Fikri mülkiyet hukuku uzmanı Doç. Dr. Cahit Suluk, mevzuata uygun hareket edilmediğinde buluş sahibi ve işveren arasında, bedel hakkının ödenmemesi ve buluşun işverene bildirilmemesinden kaynaklı sorunlar yaşanabileceğini söyledi.

Dünya genelinde her yıl tıp, elektronik, uzay, mühendislik ve nanoteknoloji gibi alanlarında binlerce buluş ortaya çıkarken, buluş yapan çalışan ile işveren arasındaki yasayla güvence altına alınan haklar önemini arttırdı.

Patent sahibinin kim olacağı, ortaya çıkan buluşta şirketlerin ne kadar pay alacağı, buluş yapanın kardan pay alıp alamayacağı gibi konular, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu ile çalışanların buluşlarına ilişkin mevzuata göre düzenleniyor.

Bu alanda yazdığı “Çalışan Buluşları Hukuku” kitabı hukuk fakültelerinde okutulan fikri mülkiyet hukuku uzmanı Doç. Dr. Cahit Suluk, buluş üretimi ve patent sürecinin ardından yaşanan yasal sorunlarla konuştu.

Suluk, bir fikri ürünü meydana getiren kişinin onun sahibi olduğunu belirterek, özellikle işverenlerin formaliteleri usulüne uygun yerine getirmedikleri durumda çok büyük maddi kayıplar yaşayabileceğini belirtti.

Patent hukukunda buluşun, meydana getiren çalışanın mal varlığı olduğunu dile getiren Suluk, “İşçinin, buluşunu yasa gereği işverene bildirmesi gerekiyor. İşveren, 4 ay içerisinde buluş üzerinde yazılı olması şartıyla tam hak talep edebiliyor. Eğer tam hak talep etmezse buluştan doğan haklar işverene geçmiyor, işçide kalıyor. Artık buluş serbest hale geliyor ve işçi buluşu değerlendiriyor. İşçi buluşuna gidip patent başvurusu yapabilir, üçüncü kişiye devredebilir, lisans verebilir, buluşu alıp başka bir şirkete gidebilir. Bu süreçte ciddi problemler ortaya çıkıyor.” ifadelerini kullandı.

“İşveren buluş sahibine bedelini ödemek zorunda”

Suluk, bir işverenin buluş üzerinde yıllarca çalıştığını, büyük yatırımlar yaptığını ama bir seremoniyi yerine getirmediği için buluştan doğan hakların, çalışanın mal varlığında kaldığını belirterek, şöyle devam etti:

“Bu bir tuzak. Özellikle de KOBİ’ler için. Çünkü KOBİ’ler bu işlerin çok farkında değiller. Çalışan buluşçuyla sözleşmeler yapılmalı, ‘Buluş Yönetim Sistemi’ kurulmalı. Buluş faaliyeti olan her işletmenin bu sisteme ihtiyacı var. Örneğin A firmasında çalışan kişi buzdolabının soğutma sistemine ilişkin bir buluş yaptı. Bu buluşu işverene gecikmeksizin yazılı olarak bildirmek zorunda. İşverenin de kendisine bu bildirimin ulaşmasından itibaren 4 ay içinde tam hak talep etmesi gerekir. Yani ‘Buluş bizim işletmemize aittir’ diyecek. Dediğinde buluştan doğan haklar işletmeye geçer. Sonrasında işveren patent başvurusu yapmak ve buluşçuya ‘buluş bedeli’ ödemek zorunda. Yasa buna ‘makul bedel’ diyor. Bu buluş bedeli ne kadar olacak, ne zaman ödenecek bunlar prosedür kısmı. Yasa koyucu, patent hukukuyla işletmeleri buluş yapmaya teşvik ediyor. Buluş bedeli ödenerek çalışanı da teşvik ediyor.”

Buluşçunun yasalar nazarında “özellikli bir çalışan” olduğunu belirten Suluk, ortaya çıkan katma değerden buluşçuya ödenecek bedelin maaştan ayrı olduğunu söyledi.

Suluk, buluşta tam hak talep eden işverenin buluşçuya önce teşvik ödülü vermesi, bunun da net asgari ücretin altında olmaması, sonrasında da bedelin ödenmesi gerektiğini kaydetti.

İhtilaf, tahkim hakemlerince çözülüyor

Suluk, buluşun değerinin de kolaylıkla belirlenebileceğini ifade ederek, buluş faaliyeti yapan her işletmenin “buluş yönetim sistemi” kurması gerektiğini anlattı.
Buluş yapan işçi ile işveren arasında hukuki bir problem çıktığında konunun yargıya gitmediğini tahkim hakemleri aracılığıyla ihtilafın çözüldüğünü belirten Suluk, “İşçi geliştirdiği buluşu işverene bildirmez ve kendi adına patent başvurusu yaparsa ya da buluşunu işten ayrılınca başka bir firmaya götürürse, işverenler gasp davası açabilir. Çünkü patentin gasbı ya da buluşun gasbı söz konusu. İşveren buradan da uğradığı zararın tamamını ister. Bununla ilgili çok sayıda dava var. Bir de buluş bedeli anlaşmazlıkları var. İşçi ben buluş yaptım bana bedel ödemiyorsun ya da az bedel ödedin deyip dava yoluna gidebilir.” diye konuştu.

“Öğretim elemanın geliştirdiği buluşun sahibi üniversite”

Suluk, yüksek öğretim kurumlarında geliştirilen buluşların sahibinin, yasal düzenlemeyle 2017’den sonra, onu ortaya çıkaran öğretim elemanı değil, üniversiteler olduğunu söyledi.

Türkiye’de buluş alanında yatırımların arttığını dile getiren Suluk, “Ar-Ge harcamaları gayrisafi milli hasılanın yüzde 1.06’sına ulaştı. Gelişmiş ülkelerde bu ortalama yüzde 2. Ciddi bir tırmanış söz konusu. Bu giderek artıyor. Devlet bu işlere ciddi oranda fon ayırıyor ve teşvik ediyor” diye konuştu.

hurriyet.com.tr


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın