Aralık ayında işbaşına gelen Avrupa Komisyonunun yeni kabinesi, Yeşil Anlaşmayı öncelikli gündem maddeleri arasına aldı. Buna göre AB, 2050’ye kadar dünyanın ilk iklime zararsız (climate neutral) ülkeler grubu olmayı hedefliyor. Bu hedefe ulaşmak için ise radikal adımlar atılması gerekiyor.

İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV) Başkanı Ayhan Zeytinoğlu Türkiye için Avrupa Yeşil Anlaşması’nın ne anlama geldiğini açıkladı:

“Ursula von der Leyen Başkanlığındaki Avrupa Komisyonu Yeşil Anlaşmayı bir öncelik olarak belirledi. Bu kapsamda 2050 yılına kadar sera gazı emisyonlarının net olarak sıfırlanması hedefleniyor. Bu hedef doğrultusunda sanayiden tarıma, ulaştırmadan enerjiye kapsamlı bir dönüşümün gerçekleştirilmesi gerek. Komisyon bu hafta içinde bununla ilgili 1 trilyon avroluk bir yatırım planı açıkladı. AB mali araçları, kamu ve özel sektör yatırımlarını içeren bu yatırım planı önümüzdeki 10 yıl için ekonominin dönüşümünü finanse etmeyi amaçlıyor. Mart ayında AB üyesi devletlerin iklim değişikliği için sera gazı salınımını azaltma hedeflerine uymasını kanuni zorunluluk haline getirecek bir yasanın gündeme gelmesini bekliyoruz. Bu doğrultuda AB politikaları gözden geçirilecek. Yenilenebilir enerji kullanımı artarken, fosil yakıtlar sınırlanacak. Halihazırda Yeşil Anlaşma’nın dışında kalan tek ülke Polonya. Zor bir süreç olsa da AB’nin gelecek on yıl hedeflerini Yeşil Anlaşma doğrultusunda oluşturacağını değerlendiriyoruz”.

Başkan Zeytinoğlu AB Yeşil Anlaşması’nın Türkiye açısından da önemli sonuçları olacağını belirtti:

“Türkiye’de gerek karar alıcılar, gerekse iş dünyası olarak AB’deki Yeşil Anlaşma ile ilgili gelişmeleri yakından izlememiz gerek. AB adayı ve gümrük birliği ortağı olarak AB’nin yeşil stratejisi İç Pazara ilişkin mevzuatı değiştiriyor. Döngüsel ekonomi kavramı ile ifade edildiği şekilde yenilenebilir enerjilere geçiş, atık yönetimi ve emisyonların kontrolü hedefleri benimseniyor. Bu durum AB ticaret stratejisini de etkilemekte. AB dünyanın önde gelen çevre-dostu ürün ve teknoloji üreticisi olmayı amaçlıyor. Ticaret politikası da bu hedefin en temel araçlarından biri olacak. Ticaret anlaşmalarına Paris İklim Anlaşması’nı imzalayıp uygulama şartı getirilmesi, ithalatta sınır karbon vergisi uygulanması gibi önlemler AB’nin tüm ticari partnerlerini olduğu gibi bizi de etkileyecek. Bunun yanında tarımda da yeni bir strateji oluşturuluyor ve tarım ticaretinde yeni koşullar uygulanacak. Bunlar AB’ye olan ihracatımızdaki kuralları etkileyecek. Aynı zamanda çevre dostu teknolojiler ve standartlara uyarınca üretim açısından da yeni fırsatlar doğuracak. Bu gelişmeleri çok iyi analiz edip, adaptasyonda geç kalmamalıyız”.


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın