Mansplaining’te, kadınlar erkeklerin sözlerini yalnızca 1 kez, kadınların sözlerini ise 2,8 kez bölüyor
İş yerlerinde ve özel hayatta kadınların en çok maruz kaldığı davranışlardan biri olan mansplaining, erkeklerin küçümseyerek ve aşırı kendine güvenen bir şekilde karşısındaki kadının uzman olduğu konularda ona bilgi veya öğüt verme hareketi olarak ortaya çıkıyor. Etik ve İtibar Derneği TEİD Proje ve Eğitim Koordinatörü Dr. Bahar Karacar, bu durumun engellenmesi için atılabilecek adımları anlattı.
İngilizce erkek “man” ve açıklama “explaining” kelimelerinin birleşmelerinden meydana gelen, Mansplaining, aileden özel hayata, televizyon programlarından iş yerlerine kadar her yerde karşımıza çıkabiliyor. Dr. Bahar Karacar, Mansplaining hakkında bilinmeyenleri anlatarak kadın ve erkeklere düşen görevleri anlattı.
“Merriam-Webster sözlüğüne 2018 yılında eklenen bir terim olan mansplaining, “ilk olarak Rebecca Solnit tarafından yazılan “Men Explain Things To Me: Facts Didn’t Get In Their Way” adlı bir makalede kullanılmıştı. Solnit tam olarak bu terimi kullanmasa da kendi deneyimlerinden yola çıkarak, mansplaining olarak bilinen terimi tanımlamış oldu. “Daima kendisini yücelten erkek sendromu” olarak tanımladığı bu kavram daha sonra erkek egemen anlayışın kendine özgü davranışlarından biri olarak feminist literatüre girmeyi başardı.
Mansplaining bir önyargıdır
Aslında mansplaining en keskin şekilde bir erkeğin bir kadından daha bilgili olduğu önyargısına dayanır. Önyargıyı farkına vararak veya varmadan karşısındaki kadını küçümsemek izler. Kadının eğitiminin, zekâsının veya deneyiminin hiçbir önemi yoktur. Dolayısı ile ona öğütler vermek, tavsiyelerde bulunmak, üstelik konu karşısındaki kadının uzmanlık alanı bile olsa bir erkeğin en doğal hakkıdır. Bunda da bir kötü niyet yoktur. Peki gerçekten de öyle midir? Elbette hayır; bu önyargı ve küçümseme kadın erkek eşitsizliğinin tüm kapılarını açacak kadar hayati öneme sahiptir. Journal of Language and Social Psychology‘de yayımlanan bir makaleye göre, hem erkekler kadınların hem de kadınlar kadınların sözlerini erkeklerin sözlerini kestiklerinden daha fazla kesiyor. Söz konusu çalışmada, George Washington Üniversitesi’nden iki araştırmacı, 20 kadın ve 20 erkeği çiftler halinde bir araya getirip konuşmalarını kaydetti. Deney esnasında yapılan her üç dakikalık konuşma boyunca, kadınlar ortalama olarak erkeklerin sözlerini yalnızca bir kez bölerlerken kadınların sözlerini 2,8 kez böldüler. Erkekler, erkek sohbet partnerlerinin sözlerini ortalama iki kez, kadınların sözlerini de 2,6 kez kestiler. Yine 1998’de California Üniversitesi’nde iki araştırmacının yaptığı ve 43 kişinin katıldığı bir araştırmada; erkeklerin konuşmada hakimiyet kurma niyetiyle kadınları bölme olasılığının daha yüksek olduğunu, yani erkeklerin sohbeti devralmak için kadınların sözlerini kestiği ortaya çıkmıştı.
Çeşitlilik ve kapsayıcılık anlayışını yerle bir ediyor
Mansplaining’i birçok kişi birçok farklı şekillerde yaşıyor. Elbette bunun en yaygın olabileceği ortamlardan biri de iş yerleridir. Bu konuda bir örnek vermek gerekirse iş toplantılarında erkeklerin konuşmaya hâkim olma çabaları araştırmalarla ortaya çıkmıştır. Brigham Young Üniversitesi ve Princeton Üniversitesi tarafından 2012’de yapılan bir araştırmada, kadınların iş toplantılarında zamanın yalnızca yüzde 25’inde konuştuklarını, yani erkeklerin ortalama bir toplantının yüzde 75’ini domine ettikleri ortaya çıkmıştı. Çalışma ayrıca, kadınların sohbetin dışında bırakıldıklarında, kararlar ve tartışmalar üzerinde bir etkiye sahip olmalarının çok daha zor olduğunu ortaya çıkarmıştı. Özellikle çeşitlilik ve kapsayıcılık anlayışını yerle bir eden mansplaining iş yerlerinde nasıl engellenebilir? Bunun bir yolu var mıdır? Elbette her sorunda olduğu gibi ilk önce farkındalığın arttırılması gerekir.
Vücut diliniz bile Mansplaining anlamına gelebilir
Peki erkeklerin ne zaman mansplaining konusunda kendilerine bir bakmaları sağlanmalıdır? “Acaba karşımdaki kadına karşı böyle bir önyargım var mı?” sorusuna cevap vermesi ve bunun için aşağıdaki soruları cevaplaması gerekir. İlk önce karşınızdaki kadın herhangi bir konu hakkında sizden açıklama beklemeden konuşmaya başlıyor musunuz? Bu çok iyi niyetli bir davranış olarak gözükse de aslında değildir. Buradaki kilit nokta karşınızdaki bir erkek olsaydı aynı açıklama sürecine girecek miydiniz? Bunun cevabı sizin için yol gösterici olacaktır. Herhangi bir sohbet, konuşma veya iletişimde karşınızdaki kadına hakimiyet kurmaya çalışıyor musunuz? Çoğu zaman bir kadını dinlerken oluşan vücut diliniz bile mansplaining anlamına gelebilir. Karşınızdaki konuşurken etrafa bakmak bile aslında bir nevi küçümseme olarak görülebilir. Karşınızdakini görmezden geliyor musunuz? Özellikle görmezden gelerek de mansplaining yapabilirsiniz. Sözsüz olarak onu umursamayarak, sorularını cevaplamayarak veya önerdiği çözümleri kale almayarak da bu davranışı sergileyebilirsiniz.
İş yerinde kadın dayanışması çok önemli
Bir toplantı veya sunum sırasında sözünüz mansplaining ile kesilirse hemen söz konusu sohbeti bitirin. “Sorularınıza sonra cevap vereceğim” veya “Kendi fikrimi ifade etmeyi bitirdikten sonra fikrinizi duymak isterim” diyerek tartışmayı hemen bitirin. Karşınızdaki kişinin sohbeti domine etmesine izin vermeyin. Unutmayın ki tartışmada ısrar etmesi onun için kötü bir gösterge olacaktır. İş yerinizdeki diğer kadınları savunun. Başka bir kadının sözü kesiliyorsa veya ciddiye alınmıyorsa, hemen tavır alın. Söz konusu kadının düşüncesini ifade edemediğini ve sizin de duymak istediğinizi belirtin. Unutmayın, kadın dayanışması iş yerinde hakkınızı savunabilmek için çok önemlidir.
Kibar olmaya çalışmayın, Bazen böyle durumlarda hakkınızı açık ve net şekilde aramak gerekir. Bunun için kendinizi geri plana atmayın ve eğer bir adam devamlı sözünü kesiyorsa onu uyarmak konusuna çekingen davranmayın. Elbette aslında sorunu kaynağında çözmek gerekir. Bu tür davranışlar daha küçükken aile içerisinde yok edilmelidir. Kadınlara saygı ve nezaketin çok önemli bir kural olduğunu daha çocukken özellikle erkeklere öğretmek gerekir. Kadınların iş yerinde daha mutlu olması ve kendilerini değerli hissetmesi kadınların çok daha başarılı ve daha verimli olmasını sağlayacaktır.”
TEİD – Etik ve İtibar Derneği (TEİD), etik ve uyum risklerinin etkin yönetimi, dürüstlük, hesap verilebilirlik ve şeffaflık konularında farkındalık düzeyinin arttırılması ve iş etiğinin ülkemizde faaliyet gösteren şirketlerin kültürünün ayrılmaz bir parçası haline gelmesi amacı ile 2010 yılında kuruldu. TEİD bugün, Türkiye GSMH’nın yüzde 15’ini oluşturan ve 250 bin üzerinde çalışana istihdam sağlayan, sektörlerinde büyük öneme sahip 150’den fazla kurumsal üyesi ile çalışmalarına devam etmektedir. Finansal verilerle birlikte bir şirketin başarısının tanımlanmasında, dünya genelinde sorumlu vatandaşlık, sürdürülebilir üretim politikalarının etkinliği, inovasyon politikaları, etik kurallara uyum ile itibar gibi faktörlerin de önemli olduğu gerçeğiyle hareket eden TEİD; Türkiye Cumhuriyeti’nin BM ve OECD nezdinde taraf olduğu yolsuzlukla mücadele anlaşmalarının hayata geçirilmesinde de özel sektör koordinasyonu görevini sürdürmektedir. Bununla birlikte TEİD, etik risklerin yönetimi alanında dünyada var olan değerlerin Türkiye’ye taşınmasında etkin rol oynayarak, bu doğrultuda TRACE International Türkiye Temsilciliği, Global Ethics Network Bölge Temsilciliği, European Business Ethics Network üyeliği, Basel Institute on Governance çalışma grubu üyeliği ve OECD Yolsuzlukla Mücadele Çalışma Grubu ve Bölgesel Danışma Kurulu üyeliği görevlerini de yürütmektedir.
sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.