MÜSİAD Genel Başkanı Abdurrahman Kaan’ın, TÜİK’in açıkladığı 2020’nin tamamı ve dördüncü çeyrek büyüme rakamlarıyla ilgili yaptığı yazılı açıklama şöyle;
Yakın tarihin en zorlu ekonomik süreci olarak Covid-19, 2020 yılı genelinde küresel ekonominin daha önce yaşadığı hiçbir krizle kıyaslanamayacak kadar büyük bir belirsizlik ortamı oluşturmuştu. Hatırlayacağımız üzere 90’lı yıllarda Körfez Savaşları; 2000’li yıllarda 11 Eylül Olayları, Irak Savaşı ve nihayet 2008 Finans Krizi; 2010’lara gelindiğinde ise Brexit ve Ticaret Savaşları ile yüzleşmek zorunda kalan küresel ekonomi, böylece 2020’li yıllara da Covid-19 kriziyle başlamış oldu. Bu süreçte küresel sistem hem arz hem de talep yönüyle büyük bir şoka girerken; sermaye, mal ve insan hareketliliği neredeyse durma noktasına gelmişti.
Böylesi zorlu bir dönemde Türkiye ekonomisinin pozitif büyüme trendini sürdürerek yıl genelinde %1,8 oranında büyümesini, takdire şayan bir performans olarak değerlendiriyoruz.
Aynı zamanda yılın son çeyreğinde %5,9 oranında büyüyen Türkiye ekonomisi, G20 ülkeleri içerisinde 2020 genelinde Çin’le birlikte pozitif büyümeyi başaran tek ülke olmuş ve bu zorlu süreci en az hafif hasarla atlatan ülkelerin başında yer almaktadır.
Elbette söz konusu büyüme performansımızın sürdürülebilir bir niteliğe kavuşabilmesi için, önümüzde uzun ve zorlu bir yol bulunmaktadır. Bu süreçte Covid-19’la mücadeleyi oldukça dikkatli bir biçimde sürdürerek, ekonomik aktivitedeki canlılığı muhafaza etmeliyiz.
MÜSİAD olarak önümüzdeki dönemde, bugüne kadar üretim-ticaret-yatırım üçgeninde göstermiş olduğumuz çabanın üzerine çıkmamız gerektiğine inanıyoruz.
Bu bağlamda yılın son çeyreğinde hanehalkı tüketiminde gözlenen %8,2’lik artışı ve yatırımların %10,3 oranında genişlemesini memnuniyetle karşılıyoruz. Bununla birlikte 2021 yılında net dış talebin büyümeye daha fazla katkı verebilmesi için, ihracata yönelik imalat üretimine mutlaka ağırlık vermemiz gerektiğini yineliyoruz.
Yılın son çeyreğinde %10,3 oranında genişleyen sanayi sektörü ve %10,5 oranında büyüyen imalat sanayiinin, büyümenin lokomotifi olma niteliğini 2021 yılında da sürdüreceğini temenni ediyoruz. Zira her fırsatta dile getirdiğimiz gibi büyük bir üretim üssü olmaya aday olan Türkiye’nin muadili olan ülkelerle kıyaslandığında en büyük avantajı, mevcut imalat potansiyeli ve esnek üretim kapasitesidir. Bu potansiyeliyle ülkemizin; 2021 yılı ve sonrasını kapsayan dönemde, birbiriyle uyumlu para ve maliye politikalarının da itici gücüyle, pozitif büyüme performansını artırarak sürdüreceğine inanıyoruz.
sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.