Carbon Tracker tarafından yayınlanan bir çalışmaya göre, dünyadaki kömürlü termik santrallerin beşte ikisi şimdiden zarar ediyor. Dünyada ilk defa Carbon Tracker tarafından yapılan bu çalışma, yeni kömürlü termik santrallere ihtiyaç olmadığını ve Paris Anlaşması doğrultusunda kapatılmalarının ekonomik açıdan anlamlı olduğunu ortaya koyuyor.
Finans düşünce kuruluşu Carbon Tracker’ın “Kömür enerjisinin son yıllarının ekonomik ve finansal riskleri” başlıklı çalışmasında dünyada işletmede olan kömürlü termik santral kurulu gücünün yüzde 95’ini (1900 GW) ve inşa halindeki kurulu gücün yüzde 90’ını (220GW) teşkil eden 6 bin 685 kömürlü termik santralin ilk kâr analizi gerçekleştirildi. Sonuçlar, yeni bir kömür enerjisi ekonomisi portalında yayınladı. Bu ücretsiz ve online araç sürekli güncellenerek, yatırımcılar, politika yapıcılar ve sivil toplumun kömürlü termik santrallerin kapatılması için ekonomik açıdan rasyonel planlar yapmasına ve santraller kapatılmadığı takdirde karşılaşılacak finansal riskleri anlamalarına yardımcı olacak. Birleşmiş Milletler Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli IPCC’ye göre, küresel ısınmanın 1,5°C derecede tutulması için 2030 yılına kadar dünyadaki kömürlü termik santrallerin en az %59’nun kapatılması gerekiyor ve birçok ülke kömürden çıkış tarihi belirlemiş durumda.
KÖMÜR GÜCÜNÜ YİTİRİYOR
Carbon Tracker çalışmasının temel bulguları:
>> Küresel kömürlü termik santral kurulu gücünün %42’si kâr sağlamıyor (yüksek yakıt maliyetleri yüzünden); 2040 yılında bu oran %72’ye çıkabilir çünkü mevcut karbon fiyatlandırma ve hava kirliliği düzenlemeleri maliyetleri arttırırken, kıyı rüzgâr ve güneş enerjisi fiyatları düşmeye devam ediyor; gelecekte yapılacak tüm düzenlemeler kömür enerjisi kâr marjını daha da düşürecek.
>> Kömürlü termik santrallerin %35’inin işletmede kalması yeni yenilenebilir enerji santralleri kurulmasından daha maliyetli; 2030 yılı itibarıyla, yeni yenilenebilir enerji santrallerinin kurulması bugün mevcut olan ve planlanan kömürlü termik santrallerin %96’sını çalıştırmaktan daha ucuz olacak.
>> Çin, mevcut planlarını devam ettirmek yerine, Paris İklim Anlaşması doğrultusunda kömürlü termik santrallerini kapatarak 389 milyar ABD doları tasarruf sağlayabilir; Avrupa Birliği 89 milyar ABD doları, ABAD 78 milyar ABD doları ve Rusya 20 milyar ABD doları tasarruf yapabilir.
Carbon Tracker Enerji ve Elektrik Üretimi Sorumlusu ve raporun yazarlarından Matt Gray, “Durum, yeni kömür kapasitesine ne kadar yatırım yapacağımızdan, var olan kurulu gücü zararı en aza indirmek için nasıl kapatırıza doğru hızla değişiyor. Bu analiz politika yapıcılar, yatırımcılar ve sivil topluma bir plan sunuyor” dedi.
Rapor, elektrik şirketleri ve hissedarlarının, Avrupa’nın büyük kısmı ve ABD’nin bazı bölgelerinde olduğu gibi, elektrik üreticilerinin rekabet ettikleri serbest piyasalarda atıl varlık riskiyle karşı karşıya oldukları konusunda uyarıda bulunuyor. Kömürlü termik santraller, hükümetlerden teşvik almadıkları ya da çevre düzenlemelerinde gecikme ya da azalma olmadığı takdirde, kapatılmak zorunda kalacak.
Ancak, kömürün rekabetten korunduğu düzenlenmiş piyasalarda nihai yatırım riskini hükümet alıyor. Çin, Hindistan, Japonya ve ABD’nin bazı bölgelerinde, yönetim genelde enerji üretimi maliyetini onaylıyor ve bu maliyeti tüketicilere yansıtıyor. Kömüre destek vermek uzun dönemde rekabeti ve kamu finansmanını tehdit edecek zira politikacılar kömür enerjisine teşvik sağlamak ile tüketici elektrik fiyatlarını arttırmak arasında bir seçim yapmaya zorlanacak.
Tüketiciler ve vergi mükellefleri, ekonomik olmayan kömürlü termik santralleri desteklemenin faturasını ödeyerek, birçok düzenlenmiş piyasada kömürün kârlı kalmasını sağlıyor. Kömürden çıkış tüketici ve vergi mükelleflerine milyarca dolar tasarruf sağlar ama kömür sektörünün kârına darbe vurur. Kömürlü termik santraller, hükümetin desteklediği mevcut planlar yerine Paris Anlaşması doğrultusunda kapatılırsa, sektör Güney Kore’de 92 milyar ABD doları, Hindistan’da 76 milyar ABD doları ve Güney Afrika’da 51 milyar ABD doları kaybedebilir.
Carbon Tracker hükümetlerin kömürden sistemli bir biçimde çıkması gerektiğini ve en düşük kârlı kömürlü termik santrallerin kapatılmasına öncelik veren planlar geliştirmesi gerektiğini ifade ediyor. Yeni yenilebilir enerji ve gaz santrallerinin yeni kömürlü termik santral inşa etmekten daha ucuz olduğu yerlerde, hükümetler yeni kömür yatırımlarını yasaklama yoluna gitmeliler. Avrupa, ABD, Hindistan ve bazı Latin Amerika bölgeleri şimdiden bu noktaya vardılar.
Yeni yenilenebilir enerji ve gaz santrallerin kurulma maliyetleri mevcut kömürlü termik santralleri işletmede tutma maliyetinden düşük olduğu anda, hükümetler kömürden çıkış planlarını uygulamaya geçirmelidir. Bu, 2018 yılında elektrik ihalelerinde güneş enerjisi ve kıyı rüzgârı enerjisi tekliflerinin kömürden daha ucuz olduğu Almanya, ABD ve diğer ülkeler için çok yakın bir tarihte gerçekleşecek.
Carbon Tracker Enerji Analisti ve raporun yazarlarından Sebastian Ljungwaldh ise “Kömürsüz asgari maliyetli bir elektrik sisteminin mümkün olduğunu gösteren analizimiz, temiz ve yeşil bir hassasiyetten ziyade bir ekonomik kaçınılmazlık olarak görülmelidir” diye belirtti.
RAPORUN TÜRKİYEYİ İLGİLENDİREN KISMI
Rapordaki Türkiye’yi ilgilendirer bölümde ise şu görüşlere yer verildi:
“Türkiye – Türkiye’nin 2018’de işletmede olan kömürlü termik santral kurulu gücü 19 GW, inşaat aşamasındaki kömürlü termik santral kurulu gücü ise 1,3 GW. Hükümet kömüre dayalı elektrik üretimini arttırmayı ve Rus doğal gazına olan bağımlılığı azaltmak için yerli linyit kaynakların kullanımına öncelik vermeyi planlıyor. Halihazırda toplam elektrik üretiminin üçte biri kömürle yapılırken, planlanan 42 GW ek kömürlü termik santral kurulu gücü elektrik üretiminde kömürün payını yaklaşık olarak %150 artıracak. Yeni kömürlü termik santral planlarının büyük kısmı özel şirketler tarafından sunuldu ve bu santrallerin ithal kömür kullanması bekleniyor. Türkiye elektrik sektöründe iddialı bir serbestleştirme ve özelleştirme başlatarak, özel şirketlerin ikili elektrik üretim ve dağıtımı sözleşmeleri yapmalarını sağladı. Türkiye’nin kömür kapasitesini önemli ölçüde arttırma planları ülkenin yenilenebilir enerji potansiyeliyle ters düşüyor. Bloomberg New Energy Finance’a (BNEF) göre, 2010 yılından bu yana hemen hemen iki misli artan güneş ve rüzgâr enerjisi kurulu gücünün 2050 itibarıyla toplam kurulu gücün %70’ini teşkil etmesi bekleniyor. Güneş ve rüzgâr enerjisinde yaşanan hızlı büyümeye bakıldığında, Türkiye’de yenilenebilir enerjiye yapılacak yatırımların kömüre dayalı elektrik üretiminin artırılmasından daha az finansal risk taşıdığı görülüyor.”
TÜRKİYE’NİN ÖDEVLERİ
Raporu yorumlayan İstanbul Politikalar Merkezi İklim Çalışmaları Koordinatörü Ümit Şahin, “IPCC’nin son raporu küresel sıcaklık artışını Paris Anlaşması’nda öngörüldüğü gibi 1,5 derece ile sınırlamak için zamanın giderek daraldığını ortaya koyuyor. Bunun için önümüzdeki 12 yıl içinde küresel emisyonları yarı yarıya düşürmek, 32 yıl içinde de sıfırlamak zorundayız. Oysa yeni yapılan bir kömürlü termik santral en az 40-50 yıl elektrik üretmek üzere inşa ediliyor. Bu da bize mevcut santralleri önümüzdeki yıllarda kapatmamız ve asla yeni bir termik santral inşa etmememiz gerektiğini gösteriyor. Bu gerçekler Türkiye için de geçerli. Carbon Tracker’ın yeni raporu kömürlü termik santrallerde ısrar etmenin Türkiye ekonomisinin karbon yoğun bir patikaya kilitlenmesini iyice artıracağını bir kez daha ortaya koyuyor. Türkiye yeni kömürlü santral yapma planlarından vazgeçmez ve çalışan santralleri de bir plan dahilinde kapatmaya başlamazsa sadece iklime daha fazla zarar vermekle kalmayacak, ekonomik olarak da her geçen yıl daha fazla zarar edecek. Bu sorunu çözmenin yolu yenilenebilir enerjiye daha kararlı bir şekilde yönelmek ve ekonominin karbon yoğunluğunu hızla azaltarak rüzgar ve güneşi enerji kaynaklarını çeşitlendirecek bir ek kaynak olarak görmemek, fosil yakıtların yerini alacak asıl enerji kaynağı haline getirmektir” diye konuştu.
Greenpeace Akdeniz İklim ve Enerji Proje Sorumlusu Onur Akgül ise, “Uluslararası finans kurumları, sigorta şirketleri ve ülkelerin karar vericileri kömürden vazgeçiyor. Çünkü kömür, bugün yıkıcı etkileri ile iklim değişikliğinin en büyük sebebi olmasının yanı sıra insan sağlığını ve doğayı tehdit ediyor. Carbon Tracker’in raporundaki 2022 ve 2030 Türkiye projeksiyonları, kömürde ısrarın ekonomik olarak sürdürülebilir olmadığını bir kez daha ortaya koyuyor. Buna rağmen Türkiye, şirketlere kömürlü termik santrallerden üretecekleri elektrik için alım garantisi teşvikleri veriyor. Bu teşvikler, kamu bütçesine ciddi bir yük getirecek. Greenpeace Akdeniz’in raporuna göre ihalesi 5 kez ertelenen Eskişehir Alpu Termik Santral projesine devletin vereceği 15 yıllık alım garantisiyle Türkiye’nin mevcut güneş kurulu gücü 2 kat artırılabilir. Türkiye bir an önce Paris Anlaşması’nı onaylayıp kömürden tamamen vazgeçmeli ve yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmeli” diye görüş belirtti.
2°C derecenin altı senaryosunda atıl varlık riski ($/milyar)
Ülke İşletmede ve inşa halindeki kurulu güç (GW) Kapasite ağırlıklı ortalama brüt kâr ($/MWh) Yeni yenilenebilir enerji santrallerinin yeni kömür santrallerini geride bırakacağı yıl Yeni yenilenebilir enerji santrallerinden daha yüksek işletme maliyetine sahip kömürlü termik santral kurulu güç oranı (%) 2°C derecenin altında senaryosunda atıl varlık riski ($/milyar)
2018 2030 2018 2030
AB 155 -10 -32 Bugün %20 %100 -89
ABD 261 -4 -6 Bugün %70 %100 -78
Avustralya 25 20 16 Bugün %37 %72  15
Çin 1.037 -3 -8 Bugün %32 %100 -389
Endonezya 41 20 25 2021 %0 %73  35
Filipinler 11 9 18 2021 %0 %48  13
Güney Afrika 48 23 21  Bugün %13 %89  51
Güney Kore 43 15 22 2024 %0 %99  92
Hindistan 257 13 12 Bugün %62 %100  76
Japonya 51 5 8  2025 %0 %100  20
Rusya 49 -12 -11 2020 %0 %10 -20
Türkiye 18 2 4 2022 %0 %100 0
Ukrayna 21 -5 -22  2020 %0 %100 -7
Vietnam 24 1 8  2020 %0 %80  12
Toplam 2043 2 -3 %35 %96 -267

 


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın