Kızılay Akademi-Yıldız Teknik Üniversitesi iş birliği ve Türk Kızılay İçecek Grubunun katkılarıyla online olarak düzenlenen “I. Ulusal Maden Suyu Kongresi’nde” maden suyunun Anadolu coğrafyasındaki önemi ve insan yaşamı üzerindeki etkileri tüm yönleriyle ele alındı. Birbirinden ilginç araştırma sonuçlarının kamuoyuyla paylaşıldığı kongrede söz alan Uzm. Psikolog Sinem Büşra Bekçi, vücuttaki mineral rezervlerinin azalması halinde, insanların pek çok psikolojik rahatsızlığa açık hale gelebildiğini aktardı.
Anadolu’nun tarih boyunca en büyük doğal zenginliklerinden biri olan maden suları, online olarak düzenlenen I. Ulusal Maden Suyu Kongresi’nde uzman isimler tarafından masaya yatırıldı. Kongre’nin açılış konuşmasını gerçekleştiren Türk Kızılay Genel Başkanı ve Sağlık Bilimleri Üniversitesi AYAY Bölüm Başkanı Dr. Kerem Kınık, insanın suyla ve maden sularıyla ilişkisinin yaradılışına dayandığını aktararak, “O gün bugündür; insanın suyla beraber bir yolculuğu serüveni var, medeniyetlerinin, savaşlarının, hayallerinin, peşinden koştuğu şeylerin her birisinin içinde o su öğesine rastlayabiliriz. Ülkemizde mineral zenginliği açısından dünyada eşi benzeri bulunmayan kaynaklar mevcut. Bu kaynakların insan sağlığıyla olan ilişkisi, sağlık ilişkisi, bu suların endüstriyel ve lojistik süreçleri, mineralli suların özellikle mutfaklarda, gastronomi kültüründe kullanılması, dünyadaki benzer kaynaklarla karşılaştırılması ve pek çok bilimsel sunumu Kızılay Akademi ve Yıldız Teknik Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümüyle ilkini gerçekleştirdiğimiz bu kongrede bulabileceksiniz” dedi. Kongrenin ilk sunumunda şifalı suların tarihçesini anlatan Kınık, “Ülkemiz su kaynaklarının mineral zenginliği, kaplıca ve ılıca kaynakları, içmeler konusunda gerçekten dünyanın en şanslı coğrafyalarından biri. İnsanlık ilk çağlardan beri şifalı sulardan hep faydalanmıştır. 20. yüzyıla gelindiğinde maden suları eczanelerde bir ilaç gibi tedavi maksatlı olarak satılmıştır. Halen gelirlerinin tamamı Türkiye Kızılay Derneği’ne insani yardım olarak akan maden suyu Afyonkarahisar’da ve Erzincan’da iki kaynak olarak devam etmektedir” diye konuştu.
Su kaynaklarının yıllar geçtikçe daha önemli hale geldiğini belirten Yıldız Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Tamer Yılmaz ise kongrenin maden suyu başta olmak üzere tüm kaynaklara farkındalık oluşturması temennisinde bulundu.
Maden suları insan sağlığı üzerinde doğrudan etkili
Kongrenin ilk gününde maden suyu hakkında ilginç bilgiler aktaran uzman isimler, Türkiye’nin şifalı su kaynaklarının potansiyelinin gelecek yıllarda daha da ön plana çıkacağı görüşünde birleşti. Yıldız Teknik üniversitesi Kimya-Metalurji Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Osman Sağdıç “AB’nin kabul ettiği yasal düzenlemeye göre bir mineralli suda magnezyum değeri en az 50 mg/l ise o su magnezyum yönünden zengin sayılır. Türkiye mineralli su açısından oldukça zengin kaynaklara sahiptir. Piyasada satılan mineralli sular incelendiğinde yaklaşık 320 mg/l ile magnezyum açısından en yüksek Erzincan maden suları olduğu görülmüştür. Bu oran ile Erzincan mineralli suları tüketilebilir maden suyu kategorisinde dünyada önemli bir yere sahip olmaktadır. Tüketicilerin mineralli su içeriğinin ve sağlığa etkileri ile ilgili bilgilendirmenin arttırılması ile ülkemizde de mineralli suyun önemi anlaşılacak ve tüketimi artacaktır” diye konuştu.
Altınbaş Üniversitesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları bölümünden Dr. Öğr. Üyesi Özge Seçmeler de maden suyunun mutfak kimyasında kullanımını hakkında bilgi verdiği sunumunda “Besinler yoluyla aldığımız minerallerin kana karışımı tam gerçekleşemediği gibi suda çözünür olmaları nedeniyle vücutta depolanmaları da sınırlıdır. Mineral yetersizliği söz konusuysa bu eksikliği doğal yollarla, mineralli sularla gidermeyi tercih edebiliriz” dedi.
Mineral eksikliği insan psikolojisini olumsuz etkiliyor
Maden suyunun psikoloji üzerine etkisi hakkında bilgi veren Su Psikoloji Kliniği Başkanı Uzm. Psikolog Sinem Büşra Bekçi, “Minerallerin psikolojinin üzerindeki etkisi oldukça fazla. Vücudumuzdaki mineral rezervlerinin oranları olması gerektiği gibi olmazsa, bir takım konsantrasyon problemleri, aşırı stres, aşırı kaygı gibi sorunlarla karşılaşmak mümkün” dedi. Minerallerin mutluluk hormonu olarak bilinen “Serotonin” üretimini desteklediğini anlatan Bekçi, şöyle devam etti: “Minerallerin bilişsel performans, öznel ruh hali ve enerji düzeyi üzerindeki etkilerinin incelendiği bir araştırma sonucunda mineral desteği alan katılımcıların daha fazla zihinsel ve fiziksel dayanıklılığa sahip olduğu da tespit edilmiş. Magnezyum minerali, ruh halini düzenleyen bir nörotransmitter olan serotonin yeterli seviyede salgılanmasına destek sağlıyor. Serotoninin üretimi yeterli düzeyde olunca enerji ve iyimserlik artıyor. Bu da psikolojik iyi oluş yani öznel iyi oluş için oldukça kıymetli. Maden suyu içeriğindeki zengin minerallerle enerji, üretimi, sinir sağlığı, kemik sağlığı, cilt sağlığı ve kas fonksiyonlarının düzenli çalışmasında oldukça aktif roller oynuyor. Yanı sıra ileri yaşlarda oluşabilen kognitif yetersizlik ve ruhsal bozukluklar gibi önemli sorunlarda da koruyucu ve tedavi edici etkilere sahiptir.”
sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.