Av. Kevser Yıldırım, “Estetik ameliyat mağdurları hakkında önemli açıklamalar yaptı
Hukukumuzda estetik ameliyat yapan hekim ile ameliyat olan kişi arasındaki ilişki Yargıtay’ın istikrarlı bir şekilde kararlarında belirttiği üzere Eser Sözleşmesi hükümlerine tabi bir ilişkidir. Buradaki önemli nokta tedavi vekalet sözleşmesi şeklinde değerlendirilmekte olduğu halde estetik operasyon eser sözleşmesi olarak değerlendirildiğidir. Bu farkın nedeni tedavide hekimin meydana gelecek sonucu garanti etmemesi, estetik operasyonda ise aksine sonucun garanti edilmiş olmasıdır.
Estetik ameliyat yapılmak suretiyle istenilen ve kararlaştırılan amaca uygun güzel bir görünüm sağlanmasının taraflar arasındaki eser sözleşmesinin konusunu oluşturmaktadır. Eser yüklenicinin sanat ve becerisini gerektiren bir emek sarfı ile gerçekleşen sonuç olup, yüklenici eseri iş sahibinin yararına olacak şekilde ve ona hiçbir zarar vermeden meydana getirmek yükümlülüğü altındadır. Operasyon ile kişinin hastalığı olmamasına rağmen kendisini daha iyi hissedebilmek amacıyla yüz gerdirme, yağ aldırma, saç ektirme, epilasyon, botoks, protez diş, kaplama gibi tedavi amacı taşımayan operasyonlar söz konusu olmaktadır. Roksa
Estetik mağdurları günden güne artmakta, alanında uzman olmayan kimselerin bu alanlarda işlem yaptığı ve telafisi imkansız sonuçlar ortaya çıkabildiği de görülmektedir. Peki bu durumda mağdurların hakları nelerdir, haklarını hangi hukuki normlara dayandırmaları gerekir ve nasıl talep edebilirler?
Bu işlemlerin bazı riskleri olabilir, bazen çeşitli komplikasyonlar meydana gelebilir ve bazen tedavideki gibi istenen netice elde edilemeyebilir. Burada hekimin sorumluluktan kurtulması hastanın aydınlatılmış ve onayının alınmış olmasına bağlıdır. Hekimin bu onayı alması yapılan işlemin hukuka uygunluk sebebi olarak karşımıza çıkmaktadır. Meydana getirilecek işlemin neticesi, süreci, sonucu, risk oranı, meydana gelebilecek yan etkileri ilgili kişiye anlatılmış olunmalıdır. Hekimin bu onayı yazılı bir şekilde alması gereklidir. Aydınlatılmış onayın alınmamış olması başlı başına zarar tazmini sebebi oluşturacaktır, hatta bu hususta hekimin kusurunun olması dahi gerekmemektedir. Bu onayı aldıktan sonrada hekimin özen yükümlülüğü devam edecektir. Aksi durumda eser sözleşmesinde edimin ayıplı ifası söz konusu söz konusu olur ve hekimin tazminat sorumluluğu doğar. Genel olarak estetik davaları bu sebeple açılmakta ve maddi manevi tazminat talep edilmektedir.
Eser sözleşmesi tüketici işlemi olarak kabul gördüğünden görevli mahkeme Tüketici mahkemesidir. Tüketicinin ayıplı ifa sonucunda; eserin onarımı yani işlemin baştan yapılması yada yeniden yapılarak düzeltilmesi, mümkün değilse bedelde indirim yapılması, duruma göre bedel iadesi söz konusu olabilir. Hekimin kusuru neticesiyle deride yanıklar, kalıcı hasarlar söz konusu olduysa bu sebeple tazminat yükümlülüğü söz konusu olacaktır. İş kaybı gibi ekonomik geleceğe ilişkin kayıplar halinde ise maddi tazminat söz konusu olur ayrıca bu olayın ızdırap ve elemi halinde manevi tazminat da söz konusu olacaktır.
Zararın tazmini için; estetik doktoruna, hastaneye, güzellik merkezine, klinik ve sigorta şirketlerine dava açılması mümkündür. 28.07.2020 tarihi itibariyle estetik operasyonlardan kaynaklanan tazminat talepleri için arabuluculuğa başvuru zorunlu kılınmıştır. Eğer talep edilen miktar Tüketici Hakem Heyeti sınırı altında ise arabuluculuğa başvuru zorunluluğu bulunmamaktadır, doğrudan tüketici hakem heyetine başvuru yapılabilmektedir.
sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.