Enver Erkan, Tera Yatırım >> Merkez Bankası, beklenmedik bir hamleyle politika faizi olarak bildiğimiz 1 haftalık repo oranını 200 baz puan artırarak %8,25’ten %10,25 seviyesine getirdi. TRY’nin artan değer kaybı ve enflasyon risklerinin arttığı bir ortamda Merkez Bankası, Ağustos döneminden beri yaptığı yan yollu sıkılaştırma sonrasında TRY’nin değer kaybının devam ettiği bir ortamda politika faizinde artışa gitmiş oldu. En son faiz artırımının yapıldığı 2018 yılından sonraki bu ilk artırımda Merkez Bankası’nın birkaç haftalık likidite yönetimi akabinde direkt hareket ettiğini ve bu sıkılaştırıcı hamleyi sade para politikası mekanizması dahilinde gerçekleştirdiğini görüyoruz.
Ağustos döneminden itibaren uygulanan sıkılaşma, bankaların borçlanma limitlerinin ayarlanması, gösterge faizinin altından fonlama yapılmasının sona erdirilmesi ve üst bantlara yönelinmesi ve günlük fonlama GLP’nin ağırlığının artırılması suretiyle olmuştu. Bu kapsamda süreç içinde fonlama oranı 300 baz puandan fazla arttı ve bu şekilde yan yollu bir sıkılaşma yapılmış oldu. Kredi ve mevduat faizleri bu fonlama maliyeti artışı ile beraber yükseldi. Ancak ortada piyasada uygulanan faizler ve resmi para politikası faizleri arasında bir kopukluk meydana geldi ve GLP – faiz koridoru aralığına yerleşen fonlama maliyeti hem Merkez Bankası’nın para politikası görünümünü kompleks hale getirdi, hem de sıkılaşmanın hareket alanını daralttı. Resmi para politikası görünümünün, mevcut enflasyon görünümüne göre gevşek kalması ve makul reel faiz kriterini karşılamıyor olmamız, bu süre içinde TRY’nin değer kaybının sıkılaşma önlemlerine rağmen sürmesinin en önemli sebepleri arasındadır.
Merkez Bankası’nın politika açıklamasında; “”Kurul, enflasyon beklentilerini ve enflasyon görünümüne ilişkin riskleri kontrol altına almak için Ağustos ayından bu yana atılan sıkılaştırma adımlarının güçlendirilmesi gerektiğini değerlendirdi.” ibaresi öne çıkıyor. Merkez Bankası’nın Ağustos döneminden itibaren farkında olduğu enflasyon risklerine karşı daha sıkı politika adımlarını değerlendirdiğini gösteriyor. Bu kapsamda, önümüzdeki süreçte politika faizinde yüksek oranda bir artışla tepki veren Merkez Bankası’nın ilave sıkılaşma adımlarını atması söz konusu olabilecektir.
Faiz koridoru ve GLP’de ayarlanma yapılması ve asimetrik koridor, teknik anlamda beklentiler arasındaydı. Bu şekilde beklenmesinin en önemli nedeni, uygulanan yan yollu para politikası sıkılaştırmasının hareket alanının daralmasıydı. Politika faizi ve fonlama oranı arasındaki makasın açılması, birikimli bir faiz artırımındansa koridorun ayarlanabileceği görüşünü öne çıkarmıştı. Merkez Bankası aksi bir yönlendirme yapmadığı sürece, faiz koridorunu simetrik olarak politika faizinin 150 baz puan altında ve üstünde şeklinde tutuyor. Yapılan 200 baz puanlık faiz artırımı ile beraber faiz koridoru üst bandı olan gecelik borç verme faizi %11,75 seviyesine, geç likidite penceresi de %13,25 seviyesine gelmiş oldu. Böylece değişen fonlama koşulları ile faiz koridoru uyum sağlamış ve Merkez Bankası açısından ilave alan açılmış oldu. Politika faizinin %10,25’e çıkmasının piyasada uygulanan faizlere marjinal etkisi, pratikte ilave bir sıkılaşma olmadığı için pek fazla olmaz. Bu durum, Merkez Bankası’nın yeniden ayarladığı koridor dahilinde fonlama oranının artmaya devam etmesinden etkilenecektir.
sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.