- Ülke yöneticilerinin %100’ü Birleşmiş Milletler Kadını Güçlendirme İlkeleri’ne uyum sözü veren Schneider Electric, tavizsiz devam ettirdiği eşitlik, katılım ve kapsayıcılık odaklı çalışmaları ile cinsiyet eşitliğinde sıra dışı öncülüğünü sürdürüyor.
- Şirket gerek kurum içi gerekse toplumsal eşitliğe yönelik uygulamalarıyla küresel iş dünyasına liderlik ederken; kadınların iş hayatında daha fazla ve daha aktif rol almaları için de önemli çalışmalara imza atıyor.
Enerji yönetimi ve otomasyonun dijital dönüşümünde dünya çapında uzman olan Schneider Electric, bu 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne de gerek kurum içi gerekse dünya çapında kadınlara eşit fırsatlar sunulmasına yönelik çalışmalarını kararlılıkla sürdürerek tamamladığı bir yılın haklı gururuyla giriyor. Küresel çapta 100’ü aşkın ülkede 135 bini aşkın çalışanıyla faaliyet gösteren Schneider Electric, toplumsal cinsiyet eşitliği alanındaki sıra dışı çalışmaları, kurum içerisinde esnek bir yapı ve eşitlikçi bir kültür yaratmak üzere uyguladığı yenilikçi politikalarıyla, küresel iş dünyasına öncülük etmeyi sürdürüyor.
Schneider Electric, Türkiye, Orta Asya ve Pakistan Bölgesi İnsan Kaynakları Genel Müdür Yardımcısı Berna Galipoğlu, çeşitlilik ve katılım konusunu, sürdürülebilirlik stratejilerinin en önemli taahhütlerinden biri olarak kabul ettiklerini ve kadınların iş hayatında daha fazla ve aktif rol almaları için önemli çalışmalara imza atmayı sürdürdüklerini belirtiyor.
COVID-19 pandemisi nedeniyle içinde bulunduğumuz dönemin, tüm sektörler için on yıllardır yaşanan en zorlu süreç olduğunun altını çizen Galipoğlu, bu nedenle de özellikle kadınlar adına pozitif ayrımcılık sağlayacak çalışanlar arasındaki ırk, cinsiyet, cinsel yönelim, fiziksel engeller ve sosyal farklar alanlarındaki çeşitliliğin ve eşitliğin, şirketlerin sürdürülebilirliği açısından hiç olmadığı kadar önemli hale geldiğine dikkat çekiyor. Berna Galipoğlu, çeşitliliğin ve eşitliğin şirketler açısından önümüzdeki yıllarda neden bu kadar hayati ve kilit önem taşıdığını şöyle özetliyor: “Bir şirkette çalışanlar arasındaki çeşitlilik ve eşitlik, birbirini aktif anlamda gerçekten dinleme ve empati kurmayı sağlayarak farkındalığı artırıp hem mesleki hem insani merakı artırdığı gibi, cinsiyet ayrımcılığı ve eşitsizlikten kaynaklı öfke, kızgınlık ve adaletsizlik duygusu gibi negatif tepkileri de önleyerek, ruhsal açıdan çok daha sağlıklı bir çalışma ortamına katkıda bulunuyor. Ayrıca çalışanların katılımı, çeşitliliği ve eşitliği hem bireysel hem kurumsal verimliliğe son derece pozitif katkı sağlıyor. Özellikle kriz zamanlarında eşitliğe ve çeşitliliğe samimi ve kapsayıcı anlamda verilen önem, şirketlerin kamuoyu nezdindeki küresel imajları ve güvenilirliklerini de son derece olumlu anlamda etkiliyor. Biz de Schneider Electric olarak tüm bu gerçeklerden de yola çıkarak, sürdürülebilirlik stratejilerimizin en önemli taahhütlerinden biri olarak kabul ettiğimiz çalışanlarımız arasında eşitlik, çeşitlilik ve katılımı sağlamak için sürekli güncelleyerek gerekli adımları atıyor, kadınların iş hayatında daha fazla ve aktif rol almaları için halihazırda uyguladığımız programları kapsamlarını daha da artırarak ve yaygınlaştırarak uygulamaya koyuyoruz.”
Schneider Electric tüm bu bağlamlarda, çalışanları için daha iyi bir iş-hayat dengesi sağlamak amacıyla 2017 yılında başlattığı İşyerinde Global Esneklik ilkelerini de kararlılıkla sürdürüyor. Şirketin Global Aile İzni politikası sayesinde, 100’ü aşkın ülkedeki Schneider Electric çalışanlarının %99’u, yasal izin kapsamının ötesinde, ücretli ebeveynlik, bakım ve yas izni alabiliyor. Bu oranı %100’e çıkarma hedefindeki şirketin geçtiğimiz yıllarda faal olduğu tüm ülkelerde başlattığı Ücret Eşitliği İlkesi de tavizsiz şekilde uygulanıyor.
Türkiye, Orta Asya ve Pakistan Bölgesi İnsan Kaynakları Genel Müdür Yardımcısı Berna Galipoğlu, Schneider Electric olarak çalışanlarına nasıl daha kapsayıcı olabilecekleri konusunda eğitim vermek için şirket içi gizli önyargı öğrenme programları sunduklarının da altını çizerek şu bilgileri verdi: “Faal olduğumuz 100’ü aşkın ülkede BM Kadını Güçlendirme İlkeleri’ne uyumlu bir yönetim anlayışını benimsedik. Bu kapsamda Birleşmiş Milletler Kadın Örgütü tarafından yürütülen HeforShe platformundaki lider kurumlardan biri olarak da iş dünyasına önderlik ediyoruz. İlk kademe yöneticilerden üst yönetime kadar her kademedeki işe alma sürecinde cinsiyet eşitliğini sağlama kriterini de kapsayan, Corporate Knights listesinde bu yıl 1’inci sırada yer aldık. Kanadalı medya ve araştırma şirketi Corporate Knights tarafından hazırlanan ‘dünyanın en sürdürülebilir şirketleri Global 100 listesi, şirketleri cinsiyet ayrımından çevreye etkilerine kadar kurumsal sürdürülebilirlik performansına göre değerlendiriyor ve küresel bazda en iyi performansı gösteren 100 şirketi belirliyor.”
Schneider Electric’te bu kültürün güçlenmesi, başta Grup CEO’su Jean-Pascal Tricoire olmak üzere tüm liderlerin adanmışlıkla uyguladıkları çalışmalarla sağlanıyor. Birleşmiş Milletler’in HeForShe programı için Global Etki Şampiyonu olarak çalışmalarını sürdüren Schneider Elctric’in ülke yöneticilerinin %100’ü, BM Kadınları Güçlendirme İlkelerine uyum sözü vermiş bulunuyor.
Cinsiyet eşitliği, kurumsal bir kültür
Schneider Electric, bu öncü çalışmalarının neticesinde endüstride kadın-erkek eşitliğine dair önemli bir dönüşüme imza attı. 15 yıl önce, üst düzey 1000 yöneticisinin sadece %5’i kadın olan Schneider Electric, sektörüne bu anlamda öncülük eden çalışmalarıyla bugün şirketin küresel liderlik koltuklarının %30’unu kadınlara emanet etmiş durumda. Türkiye’de de Schneider Electric yönetim kadrosunun tam %50’sinin kadın yöneticilerden oluştuğunu vurgulayan Berna Galipoğlu, “Bir endüstri şirketi için oldukça güçlü olan bu oranları daha da yukarı çekmek için öncü çalışmalar ve uygulamalar gerçekleştiriyoruz. Bu kapsamda Schneider Electric’te şirket başarımıza katkı sağlayan her bir çalışanımızı cinsiyet göz etmeksizin eşit şartlarda ödüllendiriyor ve gelişimleri için eşitlikçi fırsatlar sunmaya devam ediyoruz. Kadınların iş hayatında daha fazla ve aktif rol almaları doğrultusunda uyguladığımız politikalar, bir yandan kurumumuz içerisinde güçlü bir kültür yaratırken, bir yandan da iş dünyasında toplumsal cinsiyet eşitliği alanındaki dönüşüme hizmet ediyor” diye konuşuyor.
Schneider Electric, fırsat eşitliğinin sağlanması için dünyanın farklı bölgelerinde toplumsal projelere imza atıyor. Bu kapsamda, Schneider Electric’in Enerjiye Erişim programı, bugüne kadar 20 milyondan fazla insanı yenilenebilir enerji kaynaklarıyla buluşturdu ve 400.000’in üzerinde yoksul kadına ve erkeğe enerji yönetimi becerileri konusunda eğitim verdi. Hedef, 2030 yılına kadar 1 milyona ulaşmak ve 80 milyon haneyi güvenli, güvenilir ve sürdürülebilir enerji çözümleriyle donatmak.
Küresel anlamda çeşitlilik, eşitlik ve hakkaniyet
Schneider Electric, uluslararası çapta öncülük ettiği çalışmaları Türkiye’de başarıyla uygularken aynı zamanda yerel ihtiyaçlar ve dinamiklere yönelik projeler de geliştiriyor. Bu kapsamda, eşitlik ve katılım ilkesiyle endüstride kadınların yetenek yönetimlerine destek sunacak çalışmalara imza attıklarına değinen Türkiye, Orta Asya ve Pakistan Bölgesi İnsan Kaynakları Genel Müdür Yardımcısı Berna Galipoğlu; şu bilgileri veriyor: “Kurum içerisinde bu anlamda attığımız öncü çalışmalara örnek vermem gerekirse; tüm dünyadaki çalışanlarımızın %92’si Eşit Maaş Politikası kapsamına alındı. Bu oranı daha da yükseltmek için çalışmalarımız sürüyor. Bu doğrultuda kadın çalışanlara liderlik etmesi için üst yöneticilerden ve İK liderlerinden oluşan bir ‘Kadın Danışma Kurulu’ ve küresel ölçekte çeşitliliği artırmak üzere yine üst yöneticilerimizden oluşan ‘Çeşitlilik ve Katılım Kurulu’ oluşturduk. Tüm Schneider Electric ekosisteminde, aynı görevi üstlenen kadın ve erkek çalışanlarımızı adil ve hakkaniyetli bir şekilde ödüllendirilmesini sağlıyoruz. Bu süreci yöneten tüm yöneticilerimiz de bu konuda farkındalık kazanmak ve öğrenilmiş davranış ve yargılarını değiştirmek üzere eğitimler alıyor. Bunun yanı sıra, ‘Mirroring’ adlı programımızla aramıza yeni katılan kadın satış mühendislerimizin, kadın yöneticilerden mentorluk almalarını sağlıyoruz. Ayrıca kadınların iş hayatında daha başarılı olmalarına rehberlik edecek ‘How Women Rise’ başlığı altında tüm kadın çalışanlarımızın katıldığı çalıştaylar düzenliyoruz. Geçtiğimiz yıl 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde bu çalıştayları erkek çalışanlarımızın da dahil olduğu bir konseptle devam ettirdik.”
Berna Galipoğlu, sürdürülebilirlik stratejilerinin en önemli taahhütlerinden biri olarak kabul ettikleri çeşitlilik ve katılım ile kadınların iş hayatında daha fazla ve aktif rol almaları için çalışmalarına tavizsiz devam edeceklerinin altını çizerek sözlerini, bu bağlamda kendilerine pretijli bir ödül getiren şu örneği vererek bitiriyor: “Kadın çalışanlarımızın kariyer yolculuklarını desteklemek üzere daha esnek şartlara ihtiyaç duyduklarının farkındayız. Bunun bir yansıması olarak tüm çalışanlarımızı önemli anlarda kendilerine zaman ayırabilmeleri için destekleyerek ‘kendilerine özgü yaşam ve iş’ dengesini kurmaya teşvik ediyoruz. Bu doğrultuda tüm ülkelerde Global Aile Politika’sını hayata geçirdik. Bizi sektör lideri konumuna taşıyan bu politika, çalışanlarımıza yasal sınırların ötesinde bir izin hakkı sağlıyor. Bu çalışmalarımız da bize Financial Times’ın Çeşitlilik Liderleri sıralaması ve Bloomberg Cinsiyet Eşitliği Endeksi’nde lider kurumlar arasında yer almak gibi önemli başarılar getiriyor.”
sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.