Dell Technologies Veri Merkezi Sunucu ve Ağ Direktörü Nevcihan Matur >> Bu yıl yaşananların ardından, uygulama iş yüklerinin genel buluta kayma hızı önemli ölçüde yükseldi. Flexera’nın 2020 Bulutun Durumu adlı anketine göre, ankete katılan kuruluşların yarısından fazlası, COVID-19 krizi sırasında elde edilen başarılar nedeniyle genel bulut kullanımlarını önemli ölçüde artırmayı planlıyor. Ancak buluttan tam olarak yararlanabilmek için iş yüklerini buluta taşımaktan daha fazlasını yapmak gerekiyor. Esas mesele, optimum performans ve verimlilik için doğru iş yüklerini doğru ortama koymak. Pek çok BT ekibinin yerel veri merkezlerine erişemediği zamanlarda, uygulama iş yüklerinin dağıtımını genel buluta kaydırmak genellikle tek seçenek oldu. Ancak ileriye bakıldığında daha az net olan şey, bu iş yüklerinden kaçının genel bulutta kalacağı.
Birçok BT ekibi, 2020’nin değişen gerçekleriyle başa çıkabilmek için uygulamanın yönetimini dışarıdan tedarik etmeyi mümkün kılan “hizmet olarak yazılım” (SaaS) platformlarına geçti. Bu, bazı iş yükleri için işe yaramış olsa da pek çok uygulama, genel bulut özelliklerinden yararlanmak için kapsamlı bir yeniden platform oluşturma süreci gerektirir ve bunu başarmak zaman alır. Ayrıca, yeni bir uzak iş gücüyle güvenli erişim sağlayabilmek ve hizmet seviyelerini yönetebilmek, BT personeli için aşılması gereken bir zorluk olmuştur. Fizik yasalarının ve daha da önemlisi her çalışanın evdeki internet bağlantısının, üstesinden gelinmesi gereken yeni engeller yarattığını da unutmamak gerekir. Çevremizdeki dünya belirli bir şekilde işliyor ve fizik yasaları bu “işlemeyi” sınıflandırmanın bir yolu. Dolayısıyla bu örnekte, SaaS uygulamalarının sınırlı görünürlüğü, genellikle satıcıyla veya kullanıcıyla bir hizmet seviyesi sorununun olup olmadığını kolayca belirleyememeye neden olur.
Uygulama iş yüklerinin çoğu, on yıldan uzun bir süredir herkese açık bulut bilgi işlem platformlarının mevcut olmasına rağmen hâlâ şirket içi BT ortamlarında çalışıyor. Enterprise Strategy Group tarafından yapılan araştırmaya göre, kuruluşların çoğunluğu (yüzde 89) hâlâ şirket içi faaliyetlerin önemli olduğunu düşünüyor. Aslında, genel bulutta geliştirilen uygulamaların çoğu, şirket içi BT ortamlarında çalışan üretim ortamlarında dağıtılıyor. Fakat daha iyi performans, güvenlik ve uyumluluk gereklilikleri dahil olmak üzere uygulama iş yüklerinin yerel olarak dağıtılması için pek çok geçerli neden var.
Geliştirilen ve dağıtılan uygulamaların doğası da temelden değişiyor. Dijital iş dönüşümü girişimleri büyük ölçüde, verinin oluşturulduğu ve tüketildiği noktaya mümkün olduğunca yakın bir şekilde verileri işleyen ve analiz eden gerçek zamanlı uygulamalara dayanır. Sonuç olarak bu, uç konumların veya ortamların oluşturulmasına yol açar. Uygulamalara erişirken ağ gecikmesiyle karşılaşan kullanıcılar bu konuda pek hoşgörülü davranmaz. Kullanım durumuna bağlı olarak çeşitli uygulamalar arasında veri taşımak gerekebilir. Ancak kodu verinin olduğu yere taşımak, bant genişliği kısıtlı olan geniş alan ağları (WAN’lar) üzerinden büyük miktarda veriyi taşımaktan her zaman daha verimli olacaktır. Ve büyük miktarda veriyi taşımanın maliyeti de çok yüksek olabilir.
Altyapı kaynaklarının sorunsuz bir şekilde tedarik edilmesini sağladığı için genel bulut platformlarını tercih eden birçok geliştirici var. Ek olarak genel bulut, kaynak kapasitesinin bilinmediği, geliştirme aşamasındaki uygulamalar için iyi bir çözüm olabilir. Bununla birlikte, genel bulut tüm iş yüklerinin gereksinimlerine uymayan tek boyutlu bir çözümdür. Haliyle, kuruluşların iş yüklerini daima uygulama gerekliliklerini ve iş gereksinimlerini en iyi karşılayan ortamda (veri merkezlerinde, özel bulutlarda, genel bulutlarda veya uçta) çalıştırması gerekecektir. BT operasyon ekiplerinin üstesinden gelmesi gereken zorluk, kendileri için en uygun şekilde ölçeklenen, iyi entegre edilmiş, modern BT altyapı çözümleriyle birden çok platformu kapsayan bir bulut işletim modeli oluşturmaktır. Bu hedef gerçekleştirildiğinde, kurumsal bilgi işlemin geleceğinin hibrit olduğu ve her zaman da hibrit olacağı anlaşılır.
Böyle bir senaryo, yakın zamanda genel bulutun tüm ihtiyaçlarını karşılayamayacağını fark eden bir geniş bant ağ sağlayıcısı için geçerliydi. Şirket, eski BT’yi yamalamak ve yönetmek için çok fazla zaman harcadıklarını gördü. İlk çözümü/hedefi, iş yüklerinin yüzde 70-80’ini genel buluta taşımaktı; bu da tahmin ettiklerinden daha karmaşık, zaman alıcı ve pahalı çıktı. İş yüklerinin yalnızca yüzde 15’ini taşıdıkları ilk yılın sonunda, yeni bir stratejiye ihtiyaçları olduğunu fark ettiler. Dell Technologies Cloud Platform ile, otomatikleştirilmiş yaşam döngüsü yönetiminden ve kolaylaştırılmış işlemlerden yararlanabildiler. İş yüklerinin ve verilerin uç, genel ve özel bulutlarda bulunmasının ve bu ortamlar arasında hareket edebilmesinin değerini anladıktan sonra yatırımlarını hızla ölçeklendirdiler.
Temel olarak fizik, enerji ve kuvvetten etkilenen uzay ve zaman boyunca madde, hareket ve davranışı inceleyen bir doğa bilimidir. Ağlar ve içlerindeki veriler benzer bir yapı içinde çalışır; içlerindeki bilgiler depolanır, geri alınır, iletilir ve manipüle edilir. Veriler, doğru zamanda doğru yere taşındığında çok değerlidir ve ayrıca, belirli kullanım durumlarında anlık gerçek zamanlı veriler daha da kritiktir. Ağ fiziği yasalarını hesaba katmanız için, çeşitli iş yükleri ve bulutlarda ölçek hızını, yönetimi ve mobiliteyi hayata geçirirken güvenlik ve gizliliği de sağlamak için hibrit bir bulut yaklaşımı izlemenizi öneririz.
sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.