Dünyamızın şekillenmekte olan yeni hali, gelecekte işletmeleri ileriye taşıyacak teknolojiye hakim çalışanların varlığını gerektiriyor. Üstelik teknolojiye hakim personel artık tarihte ilk kez laboratuvar ve ürün geliştirmeye ilişkin rollerle sınırlı kalmıyor; pazarlama, İK, satın alma, grafik, depolama ve iş alanları içerisinde aklınıza gelebilecek neredeyse diğer bütün rollerde de görev alıyor. Küresel olarak BT işe alımlarını yönetebilen çok uluslu bir şirket olan Wyser’in hazırlamış olduğu Teknoloji Ekosistemi Raporu, şirketlerde gelişen teknolojiye hakim yöneticiler ve ekiplere yönelik ihtiyaçları, en çok ihtiyaç duyulan bir CTO liderinin özelliklerinden, teknoloji alanındaki firmalara rekabette avantaj getirecek önerilere kadar çok önemli tespit ve çözüm önerilerini ortaya koyuyor.
“Teknolojiye hakim personele yönelik ihtiyaç hiç bu kadar büyük olmamıştı.” diyen Wyser Kıdemli Direktörü Berat Demirel, yeni nesil çalışanları hayat becerilerine hakim, esnek, adapte olabilen, değişimi benimsemeye istekli ve dijitale dayalı bir ortama tam olarak entegre olabilen kişiler olarak tanımlıyor. Demirel, doğru rollerde çalışan doğru kişilere sahip olmanın tek başına yeterli olmadığını, tüm alanlarda dijital dönüşümü mümkün kılacak teknoloji ekosistemi yapısının tasarlanma aşamalarını denetleyecek teknoloji liderlerine bir başka ifadeyle CTO’lara ihtiyaç olduğunu da sözlerine ekliyor.
TEKNOLOJİ DİREKTÖRÜNE OLAN İHTİYAÇ ARTIYOR
Wyser’in globalde yaptığı araştırmaya dayalı olarak; LinkedIn’de bulunan yaklaşık 1.500 açık Teknoloji Direktörü (CTO) iş ilanının, an itibariyle artmakta olan bu ihtiyacın varlığını kanıtlar nitelikte olduğunu belirten Demirel, 2020’ye kıyasla 2021’in Eylül ayında dünya çapında 6.600’den fazla yeni aktif CTO profilinin bulunduğunu kaydederken, “Şu anda şirketlerin odaklanması gereken konu kesinlikle temel etkenler, net ve açıkça tanımlanmış bir teknoloji stratejisine ve söz konusu stratejiyi zamanında teslim etme kabiliyetine sahip özel atanmış bir CTO olmalı. CTO ve teknoloji stratejisi, birlikte yalnızca performansın arttırılması ve teknoloji yapılarının uygun maliyetli olmasının teşvik edilmesinin yanı sıra yeni iş modellerinin yaratılması, yeni ve öngörülemeyen fırsatlardan yararlanılması ve müşterilere heyecan verici ve yenilikçi yollarla ulaşılması açısından başarı için temel itici güç olacak.” diyor.
CTO VE CEO İLE SIKI BİR İŞ BİRLİĞİ İÇİNDE OLMALI
“Bugün CTO’lar, en zinde hallerinde kalabilmeleri, çabukluk gerektiren durumlara adapte olabilmeleri, temel paydaş ihtiyaçlarına uyum sağlayabilmeleri ve gelecekteki fırsatlara ulaşabilmeleri maksadıyla kuruluşların gidişatını şekillendirmek ve yönlendirmek için gerekli olan temel figürler görevi görüyor.” şeklinde sözlerine devam eden Wyser Kıdemli Direktörü Berat Demirel, “300 üst düzey yöneticinin katıldığı MIT Technology Review Insights anketine (Haziran 2020) göre Covid sürecinde ve Covid sonrası dönemlerde giderek daha da önemli bir hale gelecek olan inovasyon öncelikleri, bir CTO tarafından bir CEO ile sıkı bir iş birliği içinde yönlendirilen yetkinlikler. Ayrıca iki üst düzey yönetim rolü arasındaki iş birliğinin giderek birbiriyle daha da iç içe bir hal alması sebebiyle CEO’nun, CTO’nun beceri ve bilgilerini kendi becerilerine dahil etmesi gerekeceği çıkarımında bulunabiliriz. CTO’nun teknolojiyi genel iş stratejisiyle uyumlu hale getirmesi gerekecek ve bu ikisi birbiriyle ayrılmaz bir şekilde bağlantılı.” dedi.
PROFESYONELLERDEN DESTEK ALIN
Ancak global anlamda birçok pazarda büyümeyi teşvik edecek teknoloji lideri CTO gibi yeteneklerin kolay bulunamadığının da farkında olmakta fayda var. Bu noktada küresel olarak BT işe alımlarını yönetebilen çok uluslu bir şirket olan Wyser gibi bünyesinde hem yetenek avcılarını hem de pazarları iyi bilen, şirketlerin gerçek ihtiyaçlarını kavrayan ve gerçek manada etkili olacak bir CTO için gerekli becerileri anlayan, BT sektöründen gelen yetenekli danışmanlar ve müşavirler barındıran profesyonellerden destek alınması kritik önem taşıyor.
DİJİTALLEŞMEDEN GERİ DÖNÜŞ YOK
Wyser’in hazırlamış olduğu Teknoloji Ekosistemi Raporu’na göre, dünyamızın giderek daha da dijital bir hale gelmesi hiçbirimiz için sürpriz değil ve pandemi öncesi dünyamızda birçoğumuz dijital yolun seçilmesinin en iyi ihtimalle isteğe bağlı, en kötü ihtimalle de zaman içerisinde kaçınılmaz hale geleceğini düşünürken, Covid-19 normalde birkaç yıl alabilecek bir süreci hızlandırdı ve yalnızca birkaç aya indirdi. Pandeminin ilk ayları, birçok işletmeye dijitalleşme dönüşümlerini hızlandırmanın dışında bir seçenek bırakmadı. Ve an itibariyle dünya pazarları yavaş yavaş yeniden açılırken bu noktadan geri dönülmesi kesinlikle mümkün değil: Dönüşüm başladı. Dijitalleşme, üzerine binmeyi öğrenmemiz gereken devasa bir dalga; aksi takdirde kısa bir süre içinde birçok işletmeyi silip süpürecek.
PANDEMİ DİJİTAL DEVRİMİ TETİKLEDİ
Perakende sektörü, tam olarak bu duruma dair mükemmel bir örnek. E-marketer.com’a göre 2020 yılında küresel perakende yüzde 5,6 azalırken, e-ticaret yüzde 16,5 oranında artarak 3,9 trilyon dolara ulaştı ve bu rakam dünya çapında satışların yüzde 16’sına denk geliyor (Kaynak: Global E-ticaret 2020). Tek başına bu istatistik, pandeminin oldukça kısa bir süre içinde nasıl köklü değişikliklere yol açtığını, tüketici davranışlarındaki ulaşım endüstrisinde mevcut oyuncuların eşit derecede derin bir tepki geliştirmesini gerektirecek şekilde hassas değişimi keskin bir şekilde ortaya koyuyor. Pandemi şeklinde meydana gelen tek bir felaket, pandemi öncesi zamanlarda düşünülmesi güç olan bir dijital devrimi tetiklemiş oldu.
sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.