Türkiye’de halihazırda kırılgan gruplar arasına dahil edebilecek çocukların, Covid-19 salgınıyla birlikte daha da kırılgan hale geldiğinin altı çizildi.

İnsan Hakları Derneği Çocuk Hakları Komisyonu, “Pandemi Döneminde Çocukların Durumu” raporunu yayınladı. Basın açıklamasıyla kamuoyuyla paylaşılan raporun detaylarını Meltem Akboğa ve Çağla Seven okudu.

Türkiye’de halihazırda kırılgan gruplar arasına dahil edebilecek çocukların, Covid-19 salgınıyla birlikte daha da kırılgan hale geldiğinin altı çizilen raporda öne çıkan bazı noktalar şöyle:

“Bilindiği üzere, her çocuk biriciktir. Dolayısıyla, her bir çocuğun kendine özgü koşulları ve ihtiyaçları vardır. Devlet başta olmak üzere, bakım verenler, çocuklarla birlikte çalışanlar/onlara hizmet sunanlar bu farklı koşulları gözetmek ve ihtiyaçları karşılamakla yükümlüdürler. Ancak Covid-19 salgını yaş ayrımcılığı üzerinden tüm çocukları birbiriyle eşitlerken, kimi çocukların veya çocuk gruplarının kırılganlıklarının artmasına sebep olarak eşitsizlikleri de görünür kılmıştır. Covid-19 salgını ayrıca, çocukları çok çeşitli zorluklarla baş etmek zorunda bırakmıştır.

“Kırılganlıklar ve bununla ilgili riskleri şu dört başlık altında toplamak mümkün:

  • Ev içi şiddet
  • Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin yansımaları
  • Eğitime erişim
  • Yoksullaşma

“Çocukların yaşadıkları zorluklara bakmak gerekirse, araştırma sonuçlarına göre bunları şu üç başlık altında toplamak mümkün:

  • Sosyalleşememe
  • Kaygı artışı
  • Bakım verenlerle çatışma

“Bu araştırmadan elde edilen verilere göre, çocukların en çok zorlandıkları alan sosyalleşememe üst başlığı altında özetleyebileceğimiz durumdur. Evde kalmaktan, ailesiyle zaman geçirmekten vb. pandeminin olumlu yönlerinden söz eden çocuklar olsa da, çocukların çoğunun pandemide en çok zorlandıkları nokta sorulduğunda verdikleri “dışarı çıkamamak”, “arkadaşlarımı görememek”, “parka gidememek”, “spor yapamamak”, “yürüyüş yapamamak”, “enerjimi atamamak” vb. cevaplar çocukların sosyalleşmeye olan ihtiyaçlarını ve özgürlüklerinin kısıtlanmasının onlar üzerindeki olumsuz etkilerini göstermesi bakımından önemlidir.

“Çocukların yaşadıkları zorluklar noktasında ikinci önemli konu ise çocuklarda kaygının artmış olmasıdır. Çocukların verdikleri yanıtlara bakıldığında, çocukların kendi sağlıklarına kıyasla ağırlıklı olarak ebeveynlerinin ve sonrasında da yakınlarının sağlık durumlarından kaygı duyduklarını belirtmeleri önemlidir. Bu durum, ilerleyen dönemlerde özellikle daha küçük yaştaki çocukların psikolojik iyilik halleri için risk oluşturmakta ve bu sebeple çocuklara bu noktada destek vermenin önemini ortaya koymaktadır.

“Son olarak, ailesiyle artan temasın olumlu etkilerinden söz eden çocuklar olsa da, çalışmaya katılan çocukların %59’u ebeveynleri ile çatışma yaşadıklarını, %37’si ise çatışmalarda artış olduğunu belirtmiştir. Bazı ebeveynlerin evden çalışma düzenine geçmiş olması, çocukların aktarımlarından çocukların sadece özel alanlarının ve burada geçirebildikleri sürelerin kısıtlanmasına değil sürekli evde olan ebeveynlerin çocuklara müdahale alanlarını da genişlettiği için çocukların zorluk yaşamasına sebep olmuş görünmektedir.


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın