSCB ülkeleri bağımsız olabilirler, Rusya uydusu oldukları sürece Putin’le sorun yaşamazlar.
Brent, altın ve ruble karşılaştırması… Kaynak: Bloomberg
Donetsk ve Luhansk’ın Rusya’ya devri, fiili durumun ilanı olur. Rusya burada bir işgalci olarak isyanla değil, kurtarıcı olarak sevinç gösterileriyle karşılanır. Batı, Rusya’nın sınırlı genişlemesi karşısında ise farklı durumlarla olayı değerlendirir. Rusya’nın sınırlı genişlemesi normalde kimsenin o kadar da uzatacağı bir konu değil. AB ve NATO’ya üye olmuş, 1989 ile beraber demokratik rejimlere geçmiş Polonya, Macaristan, Çekoslovakya, Romanya gibi ülkeler Avrupa ve Balkanlar ile arada tampon oluşturuyor. Litvanya, Letonya ve Estonya da Rusya’nın Baltık’a açılması önünde engeller. Avrupa’nın da güvenliğini direkt etkiliyor elbette. Rusya açısından ise; Ukrayna Karadeniz etki alanı ile, Gürcistan Kafkasya etki alanı ile ve Kazakistan da Asya etki alanı ile (Çin ile tampon, aynı amaçları taşısalar da siyasi ve ekonomik çıkar çatışmaları var) alakalı. Avrupa’dan uzaklaşmamak için ise Belarus’un uydu devlet olarak kalması önemliydi. Ukrayna’nın önemi aynı zamanda şu: Rusya’nın denizlerden uzaklaşmaması ve Avrasya steplerine kısılan bir kara devleti olmaması.. Stratejik derinlik burada yatıyor.
Ekonomik kartlar masada.. ABD, bugünden itibaren yaptırımları değerlendirecektir. Rusya’nın SWIFT’ten çıkarılıp şirketlerle bankaların finansal sistem dışında bırakılması en önemli opsiyon elbette. Rus doğalgazına bağımlılık ise LNG ithalatıyla aşılmaya çalışılacaktır. Rusya, elindeki enerji anlaşmaları ve Avrupa’ya Ukrayna’yı bypass ederek doğalgaz ulaştıracak Nord Stream 2’ye güveniyor. Almanya bu nedenle şu ana kadar Rusya ile ilişkilerine önem verdi ve daha çok politik doğruculuk oynadı. Rusya’ya verilecek cevabın bir ikilemi de şu: NATO, Sovyet Rusya tehdidine karşı kurulmuştu ve ABD’nin Avrupa kıtasındaki askeri dominansının temelinde zamanında Stalin’i Avrupa’dan uzak tutma amacıyla aynı perspektif uygulanıyor. Macron, Avrupa ordusu hayaliyle bunu kırma isteğinin ilk sinyallerini birkaç sene önce vermişti. Almanya da 2. Dünya Savaşı sonrasında sınırlanan askeri mevcudiyetini artırma ve müthiş üretim kapasitesine sahip sanayisinin hakkını vermek istiyor. ABD, krizi hep canlı tutarak Rusya’yı bir şekilde Ukrayna’ya saldırma yönünde tahrik etmek istedi. Putin ise, dün bir sözüyle Donetsk ve Luhansk’ı almış oldu ve durumu öyle bir hale getirdi ki, ya sıcak savaş ile Batı’ya ilk kurşunu attıracak, ya da NATO’yu paralize etmiş olacak.
Piyasalar açısından, güvenlik talebi öne çıkacak görünüyor. Bu da riskten kaçış ekseninde ana varlıklarda satış görebileceğimiz, rublenin hassasiyetinin artabilecek olması, petrol başta olmak üzere emtia grubunda artış olabileceği anlamına gelebilir. Hiç şüphesiz çevre ülkelerin yerel varlıkları da bu gelişmelere kayıtsız kalmazlar. Krizin en zirve noktasını yakaladık mı ve bundan sonra daha kanıksanmış gelişmeler ekseninde mi kalırız? O da bir ihtimal.
sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.