İstanbul Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, “Uluslararası anlaşmaların hatırına değil, çocuklarımızın saf ve temiz kalpleri için ‘Sürdürülebilir Dünya’ demek zorundayız. Bu bizim insani, vicdani ve de tarihi sorumluluğumuzdur. Sürdürülebilir üretim vizyonumuz kapsamında beş tematik alanda topladığımız çalışmalarımızla sanayi şirketlerimizin yüksek katma değer üretmelerine destek olacağız. Think-tank görevi görecek İSO Sürdürülebilirlik Platformu ile de kamu, özel sektör ve akademislerin katılımıyla stratejik yönlendirme yaparak sanayinin dönüşümü için önemli bir sinerji yaratacağız” diye konuştu.
İstanbul Sanayi Odası (İSO), küresel iklim değişikliği ve uluslararası ticarette dönüşen beklentilere Türk sanayicisinin uyum sağlaması için bu yıl odaklandığı “Sürdürülebilir Üretim” vizyonunu ve öncü adımlarını, düzenlediği basın toplantısında paylaştı. İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan’ın ev sahipliğinde düzenlenen toplantıya, İSO Yönetim Kurulu Üyesi ve İSO Sürdürülebilirlik Platformu Başkanı Mustafa Tacir de katıldı.
İSO Yönetim Kurulu Başkanı Bahçıvan, pandemi nedeniyle yaşanan küresel krizin, ekonomi, sosyal hayat ve doğanın birbirine sıkı sıkıya bağlı olduğunu gösterdiğini belirterek “Kalkınma anlayışlarında, üretim ve sanayi stratejilerinde çevresel sorunlara ve iklim değişikliğine yer vermeyen ülkeler, uluslararası rekabette kaybedeceği yeni bir dünya düzeni ile karşı karşıya. Burada esas olan; üretim ve çeşitliliğin devamlılığı sağlanırken çevrenin ve doğal yaşamın da korunmasıdır. Başka bir ifade ile sürdürülebilirlik, kendi ihtiyaçlarımızı, gelecek nesillerin ihtiyaçlarından ödün vermeden karşılayabilmemizdir. Bunu ülke olarak yapabilmek adına kendimizi de sorumlu hissediyoruz. Uluslararası anlaşmaların, STK’ların vurgularının hatırına değil; çocuklarımızın saf ve temiz kalpleri için “Sürdürülebilir Dünya” demek zorundayız. Bu bizim hem insani, hem vicdani, ve hem de tarihi sorumluluğumuzdur. Bu amaçla “Sürdürülebilir üretim” vizyonumuz doğrultusunda “İSO Sürdürülebilirlik Platformu”nu da kurduk” dedi.
Geleceğe ilişkin yol haritası hazırlandı
Bahçıvan, sürdürülebilirlik konusunda metodolojik bir bakış açısıyla yılbaşından itibaren attıkları adımları ve almaya çalıştıkları önlemleri şu şekilde paylaştı:
“Ülkemiz sanayisinin dünyanın bugün en önemli gündem konusu haline gelmiş olan sürdürülebilirlik bağlamındaki dönüşümü, önemli bir gereklilik olarak karşımıza çıkıyor.
Bu nedenle sürdürülebilirlik konusunda geçen yıldan bu yana geleceğe ilişkin bir yol haritası hazırladık. Çünkü sanayinin tabanını, temel sektörlerini farklı farklı boyutta tetikleyecek birçok faktör ile karşı karşıyayız. Sürdürülebilirlik çalışmalarımızı yürütmek üzere organizasyon yapımızda da bir değişikliğe gittik ve İSO Sürdürülebilirlik ve Koordinasyon Şubesini hayata geçirdik. Yeni oluşturduğumuz Şubemiz, ilgili diğer şubelerimiz ve kendi sürdürülebilirlik alanında yarattığı değerle öne çıkan S360 firmasından aldığımız güçlü danışmanlık desteği ile sanayimize yol gösterecek bir merkez görevini görecek.”
Sürdürülebilirlik çalışmaları beş tematik alanda toplandı
Sürdürülebilirlik çalışmalarını beş tematik alanda topladıklarını belirten Bahçıvan, sözlerini şöyle sürdürdü: “İSO olarak sürdürülebilirlik yolculuğunda vizyonumuzu “Sanayi şirketlerimizin, küresel değer zincirinde yüksek katma değer üretmelerine ve rekabetçi sürdürülebilirlik yetkinliklerini artırmalarına destek olmak” şeklinde güncelledik. Bu vizyon doğrultusunda sürdürülebilirlik çalışmalarımızı şu beş tematik alanda yürütüyoruz:
· İklim Değişikliği ve Sürdürülebilir Sanayi alanında; iklim değişikliğinin sektörel etkilerine ve hem bu etkileri azaltmaya hem de etkilere uyum sağlayamaya yönelik çalışmalara odaklanacağız.
· Daha iyi büyüme modelleri oluşturmak ve lineer ekonomiden döngüsel ekonomiye geçmek için pandemi önemli bir fırsat yarattı. Enerji verimliliği ve yenilenebilir enerjiye geçiş ile küresel sera gazlarını yüzde 55 oranında düşürürken, kalan yüzde 45’i de döngüsel ekonomi ile azaltabiliriz düşüncesiyle ikinci tematik alanımızı döngüsel ekonomi olarak belirledik.
· Yaşanan teknolojik dönüşüm ile birlikte sosyo-ekonomik kutuplaşmanın küresel ölçekte işsizliğe, gelir eşitsizliğine ve sosyal istikrarsızlığa yol açması bekleniyor. Sürdürülebilir büyümeyi sağlamak için bu hızlı dönüşüm dalgasının yakalanması, işin geleceğini şekillendirmek için proaktif bir yaklaşım benimsenmesi ve şirketlerin çalışanların gelir güvenliği ve refah ihtiyaçlarını karşılaması büyük önem taşıyor. Bu sebeple işin geleceği üçüncü tematik alanımızı oluşturuyor.
· Dördüncü tematik alanımız ise güvenli çalışma ortamı. Çalışma ortamının, mümkün olduğunca güvenli olacak şekilde tasarlanmasına ve tehlikelerin ortadan kaldırılması için güvenliği merkezine alan bir kurum kültürü oluşturulmasına odaklanıyor.
· Böylesine bir dönüşümün sanayicimiz için önemli bir yatırım maliyeti doğurduğu aşikar. Bu nedenle son tematik alanımızı sürdürülebilir finans olarak belirledik. Bu alandaki çalışmalarımızla sürdürülebilir finans olgusunu yaygınlaştırmayı, bu konuda mevcut imkanlar ile İSO üyelerini buluşturmayı ve ihtiyaç duyulan sürdürülebilir finansal kaynağın oluşturulmasında özel sektörü harekete geçirmeyi hedefliyoruz.”
Sektörel bazlı sürdürülebilirlik rehberleri hazırlanıyor
Bahçıvan, sürdürülebilir üretim konusunda raporların ve analizlerin ötesinde, uygulama öncelikli bir yaklaşımı da benimsediklerinin altını çizerek şunları söyledi:
· “Tematik alanlar çerçevesinde sektörlerimizin sürdürülebilirlik önceliklerinin ortaya çıkarılması ve performans kriterlerinin belirlenmesi, sektörel bazlı riskler ve fırsatlar için yol gösterici rehberler hazırlıyoruz. Meslek komitelerimizle birlikte oluşturacağımız bu rehberlerle firmalarımızın öz değerlendirme yapabilecekleri araçlar oluşturacağız.
· Sürdürülebilirlik konusundaki farkındalığın artırılması, böylece şirketlerdeki bilgi eksikliklerini gidermek ve nitelikli iş gücünün yetişmesine katkıda bulunmak amacıyla yoğun ve seri sürdürülebilirlik eğitim programları düzenleyeceğiz. Bütün bu çalışmalara bu kadar önem vermemizin en önemli nedeni, bu süreçteki zaman kaybına artık Türk sanayisinin tahammülünün olmamasıdır. Çünkü yaşanacak olan tüm gecikmeler, ekonomimizin ve sanayimizin rekabet gücüne olumsuz yansıyacak, sanayicinin hem finansman kaynaklarına ulaşmasını güçleştirecek hem de ciddi pazar kayıplarına yol açabilecek.
· Bu riskleri de göz önünde bulundurarak ve bir an önce aksiyon almak için “İSO Sürdürülebilirlik Platformu”nu kurduk ve platform ilk toplantısını gerçekleştirerek çalışmalarına başladı. İSO Sürdürülebilirlik Platformu ile tüm bu faaliyetlerimizde stratejik yönlendirmeyi yapacağız. Bir nevi think-tank görevi görecek olan bu platform sayesinde sürdürülebilirlik alanında kayda değer çalışmalar yürüten sanayicilerimizin, akademisyenlerin, kamu, özel sektör ve STK temsilcilerinin katılımıyla önemli bir sinerji yaratmayı hedefliyoruz.
· İTÜ Arı Teknokent ile 2015 yılından bu yana geleceğin sanayicilerini ödüllendirmek üzere yapmakta olduğumuz ortak çalışmayı bu yıl “sürdürülebilirlik” konusundaki girişimleri desteklemek üzere bir adım ileri götürdük. Yılın sonunda, sürdürülebilirlik alanında yeni girişim ve teknolojileri desteklemenin heyecanının yaşayacağız.
· Sürdürülebilirlik alanında üretim, araştırma ve geliştirme yapan kişi ve kurumların elde ettiği yenilikçi deneyim ve birikimleri paylaşmalarını ve iş birlikleri geliştirmelerini sağlamak üzere “İSO Açık İnovasyon Platformunu” hayata geçireceğiz.
· İSO Genç Araştırmacı Programı ile de 21.yüzyılın akademik önderliğini yüklenecek genç araştırmacıların sürdürülebilirlik alanındaki çalışmalarını destekleyeceğiz.
· Tüm yıla yayılmış şekilde sürecek bu faaliyetlerimizi yıl sonunda Sürdürülebilirlik Zirvesi ile taçlandırmayı hedefliyoruz. Gelenekselleşen ve bu yıl 15.kez gerçekleşecek olan İSO Sanayi Kongresini sürdürülebilirlik teması ile bir zirve şeklinde düzenleyeceğiz ve konunun geniş kitlelere ulaşmasına, kolektif bir bilinç ve farkındalık oluşmasına katkı sağlayacağız.”
Paris İklim Anlaşması…
İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, “sürdürülebilirlik” temasının artık tüm ülkeleri en üst düzeyde kapsayan bir gündem haline geldiğini de vurgulayarak “Dünyanın artık pandemiden sonraki temel ajandasının, iklim ve sürdürülebilirlik olduğu açık. Birleşmiş Milletler’den G20 ve G7’ye kadar bu kadar geniş bir mutabakat ve ortak kararın olduğu bir konuda, Türkiye’nin siyaset başta olmak üzere her kurumunun, bu konuya ivedilikle odaklanması gerektiği açıktır. Türkiye, G20 ülkeleri içinde Paris İklim Anlaşması’nı imzalayan ama parlamentosunda henüz onaylamayan tek ülke. Dünyada da Eritre, İran, Irak, Libya, Güney Sudan ve Yemen ile birlikte anlaşmayı onaylamayan birkaç ülkeden birisi. Türkiye’nin bu anlaşmayı onaylamamış olmasının bu saatten sonra artık savunulacak bir tarafı yok. Bu konuda oluşacak her türlü gecikme, ülkemiz için ileride çok daha zor kapanacak, itibar dahil bedeli çok daha yüksek olacak riskler içermeye başladı. Türk sanayicileri olarak, ‘Paris İklim Anlaşması’nı parlamentosunda onaylamış bir kulübün üyesi olmak istiyoruz” diye konuştu.
sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.