COVID-19’un işgücü piyasalarına etkisi hakkında ILO’nun yaptığı son analizlere göre, çalışma süresi ve gelirler ağır kayıplara uğradı, insan odaklı toparlanma politikalarıyla desteklenen erken iyileştirmeler olmazsa, 2021 yılında toparlanma yavaş, dengesiz ve belirsiz olacak.

CENEVRE (ILO Haber) – Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) son raporuna göre, COVID-19 küresel salgını nedeniyle 2020 yılında yaşanan benzeri görülmemiş aksamayı takiben küresel işgücü piyasalarında toparlanmanın ilk işaretleri görünmeye başladı.

ILO Gözlem: COVID-19 ve Çalışma Yaşamı, 7. Baskıda yer alan yeni yıllık tahminler, işgücü piyasalarının 2020 yılında büyük kayba uğradığını teyid ediyor. Son rakamlara göre, geçen yıl boyunca (20194 Q4’e göre) küresel çalışma süresinin %8,8’i, diğer bir deyişle 255 milyon tam zaman iş eşdeğeri (TZE) kaybedildi. Bu kayıp, 2009 küresel mali krizinde yaşanan kaybın yaklaşık dört katıdır.

Kayıp çalışma süreleri, ya istihdamı devam edenlerin çalışma sürelerinin azaltılması ya da 114 milyon kişi düzeyine ulaşan “görülmemiş” istihdam kaybı nedeniyle yaşandı. Önemli bir bilgi olarak, istihdam kayıplarının %71’i (81 milyon kişi), işsizlikten ziyade işgücü dışında kalmaktan kaynaklandı; yani, insanlar belki de küresel salgın kapsamında kısıtlamalar nedeniyle çalışamadıkları için işgücü piyasasından ayrıldılar, ya da iş aramayı tümden bıraktılar. Salt işsizlik oranlarına bakmak, COVID-19’un işgücü piyasası üzerindeki etkilerini gerçekte olduğundan çok daha küçük gösteriyor.

Bu büyük kayıplar, küresel emek gelirinde %8,3’lük düşüşe (destek önlemleri hariç tutularak) neden oldu; bu da, küresel gayrisafi hasılanın %4,4’üne, kabaca 3,7 trilyon ABD Dolarına eşittir.

Grup ve sektörlere göre etkiler

Kadınlar, küresel salgının neden olduğu işgücü piyasası aksamalarından, erkeklerden daha fazla etkilendi. Dünyada kadınların istihdam kaybı %5 iken erkeklerinki %3,9 oldu. Özellikle de, kadınların işgücü piyasasından ayrılma ve piyasa dışında kalma olasılığı erkeklerden daha yüksek.

Genç işçiler de, ya işlerini kaybetme, ya işgücü piyasasından ayrılma ya da işgücü piyasasına girişlerinde gecikme yoluyla ağır darbe aldılar. Gençlerde (15-24 yaş) istihdam kaybı %8,7 civarında olurken, yetişkinlerde %3,7 oldu. Gözlem’e göre, bu durum “kayıp nesil oluşma riskinin gerçekten ciddi bir risk olduğunu ortaya koyuyor.”

Rapor, farklı ekonomik, coğrafi ve işgücü piyasası sektörleri üzerinde etkinin dengesiz dağıldığını gösteriyor. “K-biçimli toparlanma” olabileceği kaygısını ortaya koyuyor; buna göre, en ağır etkilenen sektörler ve işçiler toparlanmada geri kalabilecek, düzeltici önlemler alınmazsa eşitsizlikler daha da büyüyecek.

En ağır etkilenen sektör konaklama ve yiyecek hizmetleri oldu, istihdam ortalama olarak %20’den fazla düştü. Perakende ve imalat sektörü ise ikinci sırada yer aldı. Öte yandan, 2020’nin ikinci ve üçüncü çeyreklerinde bilişim ve iletişim, finans ve sigorta sektörlerinde istihdam arttı. Ayrıca, madencilik ve taşocakçılığı, altyapı hizmetleri sektörlerinde çok küçük artışlar da görüldü.

Geleceğe bakış

Belirsizlik derecesi hala yüksek olsa da, 2021’e ilişkin son öngörüler, yılın ikinci yarısında aşılama programlarının etkisini göstermesiyle birlikte, çoğu ülkenin nispeten güçlü toparlanma yaşayacaklarını gösteriyor.

Gözlem, toparlanma için üç senaryo ortaya koyuyor: Temel, kötümser ve iyimser. Temel senaryo (Uluslararası Para Fonu Ekim 2020 tahminlerinden yararlanıyor), 2021 yılında küresel çalışma süresi kaybının (2019’un dördüncü çeyreğine göre), 90 milyon tam zamanlı iş kaybına eşdeğer olan %3 düzeyinde öngörüyor.

Özellikle aşılama programının yavaş ilerleyeceğini varsayan kötümser senaryoda, çalışma süresi kayıpları %4,6; iyimser senaryoda ise %1,3 olacak. İyimser senaryo, küresel salgının kontrol altına alınacağı, tüketici güveni ve iş güveninin artacağı varsayımına dayanıyor.

Senaryoların tümünde, Amerika Kıtaları, Avrupa ve Orta Asya bölgeleri, diğer bölgelerin çalışma süresi kayıplarının yaklaşık iki katını yaşayacak.

Gözlem, toparlanma için bir dizi politika önerileri de içeriyor:

·       Makro-ekonomik politikaların 2021 ve ötesinde, mümkün olan durumlarda mali canlandırma dahil olmak üzere, genişletici olmaya devam etmesi; gelir destekleme ve yatırım teşvik önlemleri.

·       Kadınlar, gençler, düşük vasıflı ve düşük ücretli işçiler, diğer ağır etkilenen gruplara ulaşacak hedefli önlemler.

·       Düşük ve orta gelirli ülkelere uluslararası destek, çünkü bu ülkelerin aşı programlarını uygulayacak, ekonomi ve istihdam toparlanmasını destekleyecek mali kaynakları çok daha azdır.

·       Hızlı büyüyen sektörlerde iş yaratmaya devam ederken, en ağır darbe almış sektörlerin desteklenmesine odaklanma.

·       Daha kapsayıcı, adil ve sürdürülebilir ekonomiler yaratmak için gereken toparlanma stratejilerini uygulamaya yönelik sosyal diyalog.

“Görmekte olduğumuz toparlanma işaretleri cesaret verici, ancak bunlar kırılgan ve oldukça belirsiz; hiçbir ülke veya grubun kendi başına toparlanamayacağını hatırda tutmak zorundayız” diyor ILO Genel Direktörü Guy Ryder. “Şu an yol ayrımındayız. Yolun biri dengesiz, sürdürülemez, gittikçe artan eşitsizlik ve istikrarsızlık içeren toparlanma, daha çok sayıda olası krize gidiyor. Diğeri ise, daha iyi yeniden inşa için insan merkezli toparlanmaya odaklanıyor, istihdam, gelir ve sosyal korumaya, işçi hakları ve sosyal diyaloğa öncelik veriyor. Daimi, sürdürülebilir ve kapsayıcı toparlanma istiyorsak, politika belirleyicilerin seçmeleri gereken yol budur.”


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın