27. Uluslararası Gıda ve İçecek İhtisas Fuarı-HORECA, bu yıl oldukça önemli bir etkinliğe imza attı. Ekonomi Gazetecileri Derneği’nin (EGD) öncülüğünde düzenlenen “Yerliyse Yeriz Yerliyse Kullanırız Yaşasın Anadolu” isimli toplantı, konaklama, ağırlama ve gıda sektörlerinin önde gelen temsilcileri ile ekonomi gazetecilerinin bir araya getirdi.

ANFAŞ’ın Türkiye’de dünya markası fuarları hayata geçirme yönündeki çalışmalarına destek veren Ekonomi Gazetecileri Derneği (EGD), 27. Uluslararası Gıda ve İçecek İhtisas Fuarı-HORECA kapsamında “Yerliyse Yeriz Yerliyse Kullanırız Yaşasın Anadolu” isimli yuvarlak masa toplantısı düzenledi. Konaklama, ağırlama ve gıda sektörlerinin önde gelen temsilcileri ile ekonomi gazetecilerinin bir araya geldiği toplantıda ülkenin değerleri, ürünleri ve ürettikleri sektörün paydaşları tarafından masaya yatırıldı.

ANFAŞ’ın ev sahipliğinde gerçekleşen “Yerliyse Yeriz Yerliyse Kullanırız Yaşasın Anadolu” konulu toplantının moderatörlüğünü Güvenilir Ürün Platformu Genel Sekreteri Elif Aktepe yaparken toplantının açılış konuşmasını ANFAŞ Yönetim Kurulu Başkanı Ali Bıdı gerçekleştirdi. Toplantıda konuşan Ali Bıdı, bu tarz toplantıları önemsediklerini belirterek, “Sizlerin de desteği ile ANFAŞ’ı Orta Doğu’nun en büyük fuar alanı yapmayı hedefliyoruz. Burası neden bir Dubai olmasın? ANFAŞ’I dünyanın fuar merkezi yapmak istiyorum. Anfaş bizim değil, sizin” dedi.

Yerli malı kullanımı konusunda algı yaratılması konusuna dikkat çeken Öztiryakiler Yönetim Kurulu Başkanı Tahsin Öztiryaki konuşmasında Türkiye’nin şu anda 180 milyar dolar ihracat yapan hiç eksik bir sektörü olmadığını, dünyanın ihtiyaçlarını karşılayabilecek bir ülke olduğunu kaydetti. Öztiryaki, “Mutfak sektörü olarak da yaklaşık 200 ülkeye ihracat yapıyoruz. Dolayısıyla bu ürünlerin kullanabileceği bütün standartlara sahibiz. Kalite standartlarına uymak için 2 adet pazar var, biri geleneksek pazar diğeri de toplu alımların yapılabileceği firmaların olduğu pazar” dedi. Tahsin Öztiryaki sözlerine şöyle devam etti:

“Fuarlarda kurulan standartlar çok önemli. Belirli bir standardı tutturduğunuzda ürünü satmak daha kolay oluyor. Zehirlenen biri olduğu zaman tüm otellere karalama politikası uygulanıyor ve bunların sebebi de bizleriz. Türkiye’nin ithalatının 170 milyar doları var. Birinci vazifemiz, Türk malının, Türkiye’de üretilen malların kıymetinin bilinmesinin ve geleceğimizin bunlara bağlı olduğunu anlatmamız lazım. Aksaklık ve eksikliklerini de düzeltmemiz gerekiyor.”

Fuarın en ilgi çeken markalarından biri olan Lova’nın sahibi Doğanlar Holding Yönetim Kurulu Başkanı Davut Doğan ise toplantıda hem fuarı “Yerli ise yeriz, yerli ise kullanırız” mottosunu desteklediklerini ifade etti. 3 sektörde faaliyet gösteren bir şirket olduklarını belirten Davut Doğan, bunların inşaat, enerji ve mobilya olarak sıraladı. Davut Doğan, “İnşaat sektöründe DoğYap isimli yerli üretim markamız var, enerji sektöründe ise ortaklarımızla birlikte faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Bir hidroelektrik santralimiz, 10 tane de farklı belediyelerin topladığı çöplerin yakarak işlediğimiz ve ayrıştırdığımız Biogaz enerji işimiz var. Yani çöpten elektrik üretiyoruz” diye konuştu.

Asıl işlerinin mobilya olduğunu ifade eden Davut Doğan, Şu anda Türk Kalite belgesi olan 35 ülkeye ihracat yapan 50’den fazla ülkede konsept mağazası olan Türkiye’nin ilk 500 şirketi içerisindeki üç gruptan biri konumunda olduklarını söyledi. Doğtaş ve Kelebek markalarıyla yerli olmanın gururunu yaşadıklarını bildiren Davut Doğan, “Yerli ise yeriz, yerli ise kullanırız” mottosunu kesinlikle destekliyoruz. Mobilya için yapacağımız çok şey var. Bu yerli markalarımızın devlet tarafından desteklendiğini biliyoruz. Türkiye mobilya sektörüne katkıda bulunuyoruz” dedi.

Ev Dışı Tüketim Tedarikçileri Derneği (ETÜDER) Başkanı Melih Şahinöz ise yaptığı konuşmasında, tedarik zincirinin önemini vurguladı. Melih Şahinöz, “Fuarlar, sektörün olmazsa olmazı ve bütün paydaşların birleşme, buluşma noktası. Eğer turizmi iyi yaparsak, gelen misafirleri iyi karşılarsak, buradaki ürünlerin ihraç edilme kabiliyetini arttırmış oluruz. Tedarik zinciri de bu açıdan önemli. Fuarların bu şekilde destek ve emek verilerek düzenli bir şekilde yapılıyor olması, sektörlere de aidiyet ve ciddiyet kazandırmasından dolayı fuarlara destek veriyoruz” diye konuştu.

Arnica yerli malı mı? sorusuna, Arnica %100 yerli malı şeklinde cevap veren ARNİCA Yönetim Kurulu Başkanı Senur Akın Biçer, “Yerli malı kullanalım, özellikle Türk ise kullanalım” düşüncesinin sonuna kadar arkasında olduğunu vurguladı. 1989 senesinden beri bu sektörün içinde aktif olarak rol aldığını ifade eden Senur Akın Biçer konuşmasında şunları söyledi:

 “2011 yılından beri firmanın başında markaya yön vermeye çalışıyorum. Kendisi için gerekli olan her teknolojiyi kendi yaratan bir firma olarak sektöre tutunmuşuz. Üretim bizim yaşam şeklimiz olmuş ve ben de dahil olmak üzere her çalışan üretim kültürü ile geliştik, üretim bizim DNA’larımızda var. Kurulduğundan beri ar-gesi güçlü olan bir firmayız ve hep bir bilgi birikimi var. Ürettiğimiz ürünlerin çoğunu başka büyük markalara vererek bu işlere girdik. 1990’ların başında Türkiye’de ilk mutfak robotunu üreten firmayız. Önce yurtiçindeki firmalarla daha sonra yurtdışındaki markalarla işbirliği haline gittik. Bazı pazarlar kendi markalarında değil bizim markamızla bir şeyler istediler. Biz de yurtdışına da hitap etmesi amacıyla Arnika’nın K’sı C oldu ve Arnica yaptık. İlk defa Chicago’ya fuara gittiğimde, 8 ülkeyle anlaşmış bir şekilde geri döndüm ama Türkiye’de kendinizi anlatmak için atmadığınız taklalar kalmıyor.” 

“Ülkemizin bu sıkıntılı dönemlerinde biz her yıl ayrı bir konsept yapmak istiyoruz” diyen Türkiye Aşçılar Federasyonu (TAFED) Başkanı Zeki Açıköz ise toplantıda şöyle konuştu:

“Ülkenin üretim gücü olmazken bile okullarda yerli malı ile ilgili “Yerli malı yurdun malı, herkes bunu kullanmalı” sloganları vardı. Sektörlerde bilmediğimiz ve bilmemiz gereken konular ve firmalar var. Yurtdışı ürünlerini tamamen engelleyemezsiniz. Bu bir süreç, bir güvenilirlik. Dolayısıyla biz yerli ise yeriz derken hiçbir maddi amaç gütmeden ülkemizin ürünlerine sahip çıkmaya çalışıyoruz. Maddi bir beklentimiz yok ama manevi olarak Türk olduğumuz için gurur duyuyoruz. Yerli firma, güçlü firma algısı oluşabilmesi için kendi insanlarımızın kabul edebilir olması, güvenilir olması lazım. Güvenilir olduğu zaman, bir ürünü satmama imkânınız yok” dedi.

Toplantıda konuşan ASKON Antalya Şube Başkanı Cahit Urfan, Türkiye’nin üretmek gibi bir sorununun olmadığını belirterek, “En büyük problemlerimizden bir diğeri üretmek değil, ürettiklerimizi satamamak. Pazarlamada problemimiz var, markalaşma ve dijitalleşmede geri kaldık, yanlış bir kulvarda hareket ediyoruz. ASKON Türkiye’nin ciddi kurumlarından birisi. Üyelerimizle bir araya gelerek yerli ürünleri nasıl teşvik ederiz diye tartışıyoruz. Markalaşmak ve dijitalleşmek zorundayız. Dünya gelişirken aynı zamanda, e-ticaret ve e-ihracat üzerine bir yoğunlaşma var. KOBİ’lerin birleşip hareket etmesi gerektiğini düşünüyorum. Esnafımızın birleşemediğini görüyoruz. Yol almak için birleşmeye ve markalaşmaya ihtiyacımız var. Biz kendimizi iyi ifade edersek başarılı olacağımıza inanıyoruz” diye konuştu.

Otelciler olarak yerli ürünü desteklediklerini belirten Profesyonel Otel Yöneticileri Derneği (POYD) Başkan Yardımcısı Mehmet Bahar ise, “Biz sektöre ilk başladığımızda sadece mal değil yönetici de ithal ediyorduk. Artık bugün, yerli firmalarımızın yaptığı katkılarla yerli kullanım çok arttı, insan gücünde de dünyanın her yerinde Türk üst düzey yöneticileri de görüyoruz. Yerli ürün bizim için çok önemli. Yerli ürün kullanılmalı ama bunu yaparken de Türk gıda ürünleri ön plana çıkartılmalı. Tarım ürünleri ile ilgili, eskiden kendi kendimize yeten nadir ülkelerden olmamıza karşılık, geldiğimiz noktada samanı bile ithal eden bir ülke konumuna geldik. Bu nedenle sürdürülebilirlik çok önemli, sürdürülebilirlikte de yerel yöneticilerin desteklenmesi anlamında da önemli” dedi. 

Turizm Otel Yöneticileri Derneği (TUROYD) Başkanı Ali Can Aksu, “Eskiden ülkemizde Türk yönetici yerine yabancı yönetici tercih edilirken şu anda dünya markalarının hemen hemen hepsinin başında Türk yöneticileri görebiliyoruz” dedi. Fuarın eskisinden daha çok önemsediklerini vurgulayan Ali Can Aksu, firmaların muhakkak bu fuarda olmaları gerektiğini söyledi. Yerel firma katılımının oldukça yüksek olmasını memnuniyetle karşıladıklarını da kaydeden Ali Can Aksu, “Yerli üreticilerimiz için sadece iç pazarda var olmak artık yeterli değil. Yurt dışına da açılmaları gerekiyor. Bu noktada fuarların önemi giderek artıyor “diye konuştu.

Yılda yaklaşık 3 milyona yakın ürün pazarladıklarını ve bunların %80’ini Türkiye’de ürettiklerin belirten ARZUM Pazarlama ve Ürün Geliştirme Direktörü Mehtap Yıldız, “Yatırımlarımızı çok ciddi ar-ge’ye ve markaya yapıyoruz. Yerli ise yiyelim, yerli ise kullanalım motto Türkiye’de kalmasın Yerli ise biz bunu tüm dünyaya tattıralım ve bütün dünyaya götürelim” dedi.  Mehtap Yıldız sözlerini şöyle sürdürdü:

“2014’te okka lansmanımızla başladı her şey. Neden dünyaya kendi ürünlerimizi, değerlerimizi pazarlamayalım dedik ve ciddi bir ar-ge fırsatı çıktı karşımıza. Türk kahvesini dünyaya götürmek için ar-ge çalışması yaptık. Arkasından da bunu dünyaya satma konusu açıldı ve işte o zaman yerli ise götürelim aşamasına geldik ama bunu yaparken ürün ihraç etmiş olmuyorsunuz, aynı zamanda bir kültürün aktarılması noktasına geliyorsunuz. Türk kahvesini artık dünyada da görebiliyoruz hakkettiği değeri almaya başladı. Üretimi çok iyi bilen üretim yapmalı, pazarlamayı da pazarlamayı çok iyi bilenler yapmalı.”

Otelde insanlara kötü yiyecek yedirilmemesi gerektiğini ve kötü reklam olunmamalı diyen SERKONDERYönetim Kurulu Başkanı Halil Kozan, “Eğer kaliteli ürün yetiştirmek istiyorsak kontrollü yetiştirmemiz gerekiyor. Bunun için de tarımda modernizasyon çok önemli. Modernizasyonda öne çıkan da seralardır. Seralar sağlıksız gibi bir algı var, ama aslında seralarda sağlıksız yetiştirilmemesi için kontrol var. İçerideki üretimi kontrol etmeniz gerektiği kadar, sera kurulumunu da kontrol etmeniz gerekiyor. Burada da kontrolü önemle ortaya çıkartmanız gerekiyor” diye konuştu.

Güvenilirliği kalite ile gözler önüne serilmesi gerektiğini de söyleyen Halil Kozan, “Rekabetten bahsettik ve ülke içerisinde girdiğimiz rekabet bilinçsizce yapıldığı zaman kalitesizliği ön plana çıkartıyor. Dernek olarak biz bunu kontrol etmeye çalışıyoruz. Yine en büyük sıkıntılarımızdan biri halkımızın Avrupa menşeli gıdalara güvenmesidir. Ülke olarak çok iyi bir noktaya geldik ama kendimizi anlatmakta zorlanıyoruz. Tek başına firma olarak bir şey yapmamız mümkün değil. Dolayısıyla STK’lar olarak birlik olup bunları anlatmalıyız. Anlattıktan sonra kullanalım, tüketelim ama yurtdışına da gönderelim konusuna gelmeliyiz” dedi.


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın