Dün Avrupa Parlamentosu’nda yapılan oylama sonucunda Birleşik Krallık’ın AB üyeliğinden Çekilme Anlaşması 49 red ve 13 çekimser oya karşılık 621 oyla kabul edildi. AP’de söz alan siyasi grupların temsilcileri bunun bir son olmadığını ve Avrupa halklarını birleştiren bağların güçlü olduğunu belirtti. Bunun yanında Brexit’ten ders çıkarılması ve bu dersler uyarınca AB’nin geleceğine şekil verilmesi gerektiği de vurgulandı. 

Son aşamada AB Bakanlar Konseyi nitelikli çoğunluk metodu ile Üyelikten Çekilme Anlaşmasını oylayacak. Böylece AB’nin en genç üyesi Hırvatistan’ın AB Dönem Başkanlığı sırasında AB üyeliğinden ilk ayrılma gerçekleşecek. 31 Ocak 2020 itibarıyla AB artık 27 üyeli bir Birlik haline gelecek.

İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV) Başkanı Ayhan Zeytinoğlu, AB için son derecede kritik olan bu süreci yorumladı ve Türkiye açısından önemine değindi:

“23 Haziran 2016’da Birleşik Krallık’ta yapılan referandum ve sonrasında 29 Mart 2017’de Birleşik Krallık hükümetinin resmen üyelikten ayrılmak için başvurması ile başlayan Brexit süreci 3,5 yıldan sonra tamamlanıyor. “İkinci referandum olur mu”, “Sert Brexit mi olacak?” gibi sorularla geçen bu süre sonunda kritik aşamaya gelindi. 31 Ocak itibarıyla Birleşik Krallık’ın olmadığı, 27 üyeli bir AB ile karşı karşıya kalacağız. Sondan bir önceki aşama dün akşam tamamlandı. Oldukça duygusal bir oturumda Avrupa Parlamentosu Üyelikten Çekilme Anlaşması’nı onayladı. Bundan sonra ise AB Bakanlar Konseyi’nin Anlaşmayı onaylaması gerekiyor. Ondan sonra Birleşik Krallık artık resmen AB’yi terk etmiş olacak. Ancak 2020’nin sonuna kadar bir geçiş süreci öngörüldü. Bu süreç içinde de AB ve Birleşik Krallık arasındaki yeni ilişkiyi belirleyecek olan bir Anlaşma müzakere edilecek. Yani 11 ay içinde bu yeni Anlaşma’nın tamamlanması gerekiyor. Geçiş süreci bir defalığına bir veya 2 yıl için uzatılabilir. Ancak uzatma kararının 1 Temmuz öncesinde alınması gerekiyor. AB tarafı ek sürenin gerekeceğini söylese de, Başbakan Boris Johnson buna gerek olmayacağını söylüyor. Yine sıkı bir pazarlık süreci ile karşı karşıya kalacağız. Geçiş süreci tamamlanana kadar Birleşik Krallık AB kurallarını uygulamaya devam edecek. Birleşik Krallık ile imzalanması öngörülen yeni Anlaşma’nın Avrupa Parlamentosu tarafından onaylanması gerekiyor. Hatta Anlaşma’nın kapsamına giren konuların Üye devletlerin yetki alanında olan konular olup olmayacağına bağlı olarak, Üye Devlet Parlamentolarından da geçmesi gerekebilir. Yani önümüzde yine çetin be belirsiz bir süreç duruyor”.

Başkan Zeytinoğlu, Brexit süreci sonrasında AB ile Birleşik Krallık arasında imzalanacak yeni Anlaşma’nın Türkiye açısından da önemli olduğunu hatırlattı:

“Birleşik Krallık AB içinde ikinci büyük ihracat partnerimiz. Türkiye’de önemli yatırımcı ülkelerden. Son verilere göre yüzde 6,2’lik pay ile 6’ncı sırada geliyor. Bu ülke ile müzakere edeceğimiz ve gümrük birliği ilişkisinin yerini alacak olan Anlaşma Türkiye için büyük önem taşıyor. Hem hâlihazırdaki ilişkiyi korumamız, hem de bu Anlaşmaya yeni sektörleri ekleyerek kapsamını geliştirmemiz lazım. AET ile 1963’e imzalanan Ankara Anlaşması’ndan doğan yerleşim haklarını vatandaşlarımız bugüne kadar kullandılar. Birleşik Krallık AB üyeliğinden ayrılarak bu Anlaşma’nın tarafı olmaktan da çekilmiş olacak. Müzakere edeceğimiz yeni Anlaşma geçerli olacak. Burada da önemli bir husus var. AB ile aramızdaki gümrük birliği sebebiyle, önce AB’nin Birleşik Krallık ile Anlaşmayı tamamlamasını beklememiz gerek. Ancak bu süreç içinde AB ile paralel olarak Birleşik Krallık ile görüşmeleri devam ettirebiliriz. Birleşik Krallık AB’den ayrılınca AB’nin yanında ABD, Japonya, Kanada, Güney Kore, Avustralya gibi birçok ticaret ortağı ile Anlaşma yapmak durumunda kalacağından, Türkiye ile bir Anlaşmayı hızla tamamlaması kendi müzakere kapasitesine de bağlı olacak. Bu süreçte çok uyanık olmalı ve müzakere pozisyonunu titizlikle belirlemeliyiz. Unutulmamalı ki, herhangi bir Anlaşma’nın zamanında müzakere edilip, yürürlüğe girmemesi halinde, Brexit sürecinden en olumsuz etkilenecek ülkeler arasında AB’den sonra ilk sırada yer alıyoruz. Bu süreçte iş dünyası olarak, Ticaret Bakanlığımız ile birlikte çalışmaya devam edeceğiz.”

Başkan Zeytinoğlu son olarak Brexit sonrasında Türkiye’nin AB ile ilişkilerine de değindi ve Birleşik Krallık’ın olmadığı bir AB’nin değişim içinde olacağına ve Türkiye’nin de bu süreçte AB ile ilişkilerini onarması gereğine dikkat çekti:

“AB ekonomik olarak da siyasi olarak önemini koruyor. İhracatımızın yarısını yaptığımız bir Blok olarak, değer zincirlerinde yer alıyoruz. ABD Başkanı Trump’ın ticaret savaşları ile başlayan süreçte korumacı önlemlerin yaygınlaşması değer zincirlerini de tehdit ediyor. Bu açıdan gümrük birliğinin güncellenmesi suretiyle AB ile ticari ve ekonomik ilişkilerimizin güçlendirilmesi ve sorunların giderilerek rayına oturtulması gerekiyor. Yönetişim, hukuk, yargı ve haklar alanında reformların hızlandırılması gümrük birliği güncellenme sürecinin başlatılabilmesi ve AB ile ilişkilerimizin onarılabilmesi açısından şart. Bunun yanında, Brexit sonrası Türkiye AB’de üyelik sürecine daha sıcak bakan bir Üye Devleti kaybetmiş olacak. Fransa’nın tutumu malum. Cumhurbaşkanı Macron birçok defa Türkiye ile yeni bir ortaklığın onarılmasını tercih ettiğini söyledi. Almanya Başbakanı Merkel de imtiyazlı ortaklık taraftarıydı. Ancak bu tavrını müzakerelere yansıtmadı. Temmuz sonrası AB’de dönem başkanlığı Almanya’ya geçiyor. Bu altı aylık süreyi iyi kullanmalı ve Almanya ile birlikte çalışarak AB-Türkiye ilişkilerini yeniden canlandırmak ve özellikle gümrük birliği güncellenme sürecini başlatmak için adım atmalıyız”.

İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV) Başkanı Ayhan Zeytinoğlu

sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın