Hafta boyunca “Çizginin Dışındakiler” temasıyla iletişim ve pazarlama dünyasına ilham veren Brand Week Istanbul’da beş günlük maraton sona erdi. EMEA bölgesinin en büyük iş ve markalar dünyası buluşması olan Brand Week Istanbul, her yıl olduğu gibi bu yıl da dünyanın en yaratıcı isim ve projelerini bir araya getirdi. 5 gün boyunca 100’ü aşkın oturumda yaklaşık 150 konuşmacının ağırlandığı Brand Week Istanbul’un son gün programında, yeryüzünde kalıntı bırakan mikro boyuttaki canlıların biyolojik yapısını anlamak için çalışmalar yapan ve NASA’nın evrendeki yaşam arama çalışmalarına yön verecek olan yeni projesine liderlik edecek olan Betül Kaçar, yeni dijital platformu ile Acun Ilıcalı ve yeni tüketici deneyimlerini aktaran Akan Abdula günün en dikkat çeken isimleri arasında yerini aldı.
Brand Week Istanbul’un beşinci ve son gününde medya, iletişim ve yayıncılık üzerine farklı disiplinlerden gelen konuşmacılar, kendi deneyimlerini ve gelecek öngörülerini dinleyicilerle paylaştı.
Günün en dikkat çeken isimleri arasında yer alan Acun Ilıcalı, pandemi sürecini, “Açıkçası pandemi büyük bir bela. Bütün dünya çok zorlanıyor. Hayatımızdaki en önemli şey sağlık. Fakat bu bizim açımızdan kendi performansımızda zirve yaptığımız bir süreç oldu” diyerek özetlerken, pandemi sebebiyle dijitalin daha aktif hale gelmesiyle ilgili olarak da “Hayatım boyunca iş olarak çok hızlıydım. Çabuk karar verip aşırı hızlı uygulayan bir insanım. Bence pandemi süreci dijital anlamda dünyayla aramızdaki makası çok azalttı. İnsanlar artık kendini dijitale zorunlu hissediyor. Bu dönem belli bir yaş grubunun dijitalle buluşmasını sağladı. Aslında bu dönem hızlandırılmış kurs oldu. 3 ayda 3 yıl ileriye gittik” dedi.
“Exatlon bizim bebeğimiz. Bu proje sayesinde çok önemli bir pazara girdik. Meksika’da kanalın en yüksek rakamlarına ulaştık. Bu başarı Tele Mundo’nun ilgisini çekti. ABD network’lerinin ilgisini çekti. Aslında bugün bizim için de çok önemli bir gün, iki farklı ABD kanalından birisiyle bugün anlaşma yapmak üzereyiz. Büyük heyecan içerisindeyiz. ABD’de yayınlanırsa bütün dünya Exatlon projesini yapmak isteyecek. Bu da bizim ulaşamadığımız ülkelere girme şansımızı artıracak” diyen Ilıcalı, yeni projesi Exxen ile ilgili olarak ise, “Exxen benim hayallerimi hayata geçirebileceğim bir platform. Televizyonda istediklerimizi yapamıyoruz. Bunun sebebi reklam kuralları. Bu da belli bir bütçe oluşturabilirsin demek. Exxen başka dünya. Her şeyi dibine kadar yapabilirsin. Komedi dünyasında mahrum kaldığımız ve ülkemizde olmayan her şeyi dibine kadar yapabileceğiz. Süre sıkıntısı yok. Çok iyi isimlerle anlaştık. Vaktin nasıl geçtiğini anlamayacaksınız. 5 dakika olan, 45 dakika olan bir sürü içerik olacak. Yeni bir eğlence dünyası diyebiliriz. Burada dünya markalarıyla mücadele edeceğiz. Ciddi rakipler var ama aslında biz farklı kulvarlardayız. Bütün benliğimizi Exxen’e verdik. Şu an birinci hedefimiz bu. Büyük bir risk alarak giriyoruz. İnşallah batmayız” dedi. Konuşmasına 2021 ile ilgili ön görüleri ile devam eden Ilıcalı,“Ülkemiz için değil, dünya için de çok kötü geçti bu yıl. 2021’i kariyer olarak kendi açımdan yeni bir mücadele olarak görüyorum. Heyecanla 1 Ocak tarihini bekliyorum. 2021’in, birinci dakikası itibarıyla benim için nasıl geçeceği belli olacak” diyerek konuşmasını sonlandırdı.
“Gençlerin, sosyal medyada mükemmel görünme kaygısıyla psikolojileri bozuldu”
Günün konuşmacılarından biri olan Hadise sosyal medyayla ilgili olarak, “Siber zorbalık konusunda bir şeyleri değiştirmek için çok çaba sarf ederdim. İnsanlar çok kolay nefret söyleminde bulunuyor. Instagram’da beğeni butonunu kapatırdım. Sosyal medyada mükemmel görünme kaygısı yüzünden gençlerin psikolojileri bozuldu” açıklamalarında bulundu.
“Yaşam olan başka bir gezegen bulma ihtimalimiz yüksek”
Yeryüzünde kalıntı bırakan mikro boyuttaki canlıların biyolojik yapısını anlamak için çalışmalar yapan ve NASA’nın evrendeki yaşam arama çalışmalarına yön verecek olan yeni projesine liderlik edecek olan Betül Kaçar, Dünya’dan başka bir gezegende yaşam olmadığını ispat etmenin, yaşamın olduğunu ispat etmekten daha zor olduğunu aktardığı konuşmasında, yaşamı aramak ya da yaşamı bulmanın çok felsefik bir yaklaşım olabileceğini, ancak yaşamı tespit etmenin çok daha zor olduğunun altını çizdi. Yine de buna rağmen, “Yaşam olan bir gezegen bulma ihtimalimiz yüksek” diyen Kaçar, sonraki planlarımızda, bir gezegene yaşamın kendisini göndermek yerine, yaşam potansiyelini göndermek istiyoruz. Şu an böyle bir gezegen adayımız yok, ancak inanıyorum ki bir yerde, bir yaşam belirtisi bulunmayı bekliyor ve biz onu bulacağız. Eğer bunu bulursak, bir sonraki adımımız ise o gezegene gitmek olacak” açıklamalarında bulundu.
“Dayanışmanın bireyselleştiği bir dönemdeyiz”
“Pandemi öncesinde de dijitalleşmeden bahsediyorduk, fakat pandemi sayesinde artık çok daha algoritmik bir hayatın içindeyiz. Bu da bizi yankı odalarının içine hapsediyor. Yani bir konu hakkında hep aynı kişileri takip edip, aynı yazıları okuyup kendimizi bu algoritmaya mahsur bırakınca, her defasında kendi fikirlerimizin kabul edildiğinin ve aslında tüm dünyanın bizim gibi düşündüğü yanılgısı içinde buluyoruz kendimizi. Bu, özellikle pandemi sürecinde bir araya gelemediğimiz için çok daha artmış durumda ve bu yüzden 2021’de çok toleranssız tüketicilerle fazlaca karşılaşacağız” diyen FutureBright Group Yönetici ve Kurucu Ortağı Akan Abdula, pandeminin ilk zamanlarında toplumun çok daha umutlu olduğunu ve bu sebeple kolektif olarak bu durumdan kurtulmanın yollarını aradığını belirtti. Fakat Kasım ayı itibariyle ikinci dalganın artması ve bu pandemi sürecinin de neredeyse bir yılı tamamlamasıyla beraber, dayanışmanın da artık çok daha fazla bireyselleştiği bir döneme giriş yaptığımızı dinleyicilerle paylaştı.
“Pandemi sebebiyle toplumun %92’si endişeli”
MediaCat Genel Yayın Yönetmeni Pelin Özkan’ın moderatörlüğünde gerçekleştirilen “Pandemiyle Dönüşen Alışkanlıklar: Ekmek Yaptık, Saçımızı Kendimiz Kestik Peki Ya Sonra” başlıklı oturumda Ipsos Türkiye CEO’su Sidar Gedik çok değerli araştırma verilerine yer vererek, Covid-19 ve insan duygularını değerlendirdi: “Dünyamız Covid-19 gibi bir salgınla ilk kez karşılaşmıyor. 10 yıl öncesine de 100 yıl öncesine de bakarsanız benzer durumları yaşadık. Hem en başa döndük hem de sağlık alanında ve aldığımız önlemler noktasında pek ilerleme kat edemediğimizi fark ettik. Geçtiğimiz yıl yaptığımız bir araştırmada insanlara sağlık açısından en tehlikeli buldukları hastalıkları sormuştuk. Sonuçlara bakınca insanların salgın gibi bir yanıtı olmamış, olduysa da çok az oranda olmuş. Aslında Covid-19 bizi hiç beklemediğimiz anda ve beklemediğimiz bir yerden yakaladı diyebiliriz. Şimdi trendlere baktığınızda biz Covid-19’u “Kırılgan Gezegen” başlığı altında değerlendirebiliriz. Tabii bu kırılgan gezegen; küresel ısınma ve çevresel riskleri daha çok kapsıyor ama doğa da bizi beklemediğimiz bir yerden yakaladı. Doğanın bu reaksiyonu ile öyle bir fırtına içerisine girdik ki; değişmeden, dönüşmeden çıkmamız imkânsız. Covid-19 bize birçok şeyi gözden geçirmemiz için nedenler verdi. Sevdiklerimiz, sosyal çevremiz, önceden yaptıklarımız ya da yapamadıklarımız için pişmanlık duyuyoruz. Covid-19 ile ilgili insanların virüsü algılama ve kabul etme şekilleri var. Toplumların neredeyse %30’u pandeminin bitmediğini düşünüyor. %5’lik bir kesim ise pandeminin geride kalacağına inanıyor. Avrupa ülkelerinin gündemine bakarsanız 2. karantina dönemi çoğunun gündeminde, birçoğu karantina ilan ettiler bile. Çemberin daraldığını bizler de bireyler olarak hissetmeye başladık, bu sebeple de toplumun %92’si endişeli. Salgın tüketim alışkanlıklarımızdan, iletişim alışkanlıklarımıza kadar her şeyi değiştirdi. Olumlu yönden bakamayız ama insanların çevre ve doğa bilinci, bilime inanç ve sade yaşama olan özlemleri arttı.”
“Covid-19 şirketlerin dijitalleşmesini hızlandırdı”
Sözlerine bu yıl nereye baksak karşımıza “kriz” çıktı diyerek başlayan Facebook Orta Doğu, Afrika ve Türkiye Bölge Başkan Yardımcısı Derya Matraş; ekonomik, siyaset, sağlık gibi pek çok alanda 2020’de yaşanan krizlerden ve bu krizlerin neden olduğu sorunlardan bahsetti. 2020’nin bir felaketler yılı olduğunu söyleyen Matraş, 3500 yıllık Çin Alfabesi’nde krizin tehlike ve fırsat olmak üzere iki kelimeden oluşmasına bir gönderme yaparak, krizler karşısında bakış açımızı değiştirmenin öneminin altını şu sözlerle çizdi: “Krizler farklı bir şekilde düşünmemizi sağlayarak yeni fırsatlar sunar. Ama bu her kriz için geçerli değil elbette. Uzayan krizler insanların daha önceden edinmiş oldukları davranışlarla bağlarının kırılmasına neden olur. Bu bağlar kırılınca insanlarda yeni ortama uyum sağlama isteği gelir ve bunun neticesinde inovasyon ortaya çıkar.” Derya Matraş Covid-19 ve doğurduğu diğer krizlerin neleri değiştirdiğini anlatırken, 2020’de pandemi ile iş dünyasında ortaya çıkan fırsatları ve bu fırsatların nasıl değerlendirildiğini şöyle anlattı: “Bu krizde evde kalma anını değerlendiren firmaların hisseleri birkaç günde 4-5 kat arttı. Diğer önemli fırsat dijitalleşmenin hız kazanması oldu. Fortune 500 şirketlerinin CEO’larının yüzde 75’i Covid’in, şirketlerinin dijitalleşmesini hızlandırdığı ifade ediyor. Diğer yandan pandemi sadece şirketler için değil, bireyler için de değişimi ve bazı fırsatları beraberinde getirdi. Herhangi bir rutinin alışkanlık haline gelmesi için 66 gün geçmeli. Bu dönemde bizim pek çok alışkanlığımız değişti. Bazı hobilerimiz alışkanlığa döndü ve bunların bir kısmı kalıcı da olacak.”
sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.