İnme, beyine giden kan damarlarındaki tıkanma yada yırtılma sebebiyle, beyin dokularına giden oksijen ve besinlerin kesilmesi sonucu ortaya çıkan beyin hücrelerinde fonksiyon kaybıdır. İnme riski taşıyan kişiler arasında; aile geçmişinde inme vakası olanlar, herhangi bir damar hastalığı bulunanlar, sigara ve alkol tüketenler, yüksek tansiyon ve diyabeti olanlar, kolesterol ve yeme bozukluğu bulunanlar, hareketsiz kişiler ve kadınların erkelere oranla daha fazla inme riski taşıdığını belirtebiliriz. İnmelerin, yaklaşık olarak %80’i iskemik yani kan damarındaki tıkanmaya bağlı olarak gelişirken, %20’si ise beyin damarlarındaki yırtılma yada sızıntıya bağlı gelişir.
Konuşma veya konuşulanı anlamada yetersizlik, yüz kol veya bacakta uyuşma yada hareket güçlüğü, bir yada iki gözde birden görme kaybı, baş ağrısı, yürümede zorluk gibi belirtiler varsa, hastanın acilen hastaneye götürülmesi gereklidir.
Hastaların yaşam stabilitesi sağlandığı andan itibaren, fizik tedavisi ve rehabilitasyonun başladığını anlatan Therapy Sport Center’dan Uzman Fizyoterapist Altan Yalım, şunları söyledi:
“İnme sonrası birçok vakada, değişik şiddetlerde kol veya bacakta felç, görme alanında azalma, konuşma veya anlama bozukluğu, yutkunma veya solunumda zorlanma, yürüme ve oturma dengesinin kaybı gibi birçok sorun görülebilmektedir. Nörolojik rehabilitasyonda uzmanlaşmış fizyoterapistler, kişinin durumuna bağlı olarak geliştirdikleri protokolleri hastaya uygularlar. Bazı vakalar tedaviye son derece hızlı yanıt verebildikleri gibi, bazı vakalar maalesef uzun tedavi sürelerine ihtiyaç duyabiliyor. Rehabilitasyonda en önemli dönem ilk 6 aylık süreçtir, hasta bu dönemde iyileşme potansiyelinin yaklaşık % 50’sine ulaşır. Ne yazık ki, hastaların yaklaşık %35’i ilk yılsonunda, gerek maddi nedenler, gerek psikolojik nedenlerle tedavisini sonlandırmaktadır ve bu da iyileşme sürelerini kötü olarak etkilemektedir” dedi.
Hastalık depresyonu, tedavinin önündeki en büyük engellerdendir
Hastalık depresyonunun, tedavinin önündeki en büyük engellerden birisi olduğunun altını çizen Uzman Fizyoterapist Altan Yalım, konuşmasına şöyle devam etti:
“Dünyada her iki dakikada yaklaşık bir kişi inme geçiriyor ve inme ölüm nedenleri arasında ilk sıralarda yer alıyor. Zamanında uygulanan ilk müdahale ile gerek ölüm oranları, gerekse sonrasında gelişen felç riski minimuma indirilebiliyor. Ülkemizde ise, tahmini inmeli insan sayısı 1,3 milyon kişi olabilir ve her sene yaklaşık 100 bin kişi buna ekleniyor. İnme hastalarının yaklaşık 3’te 2’si, hastaneden bir bölgelerinde felç ile ayrılıyorlar. Hastanın yaşam stabilitesi sağlandıktan sonra, fizik tedavisi ve rehabilitasyon başlıyor. Burada dikkat edilmesi gereken konulardan birisi de, hastalık depresyonudur. Hastalık depresyonu, tedavinin önündeki en büyük engellerden birisidir. Gerek tıbbi ekibin, gerekse ailenin bu süreçte hastaya desteği çok önemlidir. Çoğu hastalar, ilk 6 aylık süreçte işlerine geri dönebilmektedir. Ancak bazı durumlarda, hastalar uzun süreli olarak tedaviye gerek duyabilirler. Hastalığın tedavi süresi 2 seneyi bulabilir ve bu dönemden sonra da hareket kabiliyetinde düzelmeler görülebilir. Hastaların ilk ihtiyaçları olan şey, kas kontrolünü tekrar kazanmalarıdır, kuvvetlenme sonraki aşamadır. Vücut dengesi ve yürüme becerisi, erken dönemde genellikle toparlanır. Nöroloji rehabilitasyonunda, hastalara özel egzersiz ve günlük hayata dönüş aktiviteleri çalıştırılır. İlk amaç, olabildiğince erken dönemde hastalarımızı normal hayatlarına döndürebilmektir. Çünkü inme, ne sosyal hayat için nede iş hayatı için bir son değildir, yeter ki hastalarımız bunun farkında olsunlar” diye konuştu.
sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.