‘Elektrikte kayıp kaçak raporu’ hazırlayan HDP İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlu “İnsanlar evindeki elektrik faturasının hangi kalemlerden oluştuğunu, nelere itiraz edilip nelere itiraz edilmeyeceğini bilmiyor” dedi.
HDP İstanbul Milletvekili ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Üyesi Ali Kenanoğlu ‘Elektrikte kayıp kaçak raporu’ hazırladı.
Elektrik’te yaşanan kayıp-kaçak tutarlarının, faturalara yansıtılarak abonelerden tahsil edilmesinin Türkiye’de yıllardır süregelen bir tartışma olduğunu ifade edem Kenanoğlu “Kayıp-kaçak oranları yüksek olan bölgelerdeki yurttaşlarımız, faturalara yansıtılan kayıp-kaçak bedellerinin sorumlusu konumuna düşürülmekte ve batı illeri tarafından ayrımcı söylemlere maruz kalmaktadır” dedi.
Elektrikte teknolojik olarak kayıp bedelin “sıfır” olamayacağını, ideal dünya değerlerinin yüzde 7 civarında olduğunu söyleyen Kenanoğlu raporunda bölgesel kayıp miktarlarına yer verdi.
EPDK’nin 2019’da toplamda faturalanan tüketim miktarını 229 milyon 597 bin 913 MWh olarak açıkladığını aktararak Türkiye genelindeki kayıp miktarının 21 milyon 885 bin 443 MWh olduğunu bunun da yüzde 10,49’a tekabül ettiğini söyledi.
Kenanoğlu “Dünya ortalamasının yüzde 7-8 civanlarında olduğu düşünüldüğünde Türkiye’de ki yüzde 10’luk kayıp oranı makul olarak görülebilir. Çünkü iletim hatlarının uzun ve şebekelerin eski, yenilenmemiş olmamasının bu kayıplarda payı olduğu gibi kayıp oranının hiçbir zaman yüzde 0 olmayacağı da bilinmektedir” dedi.
Bölgelere göre kayıp miktarı
Doğu ve güneydoğu illerinde faturalanan tüketim miktarının 27 milyon 624 bin 16 MWh olduğunu söyleyen Kenanoğlu, “Buna göre doğu ve güneydoğu illerinde tüketilen elektrik miktarı Türkiye’de tüketilen elektrik miktarının sadece yüzde 8,31’dir. Yüzde 8,31’lik oranın ise yüzde 32,42’sinin kayıp-kaçak olduğu hesaplanabilmektedir. Bu kayıp-kaçak oranı faturalanan elektrik enerjisinin yüzde 2,69 denk gelmektedir” diye yazdı.
“Yüzde 20’si vergi”
100 liralık bir elektrik faturasının yüzde 52’sinin enerji bedeli, yüzde 28’inin dağıtım bedeli olduğunu söyleyen Kenanoğlu, 100 liralık bir faturanın yüzde 20’sinin vergi ve fonlara ödendiğini söyledi.
Kenanoğlu “2020’nin başından bu yana dağıtım şirketlerine EÜAŞ tarafından satış tarifesinde yüzde 62 indirim yapılmışken, vatandaşın faturasına herhangi bir indirim yansıtılmamıştır. Faturadaki 1 kuruşluk fark, yani dağıtım şirketi lehinde 1 kuruşluk bir düzenleme yapıldığı zaman bu yılda 2,5 milyar liraya tekabül ediyor ve yılda o şirkete 2,5 milyar lira kazandırılmış oluyor” ifadelerini kullandı.
“İnsanlar fatura kalemlerini bilmiyor”
Doğu ve Güneydoğu Anadolu illerinde elektrik dağıtımını üstlenen DEDAŞ ve VEDAŞ yetkilileri ile Diyarbakır ve Van Elektrik Mühendisleri Odaları ile görüşme gerçekleştirerek bilgi aldıklarını da aktaran Kenanoğlu, raporunda şu çıkarım ve önerilerde bulundu:
• Hiç kimse evindeki elektrik faturasının hangi kalemlerden oluştuğunu, nelere itiraz edilip nelere itiraz edilmeyeceğini bilmemektedir.
• Tüm alanlarda denetimsizlik politikası uygulandığı gibi, elektrik faturalarının üzerinde de bu denetimsizlik uygulanmakta, dolayısıyla da zaman zaman bu kayıp kaçak meselesi halk arasında ciddi tartışmalara yol açmaktadır.
• Dağıtım şirketlerinin kayıp kaçağı önlemek için yeterince yatırım yapmadığı bir yana Türkiye elektriğinin % 45’ini kullanan sanayi kuruluşlarının kayıp kaçak oranı ise hiç konuşulmamaktadır.
• Sosyal devlet anlayışı gereği; faturaları ödeyemeyen ailelerin elektrik enerjisine ulaşımını, temel insani bir hak olduğu hakikati ile belli bir miktarda (230-250 kwh) enerjinin bedelsiz olarak verilmesi gerekmektedir.
• Bölgede yenilenmesi gereken trafo, hat ve elektrik direklerinden kaynaklı ciddi oranda kayıp kaçak miktarı söz konusudur. Bu da faturalara yansımaktadır. DEDAŞ ve VEDAŞ bunun en aza indirgenmesi için özelleştirme protokolünde sözünü verdiği bakım, onarım ve yenileme çalışmalarına daha fazla kaynak ayırması gerekmektedir.
• Temel bir insan hakkı olan enerjinin, günümüz koşullarında vazgeçilmez bir ihtiyaç olmasından dolayı, kapitalist ve neo-liberal politikalara mahkum edilmemesi gerekir.
• Kamusal bir bakış açısıyla, enerjinin temel ihtiyaç maddesi olduğu gerçeğinden hareketle özelleştirmemesi, kamu eliyle vatandaşa sunulması gerekmektedir.
sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.