TİM Sektörler Konseyi Maden Sektörü Başkanı Rüstem Çetinkaya, Türkiye’nin ‘özkaynak’ olarak değerlendirebileceği en önemli yatırım enstrümanının madenler olduğunu söyledi. Çetinkaya’ya göre sektörün yatırım çekmesinin yolu tüm paydaşların senkronize olarak çalışmasından geçiyor.

2021’i 5,9 milyar dolar ihracatla kapatan, yeni yılın ilk ayında ise 498 milyon 221 bin dolar ihracat gerçekleştiren maden sektörü, Türkiye’nin döviz cinsinden girdi maliyeti en düşük olan sektörlerinin başında geliyor.

TİM Sektörler Konseyi Maden Sektörü Başkanı Rüstem Çetinkaya, ‘özkaynak’ olarak değerlendirebilecek en önemli yatırım enstrümanının madenler olduğunu ancak sektörde yatırım ortamının iyileşmesi için acilen bir dizi düzenlemenin hayata geçmesi gerektiğini savundu.

“CARİ AÇIĞIN DERMANI MADENDE”

Rüstem Çetinkaya, “Dünyanın içinden geçtiği ekonomik sıkıntının yansımalarını elbette Türkiye de derin bir şekilde hissediyor. Hayatımızın her alanına yansıyan fiyat artışları sonucunda karar vericiler, ekonomimize hızla nefes aldıracak yatırımların motivasyonunu arttırmaya çalışıyor.

Siyasi iktidar da yatırımcılara bu konuda sürekli çağrıda bulunuyor. Bugün Türkiye’de özkaynak olarak değerlendirebileceğimiz en önemli yatırım kaynağımız madenlerdir. Madenler ülkemiz için stratejik öneme sahip yatırım kaynağıdır. Potansiyelimiz hakkıyla değerlendirildiğinde cari açığımıza büyük bir derman niteliğindedir.” dedi.

“ORTAK AKIL OLUŞTURMAMIZ ŞART”

Çetinkaya’ya göre sektör motivasyonunun önündeki en büyük engelin kamu izinlerinin hızlandırılması konusundaki çözümün hala getirilmemiş olması: “Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın bu konudaki çalışmaları geçmişe göre daha iyi bir noktada olsa da, sektörün yatırım hacmi ve hızı konusunda bütün paydaş kuruluşların senkronize çalışmasını sağlayan ortak bir sisteme ihtiyaç var. Türkiye’de madencilik, sorumlu ve çevreci bir politika ile yürütülüyor hale gelmesine rağmen, sektör yatırımı için en önemli olan süreçler hala değişmiş değil. Bu durumda halihazırda, yatırımlarını yapmış ama kamudaki süreçleri uzun süredir bekleyen yatırımcının parası cebinde her geçen gün erimekte ve sektörden çekilmektedir. Yeni yatırım yapmak isteyenler ise süreçteki uzun zaman kaybı ve diğer olumsuzluklar sebebi ile yatırımlarını cebinde tutuyorlar. Bütün bu sürece baktığımızda, hem mevcut yatırımlar üretime geçemediği için hem yeni ruhsatlar yatırımcı konusunda kısır kaldığı için, en çok ihtiyacımız olan ekonomik katkı ve ekonomik hareket elimizin altındaki en değerli kaynaklarımızı hayata geçiremememize sebep oluyor. Sektörümüz adına bu süreçlerin kaynakların dengeli kullanımı politikası ile ekspres hızla bir an evvel düzenlenmesi bütün karar vericilere çağrımızdır.”


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın