Küresel ısınma nedeniyle yeterli minerallerden yoksun yetişen gıdalar, sağlıklı beslenme talebini ve propolis gibi süper gıda ihtiyaçlarını artırıyor. Tüketici alışkanlıklarında ise sosyal sorumluluk faaliyeti gösteren firmaların tercih edilebilirliği yükseliyor.

Hibrit yaklaşımla hız kesmeden devam eden Uluslararası Gıda Ürünleri Teknolojileri Fuarı – WorldFood Istanbul, “Güvenilir Süper Gıdalar Artık Yeni Akım mı?” ve “İşletmeler Denetimlere ve Yeni Döneme Hazır mı?” panelleriyle güne devam etti.

Süper gıdaların detaylıca irdelendiği, faydalarının ve gerekliliklerinin şeffaf bir biçimde paylaşıldığı panelde, süper gıdaların yeni bir akım olup olmadığı soruları BEEO Kurucu Ortak, Gıda Yük. Müh., Propolis Uzmanı Aslı Elif Tanuğur Samancı, Xsights Araştırma ve Danışmanlık Kurucusu Çiğdem Penn ve Yayla Agro Sağlıklı Beslenme Danışmanı, Diyetisyen Nihal Tunçer tarafından masaya yatırıldı.

Paneli yöneten Gıda Takviyesi ve Beslenme Derneği Başkanı Samet Serttaş, gıda ve tat almanın beslenmenin bir adım ötesine geçtiğini, yeni nesillerin taleplerinin sürdürülebilir gıda yönünde olduğunun altını çizdi. Serttaş; süper gıdaların güvenilirliğinin nasıl sağlanacağı ve tüketiciye doğru bilgiyi, yanıltmadan nasıl verileceğinin çok önemli olduğunu hatırlattı.

Sosyal Sorumluluk Projeleri Tüketici Tercihlerini Etkiliyor

Süper gıdaların bugün bir trend haline gelmesinin global ölçekte bir iyilik seferberliğinin sonucu olarak görülebileceğini belirten Xsights Araştırma ve Danışmanlık Kurucusu Çiğdem Penn, artık tüketicileri iyi bir hayat, iyi bir eğitim ve sağlıklı toplum istediğini hatırlattı:

“Araştırmalarımız gösteriyor ki, Türkiye’de 10 yıl önce bir şeyin ‘çok iyi’ olması önemli değildi. Ancak bugün bu tamamen değişti. Bir markanın sosyal sorumluluk alanında proje geliştirmesi, tüketicilerin o markadan bir ürün satın almasını yüzde 75 oranında pozitif yönlü etkiliyor. Yani bir marka ne kadar kadın dostuysa ne kadar adilse ne kadar sürdürülebilirse ya da çocuk işçi çalıştırmıyorsa o kadar tercih ediliyor.”

Küresel Isınma, Hızlı Yetişen Ancak Besin Değeri Düşük Gıdayı Tetikliyor

Süper gıdalara yönelik ihtiyacı artan karbon salınımı ve küresel ısınma penceresinden değerlendiren Yayla Agro Sağlıklı Beslenme Danışmanı ve Diyetisyen Nihal Tunçer, mevcut durumun sürmesi halinde bilim insanlarının 2050’de küresel ısınmanın 2 derece artacağını hatırlattı:

“Buzul çağı ile şu anki dünya arasında sadece 6 derece fark var. Artan karbon salınımı dünyayı ısıtıyor, aynı zamanda bitkilerin daha hızlı büyümesine yol açıyor. Bitkilerin daha hızlı büyümesi ise maalesef iyi bir şey değil. Bitkilerin gerektiğinden hızlı yetişmesi, topraktan alması gereken mineralleri yeterli oranda alamamasına yol açıyor. 2050’ye kadar en çok etkilenecek besin grubu patates, pirinç ve buğday. Yani temel gıdalar. Sonuçları ise bu besin grubunun daha az demir, çinko ve protein içeriğine sahip olmaları anlamına geliyor.”

Tüketiciler için kaliteli ve besleyici yiyeceklerin lezzetten sonra ikinci sırada yer aldığının araştırmalar tarafından tespit edildiğini belirten Tunçer, süper besinlere yönelik tüketici beklentilerini şöyle sıraladı:

“2019 yılında yapılan bir araştırmaya göre her 10 kişiden 8’i, zihinsel & duygusal dengenin fiziksel sağlık kadar önemli olduğunu dile getirirken, yine her 10 kişiden 4’ü sağlıklı beslenmeye çalıştığını paylaşıyor. Yaşam tarzı, yaşlanma, beslenmeye bağlı hastalıklarda artış fonksiyonel gıda satışlarını artıracağı tespit edilirken, yüksek bitkisel proteinli gıdalar ile kalp, bağırsak sağlığı ve bağışıklık sistemini destekleyen, enerji ve kilo yönetimi hedefleyen süper besinlerin ihtiyaçlara cevap verecek.”

Propolisle Meme Kanseri Tümör Hücrelerinin Çoğalmasını Azaltıyor

2013 yılından bu yana, İTÜ Teknokent’te KOSGEB desteği ile çıktıkları yolculukta bugün çok kıymetli bir aşamaya geldiklerini belirten BEEO Kurucu Ortak, Gıda Yük. Müh., Propolis Uzmanı Aslı Elif Tanuğur Samancı, şu anda ürünlerinin Türkiye dahil 15 ülkede 35 bin eczane ve 15 binin üzerinde doğal ve sağlıklı ürün satan mağaza aracılığı ile tüketicilere ulaştırdıklarını paylaştı:

“8 milyon arı kovanı ve 72 bin arıcı ile arıcılıkta dünyanın ikinci büyük ülkesiyiz. Ayrıca endemik çeşitliliğimiz Avrupa’daki tüm çeşitliliğin üçte ikisi. Bu değerler, yaptığımız işi daha da kıymetli hale getiriyor. Geliştirdiğimiz patentli teknoloji sayesinde Anadolu propolisinin, dünya genelindeki propolislerden en az 3 kat daha güçlü olduğunu gördük. Klinik araştırmalarla ilerliyoruz. Yanı sıra, her sattığımız ürünün yüzde 1’ini arıcılığı destekleme fonunda biriktiriyoruz.”

Propolisin nardan 80 kat daha güçlü antioksidan özelliği olduğunu belirten Samancı, İstanbul Üniversitesi ile yaptıkları araştırma neticesinde propolisin meme kanseri üzerindeki etkilerini incelediklerini paylaştı:

“Anadolu propolisi, hücrelerin büyümesini engelledi, tümör hücrelerinin çoğalmasını önemli ölçüde azalttı. Diğer propolisler de ise benzer bir etki söz konusu değil.”

İzlenebilirlikte Blockchain Dönemi

“İşletmeler Denetimlere ve Yeni Döneme Hazır mı?” başlıklı günün son panelinde ise BRCGS Türkiye Temsilcisi Evren Efe Kabagöz gıda üretiminde denetim süreçlerinin önemine ve COVID ile dijitalleşmesi hızlanan denetim süreçlerine değindi.

Kabagöz, değişen dünyada tarımın ciddi şekilde etkilendiğini ancak internet sayesinde tüketeceklerin ürüne dair bilgilere çok kolay ulaşabildiklerini hatırlatırken, bu sürecin gıda üreticilerin işlerini zorlaştığını belirtti:

“Dünyada standartlar ve beklentiler de değişti. Ürünün kaliteli, yasal ve güvenilir olması yetmiyor; aynı zamanda çevreye dost, sürdürülebilir olması bekleniyor. BRCG ile hayatımıza girenlerden biri de habersiz denetimler. Dünyada yapılan denetimlerin yüzde 57’si habersiz olarak gerçekleştiriliyor. Ayrıca, yeni bir bilgiyi de paylaşmak isterim: Gıda güvenliği kültürü, Avrupa Birliği’nde regülasyonun içerisine taslak olarak alındı. Gelecek yıl artık yasal olarak bütün gıda üreticilerinin gıda güvenliği kültürü planı olmak ve aksiyon aldığını ispatlamak zorunda kalacak.”

Gıda firmaları dijitalleşmeyi farklı alanlarda kullanabildiğini, özellikle pandemi döneminde de ulaştırma operasyonlarının uzaktan uydu sistemlerle takip edildiğini belirten Kabagöz, dijital sistemlerin firmalara büyük katkı sağladığını, değer kattığını vurguladı:

“Üreticiden çıkan nakliye sırasındaki süreci de dijital sistemlerle firmalar tarafından takip ediliyor. Firmalar için en önemli şey tedarik zinciri. İzlenebilirliği takip edebilmek de firmalar için bir o kadar önemli. Blockchain sistemleri de bu noktada devreye giriyor. Blockchain sistemini riskler asgariye indirildiği için öneriyoruz.”


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın