İstanbul Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, “Türkiye Varlık Fonu’nun sahip olduğu finansal güç ve imkanların, nitelikli üretime yönelik büyük projeler için doğru ve etkin bir şekilde kullanıldığı takdirde, ülkemizin önemli yapısal sorunlarına cevap verebilecek potansiyeli barındırdığına inanıyoruz” diye konuştu.

Türkiye Varlık Fonu Genel Müdürü Zafer Sönmez, Türkiye’nin yapısal dönüşümüne katkıda bulunmaya yönelik yatırım planlarını aktarırken, stratejik konularda sermaye yatırımları yapmaya devam edeceklerini söyledi.

İstanbul Sanayi Odası (İSO) Meclisi’nin eylül ayı olağan toplantısı “Yatırımlara Kaynak Sağlamak ve Sanayimizin Gelişimi Açısından Türkiye Varlık Fonu’nun Önemi” ana gündemi ile video konferans yöntemi üzerinden gerçekleştirildi. Açılış konuşmasını İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan’ın yaptığı İSO Meclisi’nin online toplantısına, Türkiye Varlık Fonu Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Üyesi Zafer Sönmez konuk olarak katılarak gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. 

İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, küresel ekonominin yapısal sorunlarının pandemi ile daha da belirginleştiği bir konjonktürde özel sektörün büyümeyi sürükleyecek, büyük ölçekli yatırımlar yapacak bir dinamizmi kendi başına sergilemesinin zor göründüğünü vurguladı. Bahçıvan “Bu durum, yatırımlarda kamunun yol gösterici ve yönlendirici rolüne ihtiyacı arttırırken, riskin ve getirinin kamu-özel arasında paylaşıldığı bir yatırım anlayışını öne çıkarıyor. Varlık fonları tam da bu noktada değer kazanıyor. Yenilikçi bir kamu-özel sektör iş birliği reçetesi kurgulamamız gerekiyor” dedi.

Türkiye Varlık Fonu’nun büyük ve güçlü şirketlere yönelik yatırımlarla bölgesel ve küresel liderler çıkarmayı ve cari açığa önemli katkısı olan sektörlere yönelik yatırımlarla ülkemizin dışa bağımlılığını azaltmayı hedeflediğine dikkat çeken Bahçıvan “Böylece sanayicilerimizin yurtiçinde üretilen kaliteli ve ucuz ürünlere ulaşması, maliyetlerini kısarak karlılığını artırması ve maliyet avantajı ile uluslararası pazarlarda rekabetçi hale gelmesi mümkün olacak. Türkiye Varlık Fonu’nun, bu konuda sanayi sektörünün yanında yer almayı hedeflemesi umut verici. Varlık Fonumuzun, ortaklık yaptığı şirketlerin Ar-Ge kapasitesinde sağlayacağı artışlar, ülkemizde daha yüksek katma değerli ürünler üretme potansiyeli yaratacak. Varlık Fonumuzun sahip olduğu finansal güç ve imkanların, nitelikli üretime yönelik büyük projeler için doğru ve etkin bir şekilde kullanıldığı takdirde, ülkemizin önemli yapısal sorunlarına cevap verebilecek potansiyeli barındırdığına inanıyoruz. Türkiye Varlık Fonu’nu ülkemiz ekonomisinin geleceğine dair çok güzel hayalleri olan, sanayicilerimizin yüksek teknolojiye dayalı, katma değeri yüksek ürünleri içeren yatırım hedeflerine destek olmaya ve birlikte daha da geliştirmeye davet ediyorum” dedi.

Yeni sanayileşme hamlesi gerekli

Türkiye’nin değişen küresel değer zincirinde kilit oyuncu olabilmek, rekabet gücünü arttırabilmek, yüksek teknoloji ve katma değer odaklı bir üretim yapısına geçebilmek amacıyla yeni bir sanayileşme hamlesi gerçekleştirmek zorunda olduğunu söyleyen Bahçıvan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Hiç kuşkusuz ki bu gerçek, yerli kaynakları harekete geçirecek ve ithalat yoğunluğunu azaltacak büyük ölçekli ve stratejik sanayi yatırımlarının hayata geçirilmesini zorunlu kılıyor. Ama yurt içi tasarruflarımızın yetersizliği ve finans sistemimizin mevcut geleneksel yapısı, böylesi büyük ölçekli yatırımların genellikle yurt dışından ve döviz cinsi kullanılan krediler ile finanse edilmesine yol açıyor. Yine bankacılık sektörü ve yoğun kredi ağırlıklı finansal sistemimiz, uzun vadeli ve uygun maliyetli finansman ihtiyacımızı karşılamaya yetmiyor. Başta sermaye piyasaları olmak üzere gerekli finansal derinlik ve çeşitliliği de sağlayamıyoruz. Diğer taraftan hammadde ve enerji başta olmak üzere dışa bağımlı üretim yapımız, cari açığın da kalıcı bir şekilde düşürülmesini engelliyor. Bu noktada, Türkiye Varlık Fonu’nun, yapacağı yatırımlar ve atacağı adımlar ile Türk sanayicilerinin nitelikli hedeflere yönelik gelişimine çok önemli katkıları olmasını bekliyoruz.”

Hedef cari açığı azaltmak ve tasarrufu artırmak

Türkiye Varlık Fonu Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Üyesi Zafer Sönmez, Türkiye Varlık Fonu’nun Türkiye’nin stratejik yatırım kolu olduğuna vurgulayarak “Öncelikli hedeflerimiz, portföyümüzdeki şirketlerin değerini artırmak, yurtiçindeki stratejik yatırımlara sermaye sağlamak, Türkiye’nin yurtdışı stratejisini ve rekabetçi şirketlerini destekleyen yatırımlar yapmak ve finansal piyasalarda iyileşme ve derinleşme sağlamak” dedi.

Günümüzde devletin tanımının yeniden yazıldığını ve artık devletin sadece düzenleyici değil, girişimci bir kimlik de üstlendiğine dikkat çeken Sönmez “Bugünün gerçeğinde ne sadece devlet ne de özel sektör yatırımlarıyla ekonomiyi ayakta tutabiliriz; iki tarafın da iş birliği yapması gerekiyor. Türkiye’nin stratejik konularında sermaye yatırımları yapmaya devam edeceğiz. Bunu yaparken kapımız herkese açık” diyerek son dönemde açıklanan yatırımların ardındaki stratejiyi aktardı. Sönmez, şunları söyledi: “Türkiye’nin öncelikli yapısal sorunları olan cari açık ve tasarrufa yönelik projeler yapıyoruz. Her 10 üründen 9’unu ithal eder konumda olduğumuz petrokimya alanında 10 milyar dolarlık yatırımla Türkiye’nin öncelikli ihtiyacı olan ürünlere yönelik tesisler kuracağız. Yerli kömürden enerji üreteceğiz ve bunu hem çevre hem de toplumsal duyarlılıkları gözeterek yapacağız. Türkiye’nin maden kaynaklarını ekonomiye kazandırıyoruz. Ülkemizdeki tasarruf bazını artırmak ve sigorta sektöründeki yapısal dönüşüme katkı sağlamak üzere kamu sigorta şirketlerini Türkiye Sigorta ve Türkiye Hayat Emeklilik altında birleştirdik. Diğer yandan, yaklaşık 10 yıllık geçmişi olan üç konuyu yakın zamanda çözüme ulaştırdık; Milli Piyango, İstanbul Finans Merkezi ve Turkcell. Türkiye Varlık Fonu’nun en yüksek kurumsal yönetişim standartlarında yönetilmesi için gereken altyapıyı oluşturduk.”


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın