Türkiye’den ABD’nin Türk bakanlara yaptırım kararına tepki 
Dışişleri Bakanlığı, ABD’nin Türk bakanlara yaptırım kararına tepki göstererek, “ABD Hazine Bakanlığının ülkemizle ilgili olarak açıkladığı yaptırım kararını şiddetle protesto ediyoruz” ifadesini kullandı. “İki sayın bakanımızı hedef alan söz konusu karar ne devlet ciddiyetiyle bağdaşmakta ne de hukuk ve adalet kavramlarıyla izah edilebilmektedir” ifadesine yer verilen açıklamada, şunlar kaydedildi:

“Hukuk sistemimize saygısızca müdahale niteliği taşıyan bu kararın ABD ile ilişkilerimizin özüne aykırı olduğuna ve iki ülke arasındaki sorunların çözümü yönünde sürdürülen yapıcı çabalara büyük zarar vereceğine kuşku yoktur. ABD yönetimini bu yanlış karardan geri dönmeye çağırıyoruz. Hiçbir amaca hizmet etmeyecek söz konusu saldırgan tutumun karşılığı gecikmeksizin aynıyla verilecektir.”

ABD 2 Türk Bakan’a yaptırım açıkladı piyasaların tepkisi son derece sert oldu

Hali hazırda Türkiye’de tutuklu bulunan Rahip Brunson krizi nedeniyle iki NATO müttefiki arasında diplomatik ilişkiler gerilirken, ABD’nin “Magnitsky Yasası” kapsamında bir yaptırım listesi oluşturduğu haberleri ile beraber, bir süredir zaten yaptırım endişeleri ile gerilen piyasalar hareketlendi ve dolar/TL kuru bir anda hızlı bir yükseliş kaydetti. İlk etki son derece sert oldu.  Dolar / TL mevcut gelişmeler eşiğinde tarihi zirvesini yeniledi. Kurun zirve seviyelerine doğru gitmesi için yeni beklentiler oluşturacak bir TRY negatif haber akışı yeterli gibi bir görüntü vardı ve ABD yaptırım haberi ile beraber bu hareket gerçekleşmiş oldu.

2 Ağustosa, ABD Merkez Bankası’nın faiz kararı ve ABD’li din adamı Andrew Craig Brunson‘ın sağlık sorunları sebebiyle ev hapsine alınması üzerine ABD’den yaptırım kararı alınmasıyla dövizler yükselişe devam etti. Gelişmelerin ardından dolar 5.0933, euro 5.9256 ve sterlin 6.6712 liranın üzerine kadar çıktı. Güne yüzde 1.74 düşüşle 95 bin 518 puandan başlayan Borsa İstanbul Endeksi (BIST 100) kapanış saatine doğru yüzde 2.55 düşüşle 94 bin 732 puana döndü.

Magnitsky Yasası nedir?

ABD hükümetine “yaptırım uygulanan kişi ve kurumlara ait yabancı varlıkları dondurma ve el koyma” yetkisi veriyor. Seyahat yasağı ve ABD’li şirketler iş yapma yasağı da bu yasaya tabi yaptırım türleri arasında. Aynı 2014’ten sonra Rus oligarklara uygulanan yaptırımlar gibi bu tarz yaptırımlar Türk kişi ve kurumlarına da uygulanabilir.

TOBB’dan ABD‘nin yaptırım kararına tepki

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, ABD‘nin Türkiye’nin iki bakanına yönelik yaptırım kararına ilişkin olarak, “Bu yanlış karardan bir an önce dönülmelidir. ABD yönetimini sorumlu davranmaya davet ediyoruz” ifadelerini kullandı.  Hisarcıklıoğlu, yaptığı yazılı açıklamada ABD‘nin söz konusu yaptırım kararına yönelik değerlendirmelerde bulundu. Türkiye ve ABD arasındaki ilişkinin önemine değinen Hisarcıklıoğlu, şunları kaydetti:

“Türkiye ile ABD ilişkileri güçlü geleneklere, dostluk, müttefiklik, stratejik ortaklık ve karşılıklı yarara dayalı olarak, başarılı bir geçmişe sahiptir. İlişkiler geçmişte çok çetin sınavları başarıyla geçmiştir. Bu çerçevede, Trump yönetiminin tüm uluslararası hukuk veya uygulamalara aykırı olarak aldığı yaptırım kararını kabul etmek mümkün değildir. ABD‘nin bu kararına karşı devletimizin ve bakanlarımızın yanındayız. Bu yanlış karardan bir an önce dönülmelidir. ABD yönetimini sorumlu davranmaya davet ediyoruz.”

TÜSİAD Başkanı Bilecik: ABD’nin yaptırım kararı kabul edilemez

ABD yönetiminin Türkiye politikasına yönelik son tutumunu eleştiren TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Erol Bilecik, ABD’nin yaptırım kararının kabul edilemez olduğunu söyledi. Bilecik’in yazılı açıklaması şöyle:
“Türkiye ile Amerika Birleşik Devletleri arasında 90 yıllık birikime dayanan ikili ilişkiler, karşılıklı kültürel ve ekonomik temasların etkisiyle güçlenmiş, zamanla ortak Batı değerlerine, ve jeo-stratejik temellere dayanan bir müttefikliğe dönüşmüştür. İki ülke arasındaki ilişkilerin tarihi boyunca değişmeyen en önemli unsursa stratejik müttefikliğin bir gereği olarak diplomatik ve kültürel diyalog yoluyla ortak sorunların çözülmesi ve aklıselimin her kırılma riski anında galip gelmesi olmuştur.
“Amerika Birleşik Devletleri hükümetinin, iki ülke arasında yaşanan son diplomatik sorun karşısında almış olduğu yaptırım kararı, söz konusu stratejik müttefikliğin doğasına aykırıdır ve iki ülke arasındaki ilişkilerin onarılamaz seviyede bozulması tehlikesini doğurmuştur. Alınan bu yaptırım kararının kabul edilemez nitelikte olduğunun bilinmesini isteriz.
“TÜSİAD olarak Türkiye ve Amerika Birleşik Devletleri arasındaki ikili ilişkilerin, diyaloğu ve diplomatik teamülleri temel alan yapıcı bir yaklaşım çerçevesinde onarılmasını temenni ediyoruz

TİM Başkanı Gülle: ABD’nin yaptırımları kabul edilebilir değil

ABD ile hem ticari ve askeri alanlar başta olmak üzere birçok ortaklığımızın olduğunu belirten TİM Başkanı İsmail Gülle,“Bu konuların ticareti etkilemeyeceğine inanıyoruz. Hatta iş dünyası olarak elimizden gelen desteği vermeye hazırız. Ancak hukuka müdahale talebi ile yaptırım uygulanması karşısında şaşkınız” dedi.

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı İsmail Gülle, ABD tarafından uygulanan yaptırımlara ilişkin değerlendirmelerde bulundu. “ABD’nin yaptırımları kabul edilebilir değil” diyen Gülle şunları kaydetti: “Öncelikle rahip Brunson konusunun siyasetin değil adaletin bir konusu olduğunun ABD tarafından anlaşılması gerekir. Bağımsız yargımız, hangi ülke vatandaşı olursa olsun tüm fertlere aynı şekilde muamele yaparak kararını verecektir. Ancak ABD’nin bunu bahane ederek yaptırım kararları almasının anlamlı olmadığını düşünüyoruz. Bu ülkenin bir vatandaşı olarak, iş dünyası olarak, ihracatçılar olarak Bakanlarımızın yanındayız. Bakanlarımız sadece ülkemizin menfaatleri için canla başla çalışıyorlar. Bu kararın yerinde olmadığını düşünüyoruz.”

ABD ile ilişkilere de değinen TİM Başkanı “Bugün ABD ile hem ticari ve askeri alanlar başta olmak üzere birçok ortaklığımız söz konusu, 100 yılı aşkın yakın ilişkilerimiz var. Burada yatırımı olan ABD firmaları, ABD’de yatırımları olan Türk firmaları var. 2017 yılında 20 milyar doları aşkın bir ticaret hacmine ulaştık. Siyasi konular siyasetçilerin görüşmeleri sonucu çözülmelidir, bu konuların ticareti etkilemeyeceğine inanıyoruz. Hatta iş dünyası olarak bu konularda elimizden gelen desteği vermeye hazırız. Ancak hukuka müdahale talebi ile yaptırım uygulanması karşısında şaşkınız. Bugün Türkiye dünyanın en büyük 20 ülkesi arasında. Ülkemize güvenen tüm yatırımlarımız, ülkemizin hukukuna güvendikleri için buradalar. Aynı hukuk süren davada da bağımsız kararını verecektir” diye konuştu.

DEİK’ten açıklama

ABD’nin Rahip Andrew Brunson davası nedeniyle İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’e yaptırım kararı almasına ilişkin Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Başkanı Nail Olpak yazılı bir açıklama yaptı.

Türkiye-ABD ilişkilerinde yeniden diplomasi dilinin hakim olması gerektiğine dikkat çeken Nail Olpak, “Uzun yıllardır dostumuz ve NATO’da müttefikimiz olan ABD’nin, Rahip Brunson davası karşısındaki yaptırım kararını kınıyoruz. Bu dayatmacı anlayışın, uluslararası hukuk normları ve yapılan anlaşmaları gölgeleyerek adalet ve saygınlık ilkelerini derinden sarstığını görüyoruz. Hukuki altyapısı olmayan ve tamamen rasyonellikten uzak bu karar neticesinde psikolojik sınırların aşılmış olması, tamiri zor yıkımlara neden olacaktır. ABD’nin bu kabul edilemez tutumunu bir an önce sonlandırarak, ilişkilerin normalleşmesini umuyoruz. Aksi takdirde siyaset, ekonomi ve askeri alandaki işbirliklerimizin zarar görmesinden endişe duyuyoruz” dedi.

ABD’nin Rahip Brunson davası hakkında bağımsız Türk yargısının hukuksal temellere dayanarak almış olduğu bir karar neticesinde, bakanlarımız nezdinde böyle bir yaptırım uygulaması kabul edilemez bir tutumdur. Türkiye ile ABD asırlara dayanan ilişkileri çerçevesinde her zaman dost ve müttefik ülkeler olarak, diplomasiyi ön planda tutan devlet kültürlerine sahiptirler. Ancak son ABD hükümetiyle birlikte üzülerek görüyoruz ki diplomasinin gereklerinden uzaklaşılan, inişli çıkışlı seyir izleyen ilişkilerimiz gitgide daha istikrarsız bir hal almaktadır.

NATO Zirvesinde Cumhurbaşkanları düzeyinde gösterilen olumlu ve ılımlı tablonun ardından ABD Hazine Bakanlığı’nın almış olduğu bu ağır yaptırım kararının iki ülkenin ekonomik ve ticari ilişkilerine de olumsuz yansımaları olacağını düşünüyoruz. Biz iş dünyasının temsilcileri olarak, 20 milyar dolarlık bir ticaret hacmimiz olan ABD gibi kıymetli bir partnerimizle yaşanan bu gerilimin gerek siyasi gerek ticari diplomasi kanallarının kullanılmasıyla bir an önce son bulmasını umuyoruz. Aksi takdirde ABD ve Türkiye’nin yanı sıra bölge ülkeleri de, bu iki güçlü ülke arasında yaşanan siyasi gerginlikten dolayı ekonomi ve ticaret alanında da büyük zarar görecektir.

Ekonomik anlamda baktığımızda görüyoruz ki; 2018 yılı Haziran ayı itibarıyla yabancı yatırımcılar arasında ABD’de yerleşik yatırımcılar, Borsa İstanbul’da en yüksek portföy değerine sahiptir. 2002-2017 döneminde ise Türk yatırımcılar ABD’ye yaklaşık 5 milyar dolar doğrudan yatırım yapmışlardır. Hatta geçtiğimiz yıl yaşanan siyasi gerilimlere rağmen ABD’ye ihracatımız yüzde 31 oranında bir artış gösterdi.

Dolayısıyla bizim iki ülke ilişkilerinde ekonomik olarak da çok kuvvetli bir bağımız bulunuyor. Bu olumlu tabloyu göz ardı etmeden, daima sağduyulu bir diplomasi ile hareket edilmesi her iki ülkenin de menfaatine olacaktır. Ticaret daima dengeleri gözetir ve bu bağlamda her zaman alternatif çözümler geliştirilebilir. Ancak ikili ilişkilerde alınacak ağır ve derin yaraların tamiri, ticari ilişkilerin telafisinden çok daha zor olur. Devlet ilişiklerinde duygusallık değil, rasyonellik vardır. Bizim medeniyetimiz, haklının güçlü olduğu değerini esas alır, güçlünün haklı olduğu esasını değil.

Unutulmamalıdır ki Türkiye’nin de FETÖ elebaşıyla ilgili talepleri karşılanmamıştır. Bu durumu tüm ikili anlaşmalara rağmen bağımsız yargıyla açıklayan ABD makamları aldıkları yaptırım kararıyla kendilerini yalanlamaktadırlar.

ABD’nin almış olduğu ve uluslararası hukuk kurallarına uymayan bu talihsiz karardan bir an önce geri dönmesi gerekiyor. Türkiye- ABD ilişkilerinin sağlam bir zeminde ilerlemesi iki ülke kadar bölgemizdeki istikrar için de son derece önemlidir. Bu gerçeklik ortadayken atılacak her türlü riskli adım iki ülkenin bölgesel işbirliğine ve ortak çıkarlarına zarar verecektir.

İki ülkenin karşılıklı anlayışa dayalı ve yapıcı bir atmosferde görüşmelerini sürdüreceğine ve geçmişten gelen güçlü bağları ile stratejik işbirliğini koruyacağına inanıyoruz. ABD’nin karşılığı olmayan yaptırım kararından bir an önce vazgeçeceğine ve bu durumun diyalogla çözülerek, ekonomik ilişkilerimize yansımayacağını temenni ediyoruz. ABD tarafının da benzer görüşte olduğuna inanmak istiyoruz. DEİK olarak, bundan sonraki sürecin iki ülkenin siyasi ve ticari çıkarlarına zarar vermeyecek şekilde ilerlemesini umuyoruz.

ABD’nin Rahip Brunson yaptırımına ilişkin TAİK’ten açıklama

ABD’nin Rahip Andrew Brunson davası nedeniyle İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’e yaptırım kararı almasına ilişkin DEİK/Türkiye-ABD İş Konseyi (TAİK) Başkanı Mehmet Ali Yalçındağ yazılı bir açıklama yaparak, “Dost ve müttefik iki ülke arasındaki sorunları çözmenin yolu yaptırımlar olmamalı. Her iki liderin de akıl ve vicdanlarını dinleyerek sonuç almaya odaklanacaklarına, hızla sonuca gidebileceklerine inanıyorum” dedi.

Türk-Amerikan ilişkilerinde bir zamandır süren gerginlik, Amerikan Hazine Bakanlığının, Adalet Bakanı Abdülhamit Gül ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’yu yaptırım listesine almasıyla yeni boyut kazanmıştır. Bu girişimi hem Türkiye-ABD ilişkileri bakımında hem hukuki bir sürece çok ağır bir siyasi müdahale olması bakımından hem de NATO müttefikliği ve silah arkadaşlığı bakımımdan kabul edilemez buluyoruz. Bu girişimin geri alınması ve ilişkilerin bir an önce dostluk ve müttefiklik çerçevesine yeniden oturtulması için herkesi elinden gelen gayreti göstermeye davet ediyoruz.

Türk-Amerikan ilişkilerinde her zaman problemler oldu. Zaman zaman bu problemler krize dönüştü ama şunu da unutmayalım: İki ülke arasında karşılıklı stratejik ve ekonomik çıkarlar o kadar büyük, güçlü ve derin ki en krizli durumlardan sonra bile ikili ilişkiler düzlüğe çıktı.

Bugün içinde bulunduğumuz, medyada ve sosyal medyada karşılıklı açıklamalarla tırmanan krizin de aşılabileceğini düşünüyorum. Mesele, bu durumun uzamaması, ilişkilerimize ve çıkarlarımıza kalıcı hasar vermeden çözümlenmesi. Unutmayalım ki 21. yüzyılın başında ittifakların dağılıp yeniden kurulduğu bir dönemden geçiyoruz. Kalıcı dostluklar çok önemli ve herkesin birbirine ihtiyacı var.

İki ülke arasındaki krizi hızla çözemezsek, ilişkiler donma noktasına gelecek gibi gözüküyor. Ama gerçekçi olalım, bu mümkün değil. Başta Suriye ve NATO olmak üzere pek çok konuda birlikte çalışıyoruz. İkili ekonomik ilişkilerimiz hala sağlıklı.

“Bu krizde sadece bir taraf haklıdır, diğer taraf tümden haksızdır” demeden şu üç noktayı vurgulamak istiyorum:

  • Dikkatimizi, en azından bir süre güncel krizinin ötesindeki gerçeklere çevirmeliyiz. Mevcut sorunlara ortak çıkarları gözeterek çözüm aramak gerektiğine inanıyorum. Bu bağlamda, örneğin Suriye’de yeni oluşturulan yol haritası, hem ABD hem de Türkiye için bir kazanç. Bunu geliştirme çalışmalarını hızlandırmalıyız. ABD yönetiminin, Türkiye’nin güvenlik kaygılarını gözetmesi ve FETÖ mensuplarıyla ve Gülen’in iadesi konusundaki hassasiyetleri karşılayacak bir adım atmasının, buna karşılık ABD tarafının bazı taleplerinin de müsbet bir anlayışla dikkate alınmasının çok olumlu etki yapacağına inanıyorum. Bu durumda ABD’nin Türkiye’den beklentilerinin de Türk halkı tarafından daha iyi anlaşılabileceğini düşünüyorum.
  • “Dost ve müttefik” iki ülke arasındaki sorunları çözmenin yolu yaptırımlar olmamalı. Yaptırımlar hiçbir zaman çare olmamış, en büyük zararı daima ilgili ülkenin insanlarına vermiştir. Türk-Amerikan ilişkilerinin önemli bir boyutunun da ticaret ve ekonomi olduğu çerçevesinde, ABD’nin sözünü ettiği ekonomik yaptırımlarda en büyük zararı Türk halkının göreceği unutulmamalı diye düşünüyorum.
  • Gerçekçi, iyiniyetli ve aklıselim sahibi görüşlere her zamankinden çok ihtiyacımız var. Kanallar açık tutulmalı ve geri dönülemeyecek adımlardan kaçınmalıyız. İş dünyası olarak, NATO zirvesinde gördüğümüz karşılıklı samimiyetin ileriye taşınmasını ümit ediyoruz.

Hem Başkan Erdoğan’ı hem de Başkan Trump’ı yakın tanıyan biri olarak, bu sorun karşısında nasıl düşündüklerini anlayabildiğimi sanıyorum. Gerçekte sorunun çözümlenmesi gerektiğine samimi olarak inandıklarını ve istediklerini düşünüyorum. İki başkan aslında birbirlerine çok benzeyen insanlar, cesur ve inançlı liderler. İkisi de yerleşik düzenle, kendini herkesten üstün gören çıkar gruplarıyla, algı operasyonlarıyla mücadele ederek geldiler bugünlere. İkisi de ülkelerinin güçlenmesi ve büyümesini hedefliyorlar ve bu hedeflere ancak realist ve pragmatik adımlarla varılabileceğini biliyor.

Bu krizi çözmekte en büyük şansımız, iki başkanın bu saydığım kişilik özellikleri olacak. Çevrelerinden zaman zaman farklı sesler yükselebilir, siyasette bu doğaldır. Ama ben her iki liderin de akıl ve vicdanlarını dinleyerek sonuç almaya odaklanacaklarına, hızla sonuca gidebileceklerine inanıyorum.

İTO Başkanı Avdagiç: Amerika, haksız ve mesnetsiz ‘yaptırım’ tehdidiyle Türk halkına, iş dünyasına istemediği hiçbir şeyi yaptıramayacak

İstanbul Ticaret Odası Başkanı Şekib Avdagiç, ABD’nin Adalet Bakanı Abdulhamit Gül ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya yönelik yaptırım kararına ilişkin, “Türkiye, bu krizden daha güçlenerek çıkacaktır. Eğer ABD müttefiklik sözde kalsın istiyorsa, asıl bedeli sonunda kendileri öder. Türk iş dünyası olarak devletimizin, iki bakanımızın arkasındayız” dedi.

Avdagiç, şunları söyledi:

“ABD’nin rahatsız olduğu konu bağımsız Türk yargısıysa, bu tehditkar dilden biz daha rahatsızız. ABD’nin korkusu Türkiye’nin yeni küresel dengedeki rolüyse, biz aklıselimle mücadele etmeyi ve yolumuzda ilerlemeyi biliriz. Amerika haksız ve mesnetsiz yaptırım tehdidiyle, Türk halkına, iş dünyasına istemediği hiçbir şeyi yaptıramayacak. Türkiye, anlayacakları dilden konuşacak; kurulan bütün tuzakları aştığı gibi bunu da aşacaktır. Türk iş dünyası olarak ABD’den beklentimiz, Türk yargısının yapacağı yargılamanın sonuçlarına itibar etmesidir. Skandal yaptırım kararı hem uluslararası hukuka hem devletler arası güven ilişkilerine aykırıdır. ABD’nin bir müttefik olarak hareket edeceğine inanmak istiyoruz.”

İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan: “ABD’nin kararı haksız ve  hiçbir açıdan kabul edilemez”

“Türkiye ve Amerika’nın ilişkileri son zamanlarda kritik bir süreçten geçerken ABD’nin, Adalet Bakanı Abdülhamit Gül ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya yaptırım uygulama kararı alması hiçbir açıdan doğru olmayan, kabul edilemez bir karardır.

İki bakanımızı hedef alan söz konusu haksız karar; diyalog, istişare, ortak akıl üçgenindeki yapıcı zeminde sorunlara çare arama imkanını zayıflatmaktadır.

Küresel ve bölgesel sorunlar, krizler kartopu gibi giderek büyürken ABD’nin Türkiye’ye yönelik müttefiklik ruhuna aykırı tutum ve kararları çözümsüzlüğe katkı yapmaktan başka bir sonuç doğurmayacaktır.

Amerika’nın aldığı haksız ve yanlış karardan geri dönmesi, sağduyuya önem vermesi yapıcı bir sürecin tekrar öne çıkmasına katkı sağlayacaktır.”

İlişkiler Nefret Diline Kurban Edilmemeli

Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) ABD Şube Başkanı Mustafa Tuncer, ABD’nin uyguladığı yaptırımlar sonrası, Türk kökenli vatandaşların yoğun olarak yaşadığı 9 eyaletin senatörlerine mektup gönderdi. Siyasi ilişkilerdeki gerilimin, ticari iş birliklerini sekteye uğratmaması gerektiğini vurgulayan Tuncer, ticari gelişmeleri engelleyecek her türlü adımdan uzak durulması gerektiğinin altını çizdi. Tuncer açıklamasında şunları kaydetti:

NATO müttefiki olan ABD ve Türkiye’nin, hukuk devleti prensipleri gereği attıkları adımlara karşılıklı olarak saygı duymaları, müttefik olmanın gerekliliklerindendir. İki ülke arasındaki siyasi ve ekonomik ilişkilerin hayati önem taşıdığı bugünlerde, taraflara karşılıklı ticari ilişkilerin önemini bir kez daha hatırlatıyor, siyasi ilişkilerdeki gerilimlerin ticari iş birliklerini sekteye uğratmaması gerektiğini vurguluyoruz.

Ana görevi istihdamı artırarak ekonomiye katma değer üretmek olan biz iş insanları, her iki ülke arasında geçmişten gelen dostluğun göz ardı edilircesine üretilen söylemlerin, gerek ticari gerekse sosyal anlamda tamiri zor tahribatlara yol yapmasından endişe duyuyoruz.

ABD ve Türkiye arasındaki ticaret hacmi, 2017 yılı itibariyle 18,7 milyar Dolara ulaşmıştır. Bu rakamın, 2018 yılı içerisinde 20 milyar doları aşmasını umuyoruz.

Son 10 yılda ABD’nin Türkiye’den yapmış olduğu ithalatın yaklaşık %50 oranında yükselmesi ve Türkiye -ABD arasındaki karşılıklı mal ticaretinin 2018’in 5 ayında bir önceki yılın ilk 5 ayına kıyasla yaklaşık %9 artması, iş dünyası tarafından sevinçle karşılandı. Bu bağlamda, elde edilen bu ticari ivmeyi sekteye uğratacak her türlü adımdan uzak durulması gerektiğini önemle hatırlatıyoruz.

PALANDÖKEN, “TÜRK HALKINA KİMSE EMREDEMEZ”

Amerika Birleşik Devletleri Rahip Brunson konusunda tutuklanma kararından dolayı Türkiye’ye yaptırım uygulamaya kararı vermesini Türk yargısına baskı olduğunu ifade eden TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “Tutuklama sonrasında Adalet Bakanı Abdülhamit Gül ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun ABD tarafından sorumlu gösterilerek yapılan tehditkâr açıklama kabul edilemez. ABD Hazine Bakanlığının iki Sayın Bakanımızı hedef alan açıklamasındaki yaptırım kararını kınıyoruz. Verilen karara gösterilen bu saldırgan tutumun hiçbir ahlaki ve hukuki bir tarafı yoktur. İki Bakanımızın, devletimizin ve verdikleri kararların yanındayız ve destekçisiyiz” dedi.

ABD’nin haksız ve mesnetsiz ‘yaptırım’ tehdidiyle Türk halkına, devletine ve hükümetine istemediği hiçbir şeyi yaptıramayacağının altını çizen Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken,ABD şunu unutmamalı ki Türk Milleti ve devleti olarak bu tehditkar dilden rahatsızız ve zaman kaybetmeden ABD kendine yakışır şekilde davranışlarını kontrol etmelidir. Ülke olarak aklıselimle hareket etmeyi kendimize şiar edinmeliyiz. ABD bu tehditkar dile ile Türkiye Cumhuriyeti Devletine, hükümetine ve halkına istemediği hiçbir şeyi yaptıramaz. Türk halkının ve devletinin emir almayacağını ABD’de çok iyi bilmelidir. Türk devletinin ve Türk esnaf sanatkârının ABD’den tek beklentisi, Türk yargısının yapacağı yargılamanın sonuçlarına saygı duymaları ve sonucu beklemeleridir. Yaptırım kararı hem uluslararası hukuka hem devletler arası güven ilişkilerine aykırıdır” diye konuştu.

ABD’nin kararını haksız ve kabul edilemez olarak değerlendiren Palandöken, “Türkiye ve ABD ilişkilerinin son zamanlarda geçtiği kritik süreçte ABD’nin, Adalet Bakanı Abdülhamit Gül ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya yaptırım uygulama kararı almasını “Haksız, hiçbir açıdan doğru olmayan, kabul edilemez. İki değerli bakanımızı hedef alan bu mesnetsiz açıklamaları nefretle kınıyorum. Söz konusu haksız karar, diyalog, istişare, ortak akıl üçgenindeki yapıcı zeminde sorunlara çare arama imkânını zayıflatıyor. Küresel ve bölgesel sorunlar, krizler kartopu gibi giderek büyürken ABD’nin Türkiye’ye yönelik müttefiklik ruhuna aykırı tutum ve kararları çözümsüzlüğe katkı yapmaktan başka bir sonuç doğurmayacaktır. Amerika’nın aldığı haksız ve yanlış karardan geri dönmesi, sağduyuya önem vermesi yapıcı bir sürecin tekrar öne çıkmasına katkı sağlayacaktır” şeklinde konuştu.

Türkiye’deki ‘yabancı sermaye’ endişeli

ABD’nin yaptırım kararına ilişkin Uluslararası Yatırımcılar Derneği (YASED) yaptığı yazılı açıklamada “ABD’nin Türkiye’ye yönelik aldığı son kararların çözümsüzlüğe doğru gitmesinden endişe duymaktayız” diye görüş belirtti. YASED açıklaması şöyle:

YASED Uluslararası Yatırımcılar Derneği olarak, Türkiye ve ABD arasındaki siyasi ve ekonomik ilişkilerin hayati önem taşıdığı bugünlerde, ABD’nin Türkiye’ye yönelik aldığı son kararların çözümsüzlüğe doğru gitmesinden endişe duymaktayız.

Diğer uluslararası doğrudan yatırımcılar gibi Türkiye’de faaliyet gösteren ABD şirketleri, her iki ülke ekonomisi için istihdam, üretim, ticaret ve yatırım alanlarında katma değer yaratmakta ve her iki ekonominin sürdürülebilir büyümesinde önemli rol üstlenmektedirler.

YASED olarak, Türkiye ve ABD arasındaki ilişkilerin en kısa sürede düzelmesini, sorunun diplomasi ve uluslararası kurallar çerçevesinde çözülmesini temenni ediyoruz. İki müttefik ülkenin bu sorunları aşabileceğine olan inancımızı korumaktayız.


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın