Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği (TSPB) tarafından bu yıl beşincisi gerçekleştirilen Türkiye Sermaye Piyasaları Kongresi, Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan’ın açılış konuşmalarıyla başladı.
İki gün sürecek ve 35 panelin yanı sıra 23 farklı başlıkta eğitim programlarının gerçekleştirileceği Kongre’de, dünyadan ve Türkiye’den 200’e yakın akademisyen, uzman, lider ve iş insanları deneyim ve fikirlerini paylaşacak.
Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği’nin (TSPB), bu yıl beşincisini düzenlediği Türkiye Sermaye Piyasaları Kongresi; Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yazılı mesajının okunmasıyla başladı. Daha sonra T.C. Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan, Sermaye Piyasaları Kurulu Başkanı Ali Fuat Taşkesenlioğlu, Borsa İstanbul Genel Müdürü Korkmaz Ergun ve TSPB Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Öztop’un açılış konuşmalarıyla devam etti.
T.C. Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi ile Sermaye Piyasası Kurulu’nun desteklediği, Borsa İstanbul A.Ş., İstanbul Takas ve Saklama Bankası A.Ş. ve Merkezi Kayıt Kuruluşu A.Ş.’nin ana sponsor olduğu Türkiye Sermaye Piyasaları Kongresi, fiziki olarak gerçekleştirilen açılış konuşmalarının ardından “Yeniden Birlikteyiz” temasıyla çevrimiçi olarak iki gün sürecek. Kongre’de, “Koronavirüs Sonrası Ekonomi ve Finansal Piyasalar”, “Sürdürülebilirlik”, “Dijital Dönüşüm ve Gelecek Senaryoları” ile “Yeni Nesil Girişimcilik ve Sermaye Piyasası Olanakları” olmak üzere dört ana konu altında 35 panel, 23 eğitim programı yer alıyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan Kongre’ye yazılı mesaj
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kongre’nin açılışına gönderdiği yazılı mesajında şunları söyledi:
“Türkiye Sermaye Piyasaları Kongresi’nin ülkemiz, milletimiz ve ekonomimiz için hayırlı olmasını diliyorum. Sermaye Piyasası Kurulu’nun desteğiyle Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği’nin düzenlediği kongrede, kıymetli fikirleriyle katkı sunan uzmanları ve hocalarımızı tebrik ediyorum. Yurt dışından kongreyi teşrif eden iş, yatırım ve finans dünyasının seçkin üyelerine ülkemize “hoş geldiniz” diyorum.
İnsanlık olarak iki yıldır ekonomik, sosyal, siyasi, beşeri boyutları da olan büyük bir sağlık kriziyle mücadele ediyoruz. Salgının özellikle ekonomide ve tedarik zincirlerinde ciddi kırılmalara yol açtığını görüyoruz. Geçen yıla ait veriler ve rakamlar, salgının ülke ekonomilerinde sebep olduğu tahribatı gözler önüne seriyor. Örneğin geçen sene uluslararası doğrudan yatırımlar yüzde 42 azalırken, küresel borç toplamı 280 trilyon doları aşarak, tarihin en yüksek seviyelerine çıktı. Keza dünya genelinde gıda ve emtia fiyatları son 10 yılın rekorunu kırmış, bu da küresel ekonomiyi çok ağır enflasyon baskısıyla karşı karşıya bırakmıştır. Uluslararası kuruluşların raporları, enflasyonist ortamın bir müddet daha devam edeceğini işaret ediyor. Tedarik zincirindeki kırılmaların olumsuz yansımalarına ise boş kalan market rafları ve uzayan benzin kuyruklarında şahit oluyoruz.
2020 yılını yüzde 1,8 büyümeyle tamamlayan, bu seneyi de yüzde 9 civarında bir büyüme oranıyla kapatma yolunda ilerleyen bir ülke olarak, tüm bu gelişmeleri biz de yakından takip ediyoruz. Salgının sağlık boyutuyla mücadelede ortaya koyduğumuz başarıyı, başta büyüme, üretim, istihdam, yatırım ve ihracat olmak üzere ekonominin diğer dinamiklerinde de sürdürmenin gayretindeyiz.
Dünyada yeni üretim ve tedarik merkezi arayışlarının arttığı bir dönemde, ülkemiz ismi daha fazla öne çıkmaya başladı. Geniş üretim imkânları, kalifiye işgücü, stratejik konumu, modern lojistik altyapısı ve her ihtiyaca cevap verebilecek teşvik paketleri ile Türkiye, uluslararası yatırımcıların dikkatini çekiyor. Türk ekonomisinin başarısına paralel olarak, sermaye piyasalarımıza ve ülkemizdeki yatırım potansiyeline yönelik bu teveccühün önümüzdeki dönemde daha da artacağına inanıyoruz.
Biz de ilgili kurumlarımız vasıtasıyla Türk ekonomisine güvenen, ülkemize yatırım yapmak isteyen, bizimle birlikte kazanmayı ve birlikle büyümeyi arzu eden tüm yatırımcılara gereken desteği vermeyi sürdüreceğiz. Kritik bir dönemde düzenlenen Türkiye Sermaye Piyasaları Kongresinin ülkemizin bu çabalarına katkı sağlamasını temenni ediyorum.”
“Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği’ne büyük rol düşüyor”
T.C. Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan Türkiye Sermaye Piyasaları Kongresi’nin açılışında yaptığı konuşmada, Türkiye’nin son 20 yılda gösterdiği ekonomik dönüşümde, finansal piyasaların kritik bir fonksiyon üstlendiğini belirtti. Gelinen noktayı memnuniyetle karşıladıklarını kaydeden Elvan, “Ülkemizin potansiyelini ve dinamizmini dikkate aldığımızda, sermaye piyasaları alanında atılması gereken adımlar olduğunu düşünüyorum. Bu kapsamda Türkiye Sermaye Piyasaları Birliğine önemli bir rol düşüyor. Birlikteki tüm paydaşların sermaye piyasalarını daha da ileri taşımak noktasında, güç birliği yapması ve kamuyu en etkin şekilde yönlendirmesi gerekiyor” dedi.
Bu yılki Kongrede; dijitalleşme, yeşil dönüşüm ve girişimcilik gibi konulara vurgu yapılmasını çok değerli bulduğunu ifade eden Elvan, “Bu konular, ülkemizin de gerçekleştirmeye başladığı dönüşümün saç ayaklarını oluşturuyor. Umut ediyorum ki, bu Kongreden çıkacak sonuçlar yapıcı, uygulanabilir ve yenilikçi politikalara hız kazandıracak” diye konuştu.
“Zorlu döneme rağmen başarılı bir performans gösterdik”
Son iki senedir tüm dünyanın zorlu bir dönemden geçtiğinin altını çizen Bakan Elvan şunları söyledi: “Yaşadığımız küresel salgın; insan sağlığına olan etkilerinin yanında, maalesef küresel ekonomiyi de derinden sarstı. Dünya genelinde yüz milyonlarca iş kaybı oldu, ekonomilerden trilyonlarca dolar silindi ve küresel yoksulluk son çeyrek asırda ilk defa arttı. Mevcut durumda; küresel bir canlanmaya şahit olsak da, önümüzde hala önemli riskler bulunuyor. Örneğin küresel arz-talep dengesizlikleri devam ediyor. Enerji başta olmak üzere, küresel emtia fiyatları artıyor, uzun bir aradan sonra, küresel enflasyon artışıyla da karşı karşıyayız. Pek çok ülkede kamu maliyesi dengeleri de ciddi hasar görmüş durumda. Salgının en kötü dönemlerini geride bırakmış olabiliriz, ancak son gelişmeler bir süre daha salgınla yaşamak zorunda olacağımızı gösteriyor. Böylesine zorlu bir dönemde, yaşadığımız bir takım sorunlara rağmen, başarılı bir performans gösterdik. Üretim, yatırım, büyüme ve istihdam göstergelerinde, pek çok ülkeye göre farkımızı ortaya koyduk. Salgın sürecinde uyguladığımız özenli ve seçici kamu maliyesi politikaları, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelere göre Türkiye ekonomisini pozitif ayrıştırmıştır. Güçlü kamu maliyesi, makroekonomik istikrarın en önemli dayanaklarından biri olmaya devam edecektir. Enflasyon cephesindeyse, maalesef arzuladığımız seviyede değiliz. Küresel konjonktür ve yurt içi görünüm, enflasyonla mücadelede son derece dikkatli olmamız gerektiğini ortaya koyuyor. Biz özel sektör öncülüğünde; dengeli, sürdürülebilir, rekabetçi, istihdam ve çevre dostu bir büyümeden yanayız. Hedeflediğimiz büyümeyi sürekli kılmanın ön koşulu fiyat istikrarından geçiyor. Karşımızdaki enflasyonun; arz ve talep kaynaklı sebeplerinin yanında, fiyatlama davranışları ve bekleyişler kanalıyla da bozulan bir yapısı var. Her bir kök nedene karşı uygulanacak politika seti de farklılaşmak durumunda. Dolayısıyla her bir kurumun, kendi görev alanı kapsamında üzerine düşeni yerine getirmesinin önemli olduğunu düşünüyorum. Biz Hazine ve Maliye Bakanlığı olarak, enflasyonla mücadele kararlılığımızı çok net bir biçimde gösteriyoruz. Yönetilen ve yönlendirilen fiyatların yanında, iç talep gelişmelerini de çok yakından takip ediyor, gerektiğinde makro ihtiyati tedbirleri gecikmeden alıyoruz. Şunu çok net ifade edeyim; enflasyonla mücadeleyi kararlı ve bütüncül bir anlayışla sürdürdüğümüz ölçüde, döviz kuru istikrara kavuşacak ve ülke risk primimiz düşecektir. Bu sayede uzun vadeli faiz oranları da gerileyecek ve yatırımlar için öngörülebilirlik ufku artacaktır.”
“Türkiye yüksek hedefleri, idealleri olan bir ülkedir”
“Sanayi altyapımızla, gözü pek girişimcilerimizle, dinamik nüfusumuzla ve şoklara direnç gösterme kabiliyetimizle çok ciddi potansiyele sahibiz” diyen Bakan Lütfi Elvan, bu potansiyeli en iyi şekilde değerlendirmek ve güçlü bir kalkınmayı sürekli kılmak için, büyümenin finansman kalitesinin önemli olduğunu vurguladı. Reel sektörün finansman ihtiyacının, para piyasaları ile sermaye piyasaları arasında dengeli bir şekilde dağılması gerektiğini ifade eden Elvan, “Gelişmiş ülkelerin finansal sektöründe, sermaye piyasalarının payı yüzde 50’nin üzerindeyken Türkiye’de bu oran maalesef yüzde 10’un altında. Buradan hareketle, sermaye piyasalarının derinleştirilmesi önceliklerimiz arasındadır. Şirketlerimizin sermaye piyasalarını, sadece tek bir ürüne ya da tek bir finansman modeline odaklı bir yapı olarak görmesini de istemiyoruz. Şirketlerimiz; erken aşama dönemlerinden, büyüme ve olgunluk dönemlerine varıncaya dek tüm süreçlerde sermaye piyasalarından faydalanabilmeli, bu alanda bir farkındalık oluşturabilmeli. Bu noktada biz her türlü ihtiyaca cevap verebilecek bir ürün yelpazesi geliştirmenin gayreti içindeyiz. Son 2 yıllık dönemde küresel ölçekte de çok önemli olan finansman modellerini sermaye piyasalarımıza kazandırmak için elbirliğiyle çalıştık, kritik düzenlemelere imza attık” dedi.
“Halka arz edilen şirketlere kurumlar vergisi teşviki getirdik”
Şirketlerimizi sermaye piyasalarına kazandırmak ve sermayenin tabana yayılmasını desteklemek için, geçen yıl kasım ayında, ilk defa halka arz edilen şirketler için kurumlar vergisi teşvikini getirdiklerini kaydeden Elvan, altyapı, ulaşım, enerji ve sağlık gibi alanlardaki projelerin sermaye piyasalarıyla finanse edilebilmesi için, projeye dayalı menkul kıymetler düzenlemesini yaptıklarını da söyledi. Elvan, “Erken aşama finansmana ihtiyaç duyan girişim projelerini desteklemek üzere kitle fonlaması düzenlemesini hayata geçirdik. Bu kapsamda nisan ayından itibaren 4 adet platforma izin verilmiş olup, bu platformlar aracılığıyla 10 farklı projeye toplam 5,6 milyon lira fonlama sağlanmıştır. Yılsonuna kadar Borçlanma Aracı Garanti Fonu’nu hayata geçirip, reel sektör şirketlerinin tahvil ve kira sertifikası ihraçlarını kolaylaştıracağız” diye konuştu.
“Denizli’den Aydın’a, Konya’dan Kütahya’ya, Rize’den Erzurum’a Borsaya yeni şirketler geldi”
Konuşmasında halka arzlardaki artışa da değinen Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan, sözlerine şöyle devam etti: “2021 yılında halka arzlar, adet ve toplanan fon tutarı açısından tarihimizin en yüksek seviyesine ulaştı. Yılbaşından günümüze toplam 19 buçuk milyar liralık 46 halka arz işlemi tamamlandı ve SPK tarafından onaylanan toplam halka arz sayısı 49’a ulaştı. Halka arzların coğrafi dağılımı da bizler için oldukça memnuniyet verici. Üç büyük ilimizin yanı sıra; Denizli, Aydın, Konya, Kütahya, Rize, Balıkesir, Çanakkale ve Erzurum gibi illerimizden de halka arzlar oldu. Ancak üç hususun özellikle altını çizmek istiyorum: Birincisi; Borsa İstanbul’da işlem gören şirketlerin piyasa değerinin milli gelire oranı uzun yıllardır yüzde 25 ile 30 arasında dalgalanıyor. Bu oran gelişmekte olan ülkeler için ortalama yüzde 60 civarında. Dolayısıyla gerek ilk halka arzlar yoluyla, gerekse bedelli sermaye artırımları ve ikincil halka arzlarla, borsada işlem gören şirketlerin nitelik ve niceliğinin daha da artması gerekiyor. İkinci konu; gelişmekte olan ülkelerde; tedavülde olan tahvil, bono ve sukuk gibi borçlanma araçlarının milli gelire oranı yüzde 30 civarında iken, ülkemizde bu oran yüzde 10 seviyesinde gerçekleşiyor. Az önce de bahsettiğim, Borçlanma Aracı Garanti Fonunun hayata geçmesiyle reel sektörümüz bu mecrayı daha aktif kullanabilecek. Son olarak da; özelleştirme konusuna değinmek istiyorum. Borsaya kote olmayan kamu şirketlerinin, sermaye piyasalarına katılmasının önemli bir adım olacağına inanıyorum. Stratejik öneme sahip bu şirketlerin, yerli ve yabancı yatırımcıların ilgisini çekeceğini düşünüyorum. Kamu tarafı olarak önümüzdeki dönemde özelleştirme uygulamalarımızda halka arz yöntemini kullanmayı planlıyoruz. Bu kapsamda, TEİAŞ gibi köklü ve güçlü bir şirketimizin halka arz kararının sermaye piyasalarına hayırlı olmasını diliyorum.”
Yeşil tahvile Hazine ve Maliye Bakanlığı desteği
Uluslararası kuruluşların, çok taraflı kalkınma ve yatırım bankaları, emeklilik ve yatırım fonları gibi finansman imkânı sağlayan kuruluşların, iklim değişikliği konusunda artan bir hassasiyetle hareket ettiklerine değinen Elvan, “Artık finansmana erişim bir anlamda, iklim değişikliğine yönelik uygulanan politikalara bağlı olmaya başladı. Karbon ayak izini azaltan, çevreyi koruyan ve toplumsal gelişmeye yönelik projeler daha fazla talep görüyor. Bu gibi projelerin finansmanında, sermaye piyasalarına da kayda değer bir görev düşüyor. ESG diye adlandırılan Çevresel, Sosyal ve Yönetişim piyasası çok hızlı bir büyüme performansı gösteriyor. Küresel ESG tahvil piyasasında, bu yılın ilk 9 ayında yaklaşık 780 milyar dolarlık işlem gerçekleştirildi. Bu tutar, geçen senenin aynı dönemine göre yüzde 50’lik bir artışa tekabül ediyor. ESG tahvil piyasasında yeşil tahviller başı çekiyor. Almanya, İngiltere, İspanya, Polonya, Macaristan ve Şili gibi pek çok ülke yeşil tahvil piyasasından borçlanıyor. Biz de Türkiye olarak uluslararası piyasalarda ciddi talep gören ve hızla büyüyen “yeşil tahvil” piyasasının altyapısını ülkemizde de oluşturmak için harekete geçtik. Bu kapsamda da ilk adımı Hazine ve Maliye Bakanlığı olarak geçen hafta attık. Uluslararası borçlanma işlemlerimiz kapsamında, ESG piyasasında da borçlanabilmek adına Sürdürülebilir Finansman Çerçeve Dokümanımızı yayımladık. Türkiye olarak artık biz de bu piyasanın aktif bir oyuncusu olmak istiyoruz. Yayımladığımız Sürdürülebilir Finansman Çerçeve Dokümanı bize yeşil tahvil ihracı yanında sosyal tahvil ve yeşil kira sertifikası gibi farklı borçlanma enstrümanları ihraç etme imkânı da sağlayacak. Böylelikle, ESG’nin çevresel boyutunun yanında sosyal boyutuna da hitap eden borçlanma işlemlerini gerçekleştirme imkânımız olacak” dedi.
Özel sektörün yeşil borçlanma araçları ve yeşil kira sertifikası ihraçları için de adımlar atacaklarını kaydeden Elvan, bu konuya ilişkin rehber taslağının SPK tarafından kamuoyu görüşüne açıldığını ve yılsonuna kadar yayımlamayı planladıklarına dikkat çekti.
Bakanlık olarak sürdürülebilir bankacılık altyapısının yenilenmesi için de çalışmalara başladıklarını ifade eden Bakan Elvan, şunları söyledi: “Bu kapsamda BDDK bünyesinde “Sürdürülebilir Bankacılık Çalışma Grubu” tesis edildi. 2021 sonuna kadar Yeşil Mutabakat Eylem Planımızla uyumlu “Sürdürülebilir Bankacılık Yol Haritası” hazırlanacak ve devam eden süreçte ise konuyla ilgili rehber ve tebliğler yayımlanacak.”
“Vatandaşlarımızın sermaye piyasalarına ilişkin farkındalıklarının arttığı bir dönemdeyiz” diyen Elvan, şunları söyledi: “Borsamız çok likit ancak temel sorun Borsa İstanbul’da ortalama pay elde tutma sürelerini yerli yatırımcılarda 18 güne kadar düştü. Sağlıklı kararlar verebilmenin ön koşulları; temel finansal eğitim düzeyine sahip olmaktan ve orta vadeli bakış açısıyla hareket edebilmekten geçiyor.
Ben bu noktada finansal eğitim ve yatırımcılara güven verecek uygulamalarla, yatırımcıların daha sağlıklı kararlar verebileceğini düşünüyorum” dedi.
“Bakanlık olarak TSPB ve tüm paydaşların görüş ve önerilerine açığız”
Sermaye piyasalarının gelişimi açısından, yurtiçi tasarruflar kilit rol oynadığına değinen Bakan Elvan, “Kamu tarafı olarak yurtiçi tasarrufları artırmak amacıyla önemli adımlar attık, atmaya da devam edeceğiz. Bu kapsamda; emeklilik yatırım fonları arasındaki rekabeti artırmak üzere Bireysel Emeklilik Fon Alım Satım Platformu’nu kurduk. 18 yaşından küçüklerin bireysel emeklilik sistemine dâhil edilebilmesini sağladık. Bireysel emeklilik şirketlerinin müşterilerine BES sözleşmeleriyle birlikte; eğitim, sağlık ve hayat ürünleri de sunabileceği, daha kapsayıcı güvence paketleri oluşturabilmelerinin önünü açtık. Kamu tarafı olarak, sermaye piyasalarımızı daha da derinleştirmek ve farkındalığı artırmak adına çalışmalarımıza devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
Bakanlık olarak sermaye piyasalarını geliştirmek üzere pek çok düzenleme yaptıklarının altını çizen Elvan, “Yapılan düzenlemelerin uygulama aşamasında etki analizleri yapmaları gerektiğini düşünüyorum. Etkin olan düzenlemeleri daha da güçlendirici, etkin olmayanları ise yeniden revize edici adımlar atmalıyız. Biz burada Sermaye Piyasaları Birliğinin ve tüm paydaşların her türlü görüş ve somut önerilerine açığız, her aşamada bizleri yönlendirmenizi bekliyoruz” diye konuştu.
“Sermaye piyasaları seviye atladı”
Sermaye Piyasası Kurulu Başkanı Ali Fuat Taşkesenlioğlu Kongre’de yaptığı konuşmada, son iki yılda kazanılan ivme ile yatırımcı sayısının 2,4 milyona yükseldiğini ve bu yıl tarihinin en yüksek halka arz sayısına ulaşıldığını söyledi. Önceki dönemlerde 10 milyar TL’nin altında kalan günlük ortalama işlem hacimlerinin, bugün 30 milyar TL’nin üstüne çıktığını vurgulayan Taşkesenlioğlu, “Tüm bu göstergeler, Türkiye sermaye piyasalarının seviye atladığını göstermektedir” dedi.
“Kongre ortak akıl için bir fırsattır”
Özellikle son iki yılda toplam yatırımcı sayısının 2 katına çıktığına dikkat çeken Taşkesenlioğlu, “20-34 yaş aralığındaki genç yatırımcı sayısı 4 katın üzerine çıktı ve 168 binden 690 bine yükseldi. Rakamlar, sermaye piyasasına olan ilginin merkezinde pay senetleri ile ilk defa tanışan genç yaştaki tasarruf sahiplerinin olduğunu göstermektedir. Bu durum gelecek açısından umut vaat etmektir. Bununla birlikte, bu ilgiyi sürdürülebilir hale getirmek, sermaye piyasalarımızı bu seviyede tutabilmek ve daha ileri taşıyabilmek için tüm sektörün eskisinden daha fazla çaba harcaması gerektiği de açıktır. Bu yüzden, piyasanın ihtiyaçlarını yakından takip etmek, gelişmeleri doğru okumak ve sık sık öz eleştiri yapmanın sektörümüzü daha ileri taşıyacağını düşünüyoruz. Bu nedenle, yılda bir defa sermaye piyasalarının tüm oyuncularını bir araya getiren bu kongreyi, sektörün kendini gözden geçirip, ihtiyaçlarını ortak akıl ile tespit edebilmesi için bir fırsat olarak görüyoruz” diye konuştu.
Piyasayı manipüle edenlere 265 milyon TL’lik para cezası
Kazançlar, kayıplar ya da dalgalanmaların başta hisse senetleri olmak üzere tüm sermaye piyasalarının doğal bir parçası olduğunu hatırlatan Taşkesenlioğlu, “Piyasanın adil bir yapıda işlemesi, herkesin doğru bilgiye eş zamanlı olarak ulaşabilmesi ve yapay fiyat hareketlerinin engellenmesi hususlarında itina ile çalışıyoruz. Tasarruf sahiplerinin, sadece, kendi kararlarının sonuçlarını göreceklerinden emin oldukları, şeffaf ve güvenilir bir piyasa temel hedefimizdir. Bu konuda, Sermaye Piyasası Kurulu olarak üzerimize düşen sorumluluğun farkındayız” dedi.
Tasarruf sahiplerinin güvenli bir ortamda yatırım yapabilmeleri için, gözetim ve denetim faaliyetlerini süreklilik esasıyla yerine getirdiklerini vurgulayan Taşkesenlioğlu şunları söyledi; “Yatırımcı sayısı ve işlem hacimlerindeki artışlarla birlikte ve dijital mecraların gelişmesiyle beraber, özellikle sosyal medya üzerinden piyasayı manipüle etme girişimlerinin arttığını gözlemliyoruz. SPK olarak piyasa bozucu eylemlerdeki artışa karşı biz de artan gözetim ve denetim faaliyetlerimizle karşılık veriyoruz. Bu işlemlere yönelik, 2018-2019 yıllarında Kurulca verilen toplam para cezası tutarı 49 milyon TL iken 2020 ve 2021 yıllarındaki toplam para cezası tutarı 5 katını aşarak 265 milyon TL olmuştur.
“Yatırımcı sayısının kalıcı olması için aracı kurumlara büyük görev düşüyor”
Ali Fuat Taşkesenlioğlu, son bir yılda yatırımcı sayısında gözlemlenen artışın, sermaye piyasalarında kalıcı olabilmesi için yatırımcıların, piyasaya açılan kapısı durumunda olan aracı kurumlara da önemli görevler düştüğünü ifade etti. Özü itibariyle güven kurumu olan aracı kurumların, kapıdan giren müşterilerini iyi tanımaları, onları risk profiline uygun ürünlere yönlendirmeleri, finansal anlamda eğitmeleri gerektiğini söyleyen Taşkesenlioğlu, “SPK olarak bizim tedbir uyguladığımız kişilerin ve onlarla ilişkili olan şahısların farklı kanallardan piyasaya gelerek piyasa bozucu eylemlerine devam etmelerine aracı kurumların müsaade etmemesi bizlerin en tabi beklentisidir. Piyasa bozucu eylemlerin ve piyasayı bozan kişilerin piyasaya ilk giriş noktasında engellenebilmeleri, yatırımcıların sermaye piyasalarında güven içinde yatırım yapabilmeleri açısından son derece önemlidir. Son dönemde gözlemlenen yatırımcı ilgisinin sürdürülebilirliği açısından, aracı kurumların bu konuda daha sorumlu hareket etmelerini bekliyoruz. Hepimizin bildiği üzere, aracı kurumlar kâr amaçlı ticari bir işletmenin ötesinde kamudan lisans alan güven ve itibar kuruluşlarıdır. Sadece kâr elde etme düşüncesiyle bazı konulara yeterince dikkat edilmemesi, sermaye piyasaları gibi hassas ve regüle edilen bir piyasaya zarar verebilir” dedi.
“Bireysel yatırımcılara da önemli sorumluluklar düşüyor”
“Aracı kurumların gerekli özeni göstererek piyasa bozucu eylemler ve manipülasyonlar konusunda SPK’nin gözü ve kulağı olmasını bekliyoruz” diyen Taşkesenlioğlu, bireysel yatırımcılara da önemli sorumluluklar düştüğünü kaydetti. Düzenleyici ve denetleyici kuruluş olarak birçok hisse senedinde eş zamanlı tedbirler aldıklarını, yatırımcılara yönelik belirli aralıklarla duyurular yaptıklarını ve verilen cezaları haftalık bültende ayrıntılı bir biçimde yayımladıklarını söyleyen Taşkesenlioğlu, “Ancak buna rağmen, bazı yatırımcıların kısa vadede yüksek kazanç hayaliyle sosyal medyadaki anonim hesaplara itibar göstererek işlemler yaptıklarını üzülerek gözlemliyoruz. Sermaye Piyasası Kurulu olarak, halka açık şirketlere ortak olan yatırımcıların haklarını korumak amacıyla çalışıyoruz. Ancak, yatırımcılarımız, hesap kitap yapmadan, bir manipülatörün ya da anonim hesabın peşine takılıp işlem yaparak zarar ederlerse de tek sorumlunun kendileri olduğunu bilmeleri gerekir. SPK’nın etkin gözetim ve denetim faaliyetleri kadar yatırımcılarımızın finansal okuryazarlıklarını artırmaları ve gerektiğinde SPK tarafından yetkilendirilmiş sermaye piyasası kurumlarından profesyonel destek alarak yatırım kararlarını vermeleri de oldukça önemlidir. Tasarruf sahiplerinin piyasalar konusunda daha analitik bir bakış açısına sahip olmaları ise doğru, tutarlı ve nitelikli raporlara ulaşmalarına bağlıdır. Bu noktada, aracı kurumların başta kurumsal finansman olmak üzere araştırma ve analiz bölümlerini geliştirmeleri, sektörümüzün geleceği açısından uzun vadeli bir yatırım olarak düşünülmelidir” diye konuştu.
“Halka arzlarda doğru fiyatlama için titiz çalışmalar şart!”
Halka arz süreçlerinin merkezinde fiyat tespit raporlarının yer aldığını vurgulayan Sermaye Piyasası Kurulu Başkanı Ali Fuat Taşkesenlioğlu, “Bu raporları, şirketlerin mevcut durumlarına, gelecek projeksiyonlarına ve nihai olarak tasarruf sahiplerinin yatırım kararlarına esas teşkil ettiği için oldukça önemsiyor ve yakından takip ediyoruz. Sermaye piyasaları gibi birbirine bağlılık oranının yüksek olduğu ve dolayısıyla finansal bulaşıcılığın yoğun olabildiği alanlarda, bir kötü örnek bile tüm piyasaya zarar verebilmektedir. Halka arzlarda da bu riski gözetiyor ve fiyat tespit raporlarındaki varsayımlara imza atan aracı kurumların halka arzlardaki ana paydaşlar olan şirketlerin ve yatırımcıların hak ve menfaatlerini korumak adına, hassas dengeyi gözeterek doğru fiyatlama için titiz bir biçimde çalışmaları gerektiğini vurguluyoruz. Bu vesileyle, fiyat tespit raporlarına imza atan aracı kurumların ve uzmanların önümüzdeki dönemlere yönelik varsayımlara ilişkin başta Kurulumuz olmak üzere tüm paydaşlara karşı sorumlulukları olduğunu bir kez daha hatırlatmak istiyorum” ifadelerini kullandı.
Borsa İstanbul’un gündeminde üç başlık var
Borsa İstanbul Genel Müdürü Korkmaz Ergun ise Kongre’de yaptığı konuşmasına, “Borsa İstanbul olarak, var gücümüzle çalışarak, şirketlerimizi ve yatırımcılarımızı, sermaye piyasamızın sunduğu imkânlardan daha fazla faydalandırmak istiyoruz” ifadeleriyle başladı. Borsa İstanbul’un gündemini üç başlıkta toplayan Ergun, “Bir yandan halka arzları arttırarak şirketlerimize daha fazla kaynak aktarmaya çalışıyoruz, diğer yandan yabancı yatırımcılarımızla kurumsal iletişimimizi güçlendirmeye çalışıyoruz. Ayrıca sunduğumuz finansal hizmet ve ürünleri arttırıyoruz” dedi.
“Büyümek isteyen şirketlerimizi borsaya davet ediyoruz”
Halka arzlar konusunda Borsa İstanbul olarak bu yıl iş yapma modelini değiştirdiklerini vurgulayan Ergun sözlerine şöyle devam etti: “Ülkemizin büyümesinin temel dinamosu olan şirketlerimizi, yani, üretim yapan, yatırım yapan, ihracat yapan ve istihdam oluşturan şirketlerimizi, büyümelerini sermaye piyasaları yoluyla finanse etmeleri için, borsaya davet ediyoruz. Sadece, başvurudan sonra başvuruyu değerlendiren bir borsa değiliz artık. Başvurudan önce, karar aşamasında ve hazırlık aşamasında, şirketlerimizin ne sıkıntıları varsa çözen ve destek veren bir Borsayız. Şirketlerin öz sermayelerini güçlendirmeyi hedefliyoruz. Amacımız, her sene, ülkemizin büyümesine katkı sağlayan, çok sayıda büyük şirketin yatırımlarını, halka arz aracılığı ile finanse etmelerini sağlamaktır. Çünkü şirketlerin yatırımları için ihtiyaç duydukları “uzun vadeli ucuz TL” sadece sermaye piyasalarında ve Borsada mevcuttur.”
“Yabancı yatırımcılarla iletişimi güçlendiriyoruz”
Borsa İstanbul olarak yabancı yatırımcılar ile kurumsal iletişimi güçlendirmek için önemli adımlar attıklarını kaydeden Ergun, uluslararası kuruluşlarda, aktif olarak görev aldıklarını belirtti. Bu kapsamda, Dünya Borsalar Federasyonunun, yönetiminde ve tüm alt çalışma komitelerinde görev aldıklarını söyleyen Korkmaz Ergun, “Ayrıca, İslam İşbirliği Teşkilatı bünyesindeki, Borsalar Forumunun genel sekretaryasını yürütüyoruz. İslam ülkeleri ile birlikte ortak projeler gerçekleştiriyoruz. Diğer taraftan, sunduğumuz finansal hizmetler ve ürünleri, piyasalarımızın derinliğini arttırma amacıyla çeşitlendiriyoruz” dedi.
“Ürünlerimizi artırdık”
Borsa İstanbul olarak sundukları finansal hizmetler ve ürünleri, piyasaların derinliğini arttırma amacıyla çeşitlendirdiklerini belirten Ergun sözlerine şöyle devam etti: “7 Temmuz’da, 3 yeni altın endeksi hesaplamaya başladık. Böylece daha fazla kurumsal yatırımcılar, Hazinemiz tarafından ihraç edilen, Altın Tahvili ve Altına Dayalı Kira Sertifikalarına yatırım yapma olanağına kavuşmuş olduk. 17 Eylülde, altın ve gümüşten sonra platin ve paladyum vadeli işlem sözleşmelerini de işleme açtık. 1 Ekim’de, sürdürebilirlik endeksi değerleme metodolojisini değiştirdik. Endekse girme kriterlerini yükselttik. 22 Ekim’de, Fiziki Teslimatlı DolarTL vadeli işlem sözleşmeleri işleme açtık. Böylece vade sonunda fiziki olarak doları vereceğimiz ve esnek vade açma imkanı olan bu ürünle reel sektör şirketlerimizin kur risklerini, daha rekabetçi, güvenli ve şeffaf bir platformda yönetmelerine imkân sağladık. 12 Kasım’da, 5 tane katılım endeksini hesaplamaya başladık. Hesapladığımız bu yeni endekslerin üzerine yatırım fonlarının kurulmasını sağlayacağız. Ayrıca, vadeli vadeli işlem sözleşmeleri oluşturacağız.”
“Dünyanın en likit borsasıyız”
Korkmaz Ergun, tüm dünyayı etkileyen salgın sürecinde Borsa İstanbul olarak hizmetleri kesintisiz bir şekilde sunmaya devam ettiklerini söyledi. Ergun, “Sektör olarak aslında çok ciddi bir sınavdan geçtik. Değişen koşullara hızlı bir şekilde ayak uydurmayı başarabildik. Bu özverili gayretlerinden dolayı tüm aracı kurumlarımıza teşekkür ediyorum. Salgın sürecinde hayatını kaybedenlere bir kez daha Allah’tan rahmet diliyorum. Zirveyi organize eden, başta Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği yöneticileri ve çalışanları olmak üzere, emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” diye konuştu.
“Sürdürülebilir bir değişim, dönüşümü için Yeniden Birlikteyiz”
Sermaye Piyasaları Kongre’sinin açılış konuşmasını yapan Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Öztop, TSPB olarak nihai hedeflerinin sermaye piyasalarının büyümesini, derinleşmesini sağlayarak Türkiye’nin kalkınmasına hizmet etmek olduğunu belirtti. Bu hedef doğrultusunda çok yönlü iletişim, eğitim ve etkinlik gerçekleştirdiklerini ifade eden Öztop, Türkiye Sermaye Piyasaları Kongresi’nin de en önemli etkinlikleri olduğunu söyledi.
Geleneksel hale gelen ve bu yıl beşincisi gerçekleştirilen Türkiye Sermaye Piyasaları Kongresi’nin ana temasının daha öncekilerde olduğu gibi dünyanın gündemine uygun bir şekilde “Yeniden Birlikteyiz” olarak belirlediklerini vurgulayan Öztop, “2019 yılında gerçekleştirdiğimiz 4. Kongremizin ana teması ‘Dönüşüm’dü. O tarihten bugüne Covid-19 salgınıyla mücadelenin, küresel anlamda gündeme oturduğu yaklaşık iki yıl geçirdik. Bu iki yılda, 2019 Kongremizdeki öngörülerimizi de aşan, dünya tarihinde görülmedik hızda bir değişime ve dönüşüme tanıklık ettik. Pandemi süreci, bu değişimin yanı sıra, küresel ölçekte toplumların, ekonomilerin birbirleriyle yakından bağlantılı olduğunu da ortaya koydu. Hep birlikte kararlı adımlar atıldığında krizin ve pandeminin küresel ölçekte daha kolay çözülebileceğine tanık olduk. Pandemi süreci, bizlere değişimi ve dönüşümü sürdürülebilir kılacak politikaların hep beraber geliştirilmesi gerektiğini öğretti. İşte bu nedenle, iki gün sürecek 5. geleneksel buluşmamızın ana temasını “Yeniden Birlikteyiz” şeklinde belirledik” dedi. Öztop, “Yeniden Birlikteyiz” ana teması ile iki gün sürecek Kongre’de; “Koronavirüs Sonrası Ekonomi ve Finansal Piyasalar”, “Sürdürülebilirlik”, “Dijital Dönüşüm ve Gelecek Senaryoları” ve “Yeni Nesil Girişimcilik ve Sermaye Piyasası Olanakları” olmak üzere dört başlık altında 35 panel ve 23 farklı eğitim programı gerçekleştireceklerini vurguladı.
“Sürdürülebilir ekonomiye geçişte sermaye piyasaları, temel finansman kanalı olacak”
Küresel ısınmayla ilgili risklerin büyüdüğünü ve etkilerinin de giderek arttığına dikkat çeken TSPB Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Öztop, “Özellikle iklim değişikliği ile doğrudan ilgili sorunların şiddeti ve sıklığı artıyor. Bilim insanları, gezegenimizi ve biyoçeşitliliği korumak için acilen önlem almak zorunda olduğumuz konusunda uyarıyor. İklim krizi ile mücadele etmek ve hep beraber sürdürülebilir bir gelecek yaratmak için her alanda harekete geçmemiz gerekiyor. AB, Yeşil Mutabakat ile 2050’ye kadar net sera gazı emisyonlarının sıfırlanmasını içeren adil ve kapsayıcı yeşil bir dönüşüm stratejisini ortaya koydu. Biz de tüm kurum ve kuruluşlarımızla, ülkemizin “Yeşil Kalkınma” hedefi doğrultusunda, 2053 yılına kadar sıfır karbon stratejisini hayata geçirerek dünyaya öncü olmayı hedeflemekteyiz” diye konuştu.
İklim değişikliği ile mücadelenin daha yeşil bir ekonomiyi teşvik eden yeni finansal ürünler ve hizmetlerin ihraçlarını ve finansman aracı olarak kullanılmalarını kaçınılmaz kıldığına dikkat çeken Öztop şunları söyledi; “Yeşil dönüşüm için küresel anlamda her yıl trilyonlarca dolar ilave etki yatırımı yapılacak. Bu yatırımların finansmanı, önümüzdeki dönemin en temel konuları olacak. Bu anlamda sürdürülebilir finansman kapsamında sermaye piyasalarına çok önemli bir rol düştüğü kanaatindeyim. Tüm dünyada, önümüzdeki dönemde sermaye piyasalarının, sürdürülebilir ekonomiye geçişin en önemli finansman kanallarından biri olduğunu göreceğiz. Ülkemizin yeşil dönüşümünde, sektörümüzün dönüştürücü gücünün etkin olacağını düşünüyorum. Bu kapsamda, Orta Vadeli Plan’da çevreye duyarlı yatırımların finansmanı amacıyla uluslararası standartlarla uyumlu rehber hazırlanmasını ve yeşil tahvil ve sukuk ihraçlarının teşvik edileceğinin açıklanmasını çok önemli bir gelişme olarak görüyorum. Dünyadaki tüm otoriteler, sürdürülebilir finansman araçlarının teşviki için düzenlemeler yapıyor. Ülkemizde de, çeşitli gelir vergisi teşviklerinin, bu ürünlerin yatırımcıları için önem arz edeceğine inanıyorum.”
İbrahim Öztop, Türkiye Sermaye Piyasaları Kongresi’nin en önemli konularından birini “sürdürülebilirlik” olarak belirlediklerini ve bu başlıkta gerçekleşecek 11 panel ile Türkiye’den ve dünyadan çok sayıda uzmanın öneri ve fikirlerini kamuoyu ile paylaşacağını vurguladı.
“Fintekler ve blok zincir bazlı teknolojiler, finansal mimariyi şekillendirecek”
Pandemi döneminde hızlanan dijitalleşmenin; esneklik, kalite ve verim artışı ile farklı bir ekosistem yaratarak tüm iş süreçlerini dönüştürdüğünü hatırlatan Öztop, gelişen teknoloji ve dijitalleşmenin, tüm alanlarda olduğu gibi sermaye piyasaları ve finans sektörünü de kökten bir değişim ve dönüşüme zorladığını ifade etti. TSPB Yönetim Kurulu Başkanı Öztop, fintek şirketlerinin ve blok zincir bazlı teknolojilerin, önümüzdeki dönemde finansal mimariyi yeniden şekillendireceğini vurguladı. Türkiye sermaye piyasalarının, tüm kurumlarıyla, yeniliklere en hızlı adapte olan sektörlerin başında geldiğini belirten Öztop, “Sermaye piyasası kurumları gerek nitelikli insan kaynağıyla, gerekse uzun yıllardır teknolojiye yapılan yatırımlarla, pandemi döneminde dahi yatırımcılarına kesintisiz dijital hizmet sunabildi. Sermaye piyasalarımızın dijital dönüşümünün, önümüzdeki dönemde İstanbul’un bir finans merkezi olabilmesi için hayati öneme sahip olduğunu düşünüyorum” dedi.
Yeni nesil girişimciliğin, ülkelerarası ve şirketler arası rekabeti yeniden şekillendirdiğine dikkat çeken Öztop, “Her geçen gün yeni bir unicorn’un sahneye çıktığı ülkemizde, yeni nesil girişimcilik ekosisteminin geliştirilmesinde sermaye piyasalarının rolünü çok önemsiyoruz. Bu kapsamda, gerek dijitalleşme, gerekse yeni nesil girişimcilik konusunu, iki gün sürec
sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.