ENVER ERKAN, Tera Yatırım << Türkiye’de tüketici fiyatları Eylül ayında %0,97 artış gösterirken, yıllık enflasyon ise %11,75 oranında gerçekleşti. Bloomberg anketine katılan ekonomistlerin beklentisi aylık bazda %1,30 ve yıllık %12,13 oranında bir enflasyon gerçekleşmesi yönündeydi. Bu bakımdan gelen verilerin, beklentilerden daha olumlu olduğunu söyleyebiliriz. Döviz kurundaki artıştan gelen maliyet baskısından ziyade, özellikle giyim fiyatlarından kaynaklı düşük talep etkili yavaşlamanın Eylül enflasyonunda daha etkili olduğunu görüyoruz.
Enflasyonun alt kalemlerine bakacak olursak; aylık bazda fiyatlardaki düşüş gösteren kalemlerin mevsim ve sezon etkisi çok yoğun olan giyim ve ayakkabı ile eğitim olduğunu görüyoruz. Sezon etkisi ile beraber normalde Eylül ayında hızlı artış görmeye alışkın olduğumuz giyimde %0,03’lük bir aylık düşüş söz konusudur. İlgili kalemde yıllık artış hızı ise %9,2’den %6,9’a gerilemiştir. Turizm sezonunun iyi geçmediği, insanların fazla yer değiştirmediği, eskisi kadar dışarıya çıkmadıkları, eğitimin uzaktan yapıldığı bir ortamda durağanlığın yansıması itibariyle giyimde fiyatlar Eylül’de artmak yerine düşmüştür. Eğitimde ise KDV ve uzaktan eğitim etkisiyle Eylül ayında artış görülmediğini gözlemliyoruz. Gıda enflasyonundaki %0,66’lık aylık artışı normal karşılıyoruz. Eylül ayında %13,5’ten %15’e hızlanan yıllık gıda enflasyonu, hedeflenen seviyenin üzerinde kalmakla beraber, biz yılın geri kalan kısmında gıda enflasyonundaki artış eğiliminin sürmesini bekleriz. Konut, aylık bazda %0,93 ile en çok yükselen kalemlerden olmasına rağmen, yıllık fiyat artışı seviyesi %11,3’ten %10’a düşmüştür. Konut faizlerinde düşüş etkisiyle hızlanan talepten dolayı fiyatlarda oluşan baskı, faizlerin artmasıyla beraber yerini düşük talep etkisine bırakacaktır. Enerji enflasyonu da, pandemi nedeniyle baskılanan petrol fiyatları neticesinde yıllık bazda %9,6’dan %6,8’e gerilemiştir. Enflasyona yukarı yönlü olarak en çok katkıyı veren kalemler sırasıyla; %3,02 artışla ev eşyası, %1,84 ile ulaştırma olmuştur. Dayanıklı tüketim mallarında kur etkisi, birçok kalemin aksine biraz daha hissedilir seviyededir. Sadece dayanıklı mallarda aylık bazda %3,7’lik artış söz konusudur. Otomobilde ÖTV artışı ve matrah ayarlamalarıyla gelen fiyat artışlarının, ilerleyen aylarda da kur etkisinin yansıması ile devamı beklenebilir.
Gıda ve enerji gibi volatil kalemlerin dışarıda bırakıldığı çekirdek enflasyonun da artış eğiliminde olduğu görülmektedir. C göstergesi Eylül ayında %1,3’lük artış ile genel TÜFE artışının üzerinde artarken, yıllık bazda da %11,3 seviyesine gelmiştir. Daha çok çekirdek enflasyon ve ÜFE üzerinde etkisini gösteren döviz kurunun gecikmeli etkisinin bundan sonraki dönemde genel fiyat artışları tarafına yansımasını ve TÜFE üzerinde yukarı baskıyı devam ettirmesini bekleriz.
TÜFE yıllık değişim oranları… Kaynak: Bloomberg, TÜİK
Enflasyonda artış yönündeki tahminlerin merkezinde elbette döviz kurlarında son dönemde yaşanan yükselişin etkisi bulunmaktadır. Kur etkisinden gelen maliyet baskısı enflasyon açısından yukarı yönlü etki yapmakta iken, biraz da kur artışının sebep olduğu üzere kredilerdeki önemli yavaşlama enflasyonu talep kanalından aşağı baskılamaktadır. Eylül ayı gerçekleşmesinde de bu talep düşüşünün oluşturduğu durgunluk etkisinin biraz daha öne çıktığını görüyoruz. Buna karşın, maliyet unsurları ise geçen aylardaki ÜFE artışının bir tam geçişkenlik etkisinin görülmemesi nedeniyle halen nihai fiyatların içine tam olarak girmemiştir. Enflasyonun tarihsel döngüsü içinde normalde 2-3 aylık gecikme ile fiyatların içine giren kur geçişkenliği, son 2 yılda 1-2 ay gibi bir sürede fiyatlara etki etmektedir. ÜFE’ye yansıyan girdi maliyetleri ise yüksek bir oranda artmaya devam etmektedir. Aylık ÜFE, Ağustos ve Eylül aylarında sırasıyla %2,35 ve %2,65 artmıştır. Yıllık ÜFE de böylece %14,3 seviyesine yükselmiştir. Maliyetin önemli ölçüde yüklenen üreticilerin bu fiyatları tüketici fiyatlarına da yansıtmaları önümüzdeki dönemde gerçekleşecektir. Bu nedenle Ekim enflasyonu da yüksek olabilir. Bu yıl USD karşısında %23 civarında düşen TRY’nin, Ağustos’tan sonra hızlı bir şekilde gerçekleşen değer kaybı, kur artışı etkisiyle beraber yılın sonuna doğru fiyatları etkileyecektir.
Eylül ayında enflasyon, %11,75 seviyesinde Ağustos ayına göre fazla bir değişim göstermedi. Merkez Bankası 24 Eylül PPK’sında Ağustos ayından beri uygulanan sıkılaşma önlemlerini ilerleterek 200 baz puanlık faiz artırımı yapmış ve günlük fonlama oranı için yeni bir koridor oluşmasını sağlamıştı. Ağırlıklı ortalama fonlama oranı %11,3 seviyesinde, gecelik borç verme faizi ise %11,75 seviyesinde. Faiz koridoru üst bandı itibariyle enflasyonla başa baş noktasındayız. Ancak fonlama geç likidite penceresine yönlendirilecekse %13,25’lik oran yine faiz ile enflasyon arasında marj yaratmaktadır. Eğer enflasyon Eylül ayında beklendiği şekilde %12 üzerine bir artış gerçekleştirseydi 22 Ekim’de bir faiz artırımı yapılması öngörüsü çok daha rahat yapılabilirdi. Yeni Ekonomi Programı’nda yılsonuna dair yapılan %10,5’lik enflasyon beklentisinin üzerinde bir gerçekleşme beklemeyi sürdürüyoruz. Merkez Bankası’nın 22 Ekim’de PPK’da alacağı olası bir faiz kararı ve sıkılaşma yönlendirmesi ile 28 Ekim’de Enflasyon Raporu sunumunda enflasyon ve para politikası konusundaki ileriye dönük rehberliği kritik önemde olacaktır. Enflasyonda artış baskısı sürdükçe pozitif reel faiz yaratmak için faiz artırımı yapmak gerekecektir.
sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.