ABD ile ticaret savaşı, pandemi, Güney Çin Denizi’ndeki faaliyetler ve Pekin’in Uygurlar’a yönelik muamelesi sebebiyle ilişkileri gergin olan Çin, yeni gelen Biden yönetimine iki ülkenin dünya meselelerinin çözümünde işbirliği yapabilmesini umduğu mesajını verdi.

Çin’in başkenti Pekin’de Perşembe günü basın toplantısı düzenleyen hükümet sözcüsü Hua Chunying, “Eğer kararlı olunursa her şeyin mümkün olduğunu düşünüyoruz. Her iki tarafın ortak çabalarıyla Çin ve ABD ilişkilerinde olumlu bakış açısının olumsuz havanın üstesinden geleceğine inanıyorum” ifadelerini kullandı.

Çinli sözcü, Başkan Joe Biden’a devlet yönetimine de başarılar diledi. Ancak Biden’ın ABD’nin 46. Başkanı olarak yemin etmesinden dakikalar sonra Çin, eski Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’nun da aralarında bulunduğu Başkan Donald Trump yönetiminde görev yapan 28 yetkiliye yaptırım uyguladı.

Pekin, Pompeo’nun Çin’in içişlerine ciddi şekilde müdahale eden, Çin’in çıkarlarına zarar veren, Çin halkının tepkisine yol açan ve ABD ile Çin arasındaki ilişkileri sekteye uğratan bir dizi adımı uyguladığını savundu.

Çin’in, Dışişleri Bakanı Mike Pompeo dışında Trump’ın yakın çevresinden yaptırım listesine aldığı diğer Amerikalı yetkililer şu şekilde: Ulusal Güvenlik Danışmanı Robert O’Brien, BM Daimi Temsilcisi Kelly Craft, ekonomi danışmanı Peter Navarro, Asya işlerinden sorumlu diplomat David Stilwell, Sağlık Bakanı Alex Azar, ekonomik büyüme enerji ve çevreden sorumlu müsteşar Keith Krach, Ulusal Güvenlik Konseyi’nde Asya’dan sorumlu üst düzey direktör Matthew Pottinger, Trump yönetiminin eski Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton ve eski stratejist Steve Bannon.

Harvard Üniversitesi John King Fairbank Çin Araştırmaları Merkezi’nden Robert Ross, VOA’in Çince Servisi’ne verdiği mülakatta, Çin’in ilişkilerin kötüleşmesinden Trump yönetiminde görevli bazı kişileri şahsen sorumlu tuttuğunu söyledi.

Ross, “Elbette Dışişleri Bakanı Pompeo bu ideolojik savaşın en ön cephesinde yer alıyordu. Pompeo’nun bu konudaki şahsi çabasını önceden fark eden Çin durumdan Pompeo’yu sorumlu tutuyor” sözleriyle değerlendirdi.

“Pompeo’ya yaptırım Biden’a uyarı niteliğinde”

Çin’in Fudan Üniversitesi’nden uluslararası ilişkiler profesörü Shen Dingli de VOA’ye yaptığı değerlendirmede, Çin’in yaptırım adımının yeni göreve gelen Biden yönetiminin “Çin’e karşı uygunsuz şekilde davranmaması yönünde bir uyarı” olarak görülmesi gerektiğini belirtti.

Shen, “Pekin’in yaptırım açıklamasıyla Biden yönetimine önceki yönetimin Şincan Uygur Özerk Bölgesi, Hong Kong, Güney Çin Denizi ve Tayvan konusunda attığı adımları izlemesi halinde onların da yaptırımlarını hedefi olabileceği mesajını veriyor” dedi.

Joe Biden’ın Ulusal Güvenlik Konseyi sözcüsü Emily Horne, Reuters’a gönderdiği yazılı açıklamada, yaptırımları kötü niyetli ve sonuç vermeyecek bir adım olarak niteledi. Horne, “Biden’ın Amerika’nın Çin’le rekabette üstün bir konuma taşımak için ABD Kongresi’yle birlikte çalışmayı sabırsızlıkla beklediğini” belirtti.

İlişkilerde gerilim düşebilir mi?

Çin ve ABD arasındaki ilişkiler Trump’ın ABD’de satılan Çin ürünlerine yönelik gümrük vergisi getirmesinin ardından ciddi şekilde gerilmişti. Trump başkan olmasından kısa bir süre sonra yönetimin ABD’ye yönelik en büyük ekonomik tehdit olarak gördüğü Çin’e karşı bir ticaret savaşı başlatmıştı.

Bazı uzmanlar Biden döneminin ilk aşamalarında ABD ve Çin arasında nispeten sakin bir havanın olacağı konusunda ihtiyatlı bir iyimserlik ifade ediyor. Johns Hopkins Üniversitesi profesörü David Lampton, Biden’ın ABD ve Çin ilişkilerinde nispeten daha ılımlı ve istikrarlı bir formül izlemesini beklediğini söyledi.

Lampton, “İklim değişikliği, küresel ekonomi yönetimi, nükleer silahların yayılmasının önlenmesi ve tüm dünyayı etkileyen sağlık konularının, Washington Çin’le diğer alanlarda şiddetli bir rekabet içinde olsa da, Pekin’le işbirliği gerektirdiğini” belirtti.

Bazı uzmanlarsa Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’in tavrının ABD’nin böyle bir karşılık vermek zorunda bıraktığını ve bu nedenle de Washington’un sert Çin politikasını yumuşatmasının olası olmadığı görüşünde.

American Enterprise Institute dış politika ve güvenlik politikaları uzmanlarından Danielle Pletka, “sürecin geçmişte Trump’a bağlı olmadığı gibi Biden’a da çok bağlı olmadığını” söylüyor.

Joe Biden döneminin iç ve dış politikasına ilişkin düzenlenen bir toplantıda konuşan Pletka, “Xi Jinping ABD’nin karşılık vermesi gereken bir duruma yol açıyor ve bu durum ABD’nin başkanı kim olursa olsun adım atılmasını gerekli kılıyor. O nedenle geri adım atılması olasılığının düşük olduğu görüşündeyim” dedi.

Lampton, Biden’ın Çin politikasını yeniden şekillendirmeden önce, Corona virüsünün ABD’de yayılmasıyla mücadele edeceğini, Amerikan ekonomisini yeniden canlandırmaya çalışacağını ve istikrarlı bir yönetişimi yeniden tesis etmekle uğraşacağını belirtti.

“Benim asıl endişem Pekin’de yapılabilecek yanlış bir hesabın ya da başka bir yerde meydana gelebilecek bir olayın gerilimi tırmandırıp, Biden’ın içerde atacağı adımların etkilerini henüz göstermeden Washington ve Pekin arasında çatışmaya yol açması ihtimali“ sözleriyle durumu değerlendirdi.

amerikaninsesi.com


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın