Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği Başkanı Dr. Alp Keler, CFA, 2019 yılında yatırım fonlarının yüzde 124, kurumsal yatırımcı portföyünün yüzde 64 büyüdüğünü, pay senetleri piyasa değerinin milli gelirdeki payının yüzde 19’dan yüzde 25’e yükseldiğini, pay piyasasında işlem yapan aktif yatırımcı sayısının ise 336 binden 489 bine çıktığını söyledi. Keler, Türkiye sermaye piyasalarında geçen yıl yaşanan büyümenin 2020 yılında da güçlü bir şekilde devam etmesini beklediklerini vurguladı.
Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği Başkanı Dr. Alp Keler, CFA, İstanbul Wyndham Grand Levent’te yapılan basın toplantısında sermaye piyasalarının 2019 yılını değerlendirip, 2020 beklentilerini, gelecek dönem projelerini ve Birliğin önceliklerini anlattı. Keler, sermaye piyasalarının uzun vadeli kaynak yapısıyla Türkiye ekonomisine sunduğu değeri arttıracağı bir döneme girildiğini söyledi. Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği (TSPB) “2019 yılı değerlendirme, 2020 beklentileri” başlıklı basın toplantısında konuşan Keler, 2019 yılında sermaye piyasalarında çok önemli büyümelerin yaşandığına dikkat çekerek, Türkiye sermaye piyasalarında geçen yıl yaşanan büyümenin 2020 yılında da güçlü bir şekilde devam etmesini beklediklerini vurguladı.
Pay piyasasında işlem yapan yatırımcı sayısı, işlem hacmi arttı
2019 yılında sermaye piyasalarında çok önemli büyümelerin yaşandığına dikkat çeken Keler “Geçen yıl yatırımcıların sermaye piyasasına olan ilgisi artarken, işlem hacimleri de artmaya devam etti. 2018 yılı sonunda 336 bin olan pay piyasasında işlem yapan aktif yatırımcı sayısı, 2019 yılı sonunda 489 bine, Vadeli İşlemler ve Opsiyon Piyasası’nda (VİOP) işlem yapan müşteri sayısı ise 17 binden 25 bine çıktı. Pay senetleri piyasa değerinin milli gelirdeki payı da yüzde 19’dan yüzde 25’e yükseldi” dedi.
2019 yatırım fonlarının yılı oldu
2019 yılında portföy yönetimine olan ilginin arttığına dikkat çeken Keler, geçen yılın yatırım fonları yılı olduğunu belirtti. Keler şunları söyledi; ”Geçen yıl yatırım fonları portföy büyüklüklerinde önemli büyüme gördük. 2018 yılı sonunda 57 milyar TL olan yatırım fonları yüzde 124 büyümeyle 2019 yılı sonunda 127.4 milyar TL’ye yükseldi. Yatırım fonlarındaki büyümede para piyasası fonlarının yanı sıra, serbest fonlar ve alternatif yatırım fonlarındaki büyümenin etkili olduğunu gözlemliyoruz. Yine 2018 yılı sonunda 173 milyar TL olan kurumsal yatırımcı portföyü ise yüzde 64 oranında büyüyerek 2019 yılı sonunda 284 milyar TL’ye çıktı. Emeklilik yatırım fonlarında da devlet katkısı ve otomatik katılım sisteminin devreye girmesinin etkisiyle büyüme trendi devam etti. Emeklilik yatırım fonları geçen yıl yüzde 37 büyüyerek 93 milyar TL’den, 128 milyar TL’ye çıktı” dedi. Keler, 2019 yılında özel sektör borçlanma araçları stokunun da yüzde 29 oranında büyüyerek 143 milyar TL’den 185 milyar TL’ye çıktığını sözlerine ekledi.
Hisse senetlerinin payının artmasını bekliyoruz
Alp Keler, “Kolektif yatırımların varlık dağılımına bakıldığında, emeklilik yatırım fonlarında değerlendirilen tutarların yüzde 15’inin, yatırım fonlarında değerlendirilen tasarrufların ise yüzde 8’inin pay senetlerine yönlendirildiğini gözlüyoruz. Türkiye gibi büyüyen bir ekonomide bu payın artmasını bekliyoruz” diye konuştu.
Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği’nin finans sektöründe en geniş üye yapısına sahip özdüzenleyici meslek örgütü olduğunu hatırlatan Keler, sermaye piyasalarının şirketlere ve ekonomiye katkısının güçlü bir şekilde sürdürdüğünü söyledi. Keler, sözlerine şöyle devam etti: “Sektör olarak 2019 yılında halka arzlar kısıtlı kalsa dahi şirketlerimize 6 milyar TL’lik özkaynak sağlamasına aracı olduk. Diğer yandan 2019 sonu itibariyle tahvil ihraçlarıyla şirketlerimizin yatırımcılardan 185 milyar TL tutarındaki borçlanmasına katkıda bulunduk.”
“Sermaye piyasalarının ekonomiye katkısının artacağı bir dönem olacak”
Türkiye sermaye piyasalarında geçen yıl yaşanan büyümenin 2020 yılında da güçlü bir şekilde devam etmesini beklediklerini vurgulayan Keler, sermaye piyasalarının uzun vadeli kaynak yapısıyla Türkiye ekonomisine sunduğu değeri arttıracağı bir döneme girildiğini kaydetti. Keler,“Sermaye piyasasının sunduğu uzun vadeli fon yapısı, göreli olarak düşük maliyetli kaynak yapısı, büyümenin olumlu etkisinden tüm yatırımcıların yararlanmasını sağlaması, şirketlerin kurumsallaşmasına ve kayıt içinde olmaya yol açması gibi özellikler ülkemizin sağlıklı ve sürdürülebilir büyümesine katkı sağlayacağına inanıyoruz” dedi.
TBMM gündeminde olan değişikliklerle sektör derinleşecek
Türkiye sermaye piyasasında, gerek Avrupa Birliği mevzuatına uyumlu yasal altyapı gerekse teknik altyapının güçlü olmasının avantajlarının dalgalanmaların arttığı geçmiş dönemde görüldüğüne dikkat çeken Keler, “Bizler sermaye piyasanın aktörleri olarak bu yasal çerçevenin güçlendirilerek sektörün ekonomimize katkısını artırmasını arzu ediyoruz. Nitekim TSPB olarak kuruluşumuzdan bu yana mevzuat geliştirmelerinde üyelerimizle beraber ilgili kurumlar nezdinde öneri ve taleplerimizi paylaşıyoruz.Hükümetimizin de plan ve programlarında reel sektörün finansmanı, tasarrufların arttırılması, finansal teknoloji faaliyetlerinin geliştirilmesi gibi birçok alanda sermaye piyasasını geliştirmeye öncelik verdiğini ve sermaye piyasasını ajandasının üst sıralarına aldığını görmek bizleri mutlu ediyor” diye konuştu.
Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği olarak son 2-3 yıldır sivil toplum kuruluşları, sermaye piyasası kurumları ve halka açık şirketlerin temsilcilerini de dahil ederek sermaye piyasası mevzuatının iyileştirmesine yönelik kapsamlı çalışmalar yaptıklarını belirten Keler, bu çalışmalar ve Sermaye Piyasası Kurulu’nun sıkı işbirliği ile hazırlanan Sermaye Piyasası Kanunu’nda bazı değişiklikler öngören yasa taslağının yakın zamanda Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunulduğu bilgisini verdi. Meclise sunulan yasa tasarısının sermaye piyasalarının gelişimi açısından çok önemli değişiklikler öngördüğünü vurgulayan Keler, tasarının yasalaşmasıyla sektörün yeni olanaklarla derinleşmesinin önünün açılacağını söyledi.
Türkiye sermaye piyasalarının derinleşmesinin devamı için önümüzdeki dönemde bazı alanlarda yeni adımların atılması gerektiğini vurgulayan Alp Keler, kısa vadede yapılacak iyileştirmelerle sermaye piyasalarının ekonomiye sağladığı katma değerin daha da güçleneceğini ileri sürdü.
Geçen yıl gelişmekte olan ülkelere yönelen portföy yatırımları arttı
Toplantıda küresel ekonomi ve finansal piyasalara yönelik değerlendirmelerde de bulunan Keler, geçen yıla; Çin-ABD ticaret savaşları, jeopolitik riskler, Brexit gibi politik belirsizliklerin damga vurduğunu belirtti. Keler, bu tür politik belirsizliklerin de etkisiyle yaşanan güven sorunuyla ticaret ve yatırım harcamalarının azaldığını ve küresel büyümenin kriz dönemindeki seviyelerine gerilediğini söyledi. Bu nedenle gelişmiş ülkelerin merkez bankalarının 2019 yılında genişlemeci para politikalarını sürdürdüklerini hatırlatan Keler, yaşanan negatif faiz sorunu nedeniyle getiri arayışı içerisinde olan portföy yatırımlarının bir kısmının gelişmekte olan ülkelere yöneldiğini ifade etti. Keler, 2019 yılında gelişmekte olan ülkelere yönelen portföy yatırımlarının yüzde 60 büyüdüğüne dikkat çekti.
Küresel büyüme hız kazanıyor
2020 yılında ise küresel anlamda bir süredir duraksayan yatırımların tekrar hayata geçmesinin beklendiğini kaydeden Keler, şunları söyledi: “Gelişmiş ülkelerin merkez bankaları genişlemeci para politikalarını sürdürürken, belirsizliklerin azalması ile öncü göstergelerde iyileşme başladı. Küresel PMI endeksi ve global sürpriz endeksinde önemli artışlar gözlüyoruz. Son günlerde özellikle Çin’deki salgın hastalık nedeniyle endişeler artsa da düşük faiz ortamı ve azalan ticaret belirsizlikleriyle 2020 yılında küresel büyümenin özellikle gelişmiş ülkelerden gelecek katkıyla hız kazanması bekleniyor. Biz de 2020’ye ümitle bakıyoruz.”
Keler, gelişmiş ülke merkez bankalarının genişlemeci para politikalarının etkisiyle mevcut küresel finansal koşulların gelişmekte olan ülke finansal varlıklarına yönelik risk iştahını desteklediğini, 2020 yılında da gelişmekte olan ülkelere fon akışının süreceğini ifade etti.
Türkiye avantajlarıyla öne çıkabilir
2019 yılını Türkiye açısından değerlendiren Alp Keler, ekonomi yönetiminin attığı adımlar ve küresel gelişmelerin katkısıyla 2019 yılında Türkiye’nin risk priminin düştüğünü belirterek, “Enflasyon beklentilerindeki ve ülke risk primindeki iyileşme kısa vadeli politika faizinin indirilmesine olanak sağlarken, uzun vadeli faizler de geriledi.Faiz oranlarındaki gerileme ve iç talepteki toparlanma kredi büyümesi yoluyla büyümeye katkı sağladı” diye konuştu. Türkiye ekonomisinin yeniden büyüme patikasına döndüğünü vurgulayan Keler, şöyle devam etti: “Büyümedeki toparlanmada, finansal koşullardaki iyileşme, belirsizliklerin azalması, enflasyondaki istikrar, tüketici ve yatırımcı güvenindeki toparlanmanın etkili olduğunu değerlendiriyoruz. Nitekim reel sektöre yönelik anketler, geleceğe yönelik beklentilerin olumlu olduğuna işaret ediyor. Bizler de finans kesimi olarak 2020’ye iyimser bakıyoruz. Türkiye’nin bu avantajları ile öne çıkacağına inanıyoruz.”
Dijitalleşme sermaye piyasalarını da dönüştürüyor
Dijitalleşmenin sermaye piyasalarında iş yapış biçimlerini kökten değiştirdiğini belirten Dr. Alp Keler finans sektörünün dijital dönüşümüne yönelik şunları söyledi: “Finans sektörünün mobil cüzdanlar, ödeme uygulamaları, robo danışmanlık, çevrimiçi transfer platformları, algoritmik işlemler, gibi birçok yenilik ile gittikçe dijitalleştiğini görüyoruz. Yapay zekâ ve büyük veri ile makine öğrenimi ve blok zinciri teknolojileri finans sektöründe de farklı kullanım alanları buluyor veya geleneksel finans kesimine alternatif oluşturuyor.”
Dijitalleşmenin getirdiği yeniliklerin Türkiye’de de hayata geçirildiğine dikkat çeken Keler, “Nitekim üyelerimiz de müşterilerine robo-danışmanlık gibi farklı çözümler sunmaya başladı. Finansal teknolojilerin rekabeti arttırarak yatırımcıya daha düşük maliyetli ve daha iyi hizmet almasına yönelik çözümleri, çeşitli ülkelerde elverişli düzenleyici koşullarla destekleniyor. Nitekim hükümet de plan ve programlarında finansal teknolojiler konusunda geliştirmeler yapılabilmesini sağlamak amacıyla yurtdışında kum havuzu olarak bilinen düzenleme deney alanı modellerinin öngörüldüğünü biliyoruz. Fintek ekosisteminin ülkemizde gelişmesine yönelik çabaları memnuniyetle izliyoruz. Ülkemizin, dijital dönüşümün öncü ülkelerinden biri haline gelmesi ve uluslararası bir finans merkezi olması için benzer bir düzenleme yaklaşımının benimsenmesini istiyoruz. Böylelikle İstanbul Finans Merkezi hedefine daha güçlü bir şekilde ilerleyeceğimizi, daha güçlü sermaye piyasaları ekosistemi yaratacağımızı düşünüyoruz” diye konuştu.
sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.