Dünyamız, 2020 yılında covid-19 kabusuyla karşı karşıya kaldı. Milyonlarca insan hastalığa yakalandı ve vaka sayıları hızla artışını sürdürürken, milyonu aşan kayıplar dünyayı ve tüm insanlığı sarsmaya devam ediyor. Pandemi felaketi karşısında, insanların sağlığının yanında, dünya ekonomisi de ciddi darbeler aldı ve bu yıl dünya ekonomisinin -%10’ları bulan oranda küçülebileceği uzmanların yaptığı açıklamalar arasında yer alıyor.
2020 yılının son ayında olduğumuz bugünlerde, lider teknoloji şirketi Canovate Group CFO’su Zafer Akay, 2021 yılının “fedakarlıklar yılı” olacağını belirterek, şunları söyledi:
“Gerek bu yılın, gerekse geçmiş yılların birikmiş negatif etkileri nedeniyle, 2021 zor bir yıl olabilir ve 2021 için fedakarlıklar yılı diyebiliriz. Şirketlerimizin nakit akışlarını yönetme, piyasadaki varlıklarını koruma ve devam ettirmede izlenecek yönetim tarzı ile olumsuzlukları önceden öngörerek alınacak akıllı tedbirler ve uygulanacak mali disiplin sayesinde, 2021’i fedakârlık yılı olarak geçirebiliriz. 2022 yılı ise, bu fedakarlıkların olumlu karşılığını göreceğimiz bir yıl olacaktır” dedi.
Canovate Group CFO’su Zafer Akay, 5 maddede 2021 ekonomik görünümü değerlendirerek, şunları anlattı:
1-COVID-19 etkisi: Aşı çalışmalarının neticelenmesi ile başlanacak aşılama çalışmaları neticesinde, ilk olarak olumlu etkilenecek yerler, şüphesiz ki ekonomik refah seviyesi yüksek olan ABD ve Euro bölgesi ülkeleri olacaktır. Gelişmiş ülkelerle olan yüksek etkileşimimiz sayesinde, bu olumlu gelişmeleri ülke olarak bizde hissedebileceğimiz bir döneme mayıs ayından başlayarak gireceğimizi tahmin ediyoruz. Özetle, 2021 yılı sonunda gelişmiş ülkeler, covid-19 salgınını %90 oranında bertaraf etmiş olacaklardır. Bu olumlu gelişmeye rağmen, Covid-19’un 2020’de bıraktığı tahribat olacağından, iflasların ve temerrüde düşmüş şirketlerin 2021’de artış yaşayacağı bir yıl olabileceği de aşikardır. Önlem alabilecek şirketlerin oldukça muhafazakâr ve katı disiplinle, 2021 nakit akışlarını etkin şekilde yönetmeleri gerekecektir.
2-Döviz kurları beklentisi: 2020 yılındaki tüm olumsuzluklarının ardından, son çeyrekte Hazine ve Maliye Bakanı değişikliğinin ardından Merkez Bankası’nın politika faizini 475 baz puan faiz artırmasını olumlu algılayan piyasa, bahar havasını yakaladı. Yapılan iyileştirmelerin, yapısal reformlarla desteklenmesi halinde kalıcı iyileşmeler sağlanacaktır. Her ne kadar Merkez Bankası’nın piyasa döviz satarak piyasaya müdahale olanağı azalsa da elinde kullanabileceği diğer aracı faizi arttırarak piyasaya müdahale etmiştir/edecektir. Bununla beraber yeni swap anlaşmaları, büyük finans kurumları ile yapılacak fonlama anlaşmaları ile Merkez Bankası hareket alanını genişletmeye çalışacaktır. Nitekim, kısa vadeli beklenti, Merkez Bankası’nın politika faizini bir miktar daha arttırarak mevduata reel faiz dönemine geçileceği ve böylelikle döviz kurunun artış baskını bununla frenleyeceği yönündedir. Faizlerin her iki yönde değişim oranı, kurların her iki yönde değişim şiddetini belirler.
3-Faizler: Hazine ve Maliye Bakanının ve Merkez Bankası Başkanının açıklamaları, ekonomiyi dengede tutmak için tüm finansal araçların etkili olarak kullanılacağı söylemleri ışığı altında; faizlerin daha da yukarı gideceğini ve kurların belirli bir noktadan sonra geri geleceği öngörülebilir. Uygulanacak para politikaları; siyasal söylemler ve maliye politikası araçları ile destekleniyor. Bu çalışmaların uygulanması, faizlerin yükselmesi ve ekonominin soğutulması sağlanırsa, bu durum döviz kurlarını tıpkı 2018 Ağustos ayında yaşanan kur dalgalanmalarında olduğu gibi kurları aşağı çekecektir. Sonuç olarak 2021’de, bugünkü şartlarda yapılan öngörüye göre, yüksek faiz kaçınılmaz gibi görünmektedir. Dinamik bir dünyada, dinamik bir bölgede yaşadığımızı ve şartların her an değiştiğini de dikkate alıp, kendimizi her güne göre yeniden modellemeliyiz.
4-Yatırımlar: Yukarıdaki maddelerde de değindiğimiz üzere, 2021 yılı içerisinde kur dalgalanmalarını önlemek ve tasarrufa pozitif reel faiz vermek politikaları beklentisiyle oluşacak yüksek faiz ortamı, bugün itibariyle %14,75 olan Merkez Bankası politika faiz oranını %20’lere yakın, belki daha yükseklerde görme durumumuz bile olması kuvvetle muhtemel olup, bu yüksek faiz ortamında yatırımcılar ve şirketler, doğal olarak doğrudan yatırım harcamalarını azaltabilirler. Şirketlerin önceliği kendi nakit akışını çevirebilmek olacaktır ve yüksek maliyetli kaynağa ulaşmaktansa yatırım harcamalarını kısabilirler. Enflasyon ve kur dengesi sağlandığında, Covid salgının bitmesi ile oluşacak olumlu gelişmelerin pozitif katkısı beklenebilir. Bu olumlu gelişmeleri yakalayabilmek için 2021 yılı fedakarlıklar yılı olacaktır diyebiliriz.
5-Enflasyon: Yukarıda anlatılan gelişmeler sonucu, enflasyon üzerindeki yukarı yönlü baskı 2021 yılında da devam edebilir. Merkez Bankası beklenti anketlerinde, her ay bunu görmeye başladık. Yüksek faiz ve kuru düşürme çabaları ile covid-19 etkisi, maalesef bu etkinin başlıca aktörleridir. Yukarıda belirtilen uygulanacak tedbirler ve politikalar ile önce bu baskıyı durdurma, sonrasında yaşanacak olumlu gelişmeler ile enflasyon üzerinde aşağı yönlü hareketleri görüyor olacağız.
sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.