TÜSİAD ve Koç Üniversitesi ortaklığı ile oluşturulan Ekonomik Araştırma Forumu (EAF), 22 Kasım Cuma günü Ankara JW Marriott Hotel’de “Takipteki Krediler ve Ekonomik Büyüme” başlıklı konferans düzenledi.
Ekonominin geleceği ve iş dünyası gündemi için önem taşıyan başlıkların ekonomi alanındaki uzmanlar tarafından değerlendirildiği konferansın açılış konuşması TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi Önder Sezgi tarafından yapıldı. Ekonomik büyümenin sürdürülebilir yüksek seviyelere çıkabilmesi ve işsizlik oranlarının hızla aşağıya çekilebilmesi için yatırımlara ihtiyaç olduğunu belirten Sezgi konuşmasında şunları dile getirdi:
“İki temel hususa dikkat çekmek istiyorum. İlk olarak, kısa ve orta vadeli ekonomik sorunlarla mücadele ederken uzun dönemli stratejileri, ilişkileri, ilkeleri ve etkenleri ihmal etmemenin son derece kritik olduğuna işaret etmek istiyorum. Geçici parasal genişlemeler bugüne kadar ülkemizde de küresel anlamda da iyi sonuçlar doğurmadı. Genişlemeci politikalar kriz dönemlerinde ekonomiye destek vermek için sınırlı ölçüde kullanıldığında işlevsel olabilirler. Ancak ekonominin rekabet gücünün arttırılması için uzun dönemli önlemlere ve yapısal reformların gerçekleştirilmesine olan ihtiyacımızı tekrar vurgulamak istiyorum. Eğitimden teknolojiye, hukuk reformundan dış politikaya, enerji arz güvenliğinden sanayide yüksek katma değerli üretime, sürdürülebilir kalkınma hedeflerinden iklim değişikliği stratejilerine kadar yapacak çok işimiz ve hayata geçirilecek çok sayıda düzenlememiz var. Bunların hiç birisi ihmal edilebilir konulardan değildir.
Ekonomik büyümenin sürdürülebilir yüksek seviyelere çıkabilmesi ve işsizlik oranlarının hızla aşağıya çekilebilmesi için yatırımlara ihtiyacımız var. Yatırımların gerçekleştirilebilmesi için de öngörülebilirliği olan, güvene dayanan bir yatırım ikliminin sağlanması ve bu sayede de ihtiyaç duyduğumuz uzun vadeli ve uygun maliyetli kaynaklara ulaşılabilmesi gerekmektedir.
Son dönemde bazı makroekonomik verilerde bir düzelme eğilimi görülmeye başlandı. Başta otomotiv ve inşaat sektörleri olmak üzere toparlanma işaretleri görülmekle birlikte; yüksek borçluluk, işsizlik, Genel Bütçede zorlanmalar, dolarizasyon ve kaynak bulma güçlükleri gibi konular hala gündemimizde. İyileşme göstergelerinin tüm ekonomiye yayılmasını ve kalıcı olmasını yürekten temenni ediyoruz.
Dile getirmek istediğim ikinci husus ise Ülkemizin potansiyelidir. Ülkemiz son yıllarda siyasi ve ekonomik konularda yaşadığımız pek çok şok karşısında önemli bir dirence sahip olduğunu kanıtlamıştır. Bu dirence sahip olmamızın temel nedenleri insan kaynağımız, en kötü belirsizlik ortamlarında dahi ayakta kalmayı başaran reel sektörümüz ve güçlü bankacılık sistemimiz olmuştur.
Cumhurbaşkanlığı Hükumet Sistemine henüz geçmiş olmamız, ülkemizi derinden etkileyen göç dalgası, yaşadığımız güvenlik sorunları ile baş etmeye çalışmamız ve uluslararası konjonktürün aşırı dalgalanması gibi ciddi konulara rağmen ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik sorunları çözme potansiyeline sahip olduğuna inanıyorum.
Girişimcilere güvenli ve öngörülebilir bir yatırım ortamı sağlanabilmesi için güçlü bir hukuk sistemine sahip olmanın önemi açıktır. Şeffaflık ve hesap verilebilirlik esaslarına dayalı bir demokratik sistem de konunun vazgeçilemez diğer boyutudur.
Öte yandan gelişmiş toplumlarda sivil toplum örgütlerinin etkinlikleri dikkate alındığında, yasa yapma ve düzenleyici metin hazırlama süreçlerinde ilgili toplum kesimlerinin görüşlerinin daha da çok alınması, sadece düzenlemelerin kalitesini arttırmayacak, aynı zamanda uzun ömürlü olmasını da sağlayacaktır.
Ekonominin içerisinden geçtiği dönemlerdeki zorluklar ve seçim döngüsü nedeniyle yakın zamanda hep kısa vadeye odaklandık. Artık kısa vadeden ziyade uzun vadeli hedefleri önemle göz önünde bulundurmalıyız. Dünya baş döndürücü bir hızla teknolojik sıçramalar yaparken bizim hala enflasyon, bütçe açıkları, kayıt dışılık gibi gelişmiş ülkelerin çoktan çözdükleri sorunlarla uğraşıyor olmamamız gerekirdi. Bir an önce finansal istikrarı sağlayacak, rekabet gücümüzü artıracak reformları yapmak mecburiyetindeyiz. Bu sorunları aşabilirsek Türkiye’nin hem bulunduğu coğrafya itibarıyla hem de dinamik işgücü ve girişimcilik ruhuyla ekonomik olarak çok farklı bir lige atlayacağından kuşkumuz yok.”
Açılış konuşmasının ardından gerçekleşen “Takipteki Krediler ve Ekonomik Büyüme” paneline Koç Üniversitesi – TÜSİAD EAF Direktörü Selva Demiralp, TÜSİAD Baş Ekonomisti Zümrüt İmamoğlu, TEPAV Finans Enstitüsü Direktörü Fatih Özatay, Dünya Bankası Türkiye Ofisi Program Lideri Habib Rab, TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Rektörü Güven Sak konuşmacı olarak katıldı.


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın