İstanbul Sanayi Odası (İSO), yaklaşık 28 milyar dolar ihracat yapan tekstil ve hazır giyim başta olmak üzere pek çok sektörün hammaddesi olan pamukta yeni bir üretim politikası gerekliliğine işaret etti. İSO’nun “Tarladan Markaya Pamuk Çalıştayı Raporu”nda dünyadaki GDO’suz pamuğun yüzde 80’ine yakınını üreten ancak bu yıl ekim alanlarında yüzde 35 daralma yaşaması beklenen Türkiye’nin, pamuktaki gerilemenin önüne geçmesi için yapılacak aciliyeti ve etki gücü yüksek 10 politika önerildi.
Öneriler arasında; pamuğun stratejik ürün olması, verim, kalite ve sürdürülebilirliği önceleyen, alternatif ürünlere ve fiyat dalgalanmalarına karşı koruyan bir destekleme sisteminin oluşturulması, çiftçilerin bilgilendirilmesi, üretim, hasat ve çırçırlama süreçlerinin modernize edilmesi, “organik’’ ve “iyi pamuk” üretiminin yaygınlaştırılması gibi konular yer aldı.
İSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı İrfan Özhamaratlı: “Rapordaki önerilerimizin ivedilikle uygulamaya alınması, üretim maliyetlerinin azalmasına, verimlilik, kalite ve katma değerin artmasına, ithalat ihtiyacının gerilemesine ve sektörün ülke ekonomisi, ihracatı ve istihdamına daha fazla katkı sağlamasına zemin hazırlayacak.”
İstanbul Sanayi Odası (İSO), 28 milyar dolara yakın ihracata ve 1 milyonu aşkın istihdama sahip tekstil ve hazır giyim başta olmak üzere çok sayıda sektörün hammaddesi ve katmadeğer kaynağı olan pamuk için “Tarladan Markaya Pamuk Çalıştayı” düzenledi. Sektör temsilcilerinin katılımıyla Türkiye ekonomisinin sürdürülebilir büyümesine ve kalkınmasına katkı sunmayı hedefleyen çalıştayın raporu, pamuk için yeni ve kapsamlı bir üretim politikası gerekliliğini ortaya koydu.
Tarım ve sanayi için “beyaz altın” olarak tanımlanan ürüne yönelik hazırlanan Tarladan Markaya Pamuk Çalıştayı Raporu’nda, Türkiye’nin pamukta dünyanın en etkili üreticisi olabilecek durumdayken gücünü yeteri kadar kullanamadığı vurgulandı.
Arazi bölünmesi, göç, destek politikaları gibi faktörler nedeniyle pamuk ekim alanının son 20 yılda yaklaşık yüzde 30 azalarak 5 milyon dekarın altına indiği, 2020 yılında da yine yüzde 35 civarında düşüş yaşamasının beklendiği belirtildi. Raporda, dünyadaki GDO’suz pamuğun yüzde 80’ine yakınını üreten Türkiye’nin pamuktaki gerilemenin önüne geçmesi ve dünya markası olması için aciliyeti ve etki gücü yüksek 10 Politika Önerisi yer aldı.
Öneriler arasında; pamuğun stratejik ürün olması, verimle birlikte kaliteyi ve sürdürülebilirliği önceleyen, pamuğu alternatif ürünlere ve fiyat dalgalanmalarına karşı koruyacak bir destekleme sistemi oluşturulması, çiftçilerin, sulama, gübreleme, ilaçlama ve hasat konularında eğitilmesi ve bütün süreçlerde bilgilendirmesi, üretim, hasat ve çırçırlama süreçlerinin modernize edilmesi, “organik’’ ve “iyi pamuk” üretiminin yaygınlaştırılması gibi konular yer aldı.
Özhamaratlı: “Üretim ve işleme kalitesinin yükseltilmesi çok önemli”
İSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı İrfan Özhamaratlı, raporu Türkiye’nin en büyük pamuk üretim merkezleri olan Şanlıurfa Ticaret ve Sanayi Odası, Şanlıurfa Ticaret Borsası, Kahramanmaraş Ticaret ve Sanayi Odası, İzmir Ticaret Borsası, Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası, Söke Ticaret Borsası, Ulusal Pamuk Konseyi ve Türkiye Doğal Hayatı Koruma Vakfı’nın yanı sıra tekstil ve hazır giyim sektör temsilcilerinin katılımıyla yaptıkları çalıştay sonrasında hazırladıklarını söyledi.
Özhamaratlı, Tarladan Markaya Pamuk Çalıştayı Raporu’nun birçok başlıkta Türkiye’nin pamuk gerçeğini ortaya koyduğunu vurgulayarak şunları söyledi: “Yaklaşık 28 milyar dolar ihracat yapan ve tarım, üretim ve pazarlama birlikte düşünüldüğünde 2 milyonun üzerinde istihdam sağlayan tekstil ve hazır giyim sektörümüzün ana hammaddesi olan pamuk, ülkemizin en stratejik tarım ürünlerindendir ve bu sebeple yapılan her çalışmayı, verilen her desteği fazlasıyla hak etmektedir. ‘Beyaz altın’ olarak da adlandırılan pamuk için hazırladığımız rapordaki önerilerimizin ivedilikle uygulamaya alınması, üretim maliyetlerinin azalmasına, verimlilik, kalite ve katma değerin artmasına, ithalat ihtiyacının gerilemesine ve sektörün ülke ekonomisi ve ihracatına daha fazla katkı sağlamasına zemin hazırlayacak.”
Türkiye, verimlilik açısından önde gelen bir üretici
“Tarladan Markaya Pamuk Çalıştayı Raporu”nun giriş bölümünde, dünyada ve Türkiye’de güncel pamuk üretimine dair verilere ve gelişmelere yer verildi. Buna göre dünyada 250 milyona yakın insanın geçimini sağladığı, Covid-19 salgını nedeniyle kg birim fiyatı da 1,5 doların altına gerileyen pamuk, ülkemizde Ege, Çukurova ve Şanlıurfa dolaylarında üretiliyor. Pamukta, son 30 yılda alternatif ürünlerin gelişmesi, fiyatlardaki oynaklık, destek politikaları, kente göç, arazi bölünmesi gibi nedenlerle ekili alanlar geriledi ve 1998’de 7.6 milyon dekara yaklaşan ekili alan 2019’da 5 milyon dekarın altına indi. Türkiye’de 2020 yılında pamuk alanlarında yine yüzde 35 civarında düşüş bekleniyor. Ancak verimlilik açısından önde gelen bir üretici durumunda olan Türkiye’de dekar başına verim son 30 yılda yüzde 60 civarında yükseldi.
BM Gıda ve Tarım Örgütü verilerine göre Türkiye, dünya pamuk üretiminde 976 bin ton ile altıncı sırada yer alıyor ve pamuk üretiminin yılda yüzde 3,5’ini gerçekleştiriyor. Yılda 762 bin ton ithalat ile Çin’in ardından ikinci sırada yer alan Türkiye’nin, pamuk ihracatı ise 105 bin ton düzeyinde gerçekleşiyor. Türkiye, dünyada GDO’suz pamuğun yüzde 80’ine yakınını üretiyor. Organik ve İyi Pamuk üretim anlayışının giderek yaygınlaşıp güç kazandığı ülkemizde geçen yıl iyi pamuk üretimi yapan çiftçi sayısı 3 bin 299’a ulaştı. İyi pamuk tarımı yapılan arazi büyüklüğü 53 bin 400 hektar oldu.
Bununla birlikte Türkiye’deki pamuk üretimin bütün aşamalarında ise sık sık yanlış uygulamalar yapılıyor. Raporda yapılan hatalar ve sorunlar; 16 madde halinde belirtildi. Bunlar arasında; azalan ekim alanları, düşük kalite, ölçek küçüklüğü, kooperatifleşme eksikliği, çiftçinin eğitim ve bilgilendirilme ihtiyacı, sulama, gübreleme, ilaçlama ve hasatta yapılan hatalar yer aldı. Raporun sonundaki “Politika Önerileri” bölümünde ise sorunların aşılmasındaki aciliyeti ve etki gücü yüksek öncelikli 10 maddeye yer verildi. Devletin pamuğu destekleme politikasının gözden geçirilmesi gerektiği belirtilen raporda, yeni pamuk üretimi politikası ile çiftçilerin, sanayicilerin ve tüketicilerin faydası gözetildi.
Tarladan Markaya Pamuk Çalıştayı Raporu’ndaki 10 Politika Önerisi şöyle:
1-Verimle birlikte kaliteyi ve sürdürülebilirliği önceleyen, pamuğu alternatif ürünlere ve fiyat dalgalanmalarına karşı koruyacak bir destekleme sistemi oluşturulmalı,
2- Tekstil ve hazır giyim sektörleri başta olmak üzere pek sektörün hammaddesi olan Pamuk, stratejik ürün olarak kabul edilmeli, üretim, hasat ve çırçır süreçlerindeki tüm yasal yetki ve sorumluluk Tarım Bakanlığı’nda toplanmalı,
3-Tohumdan nihai ürüne kadar tüm süreçler teknolojik bir altyapı ve devlet-STK-üretici işbirliğiyle geliştirilen bir sistemle denetlenmeli,
4-Pamuk ekim alanları birleştirilerek büyütülmeli, ölçekten kaynaklanan maliyetler minimuma çekilmeli, modern tarım teknikleri ile istikrarlı pamuk ekimi yapılmalı,
5-Çiftçiler, sulama, gübreleme, ilaçlama ve hasat konularında eğitilmeli, bütün süreçlerde bilgilendirmeli,
6-Verim ve kaliteyi artırmak, erken ve gece hasadını engellemek için etkin bir denetim uygulanmalı, toprağın nem ve sıcaklık ölçümlerine göre hasat yapılmalı,jüt çuval kullanımı engellenmeli, makineli hasat KDV indirimi ile desteklenmeli,
7-Emanet sistemi kaldırılmalı, lisanslı depoculuk yaygınlaştırılmalı,
8-Üretim sürecindeki en önemli basamaklardan olan çırçır fabrikaları modernize edilmeli, standartlar getirilmeli,
9-Organik Pamuk ve İyi Pamuk Standardı ile sürdürülebilir üretim yapan çiftçilerin yaygınlaştırılması ve teşvik edilmesi için ilave destek primi verilmeli,
10-Mazot, sulamada kullanılan elektrik ve üreticiler tarafından alınan makinelerin KDV’si destekleme sistemine alınmalı, çırçırlama, makineli hasat, ilaçlama ve diğer müteahhitlik hizmet giderlerindeki KDV yüzde 1’e indirilmeli.
sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.