Bu yıl 4. kez düzenlenen İstanbul Ekonomi Zirvesi (İEZ), 10 Aralık 2020 Perşembe günü iş dünyası ve sivil toplum temsilcilerinin katılımıyla Çırağan Sarayı’nda gerçekleşti. Kalyon PV Ana Sponsorluğunda, “Sürdürülebilir Kalkınma İçin Küresel Ekonominin Yeniden Dizayn Edilmesi” ana temasıyla düzenlenen zirvede Yeni Dünya Düzenine Geçiş, İklim Değişikliği ve Yenilenebilir Enerji, Turizmin Geleceği, Ekonomik Boyutu ve Havacılık, Toplum 5.0, Siber Savaşlar ve Yapay Zeka, Tarımda Sürdürülebilirlik ve Uluslararası Gıda Arz Güveliği ile COVID-19 Sonrası Sağlık Ekonomisinin Değişenleri gibi başlıklar ele alındı.

4. İstanbul Ekonomi Zirvesi, 10 Aralık’ta İstanbul Çırağan Sarayı’nda gerçekleştirildi. “Sürdürülebilir Kalkınma İçin Küresel Ekonominin Yeniden Dizayn Edilmesi” ana temasıyla düzenlenen zirveye Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Devlet Eski Bakanı ve İstanbul Ekonomi Zirvesi Yönetim Kurulu Başkanı Kürşad Tüzmen, İstanbul Ekonomi Zirvesi İcra Kurulu Başkanı Abdullah Değer, Türkiye İhracatçılar Meclisi Yönetim Kurulu Başkanı İsmail Gülle, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu Yönetim Kurulu Başkanı Nail Olpak, Türkiye Seyahat Acentaları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Firuz B. Bağlıkaya, Kalyon Holding Yönetim Kurulu Üyesi ve DEİK Enerji İş Konseyi Başkanı Haluk Kalyoncu katıldı. Kalyon PV ana sponsorluğunda gerçekleşen zirvede, Yeni Dünya Düzenine Geçiş, İklim Değişikliği ve Yenilenebilir Enerji, Turizmin Geleceği, Ekonomik Boyutu ve Havacılık, Toplum 5.0, Siber Savaşlar ve Yapay Zeka, Tarımda Sürdürülebilirlik ve Uluslararası Gıda Arz Güveliği ile COVID-19 Sonrası Sağlık Ekonomisinin Değişenleri konuları ele alındı.

4. İstanbul Ekonomi Zirvesi’nin açılışında katılımcılara hitap eden Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, “58 milyon turist 41 milyon dolar gelir hedefi vardı. Pandemi bu süreçte olumsuz etkiledi. Pandemiden en çok ulaşım ve turizm sektörü oldu. Ziyaretçi sayısında yüzde 80’lik gelirlerde yüzde 88’lik daralma oldu. Türkiye krizlerde deneyimli bir ülke. Bu dönemde önlemler aldık. Güvenli setifikasyon programları uyguladık. Çok doğru bir tanıtım programı uyguladık. Pandemi sonrasında hikaye yeniden yazılacak. Paket tur yerine dinamik paket dediğimiz kişiye özel paketlerin satılacağı turlar satılacak. Türkiye olarak daha fazla ürün çeşitlemesi yapmalıyız. 81 ile turizmi yaymalıyız. Bize talep sağlayan pazarların sayısını artırmamız gerekiyor. Krizden sonra bi ‘V’ çıkışı bekliyoruz. Turistik seyahatlerde yüzde 100’lük bir büyüme beklentimiz var. En hızlı daralan Pazar turizm oldu ama kriz sonrası en hızlı büyüyenin de turizm olmasını öngörüyoruz. Hızlı bir aşılama programıyla vaka sayılarını hızla  indirmek gerekiyor. Hava trafiği başta olma üzere turizm trafiği tekrar hareketlenecek. Turizm meslek lisesi sayısını 200’e kadar artırabiliriz. Türkiye’deki ürün çeşitliliğinin tanıtımını yapacağız. En hızlı şekilde toparlanacağız. Türkiye’de turizmin 12 aya yayılmasını sağlamalıyız. Sürdürülebilir turizm için gerekli alt yapıyı oluşturduk. Turizmden elde edilen gelirlerin tabana yayılması lazım. Turizm bölgesinde yaşayan vatandaşların turizmden gelir elde etmesini sağlamamız lazım. Türkiye’de en hızlı büyüyen sektör turizm olacak.” değerlendirmesinde bulundu.

Kürşad Tüzmen: Siyasetle aşılmayan sorunlar ticaretle aşılır

Eski Devlet Bakanlarından olan İEZ Yönetim Kurulu Başkanı Kürşad Tüzmen, tarihi bir yıl önceden belirlenen İstanbul Ekonomi Zirvesi ile AB Liderler Zirvesi’nin aynı dönemde gerçekleşmesinin anlamlı bir tesadüf olduğunu belirterek, “Çoğu NATO ülkesinin aynı zamanda AB üyesi olması bu toplantının önemini daha da artırıyor. Avrupa’da gerçekleşecek zirvede Türkiye’ye yönelik yaptırım kararları ile ilgili değerlendirmeler yapılıyor. Oysa biliyoruz ki son dönemde, özellikle Akdeniz’de yaşananlar çerçevesinde ülkemiz büyük haksızlıklara maruz bırakıldı. Diğer tarafta biz, bütün bu gelişmelerin ötesine bakarak, başta Yunanistan olmak üzere bu ülkelerle ticari ilişkilerimizi nasıl güçlendiririz, ticareti nasıl geliştiririz noktasında fikirler üretiyoruz. Çünkü siyasetin aşamadığı sorunları ticaretin aşabileceğine inanıyoruz. Uluslararası ilişkilerin doğru ve verimli bir rotada seyretmesinin en önemli koşulu ülkeler arasında ticaretin ekonomi ve toplum yönünden yararlı bir rotada seyretmesidir. Bizler burada, dördüncüsünü gerçekleştirdiğimiz İstanbul Ekonomi Zirvesi’nde; ülkemizin yaşadığı bunca haksızlığa ve Kovid-19 Salgınının olumsuz etkilerine rağmen Avrupa’ya ve tüm dünyaya “işimizdeyiz, gücümüzdeyiz” mesajını veriyoruz. Ülkelerle ticari faaliyetlerinizi geliştirmeye ve siyasi faaliyetleri kolaylaştıracak çözümler üretmeye gayret ediyoruz. Bizler, huzurlu bir Akdeniz, huzurlu bir Karadeniz, huzurlu bir Hazar istiyoruz. Ticaretin, taşımacılığın ve kültürlerin kucaklaştığı bu coğrafyada hep birlikte ticari faaliyetleri artırıp düşük gelir gruplarının ortadan kalkması için çalışalım istiyoruz. Geleceğin dünyasını ve ticaretini doğru okumak bu potansiyelin doğru kullanılması için çok önemli. Bu nedenle, ‘Sürdürülebilir Kalkınma ve Ekonominin Yeniden Dizayn Edilmesi’ gibi önemli bir temaya odaklandık. Toplamda 1 milyar dolar tutarında yatırım hacmi oluşturmayı hedefliyoruz” şeklinde konuştu.

Nail Opak: Kalkınma çok boyutlu bir kavram

DEİK Başkanı Nail Opak ise açılış töreninde yaptığı konuşmasında “pandemi dolayısıyla içinde bulunduğumuz zor şartlar altında da olsa bir araya gelmenin anlamlı olduğunu söyleyerek,  “2017 yılından beri bu zirvede konuşulan konular hala gündemde yerini alıyor. Ancak 2020 yılından beri hem ulusal hem de uluslararası düzeyde tüm sektörleri yatay bir şekilde keserek iş yapma şekillerini değişime zorlayan Covid-19 salgını bu yılki gündemin önemini daha da artırdı. Hepimiz tecrübe ediyoruz ki, dünya 2020 yılında daha önce karşılaşmadığımız ölçekte gelişmelere sahne oluyor. Bir yandan dijital teknolojiler ve yapay zeka hayatımızda, düşündüğümüzden daha çok ve daha hızlı şekilde yer alırken; diğer yandan, uzaklık ve yakınlık ile birlikte konuştuğumuz lojistik kavramının yanında bir de “ulaşılabilirlik” diye yeni bir kavram ortaya çıktı. Bu dönemin kazananlarının kimler olacağının çok konuşulduğu bu süreçte, ülke, firma ya da sektör bazında bir ayrım yapmadan, tedarik zincirini kopartmadan ayakta kalanlar ve muhataplarına güven duygusunu çok daha iyi verebilenler olacaktır” dedi.

Tedarik zinciri, güven, ulaşılabilirlik, glokalizasyon gibi kavramları kadar önemli diğer bir kavramın da “sürdürülebilir kalkınma” olduğunu söyleyen Olpak, “Küresel sorunlara yaklaşımlar da küresel olmalı. Sürdürülebilir kalkınmanın önündeki engeller nasıl küresel sorunlar ise çözümü de aynı şekilde küresel bir düzlemde ele almalıyız. Yine bizim kültürümüzde “hayırda yarışmak” diye bir tabir vardır. Elbette ki iş dünyasında rekabet yani yarışmak önemli ve hatta gerekli. Ancak sürdürülebilir kalkınma konuları söz konusu olduğu zaman rekabetin yanı sıra ortak akıl ve çözüm çabalarıyla bir araya gelmek de en az rekabet kadar önemli. Sürdürülebilirlik kavramının değerini çok iyi idrak etmiş DEİK ailesi olarak bizler de pandemi sürecinin başlamasının ardından yeni düzene hızla adapte olduk ve ticari diplomasi faaliyetlerimizi önemli ölçüde çevrimiçi olarak yürütüyoruz. 146 İş Konseyimizle, dijital platformlarda yürüttüğümüz çalışmalarımızı artık yeni bir iş modeli olarak benimsedik” dedi.

İsmail Gülle: Tarihi bir sorumluluk üstleniyoruz

Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı İsmail Gülle konuşmasında, “Sürdürülebilirlik ihracat ailesi olarak, bizim de gündemimizden eksik etmediğimiz bir konu. Kalkınma sürekli gelişim ekseninde ele aldığımız bir diğer önemli satır başlığı. Ekonominin yeniden dizayn edilmesi bağlamında küresel tedarik zincirlerindeki dönüşümden tutun, ticaret savaşları ve siyasi ilişkilerin doğrudan belirleyici olduğu bir dönemdeyiz. Dünyada globalleşme eğilimi giderek azalırken, bölgeselleşme ve yakından tedarik eğilimleri hız kazanıyor. Tek seferde toplu ve büyük siparişler yerine daha yakın bölgelerden, daha küçük hacimde ve parçalı siparişler giderek daha da tercih edilir hale geliyor. Bölgesel iş birliği ve yakın coğrafyadaki ülkelerle ilişkilerin oldukça önemli olduğu günler yaşıyoruz. Küresel gayr-i safi yurtiçi hasılanın yüzde 30’u, 15 ülke ve 2,1 milyarlık nüfus; tüm dünyaya “Biz Bize Yeteriz” mesajını verdi. Bizler de kazan-kazan iş modelimiz çerçevesinde hem mevcut iş birliği anlaşmalarımızı geliştirmeli, hem de ivedilikle yeni anlaşmalara hazırlanmalıyız. Pandemi sonrasında, kalkınmanın yönü, küresel ticaretin yönüyle aynı olacak. Bu nedenle tarih bize büyük bir sorumluluk yüklüyor. Bu yükü taşıyacak azme ve kararlılığa sahibiz. Topyekün kalkınma ancak ihracatla mümkündür” dedi.


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın