GCM Menkul Kıymetler A.Ş. Araştırma Uzmanı Enver ERKAN >> Ağustos ayına ilişkin olarak açıklanan aylık %2,30’luk, yıllık %17,90’lık enflasyon gerçekleşmeleri piyasanın beklentileri ile uyumlu, buna karşın enflasyondaki yukarı yönlü baskının artarak devam ettiğini göstermesi bakımından da önemlidir. Manşet enflasyon Eylül 2003’ten sonraki en yüksek seviyede… Çekirdek enflasyon da Ağustos ayında, manşet %2,35’lik artış gösterdi ve %15,10’dan %17,20’ye çıktı. Çekirdek TÜFE ve ÜFE’deki yüksek artışlar enflasyon için olumsuz sinyal vermeye devam ediyor. ÜFE tarafındaki %6,60’lık aylık artış ile beraber %32,13’e çıkan yıllık artış oranı üretici maliyetlerindeki yukarı yönlü baskının, özellikle artan kurların etkisi ile beraber oldukça yoğun şekilde hissedildiğini göstermekte, ki bunun önümüzdeki aylarda TÜFE tarafına olası yansıması enflasyon konusundaki yukarı yönlü riskleri artırmaktadır.
Ana harcama gruplarına göre değişimlere baktığımızda; en çok artış gösteren kalemlerin aylık bazda %5,85 ile çeşitli mal ve hizmetler, %4,56 ile ev eşyası, %4,45 ile ulaştırma olduğunu görüyoruz. Gıda ve alkolsüz içecekler aylık bazda Ağustos ayında %0,06 artış ile neredeyse yatay kalmış, yıllık gıda enflasyonu ise %19,75 seviyesinde oldukça yüksek seviyelerde kalmaya devam ediyor. Aylık bazdaki düşüş, yoğunlukla %6,12 gerileyen taze meyve ve sebze kaynaklı, işlenmemiş gıdada da %1,90’lık düşüş var ancak işlenmiş gıdalar %2,12 artmış durumda. Giyim ve ayakkabıda %1,59’luk gerileme var, tek gerileyen kalem de bu. Özel kapsamlı göstergelerde, çekirdek enflasyon dediğimiz C göstergesinde TRY’deki değer kaybının etkisiyle aylık bazda %2,35 ile yıllık %17,20’ye hızlı bir yükseliş var. Enerji enflasyonu artmaya devam ediyor, USD’ye bağlı enerji fiyatları nedeniyle aylık bazda %5,37 artış görülmektedir.
Üretim maliyetlerindeki yukarı yönlü baskılanma da, enflasyonist risklerin iyice artmasına neden oluyor. ÜFE’deki yoğun artışın devam ediyor olması, tüketiciye önümüzdeki aylarda yansıması beklenen fiyat artışlarından dolayı TÜFE açısından da olumlu sinyaller vermemektedir. Bu durum, Eylül’den sonraki periyotta Ağustos kur artışı kaynaklı olarak önceki beklenen seviyelerden daha yüksek enflasyon oranları görmemize neden olabilir. Aylık %6,60 artan ÜFE, böylece yıllık bazda %32,13’e sıçramış durumda. Sektörlerde ve sanayi gruplarının tamamında hızlı yükselişler var. İthal girdi kullanımı çerçevesinde döviz kurlarındaki artışın etkisi ara malına ve sermaye malına sırasıyla %8,42 ve %7,67 artış olarak yansıdı, hammadde maliyetindeki artış çerçevesinde imalat sanayiindeki maliyetler de %7,31 artırmıştır. Enerjide üretici bazındaki maliyet artışı Ağustos’ta ise %6,05 seviyesinde…
Bu ortamda Türkiye’nin enflasyonundaki dalgalanma pek şaşırtıcı değil. TRY, Ağustos ayında ciddi şekilde değer kaybetti ve ithalat maliyetlerini direkt olarak yukarı çekti. TRY’de yaşanabilecek olası ilave değer kayıpları ise bu noktada, tüketici fiyatlarına aktarım mekanizması üzerinden yılın son aylarında önceden beklediğimizden daha yüksek enflasyon oranları görmemize sebep olabilir. Nitekim çekirdek enflasyonun %17 üzerine gitmesi bu noktada mevcut durumu biraz daha net bir şekilde gösteriyor.
Sadece para politikası aksiyonları da bu noktada fiyat istikrarı / enflasyon açısından yeterli gelmeyebilir. Uzun vadede Türkiye’nin yapısal reformlardan vazgeçmemesi bir gereksinim… Mali politikanın mutlaka para politikasıyla uyumlu bir patikada, konsensüs içinde hareket etmesi gerekliliği söz konusudur. Hükümetin Orta Vadeli Program (OVP) kapsamında yeni mali planlarını bu ay açıklaması bekleniyor. Hem para politikasında, hem mali politikada sıkılaşmaya ihtiyaç olduğunu görüyoruz.
sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.