Cerrahpaşa Tıp Fakültesi ve Başkent Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi ortaklığında yürütülen “COVID-19 Tedavisinin Ekonomik Yükü” araştırması sonuçlandı. Buna göre hastalığın yıllık tıbbi maliyeti 3.7 milyar TL olarak hesaplandı. Araştırma liderleri, “Bu rakam ‘puzzle’ın küçük bir parçası. Ertelenen hastalıkların yaratacağı maliyet çok daha büyük rakamlara ulaşacak.” uyarısında bulundu.

Dünya çapında 3 milyondan fazla insanın ölümüne neden olan COVID-19 salgınına dair, uzun yıllar belirleyici olacak etkiler netleşiyor. Pandeminin ilk günlerinden itibaren virüsün yaşamsal etkilerinin yanında ekonomik tahribatı da çok konuşuldu. COVID-19 virüsünün sadece tıbbı tedavideki yükü de bütün ekonomiler için oldukça ağır oldu. İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi ve Başkent Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi ortaklığında yürütülen araştırma, işte bu yükü net bir şekilde ortaya koydu. “COVID-19 Tedavisinin Ekonomik Yükü” adındaki araştırmanın sonuçları çarpıcı. Buna göre COVID-19 hastalığının Türkiye’nin sağlık ekonomisine 12 aylık toplam yükü 3,7 milyar lirayı geçti. Gilead’ın desteğiyle yürütülen araştırma hastalığın test, tanı ve tedavisi için yapılan harcamaların sağlık bütçesine olan yükünü ortaya koyuyor.

İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Fehmi Tabak ve Başkent Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Simten Malhan’ın birlikte yürüttüğü araştırma COVID-19 hastalığının Türkiye için ekonomik yükünü tespit etmeyi amaçladı. Araştırmada, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi’nde 16 Mart- 31Temmuz 2020 tarihleri arasında tedavi gören 1056 COVID-19 hastasının gerçek hasta verilerinden yola çıkıldı. Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı hasta verileri ve hasta başına düşen test, tanı, tedavi harcamaları ışığında maliyet hesaplaması yapıldı.

Virüs tedavisi, toplam sağlık harcamalarının yüzde 2’si

Araştırmada ortaya konulan maliyetler, kamunun virüsle ilgili harcamalarını ifade ediyor. Araştırmaya göre, COVID-19 nedeniyle yatarak ve ayaktan tedavi olan hastaların toplam tedavi maliyetinin devlet sağlık harcamalarındaki payı yüzde 2. SGK sağlık harcamalarında ise yüzde 3.8’lik pay oluşturuyor.

Araştırmanın sonuçlarına dair bilgiler veren Prof. Dr. Simten Malhan, Türkiye’nin COVID-19 pandemisinde dünyada en yüksek sayıda vakanın gözlendiği 9’uncu ülke olduğuna dikkat çekerek şu bilgileri paylaştı: “Elde edilen sonuçlarla pandeminin birinci yılında ülkemize olan direkt tıbbi maliyet yükünü tahmin etmeye çalıştık. Pandeminin gerçek toplam maliyeti şüphesiz direkt tıbbi maliyetlerinin önemli ölçüde üzerindedir. Ortaya koyduğumuz rakam, ‘puzzle’ın küçük bir parçası. Tedbirlere rağmen bir yıl içindeki dalgalı vaka sayıları Türkiye’ye önemli bir ekonomik yük ve aynı zamanda sağlık kuruluşlarına, sağlık çalışanlarına maddi ve manevi yük oluşturmuştur.”

“Dolaylı maliyetlerin artmasını önlemek gerek”

İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Fehmi Tabak da araştırmanın, COVID-19’un Türkiye’nin sağlık sistemine getirdiği planlanmamış maliyetleri de göstermesi açısından çok önemli olduğunu vurguladı. COVID-19 nedeniyle diğer birçok hastalığın tanı ve tedavisinde gecikmeler yaşandığına dikkat çeken Prof. Dr. Fehmi Tabak, bunun da önümüzdeki dönemde sağlık bütçesinde önemli oranda yük getireceğini vurguladı. Tabak sözlerini şöyle sürdürdü: “Dolaylı maliyetlerin daha da artmasını önlemek için COVID-19’un sağlık sistemine yükünü hafifletmemiz gerekiyor. İlk adım elbette aşılama. Sistem üzerindeki yükü hafifletmek için hastanede yatış sürelerinin kısaltılması ve hastaların en kısa sürede taburcu olmalarının sağlanması bir diğer önemli öncelik olmalı. Pandemi sürecinde hekim kontrollerinin ertelenmesi gibi nedenlerle hepatit benzeri birçok bulaşıcı hastalığın taraması yapılamadı. Bir örnek vermek gerekirse, Sağlık Bakanlığı verilerine göre 2020 yılında Türkiye’de HIV tanısı alan kişi sayısı 2019 yılına kıyasla yüzde 62 azaldı. Dolayısıyla COVID-19’un önümüzdeki yıllarda toplum sağlığı ve sağlık sistemine uzun vadeli yükünün görünenden çok daha yüksek olduğunu görebiliriz.”

“Kavgada yumruk sayılmaz”

Koronavirüsle savaşta sürecin nasıl ilerlediğine dair bilgiler de veren Prof. Dr. Fahmi Tabak, “Şu anda mutant virüsler var. Bu, enfeksiyon hastalıklarında beklenen bir durumdur. Milyonlarca hasta demek, virüsün değişmesi demektir zaten. Ancak 100 varyanttan 90’ı iyi yönde olur. Bu bir savaştır. Biz de ilaçlar ve aşılarla savaş veriyoruz. Tedbirler alıyoruz. Kavgada yumruk sayılmaz. Önemli olan aşı bulundu, ilaç çalışmaları iyi gidiyor.” dedi.

Türkiye’nin elinde aşı olsa günlük 1 milyon aşılama potansiyeline sahip olduğunu da vurgulayan Tabak, “Sağlık Bakanlığı ikinci doz aşı yaptıran 835 bin kişiden 255’inde COVID tespit etti. Bunlar da hastalığı çok hafif geçirdiler. Dolayısıyla koronavirüs de tamamen ortadan kalkmasa da grip gibi bir hastalık olarak kalacak. Aşılama böyle giderse ben sonbaharda Türkiye’de normalleşmenin başlayacağını düşünüyorum.” diye konuştu.

Hastaların yüzde 15,4’ü yoğun bakımda yattı

·         Araştırma için verileri değerlendirilen 1056 hastanın; yüzde 55’i erkek yüzde 45’i kadın.

·         Hastaların ortalama yaşı 56,6.

·         Sadece serviste sağlık hizmeti tamamlayanların oranı yüzde 84,6, yoğun bakımda yatanların oranı ise yüzde 15,4.

·         Hastaneye başvuranların hastalık şiddetlerin bakıldığında; asemptomatik % 5,9, hafif % 17, orta % 41,2 ve şiddetli % 36 oranlarında tespit edildi.

·         Hastaların % 43’ünde eşlik eden hastalıklar bulunmakla birlikte, bu hastalıklar arasında ilk sırada % 23,9 ile hipertansiyon, sonrasında sırasıyla yüzde 13,6 diyabet, yüzde 9,1  astım, yüzde 8,1 iskemik kalp hastalığı ve yüzde 7,6 kanser olduğu tespit edildi.

·         Hastaneye yatan tüm hastalar arasında ölüm oranı yüzde 9,5 olarak tespit edildi.

Orta şiddette tedavide kişi başı maliyet 8 bin 791 TL

–   Hastalığın şiddeti arttıkça maliyetlerin de arttığı görüldü. Şiddetli COVID-19 hastalarında ortalama maliyetler, belirti göstermeyen, hafif şiddetli ve orta derece şiddetli COVID-19 maliyetlerinden çok daha yüksek gerçekleşti.

–   Orta şiddetteki hastaların, hastanede ortalama 8,6 gün kaldığı, bu sürenin 51 güne kadar uzadığı görüldü. Orta şiddetteki bir hastanın ortalama maliyeti 8.791,1 TL olarak hesaplandı.

–   Hastalığı şiddetli geçiren hastaların ortalama yatış gün sayısı 10,8 gün oldu. Bu hastaların yoğun bakım tedavi süresinin 93 güne kadar uzadığı gözlendi. Bu hastaların ortalama hasta maliyeti 13.405,9 TL olarak hesaplandı.

–   Oksijen tedavisi ile birlikte yoğun bakım hizmeti de alan şiddetli hastaların ortalama yatış gün sayısı 17,3 gün oldu. Bu hastaların ortalama hasta maliyeti ise 30.257,3 TL olarak hesaplandı.

11 ayda 2 milyon 477 bin hasta ayakta tedavi gördü

Araştırmaya göre, 11 aylık sürede Türkiye’de toplam 2 milyon 477 bin 463 hasta yatarak ve ayaktan tedavi gördü. Bu hastaların ülkemize direkt tıbbi maliyeti toplam 3 milyar 433 bin TL oldu. 11 aylık verilerden yola çıkılarak COVID-19’un 12 aylık direkt tıbbi maliyet yükü ise tahmini 3 milyar 745 bin TL olarak hesaplandı. Maliyet yükü araştırması yapılırken sadece test, tanı, tedavi, ilaç gibi direkt tıbbı maliyetler dikkate alındı.


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın